Gençlik üretmiyor

Gençlik üretmiyor

Trabzon`a yatırım yapılmadı? Bunun temel sıkıntısı da şu, bir şey üretemiyoruz ve tekrar ekonomisi üzerine hayatımızı ikame ediyoruz, tekrar ekonomisi bize her zaman sorun getirecektir.

ÇAYKARA GÜNDEM: Sayın Başkan; Müsiad`ın kuruluş amacı neydi, neden böyle bir kuruluşa ihtiyaç duyuldu?

MAHİTAPOĞLU: İşin doğrusu ararsanız Müsiad yaklaşık olarak Türkiye de 21 yılını ikame ediyor ve Trabzon`da da altıncı yılını oluşturuyor. Müsiad`ın açılımı, Müstakil işadamları derneğidir. Bu derneğin oluşumundaki temel şey Türkiye`nin milli ve manevi değerlerine bağlı bir işadamı gurubunun kendi iç dinamizminden istifade ederek bir enerji üretmesi ve ticari anlamda faaliyetlerinin güçlendirilmesi maksadı ile oluşturulmuş bir kurumdur ve bugün Türkiye`nin otuz beş ilinde organize olmuştur ve kırk iki yabancı ülkede temsilcilikler vererek çalışma yapmaktadır. Yaklaşık olarak, Türkiye`de 3500 işadamını istihdam etmektedir ve Türkiye`deki gayrı milli hâsılanın %15`e tekabül eden bir iş potansiyeli vardır Müsiad`ın. Önemli ihracat kalemleri oluşturmuştur, ciddi bir potansiyeli var, uluslar arası seviyede fuarlar organize etmektedir ve sadece Müsiad üyelerinin üretmiş oldukları ürünlerin hem Türkiye`ye hem Dünyaya açılmış sadece ekonomik organizasyon olduğunu ifade edebiliriz şu anda.

ÇAYKARA GÜNDEM: Küresel kriz Türkiye`yi hangi oranda etkiledi bu etkileme devam eder mi?

MAHİTAPOĞLU: Tabi şimdi bunu cevabı verilmeye başlanmıştır soru gibi kabul edelim. Küresel krizden etkilenmediği bir ortamdan bahsetmek söz konusu değildir, ama Türkiye bunun zamanında planlamasını ve işin doğrusu geçmiş dönemlerdeki yaşamış olduğu krizlere dayalı olarak planlamasını tekrar sağlıklı bir şekilde yapma fırsatını elde etti. Bunlar nedir? Önemli bir şey, Bankacılık sektöründeki düzenlemelerdir. Yanı kredi kaynaklarının oluşturulması ve kullandırılması anlamındaki düzenlemelerdir. İkincisi dış pazarlara açılım noktasındaki stratejik akıllı davranış meselesidir. Bu da şudur, Türkiye ihracat ürünlerini, kalemlerini ihracat kalemlerini belli nitelikteki pazarın dışındaki yeni pazarlara taşımış oldu. Bu süreç hala devam etmektedir yani kriz başlangıcında %60 civarında olan Avrupa ülkelerine dönük ihracat pazarı şu anda %45`lere kadar Avrupa ülkelerinden orta Asya`ya, kuzey farikaya, Türkî Devletlerine doğru kayma göstermiştir bunun oluşturmuş olduğu krizin Avrupa ve Amerika`daki yoğun etkisi yeni pazarlarla dağıtıldığına şahit olmuş oluyoruz bu krizin etkisi bize hafif hissedilmiştir ama %45`lik pazarımızın olduğu bir yerde yaşanan kriz tabii ki bizi de etkilemiştir bunu böyle kabul lazımdır.

ÇAYKARA GÜNDEM: MÜSİAD olarak 2011 yılının ekonomik açıdan nasıl bir yıl olduğu kanısındasınız? Hükümetin 2011 ekonomik programı sizce başarılı mıydı?

