Bir İnceleme Ve Gözlem:" UZUNGÖL VADİSİ"

Bir İnceleme Ve Gözlem:

İTÜ Öğretim üyesi hemşehrimiz Prof.Dr.Necati Ağıralioğlu Uzungöl Vadisini yazdı

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Hidrolik Ana Bilim Başkanı öğretim üyesi Çaykaralı hemşerimiz Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu Ülkemizin ve Trabzon´un en önemli turizm Merkezi olan Uzungöl Vadisi ile ilgili hazırladığı inceleme yazısını yayınlıyoruz. 

BİR İNCELEME VE GÖZLEM:  UZUNGÖL VADİSİ 

ÖZET

Uzungöl Vadisi Türkiye´de, Doğu Karadeniz Bölgesinde Trabzon İli topraklarında bulunmaktadır. Uzungöl´ün en güzel vadisi Haldizen Vadisidir. Vadi Türkiye´nin şaşırtıcı ve en güzel yerlerinden biridir. Onun alanı 98,2 km2´ dir. Bu alan tamamıyla dağlarla çevrilidir ve Rize ve Bayburt illeri ile sınırdaştır. Haldizen Vadisi, yeşil çayırları, pınarları, akarsuları, gölleri, ormanları ve tepe ve yalçın dağları yerli ve uluslar arası turistleri en çok çeken yerlerden biri olmuştur. Bu çalışmada vadinin özellikleri, güzel manzaraları ve bazı ulaşım imkânları tanıtılacaktır. 

1.GİRİŞ 

Eski adı Şerah (inşirah´tan gelir = Genişletme, açma) olan ve genişletilmiş, açılmış yer anlamına gelen Uzungöl, 1960´lı yıllara kadar, karayolu, elektriği hatta yeterince suyu olmayan bir köydü. Çocukluğum Haldizen Yaylası´nda geçtiği için her yıl 45 kilometrelik yayla yolunu yılda en az bir kaç defa yaya olarak yürümüşümdür. 1968 yılında ilk mühendislik tecrübemi bu köyün içme suyu tesislerinin kontrolünde yaşadım. Burada çok önemli bir potansiyel var. Fakat Uzungöl ve çevresi Tabiatı Koruma Parkı olmasına rağmen ne yazık ki yanlış değerlendiriliyor. 

2. COĞRAFİ DURUM 

2.1 Uzungöl Vadisi

Uzungöl Türkiye´de, Doğu Karadeniz Bölgesinde Trabzon Vilayeti sınırları içindedir. Denizden yüksekliği 1090 metredir. Uzungöl Vadisi, gölün çıkış noktasına göre alanı 153,5 kilometre kare olan bir havzayı kaplamaktadır. Havzanın büyüklüğü Solaklı Vadisi büyüklüğü olan 767 kilometrekare ile karşılaştırılınca daha iyi anlaşılır. Şekil 1´de gösterilen Solaklı Vadisi ise Of İlçesinin bir kısmı ile Dernekpazarı ve Çaykara ilçelerini kapsamaktadır (Ağıralioğlu ve diğerleri, 2009). 

2.2 Yağışlar ve Akışlar

/resimler/2015-7/6/2110300243534.jpg  

Şekil 1 Solaklı Vadisindeki alt havzaların ve Haldizen Vadisinin Yağış Gözlem İstasyonu ve Akım Gözlem İstasyonu yerleri (Solaklı Deresi üzerindeki akım Gözlem İstasyonların a ait alt havzaların alan (A), çevre (P), ortalama eğim (BS) ve ortalama yükseklik bilgileri (AVEL=H)). 

Doğu Karadeniz Bölgesi birim alandan akan su miktarı açısından Türkiye´nin en zengin havzasıdır (Erkek ve Ağıralioğlu, 2013). Uzungöl İstasyonunda yağışlar ölçülmektedir. Aynı zamanda Uzungöl´ün çıkışında Haldizen Suyu-Şerah İstasyonunda akım gözlemleri yapılmaktadır. Bu ölçümlere ait uzun yılların ortalama aylık yağış ve akış debi değerleri Tablo 1 de verilmiştir (Eriş ve Ağıralioğlu, 2009). Ayrıca aylık ortalama akış debilerinden birim alana düşen yağış yükseklikleri de bulunmuş ve tabloya eklenmiştir. Yağışlar ile aylık ortalama akışların grafiği Şekil 2´ de gösterilmiştir. Bu verilerden anlaşıldığına göre yılın her ayında yağış yağmakla birlikte Mayıs, Haziran ile Ekim, Kasım aylarında daha çok yağış, Temmuz ayında en az yağış yağmaktadır. Fakat yüksek yerlerde kışın yağan kar yağışları bahar ve yaz aylarında eridiği için Haldizen Deresinden en çok akış Mayıs ayında, en az akış Şubat ayında meydana gelmektedir. Şekilden de görüldüğü gibi, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında yağışlardan daha fazla akışlar meydana gelmektedir.

Uzungöl´de yıllık ortalama yağış yüksekliği 1027,3 mm iken aynı değer, Solaklı Vadisinin sahilinde bulunan Of´ta 1654,46 mm, Trabzon´da 846,65 mm ve Türkiye genelinde 646 mm´dir (Ağıralioğlu ve diğerleri, 2009).  Bu sayılardan görüleceği üzere Uzungöl´ün yağış miktarı havzanın sahil kesiminden oldukça azdır. 

