Yıldıray Uğur tarafından Karar gazetesinde yazılan ?Çaykaralı Müslüman Rumlar nasıl oldu da Müslüman Kürt düşmanı haline getirildiler? adlı yazıya araştırmacı yazar İbrahim Tuncer cevap verdi.
27 Temmuz 2019 tarihinde, Karar Gazetesinde Yıldıray uğur tarafından keleme alınan? Uzungöl´ün Uzun Hikâyesi - Çaykaralı Müslüman Rumlar Nasıl Oldu da Müslüman Kürt Düşmanı Haline Getirildiler? adlı yazıya büyük tepkiler gelmeye devam ediyor. Araştırmacı yazar İbrahim Tuncer tarafından Yıldıray Uğur´a verilen ?Tarihi bileceksin, bilmiyorsan öğreneceksin? başlıklı cevap yazısını aşağıda yayınlıyoruz.
Ülkemiz, bulunduğu tarihsel ve coğrafi konumdan dolayı binlerce yıldır fiziki, siyasi, ideolojik ve ekonomik saldırılara maruz kalmıştır. Özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılda Türklerin yeniden şahlanışını engellemek için bu saldırılar her alanda artarak devam etmektedir. Milletimizi ideolojik ve kültürel anlamda parçalayıp kafa bulandırma çalışmaları basın-yayım ile de devam etmektedir. Karadeniz Bölgesi bazında düşündüğümüzde, sanal ortamda ve basılı yayımlarla bu bölgeyi ?Rumlaştırma/Pontuslaştırma? gayretleri özellikle dış ülkelerin sağladığı ekonomik ve siyasi desteklerle devam etmektedir. Yukarıda adı geçen bu tür yazıların ısıtıp ısıtılıp tekrar önümüze getirilmesinin tek sebebi ?Rum/Pontus/Romeika? safsatalarının gündemde tutulmak istenmesidir. Yazının yayınlanma tarihi de oldukça manidardır. ?Kanımca? bu tür yazılar sadece Türkiye´nin dış ve iç düşmanları tarafından finanse edilerek, sanal ortamda ve basılı yayımlarla yayımlanan kitapların reklamı yapılarak, bilinçaltı mesaj vermek için hazırlanmıştır.
Doğu Karadeniz bölgesinde sık sık meydana gelen sel, heyelan ve çığ felaketlerinin en yoğun olarak yaşandığı yerlerden biri Çaykara bölgesidir. Arazi ve coğrafi yapısı çok dik olması itibariyle, derelerinin suyunun çok yüksek dağlarda birikmesi ve hızlı şekilde aşağı doğru akması sonucu seller meydana gelmektedir. Bu nedenle Çaykara son yüzyıl içerisinde büyük göçler vermiştir. Çaykara ilk göçünü, 1461-1515 yılları arasında Rize ili ve Sürmene ilçesinin sınır yaylalarına ve Of´a bağlı olan Bölümlü ve Yarakar bölgelerine vermiştir. 1916 Rus istilası sırasında Türkiye´nin birçok bölgesine göç vermiştir. Çaykara´da 29 Temmuz 1929 tarihindeki felakette resmi kayıtlara göre yüzlerce, gayri resmi kayıtlara göre iki bin civarında kişi hayatını kaybetmiştir. Yörenin yarıdan fazla kısmı kullanılmaz hale gelmiştir. Bu selle beraber göçler, Muş, Diyarbakır, Trabzon, Maçka, Bayburt, Erzurum, Erzincan´ın Tercan ve Çayırlı ilçelerine göç vermiştir. Çaykaralılar 1940´lı yıllarda sel ve heyelandan etkilenen Maraşlı, Ulucami, Eğridere köylerinden, Çaykara merkeze bağlı Işıklı mahallesinden, Sivas, Yozgat, Amasya Suluova´ya, Samsun´un Bafra ilçesine, Ordu´nun Ünye ve Fatsa ilçelerine yerleşmişlerdir.
