Gülden TAŞ


PANDEMİ SÜRECİNDE YAŞADIKLARIMIZ…

--------------


Bir buçuk yıla yakın bir zaman oldu korona virüs ortaya çıkalı; yaşadığım ilde olumlu ve olumsuz yanlarını kendi gözlemlediğim bir şekilde ele almaya çalışacağım!

25 bin nüfuslu küçük bir kentte bu virüs yüzünden ne çok ölümler oldu. Artvin’imizde yaşayan tanıdık bildiklerimin neredeyse yüzde 20’si vefat etti. Zamansız ölen herkese içimiz yanar elbette ama okumuş kesimden doktor, mühendis, vali, savcı ve donanımlı insanlar ölünce benim canım daha da çok yanıyor. O yere gelmelerinin hiç kolay olmadığını ve tüm insanlık adına çok emek verdiklerini bildiğimden olsa gerek!

Pandemi sayesinde küçük esnaf tamamen kepenk kapattı fakat zincir marketler, kendilerine mecbur bırakılmış halk sayesinde kazancını yüzde 100’e çıkardı. Artvin kent merkezinde, o büyük zincir mağazalardan her birinin en az  7 - 8 marketi olup akla gelecek her şeyi satmaları küçük dükkânları yok etti. Göz göre göre buna ülkeyi yönetenler hiç ses etmedi diyebilirim; yaptırımlar konuşulsa da hepsi sözde kaldı.

Eğitim konusu ise tam bir fiyasko ile sonuçlandı. 5 - 6 yaşında çocukların eline verilen bilgisayar ve tabletlerle ders yapacaklarını beklerken bırakın ders çalışmayı aynı ev içinde çocuklarımızı kaybettik. Buradan anne babalara; çocukları ile en son ne zaman karşılıklı oturup yüz yüze ve gözlerinin içine bakarak konuştular?

Çocuklarımızın yemek masasına oturduklarında hep aceleleri vardır; konuşacak olduğun zaman da ne diyorsan çabuk söyle’ derken seni ciddiye bile almıyorlar adeta. Uzaktan eğitimle çocuklar bomboş üç dönem bitirdi.

Avrupalı top tüfekle yıkamadığı kalelerimizi virüsü bahane edip berhava etti. Tablet bilgisayar ve telefonla evimizin içine hatta mahremimiz olan yatak odamıza kadar girip çocuklarımızın beynini bilgisayar oyunları ile yıkarken kaç ailenin yok olmasına sebep oldu.

Evlilikler menfaat üzerine kurulurken kimsenin kimseyi çekmeye tahammüllü kalmadı. Hani evlilik müessesesi iyi günde kötü günde hep beraber olmaktı, destek vermekti; ne değişti şimdi?

Virüs yüzünden eve kapanan insanlar televizyon başında zaman öğüttü. Aileler tv dizilerine kendilerini öyle kaptırdılar ki çoğu insanlar gerçek yaşamla sanalı karıştırmaya başladı. Fakat öylesine de etkilendiler ki, eşlerin birbirlerini aldatmasından tutun da sudan sebeplerle boşanmalara kadar bir sürü aile dramı ortaya çıktı.

Dizilerdeki lüks yaşamı özendirme sahneleri, aile içinde çatışmaları tetiklerken herkesin herkesle kanlı bıçaklı olup insan öldürmenin çok sıradan bir olaymış gibi gösterilmesi de işin tuzu biberi oldu. Bu yüzden eline her kesici aleti alan ortalığı kana bulamayı, eline bir silah geçiren tetiğe basıp insan öldürmeyi çok sıradan bir olay olarak görmeye başladı.

Kurumlardaki esnek çalışma yüzünden verim oldukça düşerken, özelde çalışan pek çok insanın mecburiyetten işine son verildi.

Virüsün iyi yönleri de oldu. Nasıl olur diyeceksiniz şimdi. İki çocuğunu yatılıda okutmak zorunda kalan benim gibi biri için iki oğlumun da yanımda olmasını bu virüse borçluyum.

Burnu bir karış havada gezenler vardı; sanırsın dünyayı bunlar yaratmış ama bu virüs sayesinde öğrendiler ki para, mevki, makam işe yaramıyormuş, herkesi toprağa katıyormuş.

Temennim odur ki, her şey normale döner, olumlu gelişmeler yaşanır ve çocuklarımıza aydınlık yarınlar bırakırız.

KORONA

Çok şükür kurtulduk, bitti diyorken

Yeni bir dalgayla vurdu korona

Yakamızdan düştü, gitti diyorken

İllallah dedirtti, kırdı korona.

 

Kuş gribi var iken geçti yerine

Her gün biraz daha daldı derine

Akciğer bitince göçtü ser'ine

Koşar adımları yordu korona.

 

Bazı yaş grubu evinde saklı

AVM'ler açık, tostçu yasaklı

Bu işe ermiyor kimsenin aklı

Bu göz bunları da gördü korona.

 

Dünya avucunda, sıradan geçti

Bünyesi zayıflar ölümü içti

Zenginin, fakirin huzuru kaçtı

Sevgili yar diye sardı korona.

 

Mutasyon diyorlar yüz değiştirmiş

Eklemiş birkaçta öz değiştirmiş

Kılıktan kılığa göz değiştirmiş

Bilmem nedir bizle derdi korona.

 

Kimi dinlemedi, sokağa çıktı

Oyun, eğlencede yasağı yıktı

Vallahi varlığı canı çok sıktı

Fazla kabak tadı verdi korona.

 

Oğluma sarılsam; "anne, zor" diyor

Sokağa çıkarım, polis "dur" diyor

Şeytan "silahını alıp vur" diyor

Sitresli bir hâlde gerdi korona.

 

Anneme, babama hasret yaşarım

Bu nasıl bir iştir, hala şaşarım

Bu illetle evli olsam boşarım

Eve, her deliğe girdi korona.

 

Kalmadı çarşının, pazarın tadı

Anılıyor artık her yerde adı

Aşı erken çıksa dolsa miadı

Kolera, vebadan zordu korona.

 

Küçük, büyük herkes tanıyor onu

Gündemden düşmüyor edilen konu

Bilmem ne olacak bu işin sonu

Gülden der en büyük şerdi korona..