Zihni AĞIRMAN


BAŞKANLIK SİSTEMİ


Türkiye´deki yönetim şekli Parlamenter Cumhuriyet sistemidir.

Atatürk´ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetim şekli budur.

Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtıdır.

Yani halkın egemenliğinin olduğu bir yönetim biçimdir.

Yani halkla birlikte devleti yönetme sistemidir.

Türkiye´de Cumhurbaşkanı en fazla iki dönem seçilebilir.

Şayet cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmeye devam etmek isterse mevcut parlamenter cumhuriyet sistemiyle mümkün olamayacağından yapılması gereken şey sistemi değiştirmektir.

Yani kişiyi değil, sistemi değiştirmek.

Ve bu nedenledir ki Türkiye´de uzun süredir Başkanlık Sistemi tartışılıyor.

Tam başkanlık mı?

Yarı başkanlık mı?

Henüz net bir şey yok.

Parlamenter Cumhuriyet rejimlerinde, Başkanlık veya yarı başkanlık sistemlerinin aksine devlet başkanı olan cumhurbaşkanı daha az hatta sembolik sayılabilecek yetkilerle donatılmış, icra makamı başbakanda toplanmıştır.

Ocak ayında Meclise gelecek olan ve muhtemelen Nisan aylarında referanduma gidilecek olan başkanlık veya yarı başkanlık sisteminin getirilmesiyle durum tam tersine dönerek tüm yetkiler başbakandan alınıp, Devlet Başkanı´na verilmesini öngörüyor.

Başkanlık sisteminde bütün yetkiler başkandadır. Yürütme organı ile yasama organı iç içe geçmemiş durumdadır. Nettir.

Başkanlık sistemi, devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükûmet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi sistemdir. Bu sistemde yasamanın yürütmeyi fesh etme yetkisi asla yoktur.

Seçimler kurgulanmış tarihlerde yapılır. Güvensizlik oyu ile hükûmet düşürülüp erken seçimler düzenlenemez.

Yürütme erki tektir. Kabine üyeleri devlet başkanıyla birlikte çalışır ve yürütme ile yasama organlarının ilkelerini uygulamak zorundadır. Devlet başkanının, bakanlar kurulu için önerdiği adaylar ve hakimler yasama organı tarafından onaylanmalıdır. Kabine üyeleri, ordu veya yürütme erkinin herhangi bir çalışanını doğrudan yönetme hakkına sahiptir.

Bir diğer özellik yasama ve yürütmenin ayrıldığı yönetimlerde suçtan hüküm giymiş mahkûm ve suçluları affetme veya cezalarını hafifletme devlet başkanının elindedir.

Bu kadar mı?

Değil elbette

Devlet başkanı doğrudan halk tarafından seçilir.

Yürütme organı tek kişiden meydana gelir.

Yürütme yasamanın güvenine dayanmaz.

Peki, Başkanlık sisteminde yerel yönetimler nasıl şekillenir.

Onlar da başkanlık sistemi gibi şekillendirilir.

ABD´nin bütün eyaletleri başkanlık sistemini kullanır. Japonya´da hükûmet parlamenter sistemi kullanır fakat yerel yönetimler yerel kurullarca seçilen vali veya başkanlarca yönetilir.

Ya vali, ya başkan. İkisi aynı anda olmayacak.

Başkanlık sisteminde doğrudan yetki var. Halk Başkanını seçer. Kuvvetler ayrılığı olmaz. Başkanlık ve meclis paralel çalışır, suiistimaller ve makamı kötüye kullanmanın önüne geçilir. Devlet Başkanı değişiklikleri acilen işleme koyar. İstikrar getirirmiş.

Devlet başkanı görev süresi dolmadan görevden alınamaz.

Bu durumu Alman Siyaset Bilimcisi Juan Jose Linz şöyle ifade eder

"Başkanlık sisteminde tehlike görev süresinin esnek olmamasıdır. Bu süre boyunca kazananlar ve kaybedenler çok net bir şekilde belirlenir ve kaybedenler 4 veya beş yıl yürütmeye veya yönetime en ufak bir müdahaleleri olmadan beklemek zorundadırlar."

Oysa parlamenter sistemlerde beğenilmeyen liderler güvenoyu yoklaması ile kolaylıkla görevden alınabilir.

Tüm dünyada da şöyle bir ortak bir görüş hakim. Başkanlık sistemi ABD dışında istikrarlı bir demokrasi getirdiği görülmemiştir. Aksine kolayca otoriter rejime yol açabilmiştir.

Yarı başkanlık sisteminde ne var.

Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin karışımıdır. Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükümet başkanı arasında paylaşılır. Fiili olarak ise yürütmenin başı devlet başkanıdır.

Bu bize daha çok uyuyor.

Şimdi düşünelim. Başkanlık sistemi Türkiye´ye ne getirir, ne götürür.

Ülkeye getirilmek istenen yeni sistem, tüm ayrıntılarıyla halka anlatıldıktan sonra referanduma gidilmesi gerektiğine inanıyorum.