Çaykara`dan Göçler-2

Çaykara`dan Göçler-2

Bölüm-2

Ata toprağından Yâd Ellere Göç Başlamıştır.

1965 yılını Mayıs ayında Van?a gidecek aile reisleri Trabzon Valiliği tarafından çaykarada toplanmak üzer çağırılırlar. Bu toplantıda hareket tarihi belirlenir. Her ailenin 1 ton yük alabileceği kararına varılır ve göç çalışmaları başlar. Gidecek olan aileler evlerinde önemli ihtiyaçlarını koliler ve sandıklara koyarak hazırlıklar başlar. Ayrılık acısı yavaş, yavaş içlerine sinmeye başlar ve ağlamaya sızlanma bir hüzün kaplamış çaykarayı bu hüzünden bazıları gitmekten vazgeçer. Onların yerlerine başkaları yazılır. Nihayet 11 Haziran1965 tarihinde göç başlar. Trabzon valiliğinin düzenlediği bir törenle konvoy ile Van?a doğru yola çıkıldı. Aileler ulusoy Firmasına ait otobüslerle, eşyaları ise kamyonlarla 3 gün 2 gece seyahat sürer Özalp ilçesine gelindiğin büyük bir kalabalık tarafında tören karşılanırlar.  Davul Zurnalar eşliğinde halk oyunları ile büyük bir tören yapılır.


O yılları anlatan Bilal Falay (Döner dere köyü eski muhtarı Kaynak TRT Uzak Diyarlar) ?Çok büyük bir tören hazırlamışlardı, bizler için Davul Zurnalı Ekipli köyün yukarı tarafında o zamanlar çocuktum davul sesi bir başka gelmişti bana o günleri unutamıyorum?

 Artık ebedi yerleşim yerleri olan Emek Ve Döner dere köylerine yerleşmek üzere kafile ikiye ayrılır. Emek Kafilesi Özalp ilçesini kuzey batı yönüne Özalp ilçesine 7 km uzaklık da Dönerdere kafilesi Güney doğu bölgesine Özalp ilçesine 15 km uzaklıkta hareket ederler. Artık evlerin dağılımı yapılacaktı, evli olan çiftler kuralarını çekip evlerinin anahtarları alıp evlerine ve yeni mekânlarına yerleşiyorlardı.

Bekâr olanlara ise ev verilmedi. Artık Trabzonlu muhacirler için hayat yeni başlıyordu. Etrafa uyum sağlamak yeni insanlar tanımak yeni bir hayat başlıyordu artık onlar için yağmurlu bir memleketten ? 20 derece soğuk ve yaz aylarını sıcak kurak bir memlekete gelmişler ve uyun sağlamaya çalışmaya başlamışlardı.


                                  Van-Özalp-Emek köyü

Artık geri dönüş yoktu. Bu arada devlet bir yıl süre ile 3 öğün yemek vermeyi sürdürdü. Sorunlar hiç bitmedi çünkü göç bir musibettir asla sevilmez ve çilesi çekilmez. Zira memleketinizi akrabanızı dostunuzu kimisi ise anne babasını kardeşini bırakıyor göç sonrası ata toprağını bırakıp gidiyorsunuz. Devlet her konuda köylüye yardım etmeye devam etmişti her haneye10 koyun 2 inek 5 nüfuslu aileler en az 200 dönüm 5 nüfustan fazla olan ailelere ise 250 -300 dönüm tarla 20 yıl da ödemek şartı ile verilir.

Artık Yeni mekânlarından yeni hayatlarını sürdürecekleri bu topraklarda bir şeyler yapmak ve geçimlerini sağlamak zorunda olduklarını anlarlar.  Modern Tarım ve hayvancılık konusunda devlet yardımlarını sürdürdü.  Artık yeni bir hayat kurmaya başlayan köylüler hayvancılık konusunda daha ileriye gitmek ve ilerletmek yerli halkla sağlam dostane ilişkiler kurarak hayatlarını sürdürmeye çalıştılar.

O yılları anlatan merhum Hacı Aziz İNCE ?Proje hepimizin kafasına yatmıştı. Lazların aklında soru işareti olsa da Doğduğum yer değil doyduğum yer memleket olsun deyip düştük yollara biz erkekler evlerin inşaatı için çalışmak amacı ile geldik 1 lira yevmiye ile çalıştık. Daha sonra aileler geldiler. Dört duvar arasına bırakıldık sade dört duvar. 1 yıl devlet üç öğün yemek yardımı yaptı tahsis edilen araziler devlet tarafından ekildi. Ürün paraları köylüler verildi. Yapılan öküz projesi her eve bir öküz verilecekti bu koskoca araziler öküzle sürülecek durumda değildi. Bunu üzerine 40 kişi birleşerek bir 35 lik massey frgoson marka küçük traktör alarak bu uçsuz bucaksız tarlarını sürmeye başladık.

Hiçbir sorun yaşamadık buradakilerle anlaşmakta güçlük çekiyorduk tabii ki! Türkçeden ziyade onlar Kürtçe bizlerde Laz şivesi ile konuşunca daha çok tarzanca anlaştık.