Tablo-1 Uzungöl´de yağış (mm) ve akış miktarları (m3/s) 

 

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

Yıllık

Yağış (mm)

75,5

76,8

79,4

97,1

105,7

101,5

67,3

70,7

68,9

105,1

100,3

79

1027,3

Akış (m3/s)

1,4

1,41

2,14

6,6

11,47

10,73

5,64

2,81

1,87

2,29

2,26

1,76

4,3

Akış (mm)

24,43

22,42

37,3

111,5

200,1

181,19

98,41

49,03

31,58

39,96

38,16

30,71

864,82

/resimler/2015-7/6/2112398683695.jpg

Şekil 2 Uzungöl´e ait aylık ortalama yağış ve akış değerleri 

2.3 Haldizen Vadisi 

Uzungöl´den yukarıya doğru 15 kilometre uzunluğunda çam ormanları ile kaplı, içinde hiçbir yerleşim yeri olmayan, bozulmamış ve ortasından Haldizen Deresi akan önemli bir kısım, Haldizen Vadisi, bulunur. Buradaki dere Munzur Çayı gibi kırmızı benekli, çok lezzetli alabalığı ile meşhurdur.

Dikkate alınması gereken bir husus, Uzungöl Vadisinin devamında ayrı bir dünyanın yer almasıdır. Burası, Haldizen Vadisi olarak anılır ve gerçekten manzarası, suyu, havası ve iklimi ile ayrı bir dünyadır. Uzungöl´den yaklaşık on beş kilometre uzaklaştıktan sonra vadiden güneye doğru çıkarken 1400 metre yükseklikte, Haldizen Deresi ile birleşen Muldat Deresi´nin kavşağına gelinir. Bu kavşağın olduğu noktada, yukarıdan su toplayan havzanın alanı 98,2 kilometrekaredir. Haldizen Deresine birleşen derelerin kavşak noktalarındaki çıkış noktası yükseklikleri ile havza alanları, Solaklı Havzası ile birlikte Tablo-2´de gösterilmiştir (Coşkun ve diğerleri, 2010; Toprak ve diğerleri, 2009). 

Etrafı dağlarla çevrili, çanak şeklindeki bu 98,2 kilometrekarelik vadinin kuzeyinde Çayıroba (Yente) Köyü (Mahallesi), doğusunda Rize İli-Anzer Yaylası, güneyinde Bayburt İli-Özengili ve Yazyurdu köyleri, batısında Muldat Yaylası bulunmaktadır.  

Tablo-2 Solaklı Vadisindeki havzaların çıkış noktası yükseklikleri ve havza alanları 

Havza Adı ve Çıkış Noktası

Havza Çıkış Noktası Yüksekliği, m

Havza Alanı,

km2

Haldizen Deresi -Yayla Köprüsü

2070

24,49

Haldizen Deresi -  Küçükyayla Deresi Kavşağı

1800

48,39

Haldizen Deresi-İpsil Deresi Kavşağı

1700

62,66

Haldizen Deresi- Muldat Deresi Kavşağı

1400

98,2

Haldizen Deresi - Uzungöl Çıkış Noktası

1090

153,5

Solaklı Deresi - Deniz Çıkışı

0

767,0

4. ULAŞIM DURUMU 

4.1 Geçmişte Ulaşım Durumu

Uzungöl´e Ulaşım Durumu: 1916 yılına kadar Solaklı Vadisinde hiçbir araba yolu bulunmamaktaydı. 1916-1918 yıllarında Rus işgali sırasında, Ruslar yerli halkı kazma- kürek çalıştırarak Of- Çaykara yolunu açmışlar, oradan Ogene Boğazı´nı geçip Soğanlı Dağı´nı aşarak Çaykara - -Bayburt yolunu yapmışlardır.

1958 yılında Çaykara-Uzungöl yoluna başlanmış ve bu yol uzun süre tamamlanamamıştır.

1965´e gelindiğinde Uzungöle giden yol yapılmış, fakat Haldizen yoluna başlanmamıştı.

1965-1969 arasında Uzungöl - Haldizen arasındaki 19 km´ lik kısmı orman yolu statüsü içinde o zamana göre çok hızlı bir şekilde tamamlanmış ve 1969´da Demirkapı Köyü-Yukarı Mahalleye kadar araba yolu çıkmıştır. Çaykara İlçesindeki bu yollar, köy yolları ve dereler Şekil 3 de gösterilmiştir.

/resimler/2015-7/6/2113549622536.jpg 

Şekil 3 Çaykara İlçesinde yollar ve dereler 

Haldizen Vadisine Ulaşım Durumu: Araba yolu yapılmadan önce, Haldizen Vadisine dört yoldan ulaşılabilinirdi.

Uzungöl - Haldizen arasındaki dar vadide büyükbaş ve yüklü hayvanların geçmesine uygun olamayan bir patika vardı. Patika dere boyunca ilerlerken bir bakarsınız derenin dibinden başlayan büyük bir kaya karşınıza çıkmış onu aşmak için bazı basamaklarının yüksekliği 40-50 cm yüksekliğinde olan toprak bir yoldan yıkarı çıkıp kayayı aşıp yeniden vadiye inmeniz gerekirdi. Bazen derenin bir tarafına büyük kaya engeli çıkar ve insanlar onu aşamaz, üç-dört kalasın yerleştirilmesiyle meydana getirilen bir köprüden vadinin karşı tarafına geçer. Yeniden bir engelde tekrar beriye geçerlerdi.

