Zihni AĞIRMAN


AKŞENER ÖZÜR DİLEMELİ

--------------


Türk siyasi yaşamının son 35 yılını çok yakından takip ediyorum.

30 yılında da aktif bir şekilde liderleri, bakanları, milletvekillerini takip ettim.

Siyasetin en renkli ismi merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Rize mitingindeHamsi kavağa çıkarsa ANAVATAN partisi iktidarda kalır” sözlerini asla unutamam.

O günlerde tüm yerel ve ulusal medyada günlerce manşet olmuş ve Süleyman Demirel bir kez daha Rize’ye gelerek o söylemini düzeltip özür dilemişti.

Hem TBMM’nin tozlu raflarında hem de siyaset meydanlarında liderler birbirlerine takılırlar eleştirirler, yanlış anlaşıldım der ama hiçbir zaman onarılmayacak sözler sarf etmezlerdi.

Kaldı ki yakın tarihte 1991 seçimlerinden önce bütün liderler Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ve Mesut Yılmaz aynı masanın etrafında toplanıp açık oturumlarla birbirlerine saygı kuralları çerçevesinde eleştiriler yaparlardı.

Bugün maalesef o görüntüler yok

Kuşkusuz 20 yıldır iktidarda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunda sorumluluğu var.

Siyasetin volümünün daha düşük olması biraz da iktidarın, hükümetin söylemleriyle alakalıdır.

Çabasıyla mümkündür

Birkaç gün önce Türkiye’de 100’e yakın siyasi partinin olduğu açıklandı.

Hem son kurulan Memleket Partisi’ne hem de Deva ve Gelecek Partileri ile Türkiye Gelişim Partisi’nin de demokrasiye katkı sağlamasını diliyorum.

Buradan son dönemin yeni kurulan ve en başarılı partisi İYİ Parti’ye geçmek istiyorum.

Genel Başkan Meral Akşener ve arkadaşları MHP’den ayrılıp zor şartlarda partilerini kurup ve yüzde 10 barajını aşma başarısını göstermiş.

Bu incelenmesi gereken bir noktadır.

Fakat irdelenmesi gereken bir nokta daha var. O da Meral Akşener’in ne yapmak istediğidir.

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden itibaren sertleşen üslubu HDP ile ilgili kararsızlıkları, Milliyetçilik ve muhafazakârlık konusundaki zik- zaklarına son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili İsrail’in bebek katili başbakanı Netanyahu benzetmesi eklendi ki aslan kabul edilemez bir söylemdir.

Bebekleri katleden, on gün içinde 220 Filistinli’yi öldüren, bomba yağdıran ve bunu sadece iktidarını devam ettirmek için yapan İsrail’in katil Başbakanı ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanını bir tutmak Akşener’e büyük yara vermiştir.

Hatta ona oy verenler, 2023 seçiminde oy vermek için hazırlananlar duruşlarını iki gün içinde bir kez daha gözden geçirme durumuyla karşı karşıya bırakmıştır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eksikliklerini söyleyeceğiniz veya benzeteceğiniz başka bir isim mi bulamadınız da Kur-anı Kerim’in lanetlediği İsrail’in Başbakanına benzettiniz.

Başka bir lider mi yoktu?

Bu açıklamalardan sonra AK Parti içindeki siyasetçiler ve AK Parti’ye küsüp ayrılanlar dahil hepsi özür bekliyor.

Doğrusu bu sütunda benim de beklediğim odur.

Siyaset için her yol mubah değildir.

Eğer ki son dönemde yükseliş trendine giren bir siyasi partinin lideri kendi seçmenine yeni isimler ekleyecekse, kartopu haliyle birlikte iktidar hedefi varsa bu özrü dilemek zorundadır.

Netanyahu şu anda tüm dünyanın bütünüyle nefretini kazanmış ve birçok Yahudi vatandaşımızın da kabul edemeyeceği katliamlara girişmiştir.

Sayın Akşener gözleri fal taşı gibi dışarı fırlayan o bebeği görmediniz mi?

Sayın Akşener, “Ben daha çocuğum İsrail bizi neden bombalıyor” sorusunu soran 6 yaşındaki o çocuğun sözlerinden ne anlıyor.

Sayın Akşener, aynı binada annesiyle birlikte can veren dört bebeğin sorumlusu olarak kimi görüyor.

Bu soruların cevabını bulup ona göre benzetme yapmak durumdaydı.

Aksine zaman zaman kesintilerle birlikte devam ettiği siyasi yaşamı son benzetmeden sonra çok uzun sürmeyebilir.

Daha önce parçalanmak üzere olan İYİ Parti’yi zar zor toparladı ama böyle siyasi kazalarla bir daha o şansı yakalamayabilir.