Yılmaz KESKİN


HAİNLERİN ORTAK PAYDASI ATATÜRK

-----------------------


ABD Atatürk’ ü sevmez;  Nedeni,   Anadolu toprakları üzerindeki Chester Tasarısı ve buna benzer aşırı isteklerinin gerçekleşmemesidir. AB Atatürk’ ü sevmez. Nedeni? Sevr Antlaşması ile aralarında paylaştıkları Anadolu topraklarını onlara yar etmeyip, Lozan Barış Antlaşması’nı imzalatmasıdır. ABD ve AB işbirlikçiliği yanında bir düşünceye körü körüne bağlı kalanlar, Atatürk’ ü sevmez. Nedeni? Bilgisiz bırakılan toplumun ipi ile göklere yükselen neşelerinin Cumhuriyet ile birlikte yükseklik kaybetmesidir.

1900 yılından beri ABD’ nin gözü özellikle diğer emperyalist devletler gibi Türkiye’nin Güney Doğu Anadolu toprakları üzerindeki yeraltı ve yerüstü zenginliklerindedir. Bunu yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne Chester Tasarısı’nı dayatarak gerçekleştirmek istemiştir, başaramadı. Nedir bu tasarının ana konusu?  Türkiye içindeki bütün demir yollarının yapımını üstlenerek,   Güney Doğu’ daki demir yolunun Bağdat bağlantısını sağlayacak bölümün sağında ve solunda 20 km.’lik alanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin işletim hakkının 99 yıllığına ABD’ye verilmesidir. Atatürk : ‘’Bu kapitülasyonlardan da daha ağır olur’’ gerekçesiyle metni imzalamayıp olayın gerçekleşmesini önlemiştir. Güney Doğu Anadolu topraklarımızdaki aşırı isteklerini bu tasarı ile de gerçekleştiremeyeceğini anlayan ABD, 1927 yılında kendi meclisinde Atatürk için: ’’Timur kadar hunhar, müthiş İvan kadar Sefih1 ve kafatasları piramidi üstüne oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatördür,” diyerek kötülemelere başlamıştır.

Atatürk, maddi olanakların kısıtlı olduğu o zamanlarda yüce betiğimiz “Kur’an’ı” Türkçe açıklamalı olarak 10000 adet bastırıp halka dağıtmakla, bu karanlık düşünceli, aklı uyuşturulmuş ve susturulmuş insanların önüne duvar örmüştür.  Türk ulusu gerçekleri gördükçe saygınlık kaybeden sevmez – saymazlar, emperyalist sevmezlerle söylem birliği yapıp, “İçkici, ateist, gâvur, dinsiz, şeytanı temsil eden” gibi çirkin sözlerle saldırdıkça saldırmışlardır Atatürk’ e. Burada ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ söylemi ile çıkarın nasıl ön plana geldiği, çıkarcıların ulusal değerleri, dini değerleri nasıl yok sayıp, emperyalist güçlerle söylem, eylem birliği içine girdikleri açık ve net bir şekilde görülmektedir.

Atatürk’ü sevmeyen yerli sevmez ve saymaz kişiliklerin, ulusal ve dini değerlerinin de çok zayıf olduğunu görüyorum. Şöyle ki: “İstanbul’u fetheden komutan ne büyük komutandır,” sözünün yüce yalvacımıza(peygamber) ait olduğunu söyleyen onlar, İstanbul’u Fatih’ten sonra ikinci kez Müslüman toprağı olarak kalmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’e kötü diyerek, yalvacımızın şanını yüceltmekten vazgeçenler de onlar. Kısacası inancı kaynar su ile yıkayıp haşlayan da onlar; “Keşke Yunan galip gelse,” diyen anlağın peşine takılıp giden, inandıklarıyla çelişen de onlar!

Bu felsefe iyeleri, Kuruluşumuzun ve kurtuluşumuzun mimari Atatürk’e karşı gelmekle,  bu topraklar üzerinde şerefli, onurlu ve de namuslu yaşamaya itiraz eder durundadırlar. Kötülüğün yerli temsilcileridir, yerli işbirlikçilerdir, bilimin kafasını ezmeye çalışanlardır. Yani İşin özü şu: ABD ve AB Atatürk’ ün kötü olduğunu söylerken; yerli sevmez ve saymaz olanlar da Atatürk’ ün kötü olduğunu söylüyor. Geometri biliminde ispatlanmış bir önerme şöyle der: “Ayni şeye eşit iki şey, birbirine eşittir”.  Bu gerçekten yola çıkarak, Atatürk karşıtları için bizde şöyle söyleyebiliriz: “ABD eşittir AB, o da eşittir yerli sevmez-saymazlar diyebiliriz”. Hainlerin ortak payda olarak birleştikleri kişilik ulu önder Atatürk’ tür.

Atatürk’ün yerli düşmanlarına baktığınızda, yanlışlarına ve günahlarına âşık olmuşları,  Ulusal kimliğini, dini ve ekinsel değerlerini çıkar uğruna ayaklar altına alanları; hipodrom atları gibi başladıkları yere geri dönüp duranları; Kurtuluş Savaşı’mızı küçümseyenleri; bilgisizlikleriyle yetinenleri; demokrasiyi yadsımayı –inkârı-  beceriklilik sayanları; düşünmeyi, araştırmayı ve aklın yoluyla inanmayı sevmeyenleri görürsünüz.

Ve ben bu düşünce iyelerine yani, aklı, gerçeği ve doğruyu kapı dışarı yapanlara, Atatürk’ü kötüleyenlere, sabah ve akşam güneşinde gölgelerinden başka hiçbir değer büyütemeyenlere diyorum ki; “Ortağınız olan emperyalist devletler ve içerdeki para babalarınız;  aradıklarını bulduklarında, elde ettiklerinde, kısacası sizinle olan işleri bittiğinde sizi karadul2 gibi zehirleyip öldürmekten geri durmayacaklardır”.

Sefih: Zevk ve eğlenceye düşkün, uçari

Karadul: Çok zehirli kara renkli örümcek. İşi bittikten sonra eşini zehirleyerek öldüren bir özelliği var.