Gurbette İnsanlık Dersi

Gurbette İnsanlık Dersi

Öğretmen Hilmi Kanık´ın Gurbette İnsanlık Dersi İsimli Yazısını Sizlerle Paylaşıyoruz

İnsanın tanımını yapar mısın diye sorsak herkesin bu soruya vereceği cevap elbette ki çok farklıdır.Kimi sosyal açıdan bakarak cevap verecektir,kimi ise kültürel açıdan ya da daha değişik açılardan bakarak belki de binlerce cevap çıkacaktır karşımıza.

Teknolojinin yeteri kadar kullanılmadığı insanlarımızın ekonomik kaygılar taşımadıkları yıllara bakarak başlayalım isterseniz.Çok değil bundan belki de 30 sene öncesine.İnsanlar arasında sıcaklık,şefkat ve de samimiyet vardı Sevgili Çaykara Gündem Dostları.Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır atasözünden hareket ederek insanlar hayatın her alanını paylaşıyor ve de hayatın her aşamasında birbirlerine destek oluyorlardı./resimler/2016-7/12/1948143376044.jpg-Kızım evde tuz kalmadı.Git komşudan tuz al.

-Yavrum yoğudu mayalayacağım.Ayşe Teyzenden maya iste.

-Şişeli lambanın gazı bitmiş.Git Fatma Teyzenden iste versin.

-Yarın tarlanın gübresi taşınacak.Bana Yardım eder misin.

-Çayırı biçeceğiz.Git dayına söyle gelsin.

Bunun gibi daha yüzlerce yardımlaşma ve de paylaşma örnekleri.Sonrasında ise yaz aylarında yaylalarda ,kış aylarının o uzun gecelerinde ise gaz lambasının altında evlerimizde başlayan o tadına doyum olmayan akşam sohbetleri.Bir dilim peynir ile bir parça ekmek ve de iki bardak çayın lezzetinin kral sofralarında bile olmadığı o muhteşem sohbetler.

Sonra bir gün geldi ki Teknoloji ile tanıştık Sevgili Dostlar.Önce televizyonun esiri oluverdik.Sonrasında ise bilgisayarların.Son olarak ise akıllı telefonlarımız ve Google dede.Artık komşu aramaya ne gerek var.İstediğin her şey sor Google dedeye o sana cevaplasın./resimler/2016-7/12/1948379314024.jpgSonra para girmeye başladı insanların ceplerine.Hem de o kadar hızlı bir şekilde girmeye başladı ki insanların başı döndü neredeyse.Televizyonlarda gördüğümüz ve de hayalini dahi kuramayacağımız yarım trilyonluk arabalar dolaşmaya başladı altlarımızda.Trilyonluk dairelerde trilyonluk son model mobilyalar var evimizde.Komşumuz Ali Amca 2 senedir yatalak hasta daha ziyaretine gidemedilk o o kadar önemli değil.Diğer komşun Ahmet Abi ile de yaklaşık 10 senedir konuşmuyoruz.Bu durumm da çok önemsenecek bir durum olmasa gerek.

Ha bir şey daha soracağım.Kapı komşumuz Ayşe Abla annesini mi kaybetmişti geçen gün.Bir taziyeye de gidemedik adamlara.Ayıp oldu bak.Bir de Esma Teyze oğlunu evlendirdi düğününe gidemedik.Adam sen de bir sonrakine gideriz.Hiç önemli bir durum değil.

Asıl önemli olan şu.Ali Amca 15 oda daha yaptı oteline ek olarak.Benim onun gerisinde kalmamam lazım.Her yıl daha fazla para kazanmalı.Bak çocuklar büyüyor hepsinin geleceğini düşünmek gerekiyor öyle değil mi?/resimler/2016-7/12/1948584002144.jpgİçimden nasıl geldiyse kelimesi kelimesine yazmaya çalıştım.Teknolojinin ve de paranın toplumu hangi hale getirdiğini yazmaya çalıştım.Oysa hafta sonu Van Özalp Dönerdere Köyümüzde idik Sevgili Çaykara Gündem Dostları.3 günlüğüne kafamdaki her şeyi sıfırlayarak sadece o ortamı yaşamak istedim.Ve de yaşadıklarımı sizlerle paylaşayım.

Öncelikle şunu açık yüreklilik ile ifade edeyim.Para desen orada yaşayan hemşerilerimizde de para var.Hepsinin kapısında arabası da var.Belki 400-500 liralık değil ama birer 0 eksiği ile onların kapılarında da arabaları var.Kontağını çevirince çalışıyor ve de vitese atınca sizi istediğiniz yere getirip götürüyor.Üstelik hiç de şikayet etmiyor size neden bir 0 daha kaliteli araba kullanmıyorsun diye.

Teknoloji desen hepsinin evinde teknolojinin kralı var.Hepsinin evinde interneti var.Her evin çatısında da çanak anten var.Ama üç gün boyunca gittiğim onlarca evin hiç birinde televizyonu açık görmedim.Benden başka da hiç birinin internete girdiğini ya  da face´de bir şey paylaştığını da görmedim.

Sonra Dönerdere Köyümüzde yaşayan insanlarımızın gözlerindeki özleme ilişti gözüm.Hepsinde Sıladan uzak kalmanın özlem ve hasretliği.Ve de kimi yalvarıyor ne olur Sabah Kahvaltısını bizde yapalım.Öbürü yolunuzu kesiyor.Öğle yemeği hazır.Eve gidiyoruz.

Bir Dostumuz yalvarıyor.Ne olur Hanım çayı hazırladı bizleri bekliyor.Ve de utanmadan sıkılmadan yazacağım.Kimse kusura bakmasın.Sözüm ona Karadenizdeyim.Balığın içerisinde yaşıyorum.Ama ömrüm boyunca balığı severek hiç yiyemedim.Sevgili Mustafa Zengin Kardeşimiz Evine davet etti bizi çay için.Sofrada balık var.Ben balık sevmem dedim.Hocam kefal bu.Bir tadına bak dedi Sevgili Mustafa.Balığın tadına Dönerdere´de vardım dersem acaba kabalık  etmiş olur muyum?Saymadım ama belki 10 tane balık yedim balığı sevmeyen biri olarak.Bir de balığı sevseydim ne olacaktı acaba.

Akşam namazından sonra cami önünde yine adam kapma savaşı var Dönerdere Köyümüzde.Biri bir yana çekiyor.Biri bir başka yana.Ve de yatma zamanı bu çekiştirme bir defa daha yaşanarak tamamlayacaksınız gününüzü.

Valla sizi bilmem ama ben Dönerdere Köyümüzde yaşadığım o üç günlük süre içerisinde kendi insanlığımdan utandım.Acaba ben bu insanların neresindeyim eğer bu insanlar da topluımda insan olarak yaşıyorlar ise ben bu toplumun  hangi bölümünde yer alıyorum diye defalarca kendime sordum üç gün boyunca..

Haber:Hilmi Kanık/Çaykara Gündem Gazetesi



Anahtar Kelimeler: Gurbette İnsanlık Dersi

İlginizi Çekebilir