MAHİTAPOĞLU: Hükümetin 2011 yılı ekonomik programı ile ilgili zaten uluslar arası seviyede ve yerel seviyede yapılan açıklamalarda makro seviyeli büyümeler, Dünyanın sayılı büyüme ölçeklerinin içerisine girmiş olmasının ifade edilmesi, bunu bizim dışımızdaki kaynaklar bu şeklinde tescil ediyorlar. Ama Türkiye`de başka bir sorunla karşı karşıyayız bu fazla dillendirilmiyor, Türkiye? de piyasaya giren oyuncu sayısı bir hayli fazla, gayrı safi milli hâsıladaki artıştan daha fazla perakende sektöründeki pazarı paylaşan insan sayısı artmış durumda, bu Türkiye`nin iş pazarındaki o dışarıda gözlenen büyümeyi ve refahı yakalayacak konumu ve seviyeyi Türkiye`ye yakalatmamıştır, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Türkiye bu cümlenin arkasına Türkiye?nin iç pazarda da üretim sektöründe ve farklı alanlarında oluşturabilecek yeni inovasyon projelerine yaklaşmış olması gerektiğine düşünüyorum ben. Böyle bir eksiğimiz var, Özellikle Trabzon için geçerli bir eksiklik, bunun için işadamlarının oturup farklı kulvarlarda alan açılabilecek projeler üretmesi gerektiğini inanıyorum.


ÇAYKARA GÜNDEM: MÜSİAD olarak hükümete ekonomik sorunların çözümü noktasında öneride bulunuyor musunuz?

MAHİTAPOĞLU: Müsiad olarak biz her yıl ekonomik raporlarımızı çıkartır hazırlarız ve hükümete bu raporumuzla ilgili değerlendirmelerimizi veririz, 2011yılının başında stratejik dönüşüm planı adı altında bir rapor hazırladık, stratejik dönüşüm planının temel vurgusu, Türkiye iç dinamikleri ile büyümeyi belli ölçekte gerçekleştirebiliyor ama dışarıdaki pazarın buna alıcı olmasını sağlamak gerekir, eğer bu pazarda alıcı olmazsa üretmiş olduğumuz ürünlerle kendi içimizde zorluklar yaşayabiliriz diye bu merkezi bir analımız vardı, zaten üst yönetiminde Devlet bürokrasisi de bunun farkında olduğu için dışarıdaki pazarın farklı alanlarda açılımın ile ilgili kaynaklar üretmiş durumdalar. Yani biz her yıl ekonomik raporumuzu hazırlar ve hükümete sunarız daha doğrusu ülkeye sunarız, yatırımcıya rehberlik yapması açısından bir katkı sağladığını düşünüyorum. 2012 yılı için böyle bir çalışmamız söz konusudur.

ÇAYKARA GÜNDEM: Getirdiğiniz yorum ve tekliflerin hükümet politikaları üzerinde etkileri oldu mu?

MAHİTAPOĞLU: Müsaiad?ın çalışması şu; Her iki ayda bir genel idari kurul toplantısında bir Bakanın beraberliğinde yaparız, Bakanların bizimle beraber yapmış olduğu toplantıda, bütün illerimizden ve Bölgelerimizden taşımış olduğumuz problemleri ve önerileri, Bakanlara taktım ederiz, büyük ölçüde de bundan istifade ettiklerini ve bu anlamda da bizim projelerimize yaklaşım sağladıklarını da görmekteyiz, bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: 2012`de ekonominin güçlenmesi açısından önerileriniz nedir?

