Kurtdağı Savaşları

Kurtdağı Savaşları

Emekli Öğretmen Ahmet Mutluoğlu´nun kaleme aldığı "Kurtdağı Savaşları" adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz

ZELEKANIN SAVAŞLARI VE KURTDAĞI MUHAREBELERİ 

Köy, başlı başına kültürü, yaşam tarzı, geleneği, konuşma ağzı, farklı kıyafeti, farklı yemek çeşidi, yemekleri farklı hazırlama biçimi ? olan küçücük bir yaşam birimidir. Her köy komşu köyünden biraz, uzak köylerden epeyce farklıdır. Çünkü köy büyükçe bir aile gibidir. Köyde birlik beraberlik ruhu çok yüksektir. Birlikte çalışma, birlikte başarma, en başarılı olma, en iyi olma ortak arzudur. Bu arzu ve istekler bazen komşu köyleri karşı karşıya getirmiş ve hatta yoktan sebeplerle kavgalara dahi sebebiyet vermiştir. Bu münakaşa ve kavgaların bazıları o kadar eften püften sebeplerledir ki, yapıldıkları yıllarda bile gülünç bulunur anlatılır, gülme ve alay vesilesi olur ama yine devam eder. 

Her köyün tarihinde komşu köylerle kavgaları, nizaları, mahkemeleşmeleri olmuştur kaçınılmaz olarak. Zeleka´nın da komşuları ile muhtelif zamanlarda nizaları, kavgaları, mahkemeleşmeleri, hatta muharebeleri olmuştur tarih boyu. Bunların en garip ve eğlendirici olanları; 1960´lara kadar devam eden Kurtdağı Muharebeleri´dir kuşkusuz. 

Kurtdağı; Taşören, Eğridere ve Yeşilalan Yaylalarının yüz yüze konumlandığı, çevrenin en yüksek tepesidir. Bu yaylalara göre arka cephesinde daha birçok köyün yaylası mevcuttur. 

Her köyün bireysel bakış açısı ile Kurtdağı kendilerine aittir. Bu aidiyet konusunda da bir sürü nakil, menkıbe, hikâye uydurur her köy kendince. Aslında bu sembolik bir sahiplenmedir. Zira dağa sınır çekilmemiştir hiçbir zaman. Hangi köyden gelirse gelsin hiçbir hayvana müdahale edilmemiştir, ama herkes Kurtdağı bizimdir demiştir. 

Bu söylem Taşören Köyü (Zeleka) ile Eğridere Köyü (Gorgoras) gençleri arasında bir birini taşlama muharebelerine sebep olur ve 18 yaşından küçük erkek çocukları arasında sürer gider. Köylerin birinden keyfi bir şekilde gençler grup halinde Kurtdağı Mahkeme Kabanı´na (Tepesine) çıkar ve koro halinde avazları çıkıncaya kadar ?Ey ???. lılar, ananızı ?? diye küfrederler. Bunu duyan karşı köyün ön ergenleri de büyük bir hışımla Mahkeme Kabanı´na doğru hücuma geçer ve küfredenlere yaklaşınca, çevrede bol olarak bulunan taşlarla taşlamaya başlar. Doğal olarak küfredenler de hazırlıklıdır, onlar da taşlarla atağa geçer. Kalabalık grubun karşı tarafı daha çok korkutması ve hedefe isabet ettirerek üstünlük sağlaması neticesinde pasif düşen grup kaçmaya başlayınca yaylasının girişine kadar kovalanır. Doğal bir sınır olarak kabul edilen her iki yaylanın girişindeki dereciklere varılınca galipler geri döner ve o günün zaferini kazanmış olur. Mağlup taraf birkaç gün sonra intikamını almak için Tepeye çıkıp aynı şeyi tekrarlayınca yeni bir karşılaşma başlatılır ve benzeri şekilde sonuçlandırılır. Sayıca azınlıkta olan Zelekalılar çok sıkışınca eskiden aynı köy oldukları Yeşilalanlıları (Holaysa) yardıma çağırır, o zaman galibiyet garantidir. Püskürtülür Eğridereliler. 

Yaz boyu devam eden bu muharebelere güzün ara verilir. Uzun bir kış molasından sonra ertesi yıl yaylalar şenlenince kalındığı yerden devam edilir. 

