Tahir ORHAN


İLETİŞİM YAZILARI: MEDYANIN AHVALİ

-----------------------


İletişim yazıları genel başlığı altında yazılarımıza devam ediyoruz. 

Öncelikli olarak 32 yıl emek verdiğim televizyon dünyasına projeksiyon tutarken, radyo, gazete, dergi, internet medyası ve özellikle de sosyal medya da gözlemimiz altında olacak.

Yani şunu demek istiyorum. Medyamızın şişirdiği sosyetik kasap Nusret’in bornozunu da konuşacağız, ekranlarda devrilen çamları da... Yahu kasabın sosyetiği mi olurmuş? Et işte, et kesip veya kestirip dağıtıyorsun. Bir de ne idüğü belirsiz et yemekleri yapıyorsun o kadar. Ayrıca çok af buyurun ama parası çok salaklara en pahalısından satıyorsun. Vay efendim yeni satın aldığı otelinde bornozuyla yatağa atlarken şeyi görünmüş. Belli ki o pozisyonu kendisi ayarlamış. Ama bizimkiler hemen zokayı yutuyor. Nusret’i, bu uyanıklığından dolayı tebrik etmeli. Çünkü bu kadar kolay reklamı herkes yapamazdı. Şeyiyle reklam yani…

Yazılarımızda, uzun yıllar dersini verdiğimiz ve halen devam ettiğimiz haber metinlerindeki yanlışları ortaya döküp, meslektaşlarımıza uyarılarda bulunacağız. Ama bundan önce değineceğimiz önemli şeyler var.

Bizim de çalıştığımız TRT’de 23 Ekim 2020 gecesi, Gece Bakışı programında Cumhurbaşkanı Erdoğan ekrana geldikten bir süre sonra ekranın altına ööööölllll diye kj bindirildi. Kj, “Karakter jeneratörü”nün kısaltılmışıdır. Sizin anlayacağınız alt yazı… Belli ki, çalışanlardan birisi Erdoğan’dan fena halde nefret ediyordu. Fakat ilginç olan TRT’nin bu olayla ilgili yaptığı açıklamadır. “Ekrana yansıyan kabulü mümkün olmayan anlamsız harf blokları” ne demek... Tamam, “kabulü mümkün olmayan” diyerek günahı çıkardınız ama onlar hiç de anlamsız harf blokları değil. Yazan, basbayağı nefret ediyor işte. Bir de personelin tespiti vesaire demiyorlar mı? Kardeşim neyi tespit edeceksin? Gecenin o saatinde kim alt yazıcı ise o yaptı. Yoksa o reji odasına başkasının girmesi mümkün değil. Oradakilerden birisidir. Ama olayı soğutmak istiyorlarsa o başka.

Buradan bir gerçeğe vurgu yapalım. TRT birkaç yıl önce uydurma bir teşvikle bin 900 civarında personelini emekli etti, bazıları yararlı, bazıları yararsız bir kısmını da başka kurumlara gönderdi. Böyle olunca ne oldu biliyor musunuz? TRT, hafızasını kaybetti, enerjisi düştü. Şimdi nereden doldurmuşlarsa doldurmuşlar, TRT koridorlarında kuruma yabancı, kurum kültüründen fersah fersah uzakta bir yığın insan dolaşıyor. 32 yıl boyunca, her şeyimizi öğrenip, sağlımıza kadar da her şeyimizi verdiğimiz TRT bize çok yabancı…

öööölllll hadisesi ilk de değil. Son yıllarda benzer olayları da gördük o ekranlarda. FETÖ zamanında daha henüz emniyetin bile yakalamamış olduğu sözde bomba yüklü kamyonetin haberinin ilk “son dakikası” TRT ekranlarına bindirilmişti. Bundan yaklaşık yarım saat sonra emniyet görevlileri, o kamyoneti Ankara’da bir katlı otoparkta ele geçiriyordu. Anlayacağınız TRT ekranları, uzun zamandır skandalların adresi durumundadır.

Buna bir de, o“son dakikalar ve haber kuşaklarında devrilen çamları eklerseniz, TRT çoktan mevta olmuştur.

Fuat Uğur, 31 Ekimde Türkiye Gazetesindeki yazısında, bunun bir FETÖ klasiği olduğunu söylüyor ama ben böyle düşünmüyorum. Bu bir FETÖ’cünün eseri olabilir ama Tayyip Erdoğan’a kızan, hatta hiç beğenmeyen ama her nasılsa TRT’de unutulmuş veya resmen sonradan kadroya katılmış birisi de olabilir. Soruşturulurken bunu da göz ardı etmemeli. İbrahim Eren, bu tuzak sana da kurulmuş olabilir.

Yazımı çok uzatmak istemiyorum. Ama şimdilerde topraklarında bir nevi kurtuluş savaşı veren şu Azerbaycan olayı var. TRT’nin spikerlerinin dışında yayına katılan konukların büyük kısmı ile özel televizyonların tamamına yakını, bu kardeş ülkenin adını söyleyemiyor. Kardeşim AZER-BAY-CAN demek çok mu zor? Azarbaycan, Azarbeycan değil tastamam AZERBAYCAN… A da uzun okunacak.

İstikşafi, Türkçe sözlükte Arapça eskimiş bir kelime olan istikşaf kökünden nispet i’siyle türetilmiş zorlama bir kelimedir. Kökünde “keşif” vardır. Araştırma anlamına gelmektedir. Bunun yerine “Yapıcı Ön Görüşme” denilebilir. Kolayı varken zorunu seçmek niye? İstikşafi çok zor söylenen bir kelimedir ve dil bunu kabul etmez. Türkçesi varken niye hem Türkçe olmayan, hem eskimiş, hem de çok zorunu kullanalım?

Muhabbetle efendim!