Diğer yollardan en çok kullanılmak istenen Bayburt tarafına geçen patikadır. Çünkü bölgede şehir olarak sayılan sakinlerin tabiri ile sadece  ?Bayburt Şeheri´ vardır. Fakat bu geçit çok yüksek olduğundan 15 Hazirana kadar geçit vermez. Tipileri yaman olan bu dağ geçidinde tipiden boğulanlar olmuştu.

Yük hayvanlarının en rahat geçebildiği yer İpsil köyü üzerinden geçen Beldek geçididir. Of´taki devlet memurları, bu havzaya gelebilmek için atla ancak bu geçitten gelebildiklerinden olsa gerek, Solaklı Vadisindeki bu iki köy, devletin ilk nüfus sayımını yansıtan 1834 belgesinde, yanlışlıkla Baltacı Deresi Vadisine kaydedilmiştir. Benzer şekilde aynı eserde,  Yeşilalan (Holaysa) gibi pek çok köy Solaklı Vadisinde oldukları halde, Baltacı Deresi Vadisinde gösterilmişlerdir (Demirci ve Bilgin, 2011).

Bir de Yente Yaylasından düz ilerleyerek Kara Çomak uçurumlarından geçip Kaço Kabanı´na (tepesine), oradan vadinin Derindere Ormanlarına inen eski bir patika vardır. 1916 Rus işgaline karşı direnen İpsil ve Haldizen milislerinin kazdıkları siperler bu yol kenarındadır ve Kanlı Yataklar olarak anılır. Eskiden araba yolu olmadığı dönemlerde bu patika kestirme olduğu için yaya yolcular tarafından tercih edilirdi. Fakat yük hayvanlarının ve büyük baş hayvanların geçişi için uygun olmadığı için bu türden kervanlar daha ziyade Beldek Geçidini kullanırdı. 

4.2 Günümüzde Ulaşım Durumu

Haldizen Vadisine bugün, Şekil 4 de resmi verilen bir ana yolla ulaşılmaktadır. Vadiye, Çaykara-Uzungöl ana yolundan başka, şu anda dört yönden ham ve bakımsız yollarla gidilebilir. Kuzeyden Çayıroba yolu ile 2660 m yükseklikteki Beldek (Belen) Geçidi´nden, doğudan Anzer yolu ile 2870 metre yükseklikteki Harami Dağı´ından, güneyden 3050 metre yükseklikteki Bayburt Dağı yolu ile Haldizen Tepesi Geçidi´nden, batıdan Muldat Yaylası yolu ile 2590 metre yükseklikteki Çatma Düzü´nden toprak ham yollarla ulaşılabilir. 

5. DOĞAL GAZ DURUMU

2000´li yıllarda, Bayburt´tan gelen doğal gaz hattının Rize´ye bağlanması için hat bu vadiden geçirilmiştir.  Çatma Düzünden girip Yukarı Mahallenin yakınından geçerek Büyükyayla yanından, oradan Demirkapı -Katırcı Yolu kenarından Düzler mıntıkasına döndürülmüş olan hat, oradan da Derebaşı ? Harami Dağı üzerinden Anzer tarafına geçirilmiş ve Rize´ye bağlanmıştır. Bu hat geçirilirken Uzungöl ve bu vadinin gelecekte kış sporları ve toplantıları için kullanılabileceği öngörülerek bir kol için vana bağlantısı bırakılabilir miydi?/resimler/2015-7/6/2114519467715.jpgŞekil 4 Haldizen Deresi ve Ulaşım Yolu (9 Ağustos 2013) 

6. DOĞAL GÜZELLİKLER 

6.1 Ormanlar

Muldat Deresi kavşağından sonra derenin iki tarafında Yaşmeşe, Kaço (Oturma yeri), Frenk Sırtı, Eşek Sırtı, Derindere gibi devlete ait yemyeşil çam ormanları insanın gözünü ve gönlünü doyurur. Bunlardan başka Silanlo (Odunluk), Canlo (Canlı), İpsil Ormanı (Şekil 5), Beddualı Ormanı (Şekil 6), Kayınlık ve gibi yerleşim merkezlerine yakın çam ve huş ağacı ağırlıklı ormanlar devamlı yerli halk tarafından korunmaktadır. Demirkapı Köyü´nün üzerine çığ ve kaya düşmesini önlemek için halk tarafından ağaç kesilmesi yasaklanarak korunan bu Beddualı Orman gibi ormanlardan Çaykara´da iki tane daha mevcuttur./resimler/2015-7/6/2115529781190.jpgŞekil 5 İpsil (Arpaözü) Köyü, Bayırları ve Ormanı/resimler/2015-7/6/2116451032142.jpgŞekil 6 Demirkapı Köyü, iki mahalle arasından geçen Haldizen Deresi ve Beddualı Orman

6.2 Dereler

Haldizen Deresi vadinin ana koludur. Şekil 7´de bu dere kenarındaki bir değirmen ve bir ding görülmektedir. Soğuk pınarlardan ve kar sularından beslenen havzanın suları yeşil çimenler arasından şarıl şarıl akarak yedi dere vasıtası ile bu ana kola bağlanır. Bunlar doğudan batıya doğru İpsil Deresi, Derebaşı Deresi (Küçükyayla Deresi) (Şekil 8), Demirkapı Deresi, Batır Deresi, Sarıçiçek Deresi, Taşköprü Deresi (Aygır Gölü Deresi) ve Balık Gölü Deresi´dir. Soğuk sulu bu derelerin her birinde bol miktarda alabalıklar yaşar. Derelerin coşkun sesi ilkbaharda vadinin en uzak noktasından bile duyulur. Bu derelerin beslenme havzalarında hiçbir kirletici unsur yoktur. Altı ay kar altında kalan bu topraklar baharda karların erimesi ile yeşermeye başlar ve sanki hiç insan ayağı değmemiş gibi bakir bir şekilde ortaya çıkar. Vadide her yönden dereler akmakta ve çıkışta bir araya gelmektedirler. Atlas Dergisince 2009 yılında Haldizen Yaylası, Türkiye´de Saklı Cennetler Atlasında (50 Muhteşem Yer) gösterilmiştir (Atlas Dergisi, 2009). 

