Uzungöl İlim Adamına Ağlıyor

Uzungöl İlim Adamına Ağlıyor

Uzungöl´lü İlim Adamlarından Bursa Ulucami Emekli İmam Vaazlarından Salih Zeki ACAR Bursa´da Son Yolculuğuna Uğurlanıyor.

Of ve Çaykara tarihini bilenler çok iyi anımsarlar. Senelerce Of ve Çaykara boğazımız yetiştirdiği İlim Adamları ile topluma hizmet vermenin haklı onurunu ve gururunu yaşamıştır. Bu İlim Adamlarımızdan bir tanesi de Uzungöllü İlim Adamı Emekli İmam Hatip Salih Zeki Acar (Dego) Hocamız.

Uzun seneler Bursa Ulucami´de vaazlık görevini yürüttükten sonra emekli olan ama emekli olduktan sonra da yine etrafına ışık saçmaya ve toplumu aydınlatmaya devam eden Salih Zeki ACAR(Dego) Hocamız yaklaşık olarak 20 aydır Bursa´daki evinde yatalak hasta olarak tedavi görüyordu.

Salih Hocamız 04.09.2015 Cuma Günü yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak Bursa´da Hakka yürüdü. Merhum Salih Hocamız 05.09.2015 Cumartesi Günü İkindi namazına müteakip Bursa Dikkaldırım Mihraplı Camiinde kılınacak olan cenaze namazının ardından Bursa´da son yolculuğuna uğurlanacak./resimler/2015-9/5/1956045054564.jpgÇaykara Gündem Ailesi olarak Bölge Kültürümüze yaptığı sayısız hizmetleri ile Tüm Çaykaralı Hemşerilerimizin yüreğinde taht kuran Merhum Salih Zeki Acar Hocamıza Allah´tan Rahmet,kederli ailesine Çaykara Halkımıza ve Tüm İslam Alemine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

İLETİŞİM:Oğullları;

Nurettin Muhtar ACAR-5325722089

Abdullah Refik ACAR-5325151674

Mehmet Hilmi ACAR-5326150776

BİR İLİM DERYASI SALİH ZEKİ ACAR

Şunu açık yüreklilik ile itiraf etmek istiyorum Sevgili Çaykara Gündem Dostları...Toplum olarak okumayan ve araştırmayan bir toplumuz.Bu konuda en başta kendimi suçluyorum.Sözüm ona senelerdir Uzungöl ve Bölge Kültürü için gecesine gündüzüne katmaya çalışan bir insanım.Ama sizlere Salih Hocam ile tanışmamı anlatırsam aslında denizde bir damla bile olamadığımı sizler de göreceksiniz.

Yıl 2004.Yani bundan 11 sene önce.Bizler Sevgili Fehmi Aygün ile sözüm ona Uzungöl ve Bölge Kültürüne katkıda bulunmak için bir Uzungöl Derrgisi çıkarmaya karar verdik.Sözüm ona diyorum Sevgili Dostlar çünkü bizler o derginin sadece 1. sayısını çıkarabildik.Ne yazık ki devamını getiremedik.Uzungöl´ün yetiştirdiği İlim Adamları ile ilgili bir çalışma yapalım istedik.İlim Adamı deyince doğal olarak Uzungöl´de karşımıza çıkan ilk isim Merhum Muhammet Gagoşim Efendi.

İyi de Muhammet Gagoşim Efendi ile ilgili elimizde hiç bir kaynak yok.Bizler ne yapalım diye düşünürken Bursa´da yaşayan Abimiz Sevgili Mehmet Aygün(Terzi)  ile karşılaştım.Ve derdimi Mehmet Amca ile paylaştım.Güldü Mehmet amca.Kaynak elimizin altında.Salih Hoca´yı arayacaksın.Ne yalan konuşayım Ben salih Zeki Acar Hocamızın ismi ile bu tarihte tanıştım.

