Hilal YILDIRIMHAN


AŞIRILIK

köşe yazısı


 

                                                                                                    AŞIRILIK

Aşırılık ( bir görüş, kanı ya da tutumun en uç biçimiyle benimseme) durumu.

Kapitalist dünya düzeninin manevi ve ahlaki kaygı taşımadan yüksek karlar elde etme politikaları ürün çeşitliliğini çoğalma yönünde olmuş, medya ve reklam araçlarıyla tüketim alışkanlıkları da değişmiştir. Ülkemizde alım gücünün artmış olmasıyla, tüketim toplumuna ait özellikler bizim toplumumuzda da görülmeye başlamıştır.

Fiziki ihtiyaçların ötesine geçen tüketim alışkanlıkları listesi uzadıkça uzamıştır. “ Geleneksel anlamda tüketim “ihtiyaç” kavramının üzerine kurulu iken, modern ve post modern dönemde yerini “istek”, “arzu”, statü”, “haz” gibi kavramlara bırakmıştır.” (1)

Tüketime teşvik, kimi zaman   ürün  üzerinden kimi zaman anlam üzerinden olmuştur. Neticede bu çoklukla övünme yarışı, toplumsal davranışlarda aşırılık alışkanlıkları normalleşmeye doğru gitmiştir. Tekasür süresi 1 ve 2. Ayette bu duruma dikkat çekmektedir. “Çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. ” Bu aşırılık durumu günlük hayatın her alanında yeme, içme, giyim, kuşam, eşya kullanımı, duygu ve davranışlarda hatta dini motifler üzerinde bile kendini göstermektedir.

Kur'an-ı Kerimde aşırılık anlamında kullanılan bir kavram vardır. Fahşa/ Fuhşiyat. Bu kavram en yaygın ve bilinen anlamı hoş olmayan bir davranış olduğu için zina ve suçları anlamında kullanımıdır. Oysa Fahşa/Fuhuş her türlü aşırılık, büyük günah, edep ve ahlaka aykırı olan her türlü kötülük ve çirkinlik anlamında kullanılır. Yine fahiş fiyat ürünün ederinden fazla, aşırı pahalı olduğunu anlamında kullanılır.(2)

Bakara süresi 143’ de “ İşte böylece , siz insanlara şahit olasınınız, peygamberde size şahit olsun diye sizi aşırılıktan uzak bir ümmet yaptık….”

Mümin her husûsta aşırılıktan kaçınarak orta yolu tutan bir itidal ( aşırı olmama durumu, ölçülülük ) durumunda kalmalıdır.

Aristoles’e göre de eylemlerde aşırılık, eksiklik ve orta söz konusudur. Erdem ise aşırılığı yanlış olan, eksikliği yerilen, ortası övülen ve isabetli olan etkilenimlerle ve eylemlerle ilgili;  Demek erdem bir tür orta olmadır; ortayı amaç edinir.(3)

Sonuç olarak tüketim alışkanlıklarımızdan duygu ve davranışlarımıza kadar orta yolu bulmak, bu günün dünyasında özellikle çaba ve gayret gerektirir. İnsanların hayatı birbirlerine kolaylaştırması toplumsal iş birliği ve uzlaşı ile olur. Bunun bir erdem olduğu unutulmamalıdır.

"Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" (Al-i İmran, 147)

Selam ve saygılarımla

 

 

(1)Coşkun, S. (2011). Küreselleşme sürecinde tüketim toplumu ve tüketim kültürü. 

(2) Kur’an’da fuhuş kavramıacikerisim.dicle.edu.tr

(3) https://acikbilim.yok.gov.tr