/resimler/2015-7/6/2118076815055.jpgŞekil 7 Haldizen Deresi üzerindeki Malköprüsü´nün 100 metre yukarısında bulunan değirmen ve ding/resimler/2015-7/6/2118516505410.jpgŞekil 8 Haldizen Deresi, Küçükyayla Deresi ve Demirkapı Köyü (Aşağı Mahalle) 

6.3 Çayırlar

Arazinin büyük bir kısmı otlaklar ve çayırlarla kaplıdır. Hayvanların kış aylarında ahırda beslenebilmesi için gerekli otların önemli bir kısmı çayırlardan sağlanır. Vadide en bol otlu yer Mezit Çayırıdır. Bu çayırı yazın otları biçinceye kadar otçul hayvanlardan korumak için doğu tarafı taş duvarlarla çevrilmiştir. Yaylaya yakın batı tarafının sınırını ise o aylarda hayvanların geçişini enelleyen Demirkapı Deresi korur. Mezit Çayırını sulamak ve gübrelemek için Demirkapı Deresinden bir arkla alınan su, güzün yayla boşandıktan sonra Büyükyayla içine verilir. Orada her evin aşağısında bulunan ve yaz boyunca yığılan hayvan gübreleri (çöplükler) suya katılır. Bu gübreli sular düz eğimli bir ark vasıtası ile Demirkapı Deresinin üstünden bir ahşap oluk vasıtası ile karşıya geçirilir ve Mezit Düzündeki çayırlara verilirdi (Şekil 9). Eskiden otlak zenginliği bakımından bölgenin en meşhur ve hayvanı bol yayla ve meraları buralardı./resimler/2015-7/6/2120540880874.jpgŞekil 9 Büyükyayla ve Mezit Düzü (9 Ağustos 2013) 

6.4 Göller

Havzadaki derelerin yukarılarında 2600 - 3000 metre yüksekliklerde, Balık Gölü (Şekil 10), Aygır Gölü, Sarıçiçek Gölü, Karagöl, Küçükgöl, Pirömer Gölü (Şekil 11) ve Derebaşı Gölü adlı yedi göl yer almaktadır. Bir de Balık Gölü´nün arkasında Muldat Yaylasının üstünde kayalılar arasında derin ve koyu renkli başka bir Karagöl dikkat çekicidir. Ayrıca haritalarda bunlardan daha küçük bazı göller de görülmektedir. Bu yedi gölün sadece birincisine ilkbaharda balık çıkabilir, kışın sular donmadan aşağı inebilir. Diğerlerinin mansap su çıkışları sarp kayalık olduğu için onlarda balık yaşayamaz. Bu göllerden sadece ilk ikisine karayolu ile ulaşılabilmektedir. Diğerlerine ancak sarp kayalıkları tırmanarak yaya varılabilir./resimler/2015-7/6/2121431663020.jpgŞekil 10 Balık Gölü

/resimler/2015-7/6/2122391195397.jpgŞekil 11 Pirömer Gölü ve onun aşağısındaki Küçükgöl

6.5 Dağlar

Bayburt ve Rize illerine sınır olan bu havza, Trabzon´un en uzak yeridir. Trabzon´un en yüksek tepesi buradadır ve 3376 metre ile Demirkapı Dağı´dır. Kuzeyden itibaren bu dağlar Beldek Geçidi, Ziyaret Tepesi, Harami Dağı, Derebaşı Dağı, Demirkapı Dağı, Batır Dağı, Sarıçiçek Dağı (Şekil 12), Bayburt Dağı, Çatma Tepesi, Yusufbaharı olarak sıralanabilir. Bu dağ zirvelerinde ve yamaçlarında vahşi görünüşlü ve yalçın kayalıklar vardır. Bu kayalıklarda zaman zaman geyik ve karacalara rastlanır. Buralarda Temmuz ayında bile kar yığınları (kürtükler) eksik olmaz (Şekil 13).

/resimler/2015-7/6/2123427759073.jpgŞekil 12 Vadinin güneyindeki Demirkapı, Batır ve Sarıçiçek dağları/resimler/2015-7/6/2124256041225.jpgŞekil 13 Çıplak Dik Kayalıklar ve Temmuz ayında karla kaplı dağlar 

7. GEÇMİŞTE EKONOMİ 

7.1 Tarım

 Yüksek rakım ve kısa yaz mevsiminden dolayı yörede tarım imkânı zayıftır. İki köyün etrafındaki yakın arazilerde, güneye ve doğuya bakan yamaçlarda evlerin ihtiyacı için arpa, buğday ve patates yetiştiriciliği yapılırdı (Emiroğlu, 1995). Ayrıca evlerin etrafındaki bahçelerde bazı sebzeler yetiştirilirdi. Bugün güneye ve doğuya bakan yamaçlara bakıldığında eski tarla sınırlarını gösteren tarla izlerinin 2650 metre yüksekliklere kadar çıktıkları görülür. Artık günümüzde bu köylerde ekili alanlar hemen hemen hiç kalmadı. 