Telefonunu aldım Salih Hocamın.Ve aradım.Bana öyle nazik davrandı ki anlatamam.Evladım dedi bana Salih Hocam.Şu an yayladayım.Ama söz.Bursa´ya indiğim an yazını yazıp yollayacağım.Aradan sadece 1 ay geçti.İnanın Ben Salih Hocamı bir daha aramadım.Baktım kendi el yazısı ile yazdığı mektubu bana yolladı Sevgili Hocamız.Ve de o mektubu noktasına virgülüne bile dokunmadan Sevgili Çaykara Gündem Dostları ile paylaşmak istiyorum.

MUHAMMET GAGOŞİM EFENDİ

18.Yüzyılın sonlarında vefat eden Hacı Muhammet Efendi son tahsilini Artaklı´nın Os köyünde doğup Bayburt´ta ölen Hacı Hasan Efendi´den tamamlayarak Uzungöl´e(Şerah) dönmüştür.Gagoşim Efendi İcazet alıp ayrılırken Os´lu Hoca ağlamış ve demiş ki;

"MUHAMMET EFENDİ İLİMİ KAREDİNİZ´E GETİRDİ ONUN İÇİN AĞLIYORUM"

Kısaca bu açıklamayı yaptıktan sonra Muhammet Gagoşim Efendi´nn hala çözülemeyen fetvaları şunlardır.

1-Bir yatakta doğum yapan iki kadın bir erkek bir kız çocuğu dünyaya getirdiler.Doğum anında yanlarında ebe gibi kimseler bulunmadığından kadınlar doğan çocukların hangisinin kimin çocuğu olduğu konusunda ihtilafa düştüler.Konu fetva olarak Hacı Gagoşim Efendi´den soruldu.Hoca Efendi Şöyle Fetva Verdi.

"Doğum yapan iki kadın,hacimleri aynı olan iki kaba ayrı ayrı sütlerini sağsınlar ve bu kapları hassas bir terazi ile tartsınlar.Sütü ağır gelen erkek çocuk anasıdır.Çünkü erkek sütü kız sütünden daha ağırdır"

2-Osmanlı Devlet Rüessasından bir zatın ikinci evliliğinden bir çocuğu doğuyor.Doğumdan sonra ise baba ölüyor.Ölen şahsın önceki hanımından olan çocukları , ikinci evliliğinden doğan çocuğa babalarının malından miras vermiyorlar ve diyorlar ki;

"Sen bizim kardeşimiz değilsin.Çünkü bizim babamız sen doğduğunda çok ihtiyardı" Bunun üzerine ikinci evlilikten doğan çocuk, diğerleri ile kardeş olduğunu ispatlamak için zamanın alimlerine müracaat eder.Çünkü o zamanda bu günkü gibi teknik ve imkanlar mevcut değildir.Neticede kendisini Gagoşim Efendi´ye gönderirler.Durumu dinleyen Hoca Efendi kendisine şu fetvayı verir;

"Git babanın kabrini aç ve kemiğinin üzerine parmağından kan akıt.Eğer parmağından akan kan babanın kemiğinin içine sızarsa sen o babanın çocuğusun.Yok eğer sızmazsa sen o babanın çocuğu değilsin"

3-Sadrazam Damatlardan birisi eşini üç dalak ile boşuyor ve sonradan pişman oluyor.

Tüm Osmanlı Alimlerini dolaşıp çare arıyor.Ancak hepsi olumsuz cevap veriyor.Gagoşim Efendi ise Arapça yazılmış MEŞİHAT fetvasını yanlış buluyor.Fetvadaki bir VAV Harfinin HALİYE yani HAL olarak okunmayıp ATİFE yani BAĞLAÇ olarak okunmasında MEŞİHAT makamı yanlış yaptı diyerek fetvayı bozdu.Bunu haber alan Osmanlı MEŞİHATI Gagoşim Efendi´yi suçlu olarak İstanbul´a çağırdılar.Şerahlılar Hoca Efendi´yi İstanbul´da idam edecekler diyorlardı.Yüksek Din Kurulu Hoca Efendi´yi sorguya çekerek "Sen ne cür´etle Meşihatın fetvasını bozarsın" dediler.Hoca Efendi şöyle cevap verdi;

 "Fetvayı ben bozmadım.Fıkıh kitapları bozmuş.Falanca kitabı getirin dedi.Kitabı getirip okudular.İbaredeki Hal VAV´ını bağlaç VAV şeklinde okudukları için yanlış mana verdikleri anlaşıldı.