MAHİTAPOĞLU: İşin doğrusu Türkiye çok basit anlamada belki herkesin söyleyebileceği bir cep telefonunda dışarıya ödediği paranın miktarına bakarsak Türkiye üniversal üretmesi lazım yani enerji de 38-40 milyar dolara yakın para ödüyor dışarıya ama 15-20 milyar dolara yakında bir cep telefonu ile ilgili bir harcamamız var, Türkiye harcama kalemlerini biraz daha dikkatli ama farklı proje üretme noktasında yani ARGE çalışmalarına müsrif davranması gerekir yanı kaynak üretmesi lazım. Biz farklı projeler üretemezsek bu enerjinin bizim üzerimize yüklemiş olduğu yükten kurtarma şansına çok fazla sahip değiliz. Yani doğalgaza zam geliyor, akaryakıta zam geliyor dışarıdaki ufacık bir güvenlik problemleri bize enerji maliyeti olarak bizim kasamıza cebimize ve ülkemize gelip yerleşiyor. Ne kadar siz sakin, durgun ve güvenli olursanız olun dışarıdaki dalgalanmadan biz tusunamiye yakalanıyoruz. Bunları görmemiz gerekiyor onun için de farklı kaynaklarla farklı üretim alanlarıyla bize oluşan açığı kapatabilecek formüller üretmemiz lazım. Bunlarla ilgili çok şey saymak mümkün zaten bizim özellikle bunu çok fazla dillendirmemizin temel nedeni artık ülkenin dört bir tarafına yayılmış olan işadamları lütfen bir tekstil üreticisi yâda bir otomotiv üreticisi üzerine sadece durmasınlar farklı alanlarda projeler üretsinler bu cep telefonu örneği de Norveç için, Kuzey Ülkeler için çok cazip bir örnektir. Onların elde ettikleri imkânları biz maalesef elde etme şansına sahip değiliz. Yani ARGE mizi güçlendirmemiz lazım bunu özellikle söylemek istiyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: 2011 yılı göç nüfusu istatistiklerine göre en fazla göç veren iller arasında altıncı şehir Trabzon oldu. Bir yıldaki nüfus erimesi net 13 bin 588 kişi, MÜSİAD olarak göç?ü önlemek için çalışmalarınız ve yeni projeleriniz var mı?

MAHİTAPOĞLU: Zaten bu problem bütün Trabzon?daki işadamlarının problemi, yani biz buna özellikle geçtiğimiz ay Sayın Erdoğan Bayraktar?ın başkanlığında Ticaret odasında yapılan toplantıda dile getirdik, Türkiye?de istihdamın oluşturabilecek Trabzon?da projeler yok. İmkânları güçlenen insanların çoğu benim yatırımın karşılığını Trabzon`da alamam diyerek çantasını alıp İstanbul`a ve o bölgedeki yatırım alanlarına kendilerini transfer ediyorlar, dolayısıyla istihdam söz konusu olmayan bir yerde nüfusun korunması çok sağlıklı bir şey olmaz. İnsanlar eğitim alacaklar ya da hayatlarını idame edecek onun için de alan açmak zorundalar bu bir zaruret bunu durdura bilmenin yolunda yine bizden geçiyor. Yani biz Trabzon`u cazibe merkezi haline getirmemiz lazım bunlar neler olabilir, bunların üzerine düşmemiz gerekiyor yani dışarıdaki yatırımcının Trabzon`a niye yatırım yapmam gerektiğini veya buradaki yatırımcının niye yatırım yapması gerektiğine cevap bulmamız lazım. Bu cevabı bulamadığımız sürece bu sıkıntıyı yaşayacağız. Trabzon`un da ciddi sorunu bu şimdi Büyükşehir olamama tehlikesinden bahsedilmekte bu anlamda, nüfus kaymaları ile ilgili olarak sorunu başkası çözmeyecek biz çözeceğiz.

