Hilal YILDIRIMHAN


WABİ-SABİ

köşe yazısı


                                                                                         

                                                                                         WABİ-SABİ

 

Wabi-sabi materyalizmin mükemmeliyetçi, kusursuzluk öğretilerinin aksine  kusurlu güzelliği bulmak anlamına gelen bir Japon felsefesidir. “Wabi, mütevazi basitlik, doğayla bütünleşmek alçak gönüllülük ve sadelikle yaşamak anlamına gelirken; sabi, herhangi bir şeyin yaşam döngüsünü olduğu gibi kabul etme yeteneği olarak tanımlanır. Wabi -sabi felsefesine göre Her şey çok muntazam, simetrik ya da düzenli olmak zorunda değildir.”(1)

Kusur olarak nitelendirdiğimiz  bir çok şey aslında kendine has öznel bir değeri vardır. Kusurlu, süreksiz ve eksikliği sükûnetle kabul etmek ve keyf almak. Kusursuzluk takıntısından kurtulmak. Çünkü insan yaşlanır, cilt kırışır, eşya eskir. Bunlar yaşanmışlığın güzelliğidir. Yeni oluşumların içindeki yalınlığı, estetiği görmek kusurları farklılık olarak görme ve keyf alabilme sanatı.

Bir Budist öğretisi olan Wabi-sabi bize insanın doğayla uyumlu düşünme akletme ve kainatı okuma yeteneğinin dinden bağımsız olduğunu da gösterir. Her neye inanırsanız inanın samimiyet sizi yaratıcının evrensel değerleriyle bilsenizde bilmesenizde bütünleştirir. Kısacası Wabi sabi düşünce biçimi olarak tevhit kaynaklı olmasa da tevhide uygundur.

Tevhid inancına göre kusursuz ve mükemmel olan sadece Allah’tır. İnsan kusurlu bir varlıktır. Dini öğretilerle kusursuz olma çabası bir sonuç değil süreçtir. İmtihan o sürece girebilmektir. Kusurlu bir varlık olarak acziyeti bilmemek Allah’ın rahmetinden ümit kesmek yine tevhit inancına aykırıdır.

Gelgelelim yaşadığımız çağda modern insan  kusursuz olma baskısı altındadır. Sosyal medya iletişim araçları amacından çıkıp yönetişim aracına dönüşmüştür. Doğallık yalınlık ve sadelik sıradanlıkla anılır olmuştur.

İnsanların fiziksel olarak nasıl görünmeleri gerektiğinden tutun yaşam alanlarından hatta ve hatta birbirleriyle olan ilişkilerine kadar hep bir kusursuz olma beklentisi empoze edilmektedir. Baskı altındaki birey, mükemmel olarak algılanma ihtiyacı hisseder. Mükemmelliğe ulaşmanın imkan dahilinde olduğuna inanarak  maddi manevi bir kayıp içine girer. Zira “ Mükemmeliyetçilik başarı şansınızı artıran olumlu bir özellikmiş gibi algılansa da, bireyin yaşamını oldukça olumsuz etkileyen pek çok düşünce, duygu ve davranışa neden olabilmektedir.” (2)

Kadınlar ve dahi erkekler onlara sunulan modellerdeki gibi kusursuz fizikte görünme adına daha fazla kozmetik ürün daha fazla  müdahale ile istediği görünüme ulaşamamanın mutsuzluğu içindedir. Ayrıca sürekli mükemmel kolaylığı arama anlayışı evleri sayısız ürünlerle doldurmuştur. İlişkilerde kusursuzluk beklentisi iletişimi azaltmış inancımızda önemli bir değer olan uhuvvet (kardeşlik) bilincini zayıflatmıştır. Evlilik birliğindeki kusursuzluk beklentisi eşlerin birbirine tanı koyacak kadar etiketlemeye sebebiyet verebilmektedir.

İş İnsan ilişkilerine geldiğinde Nevzat Tarhan, asıl kusursuzluğun kusurunu bilebilmek olduğundan bahseder. En büyük kusurun ise kusurunu görmemek olduğunu söyler. Mevlana, kusur örtmeyi marifet edindiğinde   işte o zaman kusursuz olursun diye düşünür.

 

Selam ve saygılarımla.

 

 

 

(1)   https://www.gizushka.com/wabi-sabi-japon-felsefesi/

(2)   https://madalyonklinik.com/podcast/mukemmelliyetcilik/