Tahir ORHAN


SARI ÖKÜZÜ VERMEMELİ

-----------------------


2 hafta kadar önce Ermenilerin saldırılarına karşılık veren Azerbaycan ordusu, bu eylemle fiili bir savaşın da içini girmiş oldu. Aslında bu savaş, 30 yıl kadar önce Karabağ’ın işgaliyle sonuçlanan çatışmalara verilen aranın da sona ermesi anlamına geliyordu. O zaman, özellikle AGİT MİNSK grubu diye bilinen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının, ateşkes çabaları ile savaşa ara verilmişti. Fakat bu grup, Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarının geri verilmesi yönünde bir çaba sarf etmemişti. Böylece de, ülke topraklarının yüzde 20’si, 30 yıldır işgal altında bulunuyordu.

Ermenilerin, temmuz ayı ortalarında, başta Tovuz olmak üzere hem Azeri mevzilerine hem de sivillere ateş açmasıyla, yeni bir döneme girilmiş oldu. Bu, aynı zamanda ateşkesin de sona ermesi anlamına geliyordu. Azerbaycan, bunu büyük bir fırsata çevirebilecekti. Çünkü Karabağ’ı kurtarmak vardı sonunda. Üstelik de Ermenilerin saldırmasıyla da haklı duruma gelmişti. Zaten ABD ve Rusya dâhil hiçbir dünya ülkesi, Azerbaycan’ı haksız bulmuyor. Fransa, tarihten beri Ermenilere karşı bir sevgisi olması ve, var olan Türk düşmanlığı hasebiyle Ermenilerin yanında yer alıyor. Yer almakla kalmayıp, çeşitli şekillerde destek de vermeye devam ediyor. Fransa’nın, PKK sever olduğunu da unutmayalım. François Mitterrand’ın (Fransuva Miterand) dul eşi Danielle Mitterrand, Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan’la yaşadığı aşkı da tabii… Bunlar, baştan beri Ermeni ve PKK sever…

Tekrar, kardeş Azerbaycan’a dönelim. Azerbaycan ordusu, Ermenilere karşı büyük bir zaferle yoluna devam ederken, daha önce bu olguya pek kayıtsız kalan Rusya, birdenbire ortaya çıkıp, ateşkes isteğiyle Moskova’da tarafları toplantıya çağırdı. Nihayetinde ateşkes ilan edildi. Edilir edilmez de Ermenistan, daha önce de bir iki kez saldırdığı Gence’de tekrar sivillere ateş açtı. Bu durum, Ermenistan’ın bir ateşkes istemediği, sadece köşeye sıkıştığı darboğazdan kurtulma, belki de Rusya’yı sahaya çekmenin peşindeydi.

En çok korktuğumuz da buydu. Bir gizli elin devreye girmesiyle Azerbaycan, geri adım atacak, ateş kesecek. Nitekim Rusya, buna önayak oldu. Kısacası sarı öküzü verdiler. Arkası nasıl olsa gelirdi.

Şimdi yapılması gereken, ateşkesin ihlâl edildiğini öne sürerek, yeniden savaş haline dönülmesi, Karabağ azat olana kadar hiç durmadan Ermenilerin vurulmasıdır. Ya da, pek ihtimal vermiyoruz ama Ermeniler masaya oturacak, 30 yıldır işgal ettikleri topraklardan şartsız bir şekilde geri çekilecek. İşte bu noktada, Türkiye’nin devreye girmesi gerekecek. Zaten Türkiye’de halk bunu can ü gönülden istemektedir. Bunu kulak ardı etmek mümkün değil. Gerçi, Doğu Akdeniz, Adalar Denizi, Yunanistan, Kıbrıs, Suriye, Irak gibi konularla, içeride de PKK ile uğraşan Türkiye’ şimdi de Azerbaycan’la ilgilenmek zorunda kalacak ama büyük devlet olmak bunu gerektiriyor.

Bir gerçeği daha vurgulamak istiyoruz. Rusya’nın baştan beri Ermenilere soğuk davrandığına dair çeşitli söylentiler dolaşırken ben buna hiç inanmamıştım. Nitekim bunu daha önceleri de yazdım.

Çünkü Ruslar, bizim ezeli düşmanımızdır. Aslına bakarsanız, Bir zamanlar Libya, geçmişte ve halen Pakistan dışında pek de destekçimiz yoktur. Buna, din kardeşlerimiz saydığımız İslam ülkeleri ve kardeş ülkeler olan Türk Cumhuriyetleri de dâhil.

Siz değerli okurlarımıza “Merhaba” dediğimiz bu ilk yazımızı, Hüseyin Nihal Atsız’ın, 4 Mayıs 1941’de oğlu Yağmur’a yazdığı vasiyeti ile bitirelim. Ne demek istediğimiz daha kolay anlaşılır.

Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigâr olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.

Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerdeki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.

Tanrı yardımcın olsun!