Son günlerde çok tartıştığımız bir konu var teşvikte üçüncü bölgeye geldik niye beşinci bölge olmadık niye bundan istifade edemedik diye, ben sorunu bir başka boyutta bakıyorum, teşvikte dördüncü bölge olarak geçirdiğimiz üç yıl içerisinde teşvikte olabilecek devletin ödeyebileceği bütün imkânları elde etmemize rağmen, kimse gelip Trabzon`a yatırım yapmadı. Yani kendi eksiğimizi görmemiz lazım neden Trabzon`a yatırım yapılmadı? Bunun temel sıkıntısı da şu, bir şey üretemiyoruz ve tekrar ekonomisi üzerine hayatımızı ikame ediyoruz, tekrar ekonomisi bize her zaman sorun getirecektir, bunu yine biz aşacağız, farklılığımızı ortaya koyacağız bunu da farkında olmamız gerekiyor bunun üzerine saatlerce, günlerce konuşmak lazım ne yapılabilir, teorik olarak çözüm noktası budur öyle düşünüyorum.
 

ÇAYKARA GÜNDEM: Sizce Trabzon sanayi mi, yoksa tarım ilimi, hükümetin açıkladığı yeni teşvik paketinde Trabzon üçüncü bölgede yer alıyor, göç veren bir il olarak göç alan Balıkesir, Mersin, Manisa, Samsun, illeri ile aynı kapsamda değerlendirilmesi haksızlık değil mi? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

MAHİTAPOĞLU: Şimdi buna bakıyoruz, şöyle, Trabzon niye üçüncü bölgede yere aldı? Yaklaşık olarak 1.5 milyar dolara yakın ihracat kalemi var Trabzon?da, bu Trabzon`un ekonomik anlamda Ticari gücünün olduğunu simgesi gibi bürokrasi tarafından algılandı tabii bu 1.5 milyar dolar ihracatın arkasında yatan en önemli iki tane kalem var, birincisi, fındık, ikincisi de meyve ve sebze, Soci limanının faaliyet dışı kalması üzerine Trabzon`daki meyve ve sebze ihracatı maalesef Samsun limanına doğru kaymış durumda. Dolayısıyla bahsedilen ihracat rakamlarını önümüzdeki yıl bulma şansına sahip değiliz. Fındık ta mevsime dayalı olarak, dalgalı bir hareket oluşturmakta ama fındık, bir değer olarak Trabzon?un yanında mutlaka her zaman olacaktır. Şimdi böyle dışarıdaki bir takım rakamlar üzerine bakarak bölge tanzimi yapma?nın pratik eksikliği ve yanlışlığını burada görmüş oluyoruz.

Gümüşhane de bir taraftan haykırıyor, biz yanlış bölgeye yerleştirildik, Her bölgenin oluşturulmasında bir takım kriterler var, ben buna şöyle bakıyorum, biz kendi yağımızla kavrulmanın yolunu bulmamız gerekli yani evet devlet bir takım teşvikler veriyor, Devlet bu oluşturmuş olduğu teşvik politikasında birazda prazmatis davrandı. yani reel değerler üzerinden hareket etti, devlet bu politikayı oluştururken şunu söyledi benim diş ticaret açığım var, bu cari açığı kapatabilmek için buna katkı sağlayabilecek üretim kaynaklarına destek vermem lazım, bunun için proje bazlı destekler oluşturdular, siz buna baktığınız zaman proje bazlı desteklerde insanlar niye Trabzon`a gelsin bu projelerini gerçekleştirsinler. Dolayısı ile üçüncü bölge doğrusu teşvik mantalitesi doğru bir zihniyet olmasına rağmen yöresel olarak Trabzon bu mantaliteye uymuyor. Çünkü Trabzon Türkiye genelindeki pazara uzak bir bölgede, ulaşım ve iletişim açısından ikinci dereceli bir bölgedir, birde ana sanayinin oluşturulabilmesi için onu destekleyebilir yan sanayiye sahip değil Trabzon.

