Tarihin Süzgecinden Muhtarlarımız

Tarihin Süzgecinden Muhtarlarımız

Birlik ve beraberlik içinde, her ne olursa olsun sorunlarımızı çözmemiz lazım..

Çaykara ve Solaklı vadisinin geçmişi ve geleceği ile ilgili değerli insanımızın düşüncelerini ve dönemlerinde yaşadıklarını siz değerli hemşerilerimize aktararak geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmamızda bize ışık tutacak,  insanımızın yaşam zorluklarını yeni neslimize anlatmak için zaman zaman sizlerin karşısında olacağız. Bu gün sizlerin karşısına zevkle okuyacağınıza inandığımız 1968 yılında Çaykara Ulucami Köyünde Muhtarlık yapmış 80 yaşında bir çınarla yaptığımız söyleşi ile çıkıyoruz.  

RAMIZ ZİYA ÇAKMAK KİMDİR?

Çaykara Ulucami Köyü eski Muhtarlarından Ramız Ziya Çakmak. 1933 yılında Çaykara ulucami Köyünde doğdu.1968 yılında Ulucami'de tek aday olarak muhtar seçildi ve bu Muhtarlığı üç dönem yürüttü. 

İmeceyi Mükellefiyeti devreye soktum.

1968 yılında Muhtar olduğum dönemde Ulucami Köyü 365 hane şenlikti. O yıllarda Köyün ortak işleri için dayanışmanın örneklerini gösteren çalışmalar vardı. Muhtar olduğum sürede imeceyi mükellefiyeti takip ettim. Yani o dönemde köyün ortak işlerinin yapılması için hane başı belirlenen ücreti ödeyemeyenlerin köy işlerinde çalışmaları idi. 

1971 yılında Almanya'ya gittim Köy adına Dozer aldık

Muhtar seçildiğim 1968 yılında köyümde neler yapabilir izi düşünmeye başladım. Yollarımızın yapılması için bir dozere ihtiyacımız vardı. Ama o dönemde Türkiye de hiçbir Köyün kendine ait dozeri yoktu. Dozer alma çalışmaları yapmak için 1971 yılında Almanya'ya gittim. O dönemde yurt dışında çalışanların çocuk olduğunda muhtarlardan imzalı belge alırlardı. O belgeyi alan Köylülerimize Köyümüze dozer alacağımı söyleyerek kendilerini Almanya'da ziyaret edeceğimi ve herkes den 500 Mark para alacağımı söylerdim. Tabiî ki o dönemlerde vilayetin çok fazla imkânları yoktu dolayısı ile istediğimiz zaman bir dozer alamıyorduk. 1971 Yılında Çaykara Kaymakamı Erdoğan Cebeci bana bir yıl izin vererek benim Almanya'ya gitmeme müsaade etti. 

Almanya'nın Stuttgart şehrine gittim. Orada bulunan köylülerimle buluştuk. Onlara geliş nedenimi anlattım ve kendilerinden 500 mark para alacağımı ve buradan dozeri almadan Çaykara'ya gitmeyeceğimi söyledim. Herkes kabul etti. Hatta o anda hemen 7000 Mark para topladık.  O dönemde Almanya'da olanlar hepsi çalışıyordu. Günüz bana arkadaş olacak kişi yoktu. O arada Türkiye'de bulunan İbrahim Cevahir'i aradım Almanya'ya gelmesini istedim bana arkadaş olması için. Kendiside kabul ederek Almanya'ya geldi. Bana arkadaş olmaya başladı. Dozer alacak parayı topladık. Birkaç arkadaşla birlikte dozeri alarak İstanbul Sirkeci gümrüğüne dozeri indirdik. Almanya'da dozerin alınması için 4 aya yakın zamanda orada kaldım. 

/resimler/2015-4/19/1228257178986.jpg

Türkiye'de İlk defa Dozere sahip olan Tek Köy unvanı aldık

Ama dozeri o dönemin yasalarına göre Köy adına almamız mümkün değildi. O dönemin Cumhurbaşkanı Hemşerimiz Cevdet Sunaydı. İbrahim Cevahir ile beraber yanına gittik dozerin Köy adına nasıl alacağımızı kendisine anlattık. Oda bizi Gümrük ve Tekel Bakanı Ahmet İhsan Birinci'nin yanına göndererek bir Köy için mevzuat değişikliği yaparak Türkiye'de ilk defa bir dozerin Köyümüze hibe edilmesini sağladık. Bakın, 1971 Türkiye'de dozeri olan ilk köy bizim köydü. Onun için Ulucami Köyü dozeri olan ilk köy unvanını almıştı.  

4 Yıl boyunca aldığımız dozerle yol çalışmaları yaptık.

Aslında biz Köyün yolunu Çaykara yolunda Ulucami tabelası yazan yerden 1969 yılında 3 ay süre içinde Köy hizmetlerinden aldığımız dozerle, Çaykara'dan Köy Camisinin yanına kadar kısmını yapmıştık. 1971 yılında Dozeri Köye getirdikten sonra Köyümüzün içindeki yolu olmayan mahallelere yol yaptık. Daha Sonra Akköse ile Ulucami arasında Lişo mahallesinden bir yol vurduk. Oradan Akköse'ye gittik. Bu arada Akköse Köylülerinden 17 kişi Dozer parası vermişlerdi. Köy yollarımız bittikten sonra Yayla yollarına sıra geldi. Alaysa Yaylası, Malağo Yaylası ve Zeno Tufası Yaylasının yollarını yaptık. Dağ yolları ve mezire yollarını da bu dozerle yaptık. Ayrıca, İstanbul'a gittim. İbrahim Cevahirle beraber orada işadamlarından topladığımız paralarla Köye ait bir adet kompresör aldım. 

