Sürdürülebilir Yaşam ve Sürdürülebilir Bir Tarım

Sürdürülebilir Yaşam ve Sürdürülebilir Bir Tarım

Organik Tarım Uzmanı Ziraat Yüksek Mühendisi İbrahim Hakan Gün,Ülkemizde Organik Tarım ile ilgili bir yazı yayınladı.

Çaykara Dernekpazarı Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi etkinlikleri kapsamında Organik Tarım Aracı ile 16-22 Mayıs tarihlerinde Çaykara İlçesinin çeşitli Mahallelerinde üretici bayanlar ile bir araya gelen ve bayanlara yönelik hem eğitim çalışması hem de alan çalışması ile Çaykara insanının Tarıma bakış ufkunu açmaya çalışan Ziraat Yüksek Mühendisi İbrahim Hakan Gün, Ülkemizde Organik Tarım ve Organik Tarıma bakış açılarının yer aldığı “Sürdürülebilir Yaşam ve Sürdürülebilir Bir Tarım” konulu bir yazı yayınladı.

İşte o yazı:

SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR TARIM

Yeni bir yüzyıla giren dünyamızda gelecekle ilgili kaygılar daha yoğun bir biçimde yaşanmaya başlamıştır. Dünya nüfusunun hızla artması ve gelecekle ilgili birçok araştırmanın yapılması ileride bu kadar çok insanı beslemeye yetebilecek kadar çok besin maddesini üretebilecek miyiz sorusunu aklımıza getirmektedir.

Yapılan araştırmaların pek çoğunun sonucu gösteriyor ki uygulanan yoğun tarımsal üretim programlarıyla sürdürülemeyecek bir gelişmenin eşiğine yaklaşılmıştır. Sonuçta, artık tarımsal üretimin doğaya zarar vermeden artması gereği karşımıza çıkmaktadır.

 Bunu sağlayabilmek için erozyonu, toprağın tuzlulaşmasını, su kaynaklarının kirlenmesini ve diğer zararları en aza indirgeyen sürdürülebilir tarım tekniklerinin geliştirilmesinin gerekli olduğudur. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler besin üretimini arttırmanın yollarını ararken, tarımda kullanılan doğal kaynakları da güvence altına alacak yeni yöntemler geliştirme zorunluluğuyla karşı karşıyadırlar.

Özellikle, uygulanan yanlış ve yoğun girdili yetiştirme teknikleri tarımsal alanlarımızda geri getiremeyeceğimiz mikroorganizma kayıplarına neden olmaktadır. Kuşaklardır süren tarımsal mücadele ilaçlarının da kontrol altına alınmadığı gözlenmektedir. Bu uygulama, insan sağlığında yarattığı tehlike, diğer türleri tehdit etmesi ve tarımsal mücadele ilacına direncin artması nedeniyle kontrol altına alınması gereklidir.

 Dünyada ve ülkemizde sürdürülebilir yaşamın bir gereği olarak önlemler alınmadığı takdirde ileride aç insanların sayısı artacak, hatta felaket boyutuna ulaşacaktır. Bu sorunlarla karşı karşıya olan dünyamızda üretim için doğal kaynaklar açısından tehlike oluşturmayan organik tarım sistemi insan, çevre ve ekonomik olarak sürdürülebilir tarımsal üretimi gerçekleştiren bir yaklaşımdır. Doğal kaynakların korunmasını, geliştirilmesini, çevrenin korunmasını ve gıda kalite ve sağlık koşullarına uygunluğu amaçlayan organik tarım sürdürülebilir bir tarım için uygun bir yöntem olarak görülmektedir.

Gelişmiş batılı ülkelerde, gelişen çevre bilinciyle birlikte organik tarımda son yıllarda araştırma ve uygulama çalışmaları yoğunlaşmıştır. Gelecekte de özellikle hükümet politikalarının bu geçişi hızlandıracağı gibi tüketicilerin daha doğal koşullarda yetişmiş ürünleri talep edeceği de konunun gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde de girdi kullanımına ilişkin yapılan değerlendirmelerde kimyasal gübre kullanımı ve bitki koruma ilaçlarının kullanımının gelişmiş batılı ülkelere göre henüz daha düşük düzeylerde olması organik tarıma geçişte önemli bir avantaj olarak görülmektedir. Organik tarımın en önemli hedefi insan sağlığının korunması olduğundan; üretimin gerçek anlamda organik yöntemlerle yapılıp yapılmadığının bilinmesi gerekmektedir. Bunun için kontrol işlemleri organik tarımın en önemli konusunu oluşturur.

 Kontrol işlemleri ürünün üretilmesi, işlenmesi ve depolanması gibi her aşamada yetkili sertifikalandırma kuruluşları tarafından yapılmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda sertifikasyon kuruluşları yoktur ve bu konuda potansiyel olarak çalışan çeşitli kuruluşlar organik tarım yapan üreticilere üretim, toplama, işleme ve pazarlama aşamalarında yardımcı olmaktadır.

Ancak bu işlemin çeşitli ülkelerde farklı standartlar ve kurallar çerçevesinde gerçekleştirilmesi karışıklığa yol açmakta ve hem ithalatçılar hem de tüketiciler açısından sorun yaratmaktadır. Bu karışıklıkların ortadan kaldırılması amacıyla faaliyetlerini sürdüren 5. Sonuç 22 IFOAM ve 1992 yılından sonra uygulamaya geçirdiği akreditasyon çalışmaları henüz tam olarak etkinliğini kuramamıştır.

 Organik tarıma geçiş işlemi kapsamlı bir işlemdir, riski fazladır ve hem ekonomik hem de teknik olarak çeşitli problemleri vardır. Aynı zamanda geleneksel tarıma göre işgücü maliyetlerinin yüksek olması ve birim alandaki verimin düşük olması sebepleriyle daha maliyetli görünmektedir. Ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler daha tarımda az girdi kullandıkları ve kullanılmayan işgücüne sahip oldukları için bu konuda daha fazla avantaja sahiptirler. Gelişmekte olan ülkelerin organik tarımla ilgili politikalarında genel olarak bazı eksiklikler bulunmasına rağmen sahip oldukları avantajları da gözden çıkarmamak gerekir.

 Organik tarımda sulama, enerji ve dışsal girdiler için büyük yatırımlara ihtiyaç yoktur, ancak özellikle eğitim ve araştırmalara önem verilerek üretimin yapılması için yatırım gerekmektedir. Bu nedenle organik tarımsal politikaların ortaya çıkması veya yeniden gözden geçirilmesi özellikle marjinal alanlarda gıda güvenliğini geliştirmek ve sürdürülebilir bir tarım oluşturmak açısından önemlidir. Sonuç olarak günümüzde, gelecek nesilleri tehlikeye atmadan gereksinimlerini karşılayan bir toplum yaratmak açısından sürdürülebilir tarım son derece önemli bir kavramdır.

 Toprak ve su kaynaklarının korunması, doğal kaynakların korunması, erozyon ve orman yangınları ile mücadele, biyolojik çeşitliliğin sağlanması, entegre ilaç yönetimi tarımda uygun yetiştirme tekniklerinin kullanılarak tarımsal arazilerimizin verimliliğinin arttırılması ve son yıllarda önemini gittikçe arttıran organik tarım, sürdürülebilir yaşam ve sürdürülebilir bir tarım için önemli bir gerek olarak karşımıza çıkmaktadır.



İlginizi Çekebilir