Çocukluğumuzdan beri Çaykara için çok şeyler dinledik, çok şeyler duyduk. Bunların bir kısmı tarihi hakikatlerdi; lâkin bir kısmı da, olmuş veya olması mümkün olmayan hikâyeler, masallar, menkıbeler? Kale´ye yaylalardan, toprak borularla sütlerin akıtıldığından tutun da, üç kişinin Maraş´tan gelip Of Boğazı´nı Müslüman yaptığına varıncaya kadar bir sürü efsaneler?
Önceleri doğru zannederek, zevkle ve neşe içinde dinlerdik bu olağanüstü olayları. Büyüdükçe, acaba demeye başladık, olabilir mi, nasıl olur diye sorgulamaya ve araştırmaya koyulduk. Gördük ki gerçekler çok farklı. Kolay değilmiş öyle topraktan elli santimlik borular imal edip, yerin altına döşeyip, dağdan bayırdan, ta Kurt Dağı´ndan sütleri kaleye akıtmak. Hiç bir zaman izine rastlanmayan bu borular döşense bile, ta kaleye kadar akacak onca sütü bulmak. Üstelik yaylaların daha dün kurulduğu, oraların bomboş ve ormanlık olduğu devirlerde...
İşte, aşağıdaki sayısal veriler, şimdiye kadar duyduklarımızın, inandıklarımızın ve hâlâ bir kısmımızın inanmaya devam ettiklerinin tam tersini söylemeleri bakımından çok önem arz etmektedir.
Bu sayısal verileri konuşmadan ve konuşturmadan önce, açık ve net bir şekilde belirtmemiz gereken hususlar söz konusudur; şöyle ki:
Bu veriler, yerli-yabancı, lehte-aleyhte tüm araştırmacıların inceleyip doğruladığı ve kabul ettiği, doğruluğunda şüphe olmayan ve çağdaş teknoloji ile çok mükemmel şartlarda korunan, T. C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü´nün, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı idaresinde, İmrahor Cad. Sadabad Mevkii Kağıthane/İSTANBUL adresindeki arşivlerinde saklanan ve zaman zaman ben dahil hepimizin: ?okumadılar, yazmadılar, sadece savaştılar?? diye eleştirdiğimiz atalarımızın bizlere bıraktığı, en kıymetli miras ve hazinelerimizdir.
Arşivlerimizin bu paha biçilmez hazineleri, yüzümüzün akı, ulusumuzun şerefi, hayatımızın medarı iftiharı ve geleceğimizin garanti belgeleridir. Bu kıymetli bilgiler asırlar boyu oluşturulan yanlış algıların, maksatlı yayınların, cahil kalan dedelerimize, ninelerimize yutturulan yalanların gün yüzüne çıkarılıp tarihin çöp sepetine atılmasını sağlayan en önemli delillerin bazılarıdır. Kaynakçada isim ve eserleri belirtilen çok değerli tarihçi ve bilim insanlarının, günlerce, aylarca ve hatta yıllarca emek harcayıp, çeşit çeşit stil ve üslupta yazılmış Osmanlıca metinden ortaya çıkarıp, günümüz Türkçesine çevirdiği hazinelerdir.
Buyurun bir göz atalım bu hazinelerimize ve bakalım ne diyorlar.
Bu hazinelerimizin küçük bir bölümünün özeti olan bu tablo diyor ki:
I- Trabzon fethedilirken (M.S. 1461) Çaykara´da sadece 4 köy; Ğorğoras (Eğridere), Holaysa (Yeşilalan), Paçan (Maraşlı), Zeno (Ulucami) ve bu dört köye bağlı olarak, beğenilen muhtelif düz ve açık mahallerde yaşayan, bir kaçar hane ile, toplamda, 264 hanede 1227 gayrimüslim vatandaş yaşamaktadır.
II- Holaysa Köyü´ne yerleşen veya yerleştirilen ve kaynaklarda ismi ?Ahmet? olarak zikrolunan kişinin hanesi, Çaykara´nın ilk Müslüman hanesidir.
III- Fetihten hemen sonra, yöreye, önceleri memurlar ve askerler başta olmak üzere peyderpey Müslüman ahali yerleşmeye ve yerleştirilmeye başlarken; gayrimüslim ahali de işgal olunan her yerde olduğu gibi ve yine peyderpey Çaykara´yı terk etmeye başlar. Kimi Ermenistan, kimi Gürcistan, kimi Ukrayna, kimi Beyaz Rusya, kimi Moldova, kimi de Rusya gibi Hıristiyan ülkelere göç ederler.
IV- Gayri Müslimlerin bölgeyi terk edişleri, Müslümanların gelişinden çok daha hızlı ve kalabalıklar halinde olur. Öyle ki:
1583 yılında 92 hane olan Ğorğoras Köyü, 1681 yılında 22 haneye,
1583 yılında 98 hane olan Holaysa Köyü, 1681 yılında 38 haneye,
1486 yılında 62 hane olan Paçan Köyü, 1583 yılında 13 haneye,
1486 yılında 79 hane olan Zeno Köyü, 1681 yılında 34 haneye düşer.
