Zihni AĞIRMAN


KOKUNU ÖZLEDİM ANNE


Halen sıcak mı dizin? Türkü tadar mı gülüşlerin yine? Kimlerle konuşursun, duyar mı seni ablacığım?
Siyatiğin ve sağ böğründeki sancı yine acıtır mı seni? Şekerin yükseldi mi. Tansiyonun yükseliyor mu annem. İlaçlarını içtin mi meleğim
Sahi ablam nasıl anne?
Çok zaman oldu anne, çok zaman.
Son martı kesip çığlığını kulağımdaki son türkü sustuğundan beri çok zaman geçti. Herkes geçer bir sen geçmedin benden.
Televizyonlarda siyah-beyaz filmler oynadığı zamandı anne, senin izlerken ağladığın, sevdadan daha çok gurbete dair. Neden alıştırırdın kendini bu kadar gurbete? Bilir miydin bir gün uçup gider güvercinlerim, şahinlerim birer birer.
Hepimiz ayrı ayrı yerlere uçup gittik, seni babamlı bıraktık.
Evlat tadar mıydı mektuplarım benimde?
Unuttuğumda,
Yazamadığımda yalan anne, bağışla zamanım vardı oysa ve ben yazmazdım sığınıp senin anne sabrının gölgesine
?Oğul tadında mektuplar yazamadıysam sana, Böyle bir söz geçer Şafak Türküsünde.
Oğul tadında yetişemedim bağışla. Bir avcı vurdu şahinini avlanmak isterken av oldu anne ve tutsak ve köle ve aklı başından alındı deli divane.
Bilirim kızmadın bana asla. Özledin, hasretimi çektin, yandın. Göz yaşlarınla dindirdin yangınlarını yinede bir söz demedin.
Ağlar mıydın?
Seni arayamadığımda ağlar mıydın?
Telefonlardaki ses ben olmadığımda
Bayat bir ekmek olup dikildim mi boğazına?
Bir su gibi içti mi resmimi gözlerin?
Kaç kez bana HAYIRSIZ! ! ! demedin
Diyemedin anne?
Bağışla.
Sen benim saçımın teli için kaç dünya yakardın
Kaç ahiret anne?
İşte o zaman beni senden kopardığı yerim acıdı,
Sızladı
Kanadı anne
Bir Pazar sabahı kapını çalacaktım ve bırakıp kapına torunlarını, ağaçların arkasına saklanacaktım. Tanır mıydın acaba? Sana benzetiyorlar ellerimi, gözlerimi.
Sana geldik sana benzeyenimle o sabahı sevince boğmak için. O güzel bahçen tarumar, ot bürümüştü her yanı ve o sarmaşık alıp yürümüştü duvar boyunca kapın kilitli, pencerende içeriyi saklayan solgun tüller ve ölüp gitmişti sardunyaların.
Geciktim, kusura bakma, ama bil ki en güzel çiçeği getirdim sana.
Hep merak ederdin anne, hep sorardın rengini, yapraklarını. Kime benziyor? derdin. Çiçekler kime benzer anne?
Elbette sana
Ama sen yoktun,
Bir daha hiç olmayacaktın.
Oysa ben dinginleşmiştim,
Durulmuştum, sakinleşmiştim, hareket edemedim, kımıldayamadım, gücüm tükenmiş, yorgun düşmüşüm, mecalsiz kaldım
Kutlu ol diye geldim anne
Sen susuyorsun, ben üşüyorum
Göremedim, ellerini öpemedim.
Gidiyorum anne, bir avuç verir misin toprağından?
Kokunu Özledim Anne
6 yıl önce bugün 10 Haziran akşamüzeri ayrıldın aramızdan.
Bir daha ne aradın ne sordun, canından çok sevdiğin yavrularım ne yapıyor diye bir gün sormadın. Uçup gelmedin, konmadın pencereme.
Sen öyle değildin anne
Hep arardın, sorardın, koklardın yavrularını annem.
Rahat uyu papatyam. Hepimiz iyiyiz anne, sadece hasretini çekiyoruz.
Kokunu, gülüşünü, bakışını, yüreğini, sıcak kucağını özledik anne.