Öyle olduğu zaman Trabzon`un önünde iki tane şey kalıyor, olabilirlik, birincisi Tarım, ikincisi Turizm, artık insanlar tarım kenti açısında baktığımızdan Trabzon?da tarımın yapılabilirliği noktasında modern zamanın getirdiği hayat tarzına baktığımızda tarımın yapılamayacağını ifade etmek zorunda kalıyoruz, araziler parçalanmış, endüstriyel tarım yapılabilecek durumda değil, hiç kimse eski meşe katlı hayatın ta kendisini itmek zorunda değildir. Yani bölgemizin dağlık olduğunu, arazilerin çok parçalanmış olduğunu, ekonomik anlamda verimli olmadıklarını kabul edersek tarım kenti içine Trabzon`u sokma şansına sahip değiliz. Bir kaç özel projenin dışında böyle konuşmamız lazım. Hayvancılıkla ilgili devlet zaten hayvancılık noktasında bu bölgeye ciddi destek vermemektedir. Çünkü hayvancılık açısından da, Trabzon?un iklimi sağlıklı gelmemektedir. Bizim elimizde kala kala bir Turizm kalıyor.

Turizm de mega projelerin baskısı altında Trabzon küçük ölçekli projelerde sağlıklı destek görememektedir. Ya da oluşturulacak destekler tabana yayma noktasında henüz yeterli bir çalışma olmamıştır. Bence bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum, yani, Orta ölçekli projelerin Trabzon için mutlaka desteklenmesi gerektiğini buna da bu bölgede yaşayan insanların farkındalığın oluşturulması gerekmektedir. Yani, insan yaylasını, Mezrasını, köyünün kıymetini bilmesi lazım. Bu anlamda profesyonel ve modern ölçekte yeni düzenlemeler yapabilecek formatta olması lazım. Bunun da çözümü birazda bölgede yaşayan insanların bilinçlendirilmesi ile ilgili bir çözümdür.

ÇAYKARA GÜNDEM: Turizm konusunda hükümetin belirlediği mastır planları var. Bunlarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

MAHİTAPOĞLU: Ben zaten vurguyu ona yapmak istiyorum. Mastır plan içerisinde Karadeniz`deki yayla güzergâhları üzerindeki birleştirilmesi, kayak tesislerin yapılması, Çakıl göl projesi çok önemli proje olarak önümüzde duruyor. Yayla şenlikleri ile bunlar cazip hale getirmek istiyorlar. Ama bunlar milyar dolarlık projeler ve burada yerel yatırımcımızdan ziyade uluslar arası seviyede yatırımcılara ihtiyaç var. Benim de tam söylemek istediğim şey şu yerel hatta bölgesel yatırımcıya hayat hakkı sağlayabilecek projeksiyonun oluşturulması lazım. Yoksa bölgedeki insanımızı tutma şansına sahip değilsiniz artık.

ÇAYKARA GÜNDEM: Trabzon`da sanayi hakkında önemli gördüğünüz konular nelerdir? İkinci İpek yolu projesi gündemde. Peki sizce bu projeler yeterli mi?

MAHİTAPOĞLU: Şimdi Trabzon ne olabilir? Bu turizmin yanında bir transit şehridir. ipek yolu Trabzon?a tarihsel anlamda bir misyon yüklenmiştir, Trabzon Kuzeye, Güneye, Doğuya doğru açılan bir kavşak noktasıdır. Onun içinde bunun işin doğrusu devlet tespit etmiştir. Yine bizim, Müsiad?ın önemli bir projesi demiryolu projesi hayata geçmek üzeredir. Biz bunu yaklaşık 4-5 yıldır çalışmamızın temel şiarı ve ölçüsü olarak aldık ve bol bol dillendirdik. Türkiye?deki birçok bürokratik kesimden Bakanlara kadar yazılar yazdık, raporlar gönderdik. Şimdi Trabzon demiryolu platformu oluşturulmuş. Bu çalışmaları bu platform üzerinden yürütülmektedir. Ta Sultan Abdülhamit`ten bu tarafa konuşulan bir projedir. Muhtemelen 2023?e kadar gerçekleştirilecektir.

