Yılmaz KESKİN


ÇAYKARA’DA BAZI YER ADLARININ ÇAĞRIŞTIRDIKLARI

--------------


Ekin –kültür- denilen canlı varlık gibidir; doğar, büyür ve ölür. Bir zamanlar bu topraklar üzerinde etkin, yetkin ve baskın olan Rum ekini, Osmanlı’nın 1461 yılında Trabzon’u fethiyle duraksadı, hastalandı ve bugünlerde de yatağa düştü.

Binli yıllarda ve daha önceleri bölgeye küçük gruplar halinde gelip yerleşen “Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olan Kıpçak Türklerinin ana dili Kıpçak Türkçesiydi; ancak Rumca da konuşmaktaydılar ”[1] Bunları bölge yönetimi din ve dil yakınlığı nedeniyle hoş karşılamış olacak ki,  onlarla hoş geçinmiştir. Bu karşılıklı anlayış Türkleri, isteyerek ve severek Rumcayı daha bir derin öğrenmeye, Rum ekininin değerlerini benimsemeye itmiştir.  Bölgede etkin, yetkin ve baskın olan Rum ekini –kültürü- iyeleri de bazı yer adlarının Türkçe verilmesine ses çıkarmamıştır.   İşte bu yer adlarından bazıları:

TAHTO

Tahto, Şahinkaya(Şur-Siro) Mahallemizin mezra yollarının, Sürmene mezra yollarının ve Holo köylerinin yayla yollarının dağda düz bir alanda birleştiği yerin adıdır.

Tahto adı İlçemizin Şahinkaya Mahallesi’nin eski adı  “Şur”, Eğridere Mahallesi’nın eski adı “Gorgor”, bir zamanlar belde belediyesi olan Uzungöl Mahallesi’nin eski adı “Saraho”, Uzungöl ile sınır olan Taşkıran Mahallesi’nin eski adı “Coros” ve Uzungöl-Karaçam yol ayrımının yukarısında ormanın içinde bir kale görünümünde olan yöre adıyla “Dingil Taşı-Cigil Kalesi” gibi Türk mührü taşımaktadır.

Konargöçer Türklerde “taht” olarak “keçe” tercih edilmiştir. Kağanların bir “keçe” üzerine konulup yukarı kaldırılması törenlerin bir nevi dini yönünü oluşturmaktadır. Kağanlar, bu törenle göğe çıkmış ve gökte Tanrı tarafından tahtlarına oturtulmuş oluyorlardı.  Bu uygulama Türklerde “tahta çıkma” törenlerinin bir nevi “göğe çıkma” gibi kutsal bir anlamı olduğunu göstermektedir.

Türklerde bayramlar da "baş ay"da yapılmaktaydı. Kaşgarlının Divanı'nda geçen ifadeden de anlaşıldığına göre, Türkler bayram yaptıkları günü büyük bir ihtimalle "yeni gün" ( yeng i / y a n g i k ü n ) şeklinde adlandırıyorlardı. Bu kelime de Farsça "nevruz" kelimesinin tam bir karşılığıdır.

Birbirlerinden çok uzakta olan insanların tören için birleştiği “Tahto” denilen yer, alan, çimenlik, İslam’dan önce Türk Kağanların oturtulup göğe yükseltildiği “keçe”ye benzetilmektedir. Yapılan yemekli, çalgılı, deyişli eğlenceler hayvanıyla, ihtiyarıyla, genciyle herkesi memnun ediyordu. Hayvanlar kış boyu ahırda sıkışık yaşamaktan kurtulup, özgürce çimenlerde, otladıkları, dolaştıkları için memnun; insanlar da kış boyu aynı yüzleri görmekten, aynı işleri yapmaktan kurtulup, sevenlerine, başka insanlarla danışmalarına, paylaşma yapmalarına vesile olduğu için memnun. Yapılan bayram havası gibi eğlenceler öyle bir güzel oluyordu ki,  katılımcıları öyle bir memnun ediyordu ki, öyle büyülüyordu ki,  bu yer için sıradan bir tanımlama, sıradan bir sıfat koyma düşünülemezdi.  Bayram gibi, baharı da karşılayan eğlencenin yapıldığı alan, çimen, düzlük Türk Kağanlarının oturtulup göğe yükseltildiği ve “taht” olarak adlandırıldığı,  “keçe” ye, bayram havasında yapılan “taht” törenlerine benzetildiği, eğlenceye katılamayıp “Neresi orası?” “Nasıl bir yer orası?” sorularına yanıt için bu yerin adına “taht-o” dendiği kanısındayız.

HANZAR

Bölgede yetişen bitkilerin tür olarak çokluğu ve elde edilen balın kalitesi, dayanıklılığı ve su azlığı tartışılmazdır. Yerin adı İspir’in Hanzar yerinden mi esinlenilerek konulduğu ya da İspir ilçesi, Karaçam Mahallemizin Hanzar bölgesinden mi etkilenip bir bölgenin adını Hanzar koyduğu bilinmemektedir. Hanzar adlı köy adları Sivas ve Erzincan’da vardır.

KATUNES

“Katunes” adı Sibirya’daki Obi Nehrinin en büyük kolu ve Altay dağlarından doğan “Katun” nehrinden gelmektedir. Katun vadisi Altaylıların önemli bir kültür merkezidir. Karaçamlılar bölge dağlarından çıkıp gelen küçük dereleri Altay dağlarından çıkıp Obi nehrini oluşturan “Katun” nehrine benzeterek o alana ya da o bölgeye “Katunes” adını vermiştir.

ÇALUK

Çaluk adlı yer sözlükte, Kötürüm, inmeli-felçli-, sakat ya da içi boş fındık anlamındadır. Bu tanımlara bakarak, söz konusu yerin, içi boş fındık ağaçlı yer olduğu kanısına varıyoruz.


[1] İbrahim Tellioğlu, Komnenosların Karadeniz Hakimiyeti-Trabzon Rum Devleti(1204-1461), Serander Yay. S.71