Tahir ORHAN


EKRANLARDA İĞRENÇLİK

-----------------------


Kanal D’deki Sadakatsiz dizisinde aldatma sahnesi için evlilik dışı ilişkileri normal gösteriyor diye RTÜK kanala ceza verdi. RTÜK’e günaydın. Ona kadar kaç tane öyle dizi veya film yayımlandı gitti. Yapacakları etkiyi yaptılar. Diziyi, Hürriyet’te Ertuğrul Özkök’ün övmesine ne dersiniz? Ahlaksızlığı mı savunuyorsun” deseniz bin tane bahanesi vardır.

Deprem uzmanları, savaş uzmanları, Ortadoğu, Suriye uzmanları ekranlarda cirit atıyor. Aman bir olay olmayıversin, hemen ortaya dökülüyorlar. Biz de uzun yıllar televizyon dünyasının içindeydik. Bir olay olduğunda en önce aranacaklar, bu uzmanlardır ama doğru yerde doğru insanı seçmek şartıyla. Ekranlar, cahil insanlardan geçilmiyor.

Mesela şu deprem uzmanları ve medyanın, körü körüne bunlara sarılması yok mu, insanın canı sıkılıyor doğrusu. Her gün bir uzman, deprem konusunda nokta atış yapıyor mübarek… Gününü, saatini, dakikasını ve en önemlisi yerini verip, kafa bulandırıyorlar. Gazetecilik, böyle bir iddia oldu mu, onu takip edip ne kadarının gerçekleştiğini de kamuoyuna duyurmaktır. Buna fikri takip diyoruz. Üstelik bu, yayıncıyı kurtaran da bir durumdur. Bazen reklam aracı olarak da kullanılabilir.

Biz yapardık bunu. Hiç unutmam, Rize-İkizdere-Erzurum yolundaki Ovit geçidinde bir bahar günü çığla ilgili bir uyarı yayını yapmıştık. Bundan bir hafta sonra aynı yerde çığ oldu ve bir midibüs çığ altında kaldı. Neyse ki kimsenin burnu kanamadı ama birkaç saat Türkiye nefeslerini tutmuştu. Biz de yayınlarımızda bunu kullandık. “Bir hafta önce uyarmıştık” şeklinde bir yayınla insanların dikkatini çekmiştik.

Televizyonlarda yayınlanan dizilerin yüzde 80’i, ne dinimize ne de örfümüze uygundur. Bu böyle olduğu halde, bu dizileri izlemek için millet adeta seferber olmuş durumdadır.

Bu dizilerde, filmlerde, haberlerde, hâsılı bütün yayınlarda toplumu zehirlemeye yönelik unsurları denetlemekle görevli bir kuruluş vardır. RTÜK. Ama ne yazık ki RTÜK’ün, yayın sırasında müdahale etme hakkı yoktur.

Anlayacağınız, bizi zehirleyen program yayınlandığında, RTÜK’te değerlendiriliyor; zararlı bir unsur tespit edilince o kanala haftalar sonra, yayın durdurma veya para cezası verilebiliyor. Bu, toplum ahlakını korumuş olmuyor ne yazık ki.

“Fatmagül’ün Suçu Ne” diye bir dizi yayımlanmıştı. Dizide, çocukların, gençlerin ahlakını bozacak bir tecavüz sahnesi vardı. RTÜK’ten yapılan bir açıklamada, hepimizin zararlı diye düşündüğümüz bu sahnenin, o gece en çok izlenen sahne olduğu belirtildi. Aslında bela arıyormuşuz.

İşte bu yüzden “Biz ne ara bu hale geldik” diyoruz. İnsanlarımız ne kadar da yozlaşmış, milli ve manevi değerlerinden uzaklaşmış.

Bir başka şeyi de burada vurgulamak gerekiyor. Türk dizilerinin tamamı, zenginlere hitap ediyor. Yoksa havuzlu evler, zengin ve lüks hayatlar, sınırsız harcamalar, hizmetkârlar, aşçılar, yardımcılar. Bunların hepsi de lüks bir hayata özendirir. Böyle olunca da, Anadolu’nun, ortanın da altında bir hayat yaşanılan evlerinde, huzurdan eser yok. Yıllar önce bir kanalda gösterilen bir dizi vardı: “Adını Feriha Koydum” Dizide lüks hayatın yanında, bir kapıcı evi de gösteriliyor. Sanırsınız ki, mütevazı bir ev. Hiç de öyle değil; hatta bu sahneler hiç masum değil. Çünkü bu evin kızı Feriha, babasından habersiz ama annesinin bildiği bütün haltları yiyor. Zengin bir delikanlıyla gayrimeşru bir ilişki yaşayıp hamile bile kalıyor. Ama babası bunlardan habersiz… Anne hizmetçi, baba işsiz veya gündelikçi... Kız ise tam bir sokak yosması… Bu dizi yıllarca yayımlandı ve halen bir kanalda tekrarı ekranlara geliyor. Feveran ediyoruz ama sesimizi duyan yok. Yukarıda zikretmiştim; RTÜK’ün yayın durdurma yetkisi yok. Sadece para cezası kesebiliyor. Her tür çirkinliğin para ile örtbas edilebildiği bir yerdir burası çünkü…

Anadolu’da kaç ev havuzlu ve kaçına ayakkabıyla giriliyor Allah aşkına?

Muhabbetle efendim!