Tahir ORHAN


İNCİRLİK KOZUNU HEMEN İLERİ SÜRMELİYİZ

--------------


Her yıl nisanın son günlerine geldiğimizde acaba ABD, Ermeni meselesi konusunda “soykırım” diyecek mi demeyecek mi endişesine kapılırız. Önceki başkanlar “soykırım” sözünden itina ile kaçınıp “büyük felaket” ve benzeri ifadelerle bu süreci geçiştirirken, Joe Biden, kendine göre cesur davranıp “soykırım” dedi. Bu, ilk oluyor. Üstelik son derecede saygısızca bir şekilde böyle diyeceğiz diye önceden haber vererek bunu yapması, gerçekten vatandaşlarımızı incitmiştir. Bunun karşılığı hemen verilmelidir. Türkiye, bu şaibe ile yaşayamaz, yaşamamalı.

Ancak sadece ABD değil içte de bazı soysuzlar, “Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi” şeklinde çok talihsiz beyanatlar vermektedir. Mesela HDP’liler bu görüştedir. Açıklamalarında, Rum, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi ve Ezidi halklarına katliamcı bir siyasetin reva görüldüğünü söylemektedirler. Bunlara da hesabı sorulmalıdır.

ABD’ye ve muhtemel onlardan cesaret alıp benzer açıklamalar yapacak bazı Avrupa ülkelerine hemen cevapları verilmelidir. ABD için yapılacak en önemli eylem, müttefikliğimizin gözden geçirilmesi, bazı yaptırımların uygulanması ve İncirlik Üssü’nün hemen kapatılması kararı alınmasıdır. Hatta Kürecik’in bile… Çünkü bunlar, tamamen Türkiye’nin inisiyatifindedir. Anlayacağınız, ABD ile bütün bir geçmiş yeniden gözden geçirilmelidir. Hatta daha da ileri gidip Türkiye’nin NATO üyeliği bile askıya alınmak veya tamamen çıkmak sadedinde ele alınmalıdır.

Ayrıca ABD’nin dünya milletlerine uyguladığı soykırımlar da mutlaka kanıtlarıyla ortaya konulmalı, asıl soykırımcının Amerika olduğu dünyaya ilan edilmelidir.

Daha soykırım iddialarının tarihi gerçeklerini anlatmıyoruz bile. Çünkü yıllarca onları bu sayfalarda sayıp döktük. Hainlerin iddia ettiği bir buçuk milyon Ermeni katledildi ifadesinin gerçekten ne kadar uzak olduğu, o yıllarda Türkiye’de yaşayan tüm Ermenilerin bir milyonu geçmediği tarihi kaynaklarla ispat edilmiştir zaten.

1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesine göre, 1915 olaylarının soykırım olabilmesinin imkânı bulunmamaktadır. Sözleşmede, bir grubu yok etmeye yönelik belirgin bir niyetin olması şartı vardır. Oysa 24 Temmuz 1917 tarihli bir diplomatik notaya (memorandum) göre, Taşnak ve Hınçak örgütleriyle herhangi bir bağlantısı bulunmayan ve Osmanlı hükümetine bağlılıklarını sürdüren Ermenilerin, 1917 yılında bile devletin çeşitli kademelerinde halen görevlerini sürdürdüğünü görmekteyiz. Bu sırada Osmanlı bürokrasisinde stratejik görevlerde 522 Ermeni’nin çalıştığı kayıtlarda mevcuttur.

Ancak bu vesileyle önemli bir eksikliğimizi de ortaya koyup biran önce giderilmesine çalışmalıyız diye düşünmekteyiz. O da, Ermeni tezine karşı oluşturulacak sağlam bir Türk tezidir. Hemen tarihçilerimiz, antropologlarımız (insan bilimciler), sosyologlarımız (toplumbilimciler), diplomatlarımız, politikacılarımız bir araya gelip bu tezi hazırlayıp dünyaya duyurmalıdır.

Bir başka gerçek de şudur: Amerika’nın sefil başkanı soykırım dedi diye karamsarlığa kapılmamalı, yolumuza bakmalıyız. Türkiye, Irak’ın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Aklımız orada olmalı, terörü ininde boğmalıyız. Anlaşılan o ki, bütün cephelerde mücadeleye bir süre daha devam edeceğiz. Bir süre daha diyoruz; aslına bakarsanız bu mücadele hiçbir zaman bitmeyecek. Yerkürede Türklere de bu rol biçildi. Üç tarafı denizlerle, dört tarafı hainlerle, soysuzlarla çevrili bir vatanda yaşamanın bedeli de budur işte.

Son söz olarak şunu söylüyorum: Soylarını kırdıysak, neden hâlâ yeryüzünde Ermeni var?

Muhabbetle efendim!