Yani bu şu, Trabzon`u bir taşımacılık transit hale getirmek lazım. Ama bunun olabilmesi için tabi ki yine devlet destekli lojistik bir merkez haline gelmesi lazım. Yani kara ve demir yolu taşımacılığı bir merkezde buluşturulması gerekir. Bu irade şuanda siyasi hükümette söz konusudur vardır. Halk da bu anlamda bilinçlenmiş durumdadır. Bizim de koşar adım yapmamız gereken çalışma bu çalışmadır. Bunu kabul etmek lazım.Tabi Trabzon`da lojistik ikmal merkezi olabilmesi için Trabzon?da arazilerinin kullanımının ekonomik olması lazım. Asıl sorunumuz budur. Çok pahalıdır Trabzon`daki araziler ve yatırımcılar, Trabzon`a kolay gelememektedir bundan dolayı, pahalı oluşundan dolayı. Bunun içinden Güney çevre yolu hızla devreye girip şehrin yaşanabilir ya da kullanabilir alanları artması lazım. Şehirdeki arazi maliyet farklarının biraz daha aşağıya çekilmesi gerekiyor. Yani bir proje yaparken onun hem sosyal, hem ekonomik anlamdaki çözümlerini de üretmek zorundayız ki bu proje sürdürülebilir olsun. Profesyonel olarak biz kendi projelerimizi bakmamız gerektiğini ben özellikle ifade etmek istiyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: Sanayi yatırımcılarını bölgemize yeterince çekemedik. Sadece HES yatırımcıları bölgemizde yatırım yapmaktadır. Sizce HES yatırımları doğrumudur?

MAHİTAPOĞLU: Trabzon`un ipek yolunun transit bir merkez olması orta ölçekli sanayi`ye de kaynak oluşturacaktır, ulaşım noktasındaki kanallarını açacaktır. Türkiye stratejik olarak Trabzon Kafkasların hemen burnunun dibinde bir ülkedir. Deniz ulaşımı ile beraber Rusya`ya ulaşma şansımız var. Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Türkiye`nin doğusu, hatta İran`a ulaşabilecek çok önemli bir yerdedir. Buda Orta ölçekli sanayi kuruluşlarımızı üretimlerini de bu anlamda realize etme şansına sahibiz. Bu ulaşım kanalı bize bu fırsatı açar. İkinci anlamda HES zaten tabiatın bize sunmuş olduğu büyük bir imkan öyle kabul edelim onu biz, yani suyun enerjisinden istifade etmek politik olarak doğru bir şeydir. Zaten Başbakanın özellikle ifade ettiği bir şey var.? Bir HES bir kuyu dışarıya bu kadar dövizle enerji anlamında bağımlı bir ülke HES çıkış noktasıdır. Ama HES`lerde de bir şeyi iyi görmemiz lazım. Bir şeyi elde ederken başka bir şeyi kaybetmememiz gerekiyor. Onun için Çaykara Vadisi üzerindeki HES`lerin sayısının biraz fazla olduğunu kanaatini taşıyorum ve orda doğal yaşamı olumsuz etki edebileceği bizi tabilikten uzaklaştırabilecek projelerin olmaması lazım. Bu anlamda ki dikkatin zayıf olduğunu da düşündüğümü ifade etmek istiyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: Müsiad olarak sosyal ve kültürel alanlarda çalışmalarınız var mı?

MAHİTAPOĞLU: MÜSİAD olarak bizim sosyal ve kültürel anlamda genel olarak büyük her ay yayınladığımız raporda ülkenin sosyal yapısını ile ilgili değerlendirmemizin sürekli olduğunu, bizim bölgesel anlamındaki kültürel çalışmalara çalışma yapan kurumlara destek vererek yapıyoruz bunu. Direk bir şeyimiz yok ama iş hayatının ilgili olarak iş planlamasıyla ilgili kurslar ve eğitimler verme noktasında çalışmalarımız var. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: Son günlerde tartışılan ve Mecliste kabul edilen 4+4+4 eğitim modeline MÜSİAD olarak nasıl bakıyorsunuz?