7.2 Hayvancılık

 Bölgede insanların geçimi hayvancılığa dayanırdı. Vadideki iki köyün her bir evinde çoğunlukla en az beş-on inek, 20-30 koyun, bir at ile bir çift öküz beslenirdi. Atlar uzak mesafelerden yük ve insan taşımaya, öküz çifti ise tarlaları sürmeye, kızakla (bir çeşit kağnı) çayırlardan otları ve ormandan keresteleri sürükleyip eve getirmeye ve harman yerinde harman yapmaya yarardı.

Havzada geniş bir hayvan varlığı göze çarpardı. Yaylalarda oturanlarınkilerle birlikte, bin baştan fazla ineği bir araya getiren inek nahırları, her biri 100-200 baş koyun ve keçiyi barındıran 8-10 adet davar sürüsü ve bunların çobanları ve köpekleri şimdi var mı? Yazın ortasında bir ay dinlenmeleri için dağlara salıverilen atların oluşturduğu 20-30 atlık başıboş at sürüleri, herhangi bir şeyden ürküncü gruplar halinde dörtnala koşmaya başlarlar; nal sesleri insanların yüzünü onlara çevirtir ve seyredenleri arkalarından baktırırdı. Çok uzaklara gitmesi istenmeyen danalar ve dana çobanları, yazın bir iki ay beslensin diye öküz çobanına verilen ve yüksek yerlerdeki öküz yataklarında barındırılan öküz nahırları, annelerinin sütünden kesilmeleri için ayrılan kuzu sürüleri, koyunların aynı ayda doğurabilmeleri için ana sürüden ayrılan koç sürüleri var mıydı? Bunlar gerçek mi, yoksa bir rüya mıydı? Bugün vadide bu hayvan varlığının yüzde beşi bile kalmadı. 

7.3 Madencilik

Vadi özellikle kışın dışa kapalı olduğu için insanlar pek çok ihtiyacını vadi içinden karşılamak veya uzun süreli depolamalar yapmak zorundaydılar. Haldizen ve İspil köyleri arasında, İpsil Deresi kavşağının 200 metre yukarısında, eski yaya yolunun ve bugünkü araba yolunun kenarında, çam ormanları içinde genişçe bir alanda maden cürufları vardır. Şu anda da bunları görmek mümkündür. Bu cürufların bölgede bol bulunan pirit (demir sülfür) cevherinden demir elde etmek için kullanılan maden fırınına ait olduğu tarafımızdan tahmin edilmektedir. Zaten Küçükyayla´nın kuzey yamaçlarında sarı renkte parlayan, oldukça yoğun pirit cevherine bugün de rastlanmaktadır.  Muhtemelen bu fırında çam ağacı kömürlerinin yakılması ile elde edilen demirden balta, orak, nal gibi ev aletleri yapılıyordu. Bilindiği gibi demirin eritilmesi için 1500 dereden yüksek ısılı bir fırına ihtiyaç vardır. Böyle bir fırını ısıtmak için çam ağacı kömürü çok uygundur. 

8. GEÇMİŞTE VADİDEKİ YAŞAYIŞ 

8.1 Köyler

Haldizen Havzası içinde sadece Arpaözü (İpsil) ve Demirkapı (Haldizen) köyleri bulunur.

Osmanlı arşivlerinin ilki olan 1486 yılı arşivinde bu iki köyün adı bulunmaz (Umur, 1951). İkinci arşivin tarihi 1515´tir. Üçüncü arşiv olan 1554 tarihli belgede ilk defa İpsil ve Haldizen köy isimlerine rastlanır (Umur, 1951). Bu bilgilerden anlaşıldığı gibi bu iki köy yaklaşık 500 yıllık uzun bir geçmişe dayanan yerleşim yerleridir. 

8.2 Rus İşgalinde İpsil ve Haldizen

Mareşal Fevzi Çakmak´ın yazdığı ?Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtı? adlı kitapta (Çakmak, 2011) anlatılan ve 1916 yılında Rus İşgali sırasında İpsil ve Haldizen çevresinde yaşanan harpler aşağıda gösterilmiştir.

  1. 25 Mart 1916: Ruslar saldırıya geçtiler ve 26 Mart 1916´da kıyı bölgesindeki saldırıların sonucunda Of´u aldılar.
  2. 27 Mart 1916: Of´u işgalden kurtarmak için yapılan karşı hücum, başarılı olamadı.
  3. 28 Mart 1916: Ruslar Baltacı Deresinden Türkleri çıkardılar ve (sahilden) Solaklı Deresini geçtiler.
  4. 28 Nisan 1916: Bayburt´un kuzeyinde Soğanlı dağlarındaki gönüllülerimiz, Ogene köylerine (Aşağı ve Yukarı Ogene) gelen Ruslarla çarpışarak ilerlemelerini durdurdular.
  5. 14 Mayıs 1916: Bayburt´un kuzeyinde Haldizen´e gelen Rus kuvvetlerini gönüllüler geri püskürttüler (sayfa 337 ).
  6. 16 Mayıs 1916: Bir Plaston (Rus) taburu dört makineli tüfekle Haldizen´e hücum eden Ruslarla 5 saat süren muharebe neticesinde gönüllülerimiz, geri çekilmeye mecbur oldular.
  7. 21 Mayıs 1916: Gönüllü kuvvetlerimiz İpsil- Haldizen´e girdiler; Ruslar geri çekildiler (Sayfa 339).
  8. 15 Haziran 1916: Haldizen´in kuzeyindeki Ruslar sürüldüler (Sayfa 251).
  9. 16 Haziran 1916: Haldizen´in kuzeyindeki Ruslar tahkimat yapıyorlar.
  10. 22 Haziran 1916: Sabaha karşı 60 kilometrelik cephede, İpsil-Pistokli-Kazıklı Hanları arasındaki Rus mevzilerine yapılan gece baskınları ile (karşı) taarruz başladı.
  11. 26 Haziran 1916: Sis vardı. Kuzey cephesinin sağında Haldizen´in doğusunda Diktaş-Yente, gönüllü kuvvetler tarafından ele geçirildi (Sayfa 357).
  12. 29 Haziran 1916: Haldizen´in doğusunda Ballıköy´e düzenlenen baskınla, Drujinler (Kuzey Kafkasyalılardan oluşturulan Rus Muhafız Birlikleri) buradan kaçırıldılar (Sayfa 338).

