Yılmaz KESKİN


DOLAR DEDİĞİN

-----------------------


Türkiye ile birlikte dünya devletleri de İngilizcenin uluslararası dil olmasına, dili İngilizce olan ABD’nin bu durumu fırsata çevirip para birimi doları da disiplinli çalışma ve üretim ile uluslararası kabul gören bir duruma yükseltmesine seyirci kalmıştır. Böylece “dolar”, dünyada güvenilir, evrensel para birimi olarak kabul görmüş ve bu parayla borçlanan dünya devletlerinin korkulu rüyası olmuştur. 

Üreten devletler, kişiler; üretim konusundaki disiplinden taviz vermeyerek,  üretim fazlasını eritmek, paraya çevirmek için, başka devletlerin etkili, yetkili kişilerini elde etmeye çalışırlar. Emperyalist güçler bu ev sahiplerini özellikle, hırsızlığı namussuzluktan saymayanlardan, dünyayı kendi çıkarına kullanabilenlerden, ahlaksızlığı ve vicdansızlığı tavan yapmış olanlardan; utanacak, sıkılacak ve arlanacak yanı kalmamış olanlardan seçip, kendine koşuntu yapar; ülkelerini de yabancı mal uçmağı durumuna getirirler.  Kendilerine uluslararası geçerliliği olan “dolar” ile borçlandırırlar, sonra da ümüğünü yavaş yavaş sıkmaya başlarlar! Bu yol ve yöntemle kazandığın parayı bile sana yatırım için değil tüketim için harcatırlar.

Çoğu ticarette, özellikle uluslararası ticarete kazanmak için yalan, hile, acımasızlık, ün, her türlü inanca sırt çevirme anlayışı geçerlidir. Hatta bu değerler için babaları ayrı anneleri aynı olan kardeş değerler diyebiliriz. Bu alanda hüküm sürenler, at koşturanlar akı kara karayı ak gösteren, yanıltanın sıfatını ödünç alan kimselerdir. Bunlar zevki malda, mülkte, parada, şöhrette arar; günahı reddetmekte, günahtan kaçmakta değil. Kısacası çoğu ticaret, hele hele alın teri dökmeden yapılan ticaret, acımasızdır, ahlaksızdır, haşa Allahsızdır.  İşte bu değerleri birbirine bağlayan, buluşturan, yakınlaştıran, dost yapan uluslararası harcın adıdır dolar.

Bizler 600 yıllık imparatorluğumuz boyunca Türkçeyi uluslararası bir dil yapabilecek durumda iken kendi dilimizi geliştirmeyip Arapça, Farsça sözcüklerle, Osmanlıca gibi uydurma bir dille uğraşıp bu uygun durumu kaçırdık. Leyleğin zayıf düşen yavrusunu yuvadan aşağı attığı gibi, Türkçe’miz de saraydan dışarı atıldı. Türk insanını saray ve saray çevresinden uzaklaştırmasaydılar, Türkçemize düşman ettirmeseydiler, dilimizi de kendi para birimimizi de uluslararası alanda kabul ettirecektik. Böylece İslam düşüncesini, felsefesini dünyaya daha iyi anlatma olanağı bulmuş olacaktık, olmadı.  Saygısız zenginlik anlayışının filizlenip dünya ekonomisine egemen olmasına olanak verdik. “Orun için, kazanmak için, yalana, gerekirse hileye başvurmak gerekir” diyen kapitalist düşünce çarkının dişlerinden olan bir ülke olduk, kapitalist sistemin kabul ettiği para birimi doları da kabul ettik.  Bütün bunları, yüce Tanrı’nın; “..İnfakı, gerek kazandıklarınızın, gerekse de sizin için yerden çıkardıklarınızın temizlerinden yapın,” (2/267) buyruğu ortada iken yaptık. İnancımızı da kendimizi de Kapitalist sisteme uydurduk gitti.

ABD dediğin, kutsal betiğimizin(Kur’an’ı Kerim) ilk 23 suresi sözü edilen Mekke’nin 7-8 asalak zenginlerin, tefecilerin en büyüğü olan Velid bin Muğire’nin uluslararası günümüz sürümüdür. Dolar ise, özellikle arap ülkelerini ve çoğu İslam ülkelerini aynı yemle avlayıp ekonomik olarak kontrol eden ve yedi taşı yedi dolara aldırıp Müslümanlara şeytan taşlatan, dünyanın sert, acımasız, vahşi ve acımasız zenginlik anlayışının mimarı ABD’nin para birimidir.

Dolar, ABD’nin para birimidir. Yurtdışında olan “dolar” ı, ekonomistler ABD’nin yurtdışına olan borcu olarak görür.  ABD, o borcunu azaltmak için yurtdışında olan dolarını değişik yol ve yöntemlerle çekmeye çalışır. ABD’ye karşı olduğunu göstermek için elindeki doları, gereksinmesi üst evrede iken yakmaya çalışanlar, kendi ekonomilerine zarar verirken;  ABD ekonomisine, karşılık beklemeden iyilik yaptıklarının ayırdında değillerdir. Bu bebek yüzlü katile güvensizliğimizi, karşı duruşumuzu bizlerde olan ancak onların ürettiği ürünleri tüketerek değil, tüketim listemizden çıkartarak göstermeliyiz. Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri sanki bugünler için söylenmiş gibi tazeliğini, geçerliliğini koruyor:

Aldanma insanların içtenliğine

Çıkarları gelir her şeyden önce

Söz vermeseydi Allah cenneti

Ona bile etmezlerdi secde.

Dolar canavarının etki alanından kurtulmak için çok çalışmak, üretmek, üretmek için de fabrika açmak, cebimize koydurulan aklımızı başımıza devşirip akıl yoluyla yol almak; bunu yapabilmek için de, milli değerlerimizi çömlek çamuru gibi çiğnemememiz; bayram çöreği ile sevinip, hak ettiğimizi elde etmekten vaz geçmememiz gerekir. Acımasız zenginin yüze gülüşüne aldanıp dürüstlüğümüzü, inancımızı zincire vurmamak gerekir. Para iyesini doyumsuz, parası olmayanı da beceriksiz yapmamak için eğitim-öğretim konusunda yapılanı savurganlıktan saymamamız gerekir. Kazanmak adına cami, kilise, sinagog arasında gidip gelen yapmacık kişiliklerden, özellikle dincilerden –dini çıkar amaçlı kullananlardan- hızla uzaklaşmak, sorunları yaratanların, körükleyenlerin sevmediği insan olmak gerekir. Ucuz etin yavan yahnisini yememek, yarın avuç açmamak için, bugünlerde işten ve üretimden kaçmamamız gerekir. Kurtuluşumuzun ve kuruluşumuzun mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün,

“ Yerli malı Türk’ün malı,

Her Türk onu kullanmalı”

Sözünü belgi edinmek gerekir. Üreticiyi, son zamanlarda da tüketiciyi de sömüren tüketim ekonomisinden, yani Jean’ın anlatımıyla: “Zoraki, eğitici ve kışkırtıcı bir tüketime mecbur olmaktan” hızla vazgeçip, üretim ekonomisine geçmemiz gerekir.