İlk zamanlar birbirimize karşı temkinli edik ama yardımlarını da gördük. Biz çalışılıp kendi bağından kazanmayı öğrettik, onlardan tezek yapmayı buğdayı ekip dövmeyi öğretti bize. Bir tek buranın iklimine alışamadık Lazlar hemen her mevsim  yağmur  düşen topraklardan, dondurucu soğukların yaşandığı kışın karına, yazın da kuraklığına alışamamış hala ? diyor ve duygulanıyordu ve hep memleket hasreti ile yaşamıştı.( Yakın tarih de kaybettiğimiz  çınarlardan biri idi Merhum Aziz İnce  rahmetle anıyoruz yeri nur olsun)

Artık Karadeniz insanı kendini göstermenin zamanı olduğunu bir daha geri dönmeyeceklerini anlasalar bile bir gün döneceğiz düşüncesi ile fazla bir çalışma yapmadılar. 1967 yılına kadar baktılar ki  geri dönüş yok, çalışmak bir şeyler yapmanın zamanı geldi diyerek Emek köyü halkı birleşerek  1967 yılında  ilk ciddi adımı  atarak EMEK KALKINMA KOOPERATİFİNİ kurdular.

Ama kurmakla kalmayıp bu kooperatifin bir şeyler yapması gerektiğine inanarak ilk etapta kendi hayvanlarından elde ettikleri sütler ile iş başlayarak beyaz peynir  kaşar tereyağı gibi ürünleri imal ederek satıp gelir elde etmeye  başladılar. Bu konuda merhum H. Aziz ince?nin bir sözüne yer vermeden geçemeyeceğim ?ithalat ve ihracat yapmayan bir yer kalkınamaz ? işte bu söz ne kadar kararlı ve azimli olduklarının ifadesi olmuştur.

Artık bölgeye Karadeniz insanın çalışkanlığını ve çevredeki insanlara bir fayda sağlamanın zamanı geldiğini anlayarak, örnek insan olmasının verdiği gururla hem kendileri hem de çevre insanına katkı sağlamak amacı ile onlara da bir ekmek kapısı açmanın zamanı olduğunu benimseyerek çevre köylerinde ki komşularının sütlerini de alarak onlara da bir pay kestiler. Alına sütlerle günlük 1.5 ton süt işleyerek ürünleri açık Pazar bulmaya çalıştılar. 1970 li yıllarda şekerin kıt olduğu dönemlerde kooperatif kanalı ile getirilen şeker, üyelere satılarak başka ürünlerden gelir elde etmeyi başardılar.

Hayvancılık alanında büyükbaş hayvan ile küçükbaş hayvancılığı öğrenmeye koyun yetiştiriciliği yapmayı da yöre halkından öğrenip onlardan daha ileriye götürdüler. Tarımsal alanda ise ilk gelindiği yıllarda hane başına verilen 200-250 dönümlük arazileri devlet tarafın bir yıl mahsus olmak üzere ekilip biçilerek elde edilen mahsulün satarak 35 kişi birleşerek 35 lik bir traktör alarak o ham olan toprakları ekip biçmeye başlamışlardı.

O yıllar göç edenler almış oldukları 200-250 dönümlük arazi sadece göç edenlere verilmemişti. Hemen yakınlarında bulunan eski emek köyüne yine Özalp?in çeşitli köylerinde göç etmek zorunda kalan ve arazisi olmayan vatandaşlarda bu kapsamdan onlarda yararlanarak arazi sahibi olmuşlardır. İşte Karadeniz insanını paylaşma ve bölüşme gücü olmuştur. Her zaman bir şeyler öncü olmak için çalışmışlar ve bu çalışmalarını emeğini kazanarak almışlardır.

Karadeniz yöresinde yetiştirdikleri bostan ürünlerini de burada yetiştirmeye karar verdiler. Evlerinin çevresinde bulunan 2 dönümlük boş topraklara Patates, Mısır, karalâhana, fasulye, gibi ürünler ekerek bostancılık alanında bir ilk olmuşlardır. Bu ürünleri ektikleri zaman yöre halkı tarafından şaşkınlıkla karşılandılar.? Bu ürünler burada olmaz burası kurak memleket burada buğdaydan başka bir şey yetişmez ağaç bile olmaz boşuna uğraşmayın? uyarılarına aldırmayıp bildiklerini yapmaya karar verdiklerin de en büyük sorunun su olduğunu anlamışlardı.

Bunun üzerine köyün yukarısında bulunan Fakir Musa deresinden 600- 700 metre uzaklıktan o dönemin şartları ile kanal kazarak köyün içine sulama amacı ile su getirerek bostanlarındaki verimi artırarak olmazı başarmışlardır.

Karadeniz yöresinde daha verimli Mısır ve karalâhana elde ettiler. Buralarda her şey olur çalışırsan sözü ile yeşil bir köy yapmaya karar vermiş oldular. Ve yöre insanına örnek oldular.  Emek ve Dönerdere yapı olarak planlı olarak yapıldığı için dağınık değil sıralı olarak inşa edilmiştir. Aksine yörede en düzenli köyler olarak bilinirler Yerleşik alan olarak batıdaki köyler gibi. 

HAFTAYA: KÖY İÇLERİNDEN İLÇE MERKEZİNE


www.caykaragundem.com




Anahtar Kelimeler:

İlginizi Çekebilir