Yente (Çayıroba) Yaylasından yaya olarak Karaçomaklar´dan geçerek İpsil ve Haldizen´e giden yolun altında, Bağıran Suyu vardır. Bu suyun hemen karşısındaki çimenliklerde o tarihlerde kazılan ve Ruslarla çarpışılan Kanlı Yataklar mevkii görülür. Bugün bile bu siperlerin izleri hala uzaktan bile fark edilir. Kanlı Yataklar mevkii, Şekil 14´deki fotoğrafın sağ üst köşesindeki çakıllı arazi olarak görülen yerdir./resimler/2015-7/6/2125518700159.jpgŞekil 14 Rus İşgalinde Rus birliklerini geri püskürtmek için milislerin çarpıştığı Kanlı Yataklar 

8.3 Ahşap Evler

Bölgedeki köy evleri iklime ve tabiata uyumlu tabii malzemelerden yapılmış yapılardır. Eğimli olan arazide evler iki katlıdır.

Alt kat taş duvarlarla örülmüş ve genellikle ahır olarak kullanılır. Üst kat eğime göre yukarıya doğru toprak kazılarak uzatılır Yukarı kısmı taş duvarla, diğer üç tarafı tahta veya kütük duvarlarla örülür. Evlere genellikle iki taraftan da girilir.  Yukarı kısımda geniş ve çatıya kadar uzanan yüksek bir ´iç ev´ vardır. Tabanı toprak olan burada ateş yakma yeri ve tandır yer alır. İç ev, hane halkının toplandığı, ısındığı, yemek yediği ve sohbet ettiği yerdir. İç evin iki yanında bölme (belme) denen odalarda odun ve ot yığılır. Aynı zamanda tuvalet kapısına da bu bölmelerin holünden gidilir. Evin aşağıya bakan tarafında bulunan pencereli odalara ve hayata (balkon) iç evden bir koridorla geçilir.

Çatılar beşik şeklindedir. Çatıların üstü kısa tomruklardan elde edilen, 60-70 cm boyunda, 8-10 cm eninde ince tahtalardan oluşan ve ?hartoma´ denen bir malzeme ile kaplanır. Bunların rüzgârdan uçmamaları için üzerlerine sıralı ağır taşlar yerleştirilir. Çatının iki yanında çatı kirişleri üzerine oturan 10-12 metre uzunluğunda tek parça bir çam ağacının oyulması ile hazırlanan iki büyük oluk vardır. Çatıdan gelen sular bu oluklarda toplanır ve evin iki yanından yere akar (Şekil 15).

/resimler/2015-7/6/2126571825413.jpgŞekil 15 Bir küçük mahallede tarihi ahşap evler ve yeni evler 

8.4 Kültür

Bu kapalı vadinin coğrafi özelliğinden dolayı özgün ve bozulmamış bir kültürü vardır. Mesela Batır (bahadır, yiğit) gibi hemen hemen bütün yer isimleri Türkçe´dir. Çocukların ağzından hiç bozulmamış Türkçe kelimeleri, hem de orijinal halleri ile duyabilirsiniz. Kış uzun sürdüğü ve insanlar uzun süre ev içinde bulunmak zorunda kaldıkları için vadinin zengin ve lezzetli yemek kültürü vardır. Bunda tandırda yemek pişirmenin de etkisi büyüktür. 

8.5 Yaylalar

Havza içinde Büyükyayla (Şekil 16), Küçükyayla ve İpsil Yaylası yer alır. Fakat bu yerleşimler yazın en fazla dört ay şenlenir.Yayla deyince eskiden beri söylenen ve her ilçenin bir özelliğini vurgulayan türkünün başlangıcı aklıma geldi. 

Oy benum sevduceğum
Olur mi böyle keder
Of-Sürmene yaylası
Onbeş doktora bedel.
 

Yaylalar en sağlıklı yaşama mekânları sayılırdı. Eskiden bu bölge Of ilçesi hudutları içinde olduğu için bölgenin yüksek yaylaları Of- Sürmene Yaylası olarak türküde geçmektedir. 

1950´lerden önce Türkiye´de özellikle rakımı düşük yerlerde sivrisinek sıkıntısı ve ona bağlı sıtma kıranı yaşanırdı. Ayrıca verem de bulaşıcı olan diğer bir kırandı.

Haldizen Vadisinin etrafı dağlarla çevrildiği için, vadi kuzey ve batı yönlerinden gelen soğuk ve nemli rüzgârlara kapalıdır. Bu yönlerden gelen nemli rüzgârlar denizden yükseldikçe ve uzaklaştıkça içlerinde nemi yağmur şeklinde yeryüzüne bıraktıklarından burada sis ve nemli hava sahil kesiminden daha azdır. Dolaysıyla güneşli gün sayısı burada daha fazladır.

