Yılmaz KESKİN


HEM GÜLELİM, HEM DÜŞÜNELİM

--------------------------


 “Korona Salgını” yüzünden karşılıklı konuşmaların azaldığı şu günlerde,  hayatın tekdüzeliğini çeşitlendirmeye, yığılan sorunları azaltmaya, halkımızın ince, güldüren, düşündüren, eğiten ve güldüren sözleriyle gönül pistlerinde oluşan buzları eritmeye, halkımızın bu alandaki yaratıcı yönünü ortaya koymaya gereksinim duyduk. İşte size iki örnek:

ALLAH’IN KULU HZ. MUHAMMED’İN ÜMMEDİNDENİM

Ayşe Hanım,  mahalle arkadaşlarının ısrarı ile Bayan Kur’an belleticisinin bulunduğu camiye gider. Gelenlerin dini bilgilerini ölçen kadın belletici kimseyi beğenmez, geleni azarlayıp durur. Ayşe Hanıma sıra geldiğinde:

-          Ayşe Hanım Müslüman mısın? Sorusuna:

-          Müslüman’ım

-          Ne zamandan beri?

-        Galu bela deduğumuzden beri.

-          İslam’ın şartı kaçtır?

-          Beş.

-          İmanın şartı kaçtır?

-          Altı.

-          52 Farzı, Kur’an yazısını, namaz surelerini bilir misin?

-          Biliyurum, yanıtlarını verir. Aldığı yanıtlardan memnun olan belletici:

-          Ayşe Hanım nerelisiniz? der.

-          Trabzonluyum.

-          Hııı. Anlaşıldı, anlaşıldı!  Siz Mahşut Efendinin cemaatindensiniz. Ayşe Hanım, sinirli bir şekilde:

-          Hayır, hayır! Hiçbirinin cemaatinden değilim. Ben Allah’ın kulu, Hz. Muhammed’in Ümmetindenim, der[1].

AYI YESUN…

Rıfkı,  ailesiyle yayla çıkımı hazırlığı yaparken eline geçirdiği armuda tam ısıracaktı ki,  yakınlardan geçmekte olan arkadaşı Mehmet’in görüş alanına girer.  Mehmet, hayretle:

-          Ola Rıfkı! Ne yapıyorsun? der. Rıfkı da gayri ihtiyari armuda ısırmaktan vazgeçer. Mehmet, devamla ve hayretliğini sürdürerek:

-          Armudun eyisini kim yer bilur misun? Rıfkı yanıtı yapıştırır:

-          Bilurum bilurum.  Armudun iyisini bu kardeşin Rıfkı yer, ayu yesun s..[2]

[1] Yılmaz Keskin, Yüz Öykücük Yüz Gülücük, Cinius Yayınları, İstanbul, 2018, s. 11

[2] Yılmaz Keskin, A.g.e.