Hilal YILDIRIMHAN


ACININ ALTINDA KALMAK

köşe yazısı


                                                                                                ACININ ALTINDA KALMAK

10 ilimiz yaşadığı büyük depremin etkisiyle enkaz altında kalan depremzedelerin ve onları kurtarmaya çalışan veya kurtaramayan yakınlarının çaresizliğine şahit olduk.

Dualarla acının altında kaldık ekranlarda.

Empati tavan yaptı. Tir tir titredik sıcacık odalarımızda. İnanamadık. Ne nasıl olur? Sorarken aksi hiç bir cevap alamadık zihin dünyamızda. Allah dedik, kader dedik oturmadı hiçbiri yaşananlarla. Hani derler ya “ Boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor”. işte tam da öyle.

Ama bir gerçek vardı ki bu depren oldu. Çünkü bizler geçmişten ders almayan, bilimle dalga geçen, ya tutarsa diye göle maya çalan Nasrettin Hoca adına fıkralaştırdığımız zihniyetin ürünüyüz. Bilimin öngördüğü deprem verilerine göre değil, Deprem olursa ya göre değil ya olmaz saya göre yapılaşmaya gitmişiz.

Bu durumda yasal süreçler elbette başlayacaktır. Ancak avantajlı gruplarda olan irade gösterebilen her birey ben ne yaptım ya da ne yapmadım kritiğini yapmalıdır.

Bilimsel çerçevede baktığımızda bizlerin öncelikli en büyük lüksü sağlam yapılar olmalıdır. Evet depremin büyüklüğü son derece yıkıcı etkiye sahipti. Ancak bu denli can kaybı bizim ayıbımızdır. Depreme dayanıklı yapılar oluşturarak belki hasar önlenemezdi ama sağ kalma olasılığı yüksek olurdu. Ancak o zaman bir kaderden söz edebilirdik.

Depremde çocuk olmanın adıydı. Enkaz altında sakız istemek.

Depremde gencin adıydı enkaz altında Zeynep Bastık şarkısı dinlemek.

Depremde kadının adıydı enkazdan çıkmadan başörtüsü istemek

Depremde babanın adıydı enkazdaki çocuğunu kurtarmak için kendi kolunu feda etmek.

Depremde bebeğin adıydı annesinin bir tutam saçıyla hayata tutunabilmek.

Depremde imanın adıydı enkaz altından çıkarken ayetler okumak gözleri kapalı.

Tayin edilen ecelin gelmeyişinin adıydı enkazdan sağ çıkabilmek.

Depremde umudun adıydı Cuma’nın enkaz altında “ Umudunu kaybetme ” notu.

Bu karanlık hüzün dolu günlerde hepimizin dünyaya olan bağı kırılmışken. Efendimizin sözüne sarılma zamanı “ Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile bugün elinizdeki fidanı dikiniz .” İşte tamda o zaman.

 Cuma’nın dediği gibi “ umudunu kaybetme Türkiye’m”

Hayatını kaybedenlere Yüce Yaratıcıdan rahmet, yaralılara maddi manevi şifa diliyorum.

Selam ve saygılarımla.