Haldizen yaylasında, yükseklikten dolayı hava sıcaklığı yazın sahil kesimlerine göre 8-10 santigrat derecesi daha serindir. Bir güne sıcak güneşli hava ile başlayıp o günü sisli bir hava ile bitirebilir veya yüksek bulutlardan düşen sağanak yağmur ya da doluya yakalanabilirsiniz. Ekimden sonra yüksek dağlarda tipiye hazır olun.

İlkbaharda mor ve özellikle yüksek yerlerde beyaz çiçek açan herdem yeşil komarlar (Orman gülü) yayla manzaralarına ayrı bir renk ve desen katar (Şekil 16)./resimler/2015-7/6/2129397297416.jpgŞekil 16 Komar Çiçekleri (Orman Gülü), Büyükyayla ve Demirkapı Düzlükleri 

8.6 Çocuklar

Yaz aylarında şenlenen bu yayla evlerinin her birinde dede ve büyükannelerin himayesinde en az beş altı çocuk veya torun bulunurdu. Bu tür geniş aile yaşayışı bir daha geri gelir mi?

Ev işlerinde büyüklerine yardımcı olan çocuklar, yağmurlu havalarda evlerde toplanır, iyi havalarda dışarı çıkıp çoğunlukla çelik-çomak oynardı. Bayırlardan yaban çilekleri, ahududular, yaban mersinleri (Blueberry, mavi yemiş) ve yüksek dağlardan yaban soğanları ve her gök gürültünden sonra çimenlikler arasında topraktan birden biten taze mantarları toplayan çocuklar ve gençler hala var mı, bilmem?

Yazın özellikle çocukların sağlıklı ve kemik yapıları sağlam bir şekilde gelişmeleri için bu bol güneşli, kuru, serin ve temiz havalı yaylalarda kalmaları istenirdi. Yaz aylarında çocukların buralarda doğal ve sağlıklı süt ürünleri ile beslenmeleri aileler tarafından tercih edilirdi. Bugün giderek tenhalaşan vadide aileler ara sıra uzaklardan gelerek vadide piknik yapmaktadırlar (Şekil 17).

 /resimler/2015-7/6/2130404486059.jpgŞekil 17 Bir akarsu kenarında (Arkbaşı) piknik yapan bir grup (9 Ağustos 2013) 

8.7 Azalan Sesler

Bir zamanlar vadinin çeşitli yerlerinden çocuk ve büyük insan çağırışları, çoban ıslıkları, at kişnemeleri, eşek anırmaları, köpek havlama ve ulumaları,  öküz böğürmeleri, koyun ve kuzu melemeleri, horoz ötüş sesleri yükselirdi. Sisli havalarda bile sürülerin yerlerini belirleyen kesintisiz çıngırak sesleri, arada bir duyulan çobanların kavallarından yükselen uzun havalar, vadiyi dolduran dere şarıltılarına karışırdı. Canlılarıyla birlikte bu sesler giderek azaldı. 

9. SONUÇ 

Bu çalışmada Uzungöl havzası ile birlikte, esasta bu havzanın bir üst havzası olan Haldizen Vadisi tanıtılmaya çalışılmıştır. Bu tanıtımda vadinin bugünü kadar dünü de dikkate alınmak istenmiştir. Çalışmadan görüleceği üzere havzanın yerli ve uluslararası turizm açısından çok büyük potansiyeli vardır. Fakat bu havza altyapı ve turizm açısından değerlendirilmemiştir. Havzanın değerlendirilmesi yerine, Uzungöl´e gelen insanlar dar bir alana hapsedilmektedir.

Yirmi birinci Yüzyılda bile hala ulaşamadığımız yerlerin bulunması düşündürücüdür. En yakın il olan Bayburt merkezine bile bu vadiden doğru dürüst bir yol bağlantısı yapılmamıştır. Sadece yazın haziran ayının on beşinden sonra geçit veren bir toprak yol ile köyler arasında ulaşım sağlanmaktadır. Ancak bu vadi geliştirilirken doğal güzelliklerinin bozulmamasına özen gösterilmeli. 

10. KAYNAKLAR 

Ağıralioğlu, N., Cığızoğlu, H.K., Yılmaz, L., Coşkun, G., Aksoy, H., Toprak, F.,  Eriş, E., Algancı, U., Antiç, G.,  Usta, G., Beşiktaş, M., Ülken, İ.,Akım Ölçümleri Olmayan Akarsu Havzalarında Teknik Hidroelektrik Potansiyelin Belirlenmesi, TÜBİTAK Mühendislik Araştırma Grubu, Proje No: 106M043, Sonuç Raporu, 188 s., İstanbul,  Eylül 2009. 

Atlas Dergisi, Türkiye´de Saklı Cennetler Atlası (50 Muhteşem Yer), Atlas Dergisi Özel Koleksiyonu, 144 s., 2009. 

Coşkun, H. G., Alganci U., Eriş, E.,  Agıralioglu, N., Cigizoglu, H.K., Yilmaz, L., Toprak Z.F., Remote Sensing and GIS Innovation with Hydrologic Modelling for Hydroelectric Power Plant (HPP) in Poorly Gauged Basins, Water Resources Management, 24:3757?3772, 2010. 