MAHİTAPOĞLU: Bu modeli tasvip ediyoruz. Bunu açık ve net konuşuyorum. Çünkü bu kesintisiz eğitim modeli ile birlikte meslek alanlarındaki eğitimin önü kapanmıştı. Biz önemli olarak araştırdığımız temel şey var. Nitelikli eleman, sistemlerde çalışacak nitelikli ara eleman bunu hiçbir yerde çözemiyoruz. Bir teknik eleman, bir ara eleman sorunu hiçbir yerde çözemiyoruz, Türkiye?de ciddi anlamda işsizlik var. Trabzon`da da işadamları ile hepsi ile konuşun eleman sorunu var. Onun için ara eleman yetişmesinde 4+4+4 modelinin doğru olduğunu düşünüyorum ben. Ama 4+4+4 modeli sadece nitelikli eleman yetiştirme anlamda değil kültürel anlamda da Türkiye`nin yerel değerlerine uygun bir format oluşturduğu için artı o anlamda da destek veriyoruz.

ÇAYKARA GÜNDEM: MÜSİAD olarak Trabzon ilinde maden sahaları ile ilgili bir çalışmanız oldumu?

MAHİTAPOĞLU: İşin doğrusu oluşturulmuş olan bu zihni kulvarda maden maalesef çok arka planda kalan bir şey. Sorunuzla çok önemli bir şeye dikkat çektiniz. Bence Trabzon?un bu anlamda ki kaynakları neler bununla ilgili ciddi bir envanterin yapılması lazım. Henüz böyle bir envanter çalışması yok. Ya da varsa da bizim önümüze gelmiş bir çalışma yok. Bizim üyelerimizden Mustafa Yanmış arkadaşımızın bu anlamda heyecanlı çalışmaları var ve güzel şeyler üretiyor. Ama bu Trabzon için birçok Mustafa Yanmışlara ihtiyacımız var. Bu anlamda madeni gündeme getirebilecek ondan bir imkân üretebilecek çalışmaya çok fazla ihtiyacımız var. Bu da bizim için bir fırsattır. Böyle ifade edeyim. Ama biz bu fırsatın farkında değiliz henüz.

ÇAYKARA GÜNDEM: Trabzon`da istihdam alanı çok düşük seviyelerde, gençlerimizin bir çoğu sokaklarda boş geziyor. Büyük bir sorun bu. MÜSİAD Trabzon?la alakalı , Öncelikle bu sorunu çözebilecek ve göçü önleyebilecek çalışmaları var mı? Biliyorsunuz büyük şehir olmama gibi bir risk var. Her yıl on binin üzerinde İlimizden göç var. Bununla ilgili acil tedbir olarak ne yapmamız lazım?

MAHİTAPOĞLU: Gençlik sorunu önemli bir sorundur. Yani gençlerin istihdamı ile ilgili sorunun cevabını verirken, gençleri bir işin başına getirip orda çalıştırmaktan ziyade gençlik hadisesini toptan ele almamız lazım. Şimdi yeni kuşak gençlerin az önce ifade ettim MÜSİAD üyelerinin tamamının Trabzon?da iş adamlarının tamamının temel bir sorunu var. Nitelikli eleman. Bunu bulamıyor. İşsizlik var ama iş yerinin nitelikli eleman bulma sorunu yaşıyor. Şimdi gençliği temel olarak ele almamız lazım. Özellikle ifade etmemin temel nedeni şu, gençler emek, yoğun çalışmak istemiyorlar. Gençler zihinlerinin bir konuya odaklanmak noktasında yeterli bir performansa sahip değiller. Gençler eğitimli değiller. Kendi kalitelerini arttırabilecek eğitime talip değiller ve gençler boş vakitlerini kendilerine fayda sağlayacak şeylerden ziyade nefsi taleplerine yönelik konular üzerinde yoğunlaştırıyorlar. Bu böyle olduğu zaman da hem gençler işsiz kalıyorlar, hem de iş hayatında onların hak ettiği şekilde istifade edemiyorlar. Bu değerlendirme biraz acımasız bir değerlendirme ama hepimiz oturalım evimize ve etrafımızdaki insanlara bir gözleyelim bakalım. Bunlarla biz ne yapabiliriz? Ne yapabiliyoruz? Ne yapmamız gerekir? Yani iş hayatı eğitimli ve hayata hazır olan insanlara ihtiyaç var.