Osmanlı Yüksek Din Kurulu Hoca Efendi´ye Yüksek Alim Kıyafeti vererek Taltif ettiler ve yüksek Din Kurulunda kalmasını teklif ettiler.Kabul etmedi ve Şerah´a dönerek ders okutmaya devam etti.Çevreyi aydınlatacak alimler yetiştirdi.Yüksek talebelerinden olan Hacı Zilik Efendi Trabzon havalisinde talebe yetiştiren talebelerindendir.Allah Rahmet Eylesin.Amin...

Öteden beri Şerah´ta yüksek derecede din alimleri yetişti.Mesela Trabzon Müftülüğü,Gümüşhane Müftülüğü yapan yüksek din alimlerimizin olduğu bilinen bir gerçektir.Üzülerek söylemem gerekir ki böyle ufku geniş alimlerimiz yok  denecek kadar azaldı ya da halkımız tarafından değerlendirmeye tabi tutulmadı.

En büyük eksiğimiz mevcut değerlerimize iltifat göstermememizdir.Çünkü değerli hizmetler iltifata tabidir.

Uzungöl adına dergi,broşür ve tanıtım faaliyetlerinizi tebrik eder,devamını gönülden dilerim.

Derginin devamını getiremediğimiz için en başta Sevgili  Hocamdan özür diklemek istiyorum.Ve Sevgili Hocamın yine aynı mektupta gönderdiği şiiri de Siz Sevgili Çaykara Gündem Dostları ile paylaşmak istiyorum.

Uzungöl,şerah gönülde ferah

Tabii güzel etti yaratan Allah

Tanıt beldemizi olmasın günah

Tanıma,tanıtma dinin emridir

 

Ufku geniş kültürlü çıksın meydana

Rahmet olsun deriz,doğuran ana

Kültürlü insan değer bir cana

Alimler çoğalsa cahalet erir.

 

Bilgili insanlar çıksın ileri

Cahil insanların var mı değeri.

 Öne geçmesin cahil serseri

Cahillik topluma ne fayda verir.

 

"MEGO"lar geçti sosyal hayatta

Duman Oğlu geldi peşinden hatta

Namu şöhret yaptılar çevrede Of´ta

Böylesi tarih yapar,kendi nam verir.

 

Çalış bölgeye,şöhrete değil

Kibir rüşvete,eyleme değil.

Kibrin öncüsü ilk Ebu Cehil

Doğru çalışan değer gösterir.

 

Beldeler halkı ile değer kazanır.

Yüksek şahsiyetler meydanı alır.

Şahsiyetsiz kişiden Millet usanır.

Halkın içine velvele verir.

 

Salih gel uzatma kısa kes sözü.

Katkı yap beldene yücelsin özü.

Kötü  davranan görmez gün yüzü

Yüksek Şahsiyete Tarih Şan verir.

Haber:Hilmi Kanık/Çaykara Gündem Gazetesi



han li
7.09.2015 17:31:16
sayın editör bey iki kadın aynı yatakta doğum ediyor.her şartta kabul ettik.bu çocukların göbek bağını kim kesti.bunu o kadınlar yaptıysa bu anlatılan bir şehir efsanesi daha doğrusu mahrumiyet bölgesi efsanesi değil mi.haşa .kakoşim efendiye dair bir şey demem...

Hilmi KANIK
8.09.2015 14:56:39
SAYIN HAN´LI Anımsatmak için söylüyorum.Merhum Salih Zeki ACAR hocamızın mektubunu noktasına,virgülüne dahi dokunmadan aynen yazdım.Dikkat ederseniz kendi yorumumu asla eklemedim.Neyin kime yakıştığını ya da neyin efsanesi olduğu şeklinde bir saygısızlıkta asla bulunmadım...Saygılarımla...

İlginizi Çekebilir