Zihni AĞIRMAN


​​​​​​​SUSAN KALEMLER

----------------------


32 yıldır bu şehirde gazetecilik yapıyorum.

Bu meslek çok şey kattı bana

Anadolu’nun Bab-ı Ali’si olarak bilinen Trabzon basını çok eskilere dayanıyor. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nin kuruluşu ise 1945 olarak not düşülmüş.

Adı büyük kendi küçük bu şehirde gazetecilik yapmanın verdiği keyfin yanında bir kadar da zorlukları vardır.

Gazetecilik mesleğim boyunca bu şehrin ve bölgenin her sorununa ortak olduk, diğer meslektaşlarım gibi çözüm noktasında katkı sağladık.

Futbolunda, asayişinde, trafiğinde, yatırımında, her türlü sorununda olduk.

Binlerce, on binlerce insanı tanımamıza vesile oldu.

Gazeteciliğin hem iyi hem de kötü yanları vardır.

Sırası gelince birilerini rahatsız edersiniz, sırası gelince sevdiklerinizi üzersiniz, sevdiklerinizle üzülürsünüz.

Sevdiklerinizin haberinizi yazarken gözyaşlarınız klavyenize damlar.

Çok kıymetli insanlarla çalışma fırsatım oldu.

Gazeteciliğe başladığım 1988 yılında Ziyad Nemli üstadımız Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanıydı. Ve meslekte ilk ödül aldığımı 32 yıl önce O’nun ağzından duymuştum.

Hiç unutmuyorum. Araklı’nın en yüksek köylerinden birinde Ermeni katliamını yaşayan ve “Ermeni Mezalimini gördüm” manşetiyle yayınlanan 100’ün üzerinde yaşlı bir çınarla, yaptığım röportajla kazanmıştım.

Meslek hayatım boyunca çok sayıda üstatla, arkadaşımla çalışma fırsatı bulmamın yanında birçoğunun da acısını yaşadım.

Üstadımız Ziyad Nemli ile birlikte birçok değerimizi kaybettik.

Hepsinin acısını içimizin derinliklerinde yaşadık.

Ömer Güner, Mehmet Tan, Ayhan Kıyak, Özgür Baran, Orhan Kaynar, Emin Şefik Yılmaz, Hamdi Yazıcı, Atilla Baydar, Suavi Kaptan, Refik Karaağaçlı, Muharrem Kaya, Muharrem Özağcı, Ali Zengin, Adem Azal, Ahmet Kayacık, Sebahattin Barutçu, Ekrem Kamburoğlu, Turgay Murtezaoğlu, Mehmet Güner, Halil Bayram, Turgut Özdemir, Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu, Muhammet Taş, Serdar Sevim, Abdullah Turhan ve 25 yıla yakın uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptığım Salih Çamoğlu abim.

20 yıla yakın süre aynı gazetelerde çalıştım Salih abiyle.

Beni sarsan kayıplardı bütün bu değerler.

Elbette bizden önce bu şehre ve Türk basınına hizmet eden çok değerli kalemler de vardı. Üstadlarımız vardı.

Bekir Sukuti Kulaksızoğlu, Zeki Yağmurdereli, Şevket Çulha, Kemal Kefeli, Ali Kalkanoğlu, Cemal Rıza Osmanpaşaoğlu.

Hepsinin adı bu şehre altın harflerle yazılmalı, yaşatılmalı. Bütün meslektaşlarımı rahmetle minnetle ve şükranla anarken hayatta olanlara da sağlıklı ömürler diliyorum.

Son bir ayda Trabzon basını çok önemli değerini yitirdi,

Bu şehre gerçekten değer katan insanlar.

Değer üstü değer insanlar.

Prof. Dr. Haydar Baş

Hem bir siyasi partinin genel başkanı hem de Mesaj, Meltem Tv ve Mesaj gazetesinin sahibi. Yüzlerce insana ekmek kapısı açan önemli bir şahsiyet.

Mekanı cennet olsun.

Yüreğimizin derinliğine yara açan iki isim var ki kelimelere sığdıramıyorum.

Harun Yavruoğlu

Hikmet Aksoy

Her iki değerli insan, gazeteciliğin yanında aynı zamanda birer sanatçıydılar.

Hikmet Aksoy abimle Karadeniz TV’de 2 yılı aşkın bir birlikte çalıştık.  Türkiye’nin 81 vilayetinde yayınlanan gazetelere günlük karikatürler çizen çok önemli bir sanatçı büyüğümüzdü. Her gün çizdi. Dile kolay. Her babayiğidin harcı değil bu. Çok güzel anılarımız oldu onunla. Son yolculuğunda yanında bulunamadık ama birlerce insanın gönlüne sığdırdığı bir değerdi.

Güzel insan Harun Yavruoğlu.

Şaka gibi

Bir anda uçtu avucumuzun içinden.

Hiçbir şey anlayamadık.

Bu kadar mütevazı, kibar, nüktedan, entelektüel, içi sevgiyle dolu, tam bir Trabzon beyefendisi.

Taka Gazetesi’nde kader birliği yaptık. Uzun bir yolculuğa çıkmıştık. Erken ayırdı yollarını.

Yurt içi ve yurt dışında 40’ın üzerindeki karikatür sergisiyle milyonların gönlüne girdi.

Her çizgisinde bir mana, her fırçasında bir mesaj vardı.

Yazılarındaki nazik dokunuşlarla, nalına da mıhına da vuran, fıkralarıyla hem güldüren, hem düşündüren bir büyüğümüz.

Hikmet abi 23 Mart, Harun abi 14 Nisan’da 20 gün arayla ayrıldılar aramızdan.

Sustu kalemler, sustu çizgiler.

Anlatamayız onları birkaç kelamla, sığdıramayız sayfalara

Ama onlar eserleriyle, beyefendilikleriyle, adamlıklarıyla anılacaklar.

Yüreğimizde yaşayacaksınız.

İz bırakarak gittiniz.

Bu şehir o kadar nankör değildir, sizi asla unutmayacaktır.

Yeriniz nur, mekânınız cennet olsun.