Herkesin yapabileceği bir şeyi vardır. Önemli olan insanların yapabileceği şeyi, konumlarıyla paralel olarak değerlendirilmesi meselesidir. Ben iş yerlerinde bazı insanları girmelerini gözlüyorum, girdikten çok kısa bir süre sonra gidiyorlar. Soruyorum, mesai kavramı bana uygun değil diyorlar. Soruyorum, çalışma şartları bana uygun değil diyorlar. Hâlbuki orda çalışan başka insanlarda var. Yani sorunluluk bilinci henüz geliştirmiş değil. Aile olarak biz çocuklarımıza sağlıklı bakmamız lazım. Müesseseler de kurumsal olarak bu çocukların eğitilmesi için üzerlerine düşen görevi yapması lazım. %100 bir çözüm değildir bu. Ama çözüm için bir hareket oluşturacağına inanıyorum ben. Bu sürece okulun, ailenin ve iş hayatındaki insanların ortaklaşa çözeceği bir projedir. İşin doğrusu mega proje yapma şansı biz hiçbir zaman elde edemedik MÜSİAD olarak. Ama bu konuyla ilgili devleti bir kenara atarak mega proje yapma şansımızın olmadığını düşünüyorum ben. Devlet kendi eğitim kurumlarıyla bir irade oluşturması lazım. Umut ediyoruz ki 4+4+4 modeli ile birlikte ara elemanı yetişmesinde bizim işsiz konumda olan gençlerimizin iş sahibi olmaları için daha doğrusu meslek sahibi olmaları için bir fırsat elde edilebilir. Şu anda Trabzon`da çıraklık eğitimi ile ilgili ciddi çalışmalar var. Ama Hiçbir genci çıraklık eğitimi yönlendirmede gücümüz yetmiyor. Gençler bunu da yorucu ve anlamsız buluyorlar. Ailelerde bu konuda çok dikkat göstermiyorlar. Onlarda hedefsiz algılıyorlar. Devletin oluşturmuş olduğu eğitim politikaları belki bu pratik anlamda oluşan çıraklık eğitiminden daha faydalı bir sonuç elde ettirecektir diye düşünüyorum.

ÇAYKARA GÜNDEM: Trabzon Sanayi ve Ticaret Odasına daha önce adaylığınız oldu. Bundan sonra aday olma konusunda bir çalışmanız var mı?

MAHİTAPOĞLU: Gelecek insanın önüne neyi koyar bilmiyoruz. Biz Trabzon Ticaret Odasına başkanlığına aday olurken o sürecin başında aday olma gibi bir irademiz yoktu. Sonradan birçok insanın, grubun teveccühü ile bizi oraya başkan adayı olarak gösterdiler. Kendilerine müteşekkirim. Ben şahsım adıma şu iş benim olsun diye bir duruşum yok ama yeri geldiği zaman insanlar bazı şeylere layık görüyorlarsa ona çok düşünmek kalmıyor. Bu cümlemde aday olacağım diye bir ifade çıkartılmasın lütfen,bunu benim duruşumu anlatmak için söylüyorum bunu.


Haber Kaynağı : Taka Gazetesi  Röportaj: Kemal Çuman


İlginizi Çekebilir