Ahmet MUTLUOĞLU


Laftormi Meydan Savaşları


Geçenki yazıma yaptığı yorumla, Holaysa´lı arkadaşım Yaşar Bakkal ?Hocam güzel anlattın da, Zeleka´nın her başı dara düştüğünde Holaysa´dan yardım aldığını da yazsan iyi ve gerçekçi olurdu kanaatindeyim. Çünkü çok kere Holaysa imdatınıza koşmuştur. Malümun ilamı Holaysa mağa Zeleka. Bilmeyenler için söyleyeyim; Zeleka Holaysa´nın bir mahallesiydi.? diyerek sitem etmişti bana. Aslında ?Kurtdağı Savaşları? başlıklı yazımda Zelekalıların çok zorlandıkları zaman Holaysalıları yardıma çağırdıklarını ve ancak bu yolla üstünlük sağlayabildiklerini zikretmiştim. Yaşar Bey o yazıyı okumamış olmalı. Hatta burada tarihe not düşme bakımından belirtmemiz gereken üzücü bir olay da var aslında: Bir Harcan münakaşasında, su arkı dışında yapılan bir obanın çatısına çıkıp hartamasını sökmeye başlayan Kemer namıyla maruf bir Holaysalı´nın da, oba sahibinin içerden çatıya ateşi sonucu rahmetlik olduğunu nakletmişti bize büyüklerimiz. 

El Hak doğrudur. Zeleka uzun yıllar, belki de asırlar boyunca Holaysa´nın bir mahallesiydi. Sonra evleri ayırdık. Yani kardeştik. Zaten her iki tarafta bulunan Takaoğulları, Karahasanoğulları, Koçoğulları, Çilhorozlar ve daha birçok sülale birbirinden ayrılmadır. Daha sonra Zeleka da kalabalıklaşınca ayrı köy statüsüne geçmiş ve kovan oğul vermiştir. 

Holaysa-Zeno savaşlarında da Zelekalılar nöbet tuttular sabahlara kadar Holaysalılarla Alaysalarda? Olay bu kadar net olmasına rağmen gelin görün ki büyük kardeş de diğer komşular gibi Zelekalılarla sorun yaşamıştır her zaman. Yaylada ormandan men, köyde mera diye anılan koruluktan nüfusunu ve hakkını aşan pay alma gibi konularla Holaysa-Zeleka savaşları da devam etti yıllar boyu. 

1950´li yılların sonlarıydı. Çimento yeni gelmişti Çaykara´ya. Herkes merakla bahsediyor, çok kullanışlı ve faydalı olduğunu anlatıyordu. Yunus Mustafa oğlu İsmail Yılmaz (1932-1952) eşi Emrullah Muhammet Kızı Hamide Yılmaz (1927),  genç yaşta beyini yitirir ve yeni çıkan bu ürünün yardımı ile anısına kalıcı bir eser ve hayır yapmak ister. Bu amaçla Laftormi Düzü´nde bulunan ve uzun bir ağacın oyulması suretiyle yapılan hayvan suluğunu kalıcı betona dönüştürmek ister. Bu isteği köy ileri gelenlerince de kabul edilir ve sulak inşa edilir. Gelin görün ki Holaysalılar rahatsızdır bundan. Nasıl olur, Zelekalıların yeri değil ki orası diye. 

Havanın parçalı bulutlu olduğu, yaylaların cıvıl cıvıl insanlarla, otlakların binlerle ifade edilen inek nahırları ve koyun sürüleri ile şenlendiği bir Salı günü, henüz betonu kurumayan suluğa saldırıya kalkarlar. Yayla anında haber alır; sopasını, tahrasını, baltasını kapan Laftormi´ye koşar. Ben 5-6 yaşlarındayım; bize çok yakın olan düze çıkınca o zamana kadar hiç görmediğim ve hala zihnimde canlı bulunan bir kalabalık doldurmuştur iki futbol sahası genişliğindeki düzlüğü. Mahakambos, Çahmut, Tufa, Evoşka, Ğorğoras Yalası, Alaysa akar Laftormi´ye. O gün Çaykara´nın haftası olduğu için bir haylı insan da, Yente, Buşur, Şenus Irmağı, Foliza gibi dağ köylerinden mevcuttur sahada. 

Kalabalığın dışından izliyordum. Bağrışmalar, haykırmalar, Ekrem Teke (1940-1998) ile Mustafa oğlu Mehmet Teke (1942-?)´nin sopalarını kaldırarak ileri atılışları ve Zelekalılarca engellenmeye çalışıldıkları canlı olarak gözümün önündedir. O arada kavganın başladığı ve Kofali (Mehmet Kılıç,  Ali Osman oğlu, 1916-2004) ile Rafet´in (Rafet Başoğlu, Mahmut oğlu, (1912-1985) burunlarının kanatıldığı haberi gelir saha dışına. Kan dökülmüş, savaş fiilen başlamıştır!.. 

Kenardaki ihtiyarlar, nineler ve çocuklar heyecan ve korku ile beklerken üç el silah sesi duyulur ve uğultular kesilir. Kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başlar. Sonra anlaşılır ki, işin vahim boyutlara ulaşacağını anlayan bir dağlı, atının üzerinde, silahını çekerek havaya ateş eder ve fiiliyata geçenleri uyarır, Ğorğoraslılar ve dağ köylerinden gelenler araya girer, vukuat önlenir. Sulak da inekleri sular günümüze kadar; önceleri İsmail´in, şimdi de her ikisinin ruhu ve hayrı için. 

Ahmet MUTLUOĞLU

Çamlıca, 30. 06. 2016 

KAYNAKÇA:

1.Lütfiye Mutluoğlu, Numan kızı, (1933-?)

2.İbrahim Tuncer, Tahsin oğlu, (1949-?)