Bizim kuşak bu savaşların son kısmını gözleme fırsatını yakalamış olmakla birlikte aktif katılarak gazilik şerefine nail olamamıştır. Bizden bir kuşak büyük olan Sevgili Ağabeylerim, Amcazadem Mehmet Oğlu Ali Rıza Mutlu (1946-?) ile komşumuz, Mehmet Oğlu Ömer Aydın´ın (1947-?) dik nefes bir şekilde kendilerini yaylaya attıklarına çok şahit oldum. 

Amcamın kayınbiraderi Dernekli Yaşar Ekşi (1952-?), yazları bizim yaylaya gelirdi, ablasının yanına. Camide beraber okur, güzel okuma yarışına girerdik. Bir gün mantar toplamak için Kurtdağı´na gitmiştik. Aradık, dolandık mantar bulamadık; yorulunca da Mahkeme Kabanı´nda bir kayanın üzerinde oturduk. Kısa bir süre sonra bizden 3-5 yaş büyük iki yeni yetme delikanlı belirdi yanımızda. Annem Lütfiye Boz Mutluoğlu (1933-?) Eğridereli olduğu ve sık sık dayımlara gittiğim için tanıdım onları. Onlar da beni tanımıştı. Gülerek sordu biri: 

-Niçin geldiniz buraya, kavga yapmaya mı? Ben tanıdık olmalarının verdiği rahatlıkla:

-Mantar aramak için, deyince de yine güldüler ve devam etti öteki:

-Gidin büyüklerinize haber verin gelsinler de biraz ?kepatapat ? yapalım.           

Ne zaman ve nasıl başladığı konusunda kesin bilginin bulunmadığı Kurtdağı Muharebeleri, uzun yıllar devam eder. Rahmetli Babam Mustafa Mutluoğlu (1927-1993)´nun çocukluğunda en meşhur dönemini yaşar bu muharebeler. Eğridereli yeniyetmeler, caminin yanına büyük bir çıngırak asarlar, baskın yiyince çıngırağı çalarak tüm yaylayı haberdar ederler ve kısa sürede organize olup Zelekalıları geri püskürtmeye koşarlar. Hele başlarında Meşhur Nişancı Hacali Mehmet Oğlu Hamayıl Dere olursa galip gelmeleri garanti gibidir. 

Bu muharebelerde bire bir kavga yoktur. Sopa, bıçak, silah asla yoktur. İki grup arasında en azından bir taş atımı mesafesi mevcuttur. Arada bireysel ataklarla karşı gruba yaklaşılır ve taş isabet ettirilmeye çalışılır. Çoğu atışlar da başarısız olur. İsabet eden taş uzun yoldan geldiği için yorgun argındır; yaralayamaz hatta acıtamaz bile. Bu muharebeler, bir yarış, bir sportif aktivitedir adeta. 

Kurtdağı muharebelerine aktif olarak katılan Amcamız Hüseyin Oğlu Ahmet Taka (1928-?) anılarını anlattıktan sonra şöyle bağlar: ?Çoğu zaman taş atmaktan yorulur, temsilcilerimiz aracılığı ile barış yapardık. Bir araya gelip bu sefer iki takım halinde madika (çelik-çomak) maçına tutuşur işi tatlıya bağlardık.? 

1960´lı yıllarda futbolun köylere ulaşması ile bu yarış yerini futbol maçlarına terk eder. Futbol maçları ayrı bir rekabet ortamı oluşturur. Bu sefer maçların galiplerinin gösteri, horon, şenlik ve bayram yerine döner Kurtdağı. 

Bu muharebelerin ilginç bir yanı da, yıllarca ve belki de asırlarca devam ettikleri halde yetişkinler tarafından hiçbir zaman kaale alınmamalarıdır.

Şimdilerde keliflerin yerlerini apartmanların aldığı yaylalarda, çalılığa dönüşen Kurtdağı´na kadınlar likarba toplamaya gidiyor her iki yayladan. Oturuyor, tanışıyor, piknik yapıyorlar beraberce. Top sahaları da şenlenmez oldu artık. Gençler evlere kapanmış internetle meşgul. 

Bizler de muharebelerimizin, heyecanlı maçlarımızın özlemi ile garip garip seyrederiz Kurtdağı´nı Molüstü´nden. 

Ahmet MUTLUOĞLU

Çamlıca, 30.04.2016 

KAYNAKLAR: 

  1. Ahmet Hamdi Tekeoğlu, Hüseyin Oğlu, (1928-?) 
  1. İsmet Dere, Mustafa Oğlu, (1956-?)


Anahtar Kelimeler: Kurtdağı Savaşları

İlginizi Çekebilir