Çakmak, F., Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtı, Birinci baskı, Ankara Genelkurmay Matbaası, 1936, Yayına hazırlayan Ahmet Tetik, Türkiye İş Bankası Yayınları, 686 sayfa, 2011. 

Demirci, S., ve Bilgin, S., Of Nüfus Defteri: (Of-Çaykara-Hayrat-Dernekpazarı), Şenyıldız Matbaası,İstanbul, 2011. 

Emiroğlu, K., Trabzon Vilayeti Salnamesi:1876, Cilt:8, ETAM A.Ş. Matbaası, Eskişehir, 1995. 

Eriş, E., Ağıralioğlu, N., Effect Of Coastline Configuration On Precipitation Distribution İn Coastal Zones, HYDROLOGICAL PROCESSES Vol. 23   Iss. 25 P. 3610-3618, DEC 15 2009. 

Erkek, C., ve Ağıralioğlu, N., Su Kaynakları Mühendisliği, Yedinci Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul, 2013. 

Toprak, ZF., Eriş, E., Ağıralioglu, N., Et Al. Modeling Monthly Mean Flow İn A Poorly Gauged Basin By Fuzzy Logic, CLEAN-SOIL AIR WATER Vol. 37 Iss.7, P. 555-564, JUL 2009. 

Umur, H., Of Tarihi: Vesikalar, Fermanlar, İstanbul, 1951.



sait sezgin
7.07.2015 22:05:21
selam sevgiler uzungöl vadisi adi altinda caykara günden gaztesinde yayinlanan ve agir alioglu tarafindan kaleme alinan yaziyi büyük bir heyecanla ve sevincle okudum ve görüdümki sevgli agir alioglu beyimiz konuyu cok mükemmel bir sekilde bilen ve hazirlayip yaziya dökmesi ve bizlere sunmasi ulastirdigiicin basta agiraliogluna ve caykara günden gazetemize ayri ayri tesekürlerimizi sunar sevgi saglik dolu dileklerimi sunariz tabiki uzungöl vadisi demirkapi deresi veya bölgede tabii ve doga ilenbirlikte gecmisten bugüne yasamis insanlarimizinde tarihi gecmisde ortaya koyarak dile getiri yayinlanmasi takdire ve cok teseküre sayan bir olaydir bölgemiz ve bölge insanimiz aciisndan aslinda temelde uzungöl beldemiz bugün mahaleye dönüsmesiyle baglantili uzungölün tarihi ve ilk yerlesme yeri ve köy olusuyla bugüne kadar dogru bir bilgiyede sahip deyilsekde sevgili agiralioglunun beyaniylada olsa belirli gecmisten bugüne bölgemizle ilgili tarihi gelisimini ögrenmis oldugumuzdan dolayi sonderece sevinliyiz ve bugün uzungöl halkimiz ve gencliginin en önemli görevi uzungölün tarihi gecmisini adan zeyekadar ortaya cikarip bu yazigi uzuölgöl halkmiza ve bölge insanimiza sunmakdir ve bunu uzungööl genclginden manevi ve madi önder ve yetkilerimizden acilen bekliyoruz tabiki bir bölgenin of dahil omak üzre caykara ta demirkapi ogene bölgesini tarihi gelisimini ve gerek sosyoljik ve kültürel anlamdaki olusumunu ortaya koymak gerekmektedir ve ayrica uzungölün gecmisten bugüne sahip oldugu duga ve tabii güzelligi acisindan ve degerli insan kadim dostum tatlidili güler yüzlü hosgörülü ve tüm bölgemizin musafir perverliginin babasi kumunda sevgili dursun inanin baslattigi turizm faaliyeti yaninda ve bugünkü uzungölün ulastigi akonomik turizm akonomisinden gerektigi gibi planli projeli imarli ve insali bir uzungöl ortya cikaramadigimiz gibi ulasim acisindanda bayburtla baglantili ve yaylalarada ulasmak acisindan yok denecek kadar dar ve tehlikeli yolarin hala olmasida en büyk sorunlardan oldugu builinmektedir turizm sektörünu uzungöl ve bölgemiz acisindan en güzel ve en tabii ve dogayi koruyarak nasil daha aktif ve istifadeli hale getirebilir planlari icinde gereken yatirimlarin planli ve imarli projeli birhalde yapmamaiz mejburihaldedir ve bunugibi daha nice sorunlarin ve projelerin ve tirzmden daha cok tabiati ve dogayi tahrip etmeden ve HES lerinde yapimammasi kaydiyla cenet uzungöl ve cenet misali olan bölgemize sahip cikmak mejburiyetindeyiz bu vesileyle sevgili agiraliogluna ve caykaramizin günden gazetesine sonsuz tesekürlerimizi sunar sevgi saglik dileklerimizi sunariz ve uzungöl halkimiza ve tüm bölge halkimiza sevgi dolu saygilarimizi sunariz ve herhayirli konuda uzungöl halkimizin ve bölge halkimizin bilik ve beraberlik icinde olmalarinin yüce allahin rizasina uygun halde devam etmesini dilerim berlinden sevgilerimle

Emre ABANOZ
10.07.2015 16:09:52
Sayın hocam doktora tezi tadında yazdığınız bu makaleyi büyük bir zevkle okudum.Size şükranlarımı sunuyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum.Haldizende buluşmak ümidiyle...

fatih elma
11.08.2017 11:27:44
Oldukça ayrıntılı ve özenli bir çalışma olmuş. Hocamıza teşekkür ediyoruz. Benzer makalelerin sitenizde yaygınlaşmasını diliyorum.

İlginizi Çekebilir