Herkesi Ağlattı Elif Kızımız

Herkesi Ağlattı Elif Kızımız

Gazetemiz Genel Yayın yönetmeni Kemal Çuman´ın kaleme aldığı "HERKESİ AĞLATTIN ELİF KIZIMIZ"adlı makaleyi sizlerle paylaşıyoruz

Bazen insanın hayatında önüne çıkardığı sorunlarla mücadele ederken, hiç beklenmedik bir zamanda dona kalır? 

Bir anda her şey biter ve kimsenin önüne geçmeye gücünün yetmeyeceğini anlarsın? 

İşte o zaman geride kalanların acı gerçekle yüzleşmesi başlar? 

Bir yandan 26 yaşında hayatının baharında gidenin ardından bıraktığı o kocaman boşluk, diğer yanda onu bir daha göremeyecek olmanın acı gerçeğiyle birikmiş anılar eşliğinde hiç bitmeyecek acıları yaşamak.

Çaykara Baltacılı Mahallesinden Emekli öğretmen Mustafa Baltacıoğlu´nun torunu, Ayhan Baltacıoğlu´nun 26 yaşındaki hayat dolu biricik kızı Elif Baltacıoğlu´ndan bahsediyorum... 

26 yıllık kısacık genç ömrüne birçok başarılara imza atmıştı Elif kızımız? 

İlkokulu, Ortaokulu, Liseyi başarılı bir öğretim hayatı ile bitirmişti? 

En büyük ideali öğretmen olmaktı? 

Karadeniz Teknik Üniversitesi Bilgisayar öğretmenliğini kazanmıştı.. 

Okulunu başarıyla bitirmiş artık öğretmen  adayı olmayı hak kazanmıştı.. 

KPSS Öğretmenlik sınavına girmişti..

Hayattan alacağı henüz yeni başlamıştı...

Düşlerinin peşinden koşmak için zamana ihtiyacı vardır?

Daha yapacak çok işi, yürümesi gereken çok yolu vardı?

O dönem daha 24 yaşındaydı?

Sağlık sorunu yaşamıştı. Ailesi ile doktora gittiğinde akciğer hastalığı olduğunu öğrenmişlerdi. İlk zamanlarda kendisinin haberi yoktu. Ama ailesinin dünyaları yıkılmıştı. Kısa bir süre sonra ikinci akciğerini daha kaybedince, Günlük yaşamın karmaşa ve koşturması içinde bazen kısacık bir not, bir cümle, küçücük bir haber insanın bütün dünyasını alıp götürüyor.. 

Baltacıoğlu ailesi Elif için seferberlik ilan etti..

Önce Akciğer nakli için sıraya yazıldılar..

Trabzon´a ikamet eden baba Ayhan Baltacıoğlu, tüm ekonomik zorluklara rağmen Ankara´da ikinci bir ev tutarak tüm ümitlerini bulunacak bir akciğere bağlamışlardı?

Aradan tam bir buçuk yıl geçmişti..

Elif´in her gün biraz daha sağlığı bozuluyor cihazlara bağlı olarak yaşam mücadelesi verirken bir umut ışığı doğuyor..

Kendisine uygun bir akciğer bulunmuş 4 gün önce Ankara´da akciğer nakli olmuştu?

Yoğun bakıma alınan Elif maalesef 26 yaşında hayatının baharında geride başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerini hüzne boğarak aramızdan ayrılıyor..

Ben, üzüntümü ifadelerle izah edemiyorum?

3 kız babası olarak, haberi duyduğumda ?Allah? diye bir feryat koptu içimden. Bir baba ve Anne için evladın ne anlama geldiğini iyi biliyorum?

Elbette ki kadere inancımız sonsuzdur. Ama bir ailenin 26 yaşındaki çocuğunu kaybetmesi kadar kabullenmesi zor bir olay var mıdır bilmem..

Çünkü bazı acılar anlatılamaz. Tarif edilemez. Yazılamaz. Sadece hissedilir. Hem de çok derinden hissedilir?

Rahmetli Elif ile ailesi arasında çok hızlı geçen 26 yılda kocaman bir yaşam ve paylaşılmışlar gizlidir.

O bir cümleyle insanın boğazına koca bir yumruk gelir oturur.

Anılar bir biri ardına sıraya girer?

Rahmetli Elif´in 26 yıllık ömrüne başarılı hayatı sığdırmış olması, geride kalanları teselli etmeye yetmeyecek kadar erkendir gelen ölüm..

Aniden, hiç aklımızda yokken yanı başımızda biten, en sevdiğimiz varlığımızı alıp götüren ölüm gerçeğini anlamak, hissetmek ve ders çıkartmak, sanırım çok da anlatılacak bir şey değil.