Çaykara'da Telefonu olan ilk Köydük

1971 Yıllarında Devletin imkânlarının kıt olduğu dönemlerde Çaykara'ya hizmet vermek o kadar kolay değildi. Ama o dönemlerde muhtarların çok büyük yetkileri vardı. Ben o dönemlerde çok mücadele vermiş biri olarak, Köyüme ilk suyu, telefonu ve elektriği getiren muhtardım. 

Çaykara İnsanı Mütevazidir

Çaykara insanı dürüst ve İnanmış bir yöredir. Eskiden Çaykara'da esnaflar her şeylerini dışarıya bırakarak eve giderlerdi. Bana göre Çaykara eski mütevazılığini kaybetmek üzeredir. Çok değişime uğramıştır. 

Zenginlerimiz Yöremize yatırım yapmadı

Size bir örnek vereyim. Bir zamanlar Mehmet Güler'e ifade ettim siz bir zenginsiniz şu memlekete hiç olmasa bir şeyler yapın dedim. O dönemlerde şu anda Çaykara adliyesinin arkasında stadın bulunduğu 32 dönüm araziyi belediyeye bağış yaptı. Okul yapılması için ama orayı iyi değerlendiremediler. Diğer zenginlerimiz maalesef yöremize hiç yatırım yapmamışlar. 

Çaykara'nın geri kalmışlığın tek nedeni Belediye başkanlarının dar alandan seçilmesi

Tabiî ki burada yıllardır Çaykara'yı yöneten belli bir mahallenin başkanları Çaykarayı bitirdi. İlçemizi büyütmek için hiçbir gayret sarf edilmedi.  Aslında vatandaş bu işi hala anlamış değildir. Çaykara'nın şu haline bakarak diğer ilçelerin karşılaştırmasını bile yapamadık. Onlar nerelere gitti? Biz nerde kaldık?  diye. Çaykara'nın geri kalmışlığın tek nedeni Belediye başkanlarının dar alandan seçilmesi. 

Yeni nesil Her şeye Ekonomik bakıyor

Şimdiki yeni nesil tamamen her şeyi ekonomik bakıyor. Eski nesil ile yeni arasındaki en büyük fark budur. Bizim dönemimizde bu daha farklı idi. Siz her şeye ekonomik bakarsanız saygıyı ve sevgiyi'de kaybedersiniz. Bir yörenin veya bir memleketin kalkınmasına hiç kafa yoran yok. Ne varsa ne yoksa kendine nasıl kazanç sağlarım hesabı var. Tabiki bunu söylerken herkesi içine katmıyorum. Bakın ben 80 yaşındayım köyümde benden büyük 3 kişi var. O dönemlerdeki insanların birbirine olan saygı ve sevgileri, köyleri ile toplumu düşünmeleri çok daha farklı idi. 

Derneklerimize sahip çıkmamız lazım

Özellikle dernekçilik konusunda Çaykaralıların dışarıda çok büyük başarıları var. İnsanlarımızın sorunlarını çözüm noktasında çok büyük önemi var. Onun için derneklerimize sahip çıkmamız lazım. Son olarak Dünyanın her yerindeki hemşerilerime bir önerim olur. Kendilerine âcizane olarak ifade ediyorum. Birlik ve beraberlik içinde, her ne olursa olsun insanlarımızı ayırmadan bir olalım diyorum. Bu vesile ile Tüm dünyadaki hemşerilerimize selam ve sevgilerimi iletiyorum.

Röportaj: Kemal Çuman/Çaykara Gündem Gazetesi



EYÜP IŞILDAK
17.06.2016 18:39:18
RAMUS Amcaya selamlar...İMECE yolu ile parası olmayanları çalıştırdım dedi. İMECE parası olmayanları çalıştırmak değil. Bilakis parası olmayanlara yardım etmektir.....BELED Suresinde İMECE nin ne olduğu 11 nci AYETTEN itibaren anlatılmaktadır........ 90-BELED: 1 - Andolsun bu beldeye 2 - Ki sen bu beldede oturmaktasın. 3 - Ve and olsun baba ve çocuğuna. 4 - Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık. 5 - İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? 6 - Ben, yığın yığın mal yok ettim diyor. 7 - Kendisini bir gören olmadı mı sanıyor? 8 - Biz ona iki göz vermedik mi? 9 - Bir dil ve iki dudak? 10 - Ona iki yolu gösterdik. 11 - Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi. 12 - Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? 13 - Köle azat etmek, 14 - Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, 15 - Yakınlığı olan bir yetime, 16 - Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. 17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. 18 - İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir. 19 - Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler. 20 - Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır. (Elmalılı meali )

İlginizi Çekebilir