V- Kalanlar, geçen 200 sene zarfında bölgeye gelip yerleşen Müslüman ailelerdir.
VI- 1681 yılında, gayrimüslim ahalinin tamamı yöreyi terk etmiş ve Çaykara´da gayrimüslim ahali kalmamıştır.
VII- 1681 yılından sonra da, daha çok Kafkaslar üzerinden gelen Müslümanların akını devam eder gayrimüslimlerin tamamen terk ettiği Çaykara´ya. Eski köyler tekrar 100 hanenin üzerine çıkar. Of sahilinden Haldızen Dağları´na kadar vadiler şenlenir. Artık, minarelerden yükselen ezanlar inletmektedir Solaklı Vadisi´ni.
VIII- Gelenlerle yeni köyler kurulur. 1461´de 4 olan köy sayısı, 1554´te 9´a, 1583´te 12´ye, 1681´de 17´ye, 1876´da 24´e ve 1970´te 29´a yükselir.
IX- 1900´lü yıllarda kalabalıklaşan uzak mahalleler de kopar, köy olur; Kayran, Çamlıbel, Demirli ve Şekersu Köyleri doğar.
X-Bazı köyler oğul verir: Holaysa´dan, Yeşilalan ile Baltacılı; Zeno´dan, Akköse ve Ulucami; Hopşera´dan, Soğanlı ile Akdoğan; Mimilos´tan, Aşağı Kumlu ve Yukarı Kumlu, Ogene´den de, Karaçam ile Köknar köyleri doğar.
XI- 1970 yılına gelince, o zaman Çaykara´ya bağlı olan Dernekpazarı´nın köyleri ile, Çaykara´da köy sayısı 45´e, nüfus da 45.000´e dayanır ve tarihi rekor kırılır. Ergenekon´a sığmaz olurlar yine Oğuz´un çocukları. Ekonomik zorunluluklar dağıtır yeniden Çaykaralıları yurdun ve dünyanın dört bir yanına.
XII- Hali hazırda 13.854´ü Çaykara´da, 77.701´i diğer il ve ilçelerde olmak üzere 86.555 Çaykaralı nefes alıp veriyor güzel yurdumuzda.
XIII- İlçe dışında yaşayanların çoğunluğu ile dünyanın dört yanından, her dinden, ırktan ve milletten gelen turistlerle her yıl iki milyon kişi ziyaret ediyor Çaykaramızı.
XIV- Aynen dünya hayatı gibidir Çaykara´nın tarihi. gelen geldi, yedi, içti, beğenen kaldı, daha iyisini arayan gitti. Müslüman gelen, Müslüman gitti, Hıristiyan gelen, Hıristiyan gitti, ateist gelen de, ateist gitti. Kimse bir yerden bir yere çevrilmedi, döndürülmedi. Nitekim yüz yıl sonra, Rusya dağılınca, Trabzon´un Çömlekçi Pazarı´nda gördük daha önce Çaykara´yı terk edenlerin torunlarını. Ve tabi ki geride kırpıntıları kalan lisanları sayesinde tanıdık eski hemşerilerimizi.
Evet, kısaca bu şekilde özetlediğimiz ve gelecekte değişik yönleri ile detaylandırmayı plânladığımız Güzel Çaykaramızın hali pür melali budur. Farklı şekillerde yapılmış ve yapılmakta olan anlatımların bir kısmının bilgisizlikten, bir kısmının da, plânlı, hesaplı, değişik maksada yönelik, zorlama ifadeler, anlatımlar, hikâyeler ve masallar olduğu, herkesin malumudur artık.
Ahmet MUTLUOĞLU
İstanbul-Çamlıca, 25. 01. 2017
KAYNAKLAR:
1. Of Muharebeleri, Hasan Umur, Güven Basımevi, İstanbul 1949
2. Of Tarihi, Hasan Umur, Güven Basımevi, İstanbul 1951
3. Of Tarihine Ek, Hasan Umur, İstanbul 1956
4. XVI. Asrın Ortalarında Çaykara, M. Hanefi Bostan, Çaykaralılar, Yıl 1, Sa 5, İstanbul 1993
5. Tarihi Seyri İçinde Çaykara, Hikmet Öksüz - Mustafa Altunbay, www.caykaragazetesi.com, 03 Kasım 2016
6.Her Yönüyle Solaklı Vadisi, Necati Ağıralioğlu, www.caykaragundem.com, 25.10.2015
7.Doğu Karadeniz Bölgesi´nin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, İbrahim Tellioğlu, Türkoloji Araştırmaları Spring 2/2, 2007
www.caykaragundem.com