Bize cümle kurmak kolaydır. Ama ailesinin ne yaşadığı başka bir şeydir.

Dedim ya, bazı acıları yazamazsınız, anlatamazsınız, tarif edemezsiniz.

Sadece şunu bildim: Sahip olduklarımızı yaşarken daha çok sevmeliyiz. Daha çok kıymetini bilmeliyiz.

Bir de dört elle sarılıp, kendimizi parçaladığımız ve her gün kalp kırdığımız hayatın nasıl da bir anda boş olduğunu hatırlatıyor ölüm bize değil mi?

Yaşantımızda hırslar, kavgalar, dertler, ihtiraslar?

Sonu belli olan bir hayat için değer mi?

Mezar başında değmez diyoruz, oradan ayrılınca unutuyoruz?

Yaşamın telaşına düşüp sevdiğimiz ve kıymet verdiğimiz her şeyi unutmak ise büyük gaflettir.

Elif en umutsuz anda o sımsıcak gülüşüyle insanlara umut ve inanç veren, o kısacık ömründe uzun anılar bıraktığını düşünüyorum? 

Herkesle iyi geçinmek, kimseyi kırmadan hayat yoluna ilerlemek ve başarılı olmak güzel değil mi?

Birde şu ölümlü dünyada herkes tarafından sevilmek, sayılmak insana daha çok mutluluk vermez mi?

Ölüm bir gerçek?

Hem de kaçınılmaz bir gerçek!..

Elbet tüm canlılar bir gün gelecek dünyaya geldiği gibi tekrar toprağa dönecek?

Ölümler bazen rüya gibidir.

Rüya bittiğinde her şey başladığı yere döner?

En çok acı o zaman duyulur?

Ölüm tekrar algılanır, ölen tekrar ölür ve geriye bir hayatın geride bıraktığı boşluk kalır. 

İnsan gidenin arkasından ağlar..

Aklı hep onunla yaşadıklarıyla hayatını sürdürerek gözleri hep onu arar... 

Anılar hafızalarda, işitilmiş sözler sadece geçmişte ve kulak zarında kalır... 

Hiçbir tanık yoktur artık. Söz, kelimenin tam anlamıyla uçmuştur. Genç bir evladın ölümü aileye inanılmaz bir boşluk yaratır..

Acı veren bir boşluk hiçbir zaman doldurulamaz... 

Hele kaybettiğiniz 26 yaşındaki bir genç kız ise ona olan sevgi öyle büyür ki, içiniz daha fazla taşıyamaz bunu. Yazarsınız, çizersiniz, ağlarsınız ama anlarsınız ki ölüm geride kalanlar içindir, gidenin hiçbir şeyden haberi yoktur.

Aslında emanet ettiklerimiz kaybettiklerimizdir?

Hayat gerçektir. Bizler ise hayatın gerçeğini değil, gerçeğin hayatını yaşayanlarız?

?Kim ağlar bu halimize?? Değil, ?Kim anlar bu halimizi?? diye sormak gerekir eğer en doğru soruyu ararsak... 

Büyük acılara karşı koyabilmek için büyük bir kuvvet bile yetmez? 

Bir insanın yaşayabileceği acıların en büyüklerinden birisi ise, evlât acısıdır. İnsanın canından çok sevdiği bir evlâdını kaybetmesi, kolay dayanılacak bir acı değildir... 

Ama hayat denen bu imtihan dünyasında insan bazen evlât acısı gibi bir acıyla da imtihan edilebiliyor. Ne kadar ağır bir yük olsa da, kalbinin ve ruhunun omuzlarına böyle bir yük konulabiliyor... 

Kendi evlâdının ölümü karşısında duyacağı acıyı tarif etmek mümkün değildir.

Ölümü ?hayatını kaybetmek? olarak görenleri teselli etmek ise kolay değildir. Evlâdını kaybeden bir anne-babanın üzüntüsünü ise hiçbir teselli ve taziye ortadan kaldıramaz. Evlâdını bir daha göremeyeceğini, onun toprak altında çürüyüp gittiğini düşünmek, dayanılacak bir acı değildir... 

26 yaşında hayatının baharında aramızdan ayrılan Elif kızımıza Allah´tan rahmet diliyorum. Tüm Baltacıoğlu ailesine başsağlığı diliyorum? 

Ruhun Şad, mekânın cennet olsun Elif kızım. Nur içinde yat?



Öğretmen Ömer Çamur
19.06.2019 10:06:26
Elif kızımıza Allah.tan rahmet AİLESİNE Sabırlar dilerim.

İlginizi Çekebilir