19 Mayıs 1959 tarihinde Çaykara´da yaşanan heyelan ve sellerden dolayı yine muhacir yazışmaları başlar. Zeno (Ulucami) Fotinos (Kabataş) Şur (Şahinkaya) köylerinden, Hatay´ın Kırıkhan ilçesine göçme kararı alındı. Kırıkhan´da 1960´lı yılların başında meskenlerin yapımına
başlanmış olup 1964 yılında tamamlanmıştır. 1964 yılında tarla ve meskenlerin kuraları çekilir ve 1965 yılının sonunda Çaykara´dan Kırıkhan´a göçe karar verilir. Selden zarar gören üç köy halkından Ulucami´den 185 hane, Şahinkaya´dan 179 hane ve Kabataş köyünden 44 hane olmak üzere 1965 yılında 408 aile Hatay´ın Kırıkhan ilçe merkezine yerleştirildi. Yerleştikleri mahalleye de 408 Evler Mahallesi adı verildi. 1960 yılında Çaykara´da yaşanan sel ve heyelan nedeniyle, Yeşilalan (Holaysa), Baltacılı köylerinden 55 hane, Yaylaönü (Haros) ve Uzungöl (Şerah) köylerinden 405 hane, olmak üzere toplamda 460 hanenin, Hükümet tarafından Van´a yerleştirilme hususunda karar alındı. Bu aileler Van Özalp´e yerleştirildiler. 1973 yılında Çaykara´nın Şahinkaya Köyü´nden, Bakanlar Kurulu´nun 13.7.1973 gün 7/6733 Sayılı kararıyla, 61 aile Çanakkale´nin Gökçeada ilçesinin Şahinkaya Köyü´ne nakledilmiştir. Yine bu tarihte bir kısım Çaykaralı Edirne´ye ve Trabzon merkeze bağlı Pelitli Köyü´ne yerleştirilmiştir. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı´ndan sonra, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti´nin Gazi Magosa ve Güzelyurt bölgesine Çaykara´dan toplu göçler olmuştur.
Yüce Türk Devleti tarafından Türkiye´nin değişik bölgelerine göç ettirilen Aziz Çaykaralılar konusuna gelelim. Türkiye haritasını önümüze alıp bakalım. Devletimiz tarafından, Türkiye´nin Kuzeyinde yer alan Çaykaralıların gönderildiği yerler şunlardır:
Van (Türkiye´nin Doğusundadır) Edirne (Türkiye´nin Batısındadır) Çanakkale Gökçeada (Türkiye´nin Batısındadır) Hatay Kırıkhan (Türkiye´nin Güneyindedir) Kıbrıs Güzelyurt (Türkiye´nin Güneyindedir) Kıbrıs Gazi Magosa (Türkiye´nin Güneyindedir)
Haritadan ve Çaykaralıların Devletimizce yerleştirilen yerlere bakarsak, sözü geçen yazıda ?yazarın? yazdığı gibi; ?Bütün bu resmi göçlerin, Çaykaralı köylülerin anadillerinin Romeika da denen Rumca olmasıyla bir ilgisi var mıydı? Çaykaralı Rumca konuşan Müslüman köylüleri devlet Gökçeada ve Kıbrıs´a bu yüzden mi taşımayı seçmişti? Yoksa devlet bu anadil farklılığını 63 ve 74 sonrası oluşan güvenlik hassasiyetleri yüzünden bir risk olarak görüp, göçlerle kontrol altına almaya mı çalışmıştı??
İfadeleri abesle iştigaldir. Göç edilen yerleri sözde ?Romeika? diline bağlamak eğer coğrafya bilgisi yok ise ancak art niyetli olarak milletimizi ?bölme? gayretidir. Çünkü; Hatay sınırında yer alan Suriye´nin resmi dili Arapçadır. Van sınırında yer alan İran´ın resmi dili Farsçadır. Edirne sınırında yer alan Bulgaristan´ın resmi dili Bulgarcadır. Edirne sınırında yer alan ve Çanakkale´ye deniz komşusu olan Yunanistan´ın resmi dili Yunancadır ve aslında kendi başına bir dil olmayıp karma bir yapı içeren ?Rumca? ile sadece benzerliği vardır.
?Rumca? adı ile konuşulan dilin içinde değişik dillere ait kelimelerin olduğu ve bu kelimelerin arasında Luvice, Arapça, Farsça, Ermenice, Osmanlıca, Eski Türkçe, Latince, Rusça ve Gürcüce kelimelerin bulunduğu aşikârdır. Çaykara´da konuşulan dilin alfabe olarak hiçbir kaydına rastlanmadığı, İpek Yolu üzerinde olması nedeniyle her dilden alıntı aldığı tahmin edilmektedir.
Yüce Türk Devleti Çaykaralıları ikinci sınıf vatandaş olarak görseydi Ülkenin her kademesinde, her alanda bürokrat, siyaset insanı, akademisyen, bilim insanı, iş insan, sanatçı, sporcu vb. makamlara ve seviyelere gelmesine izin verilmezdi. Çaykara bölgesinden bizim tespit ettiğimiz kadarı ile günümüze kadar; 1 Cumhurbaşkanı, 38 Milletvekili, çok sayıda Bakan, Vali, Kaymakam, Bürokrat, Belediye Başkanı, 160 civarı profesör, 200 civarı doçent ve öğretim üyesi, Türkiye´nin ön önemli firmaları arasına giren şirketler, sanatçılar, sporcular, Türkiye´de her branşta adını gurur ile andığımız şahsiyetler yetişmiştir.
Yüce Türk Devletinin Çaykaralıları özellikle sorunlu olabilecek sınır boylarına yerleştirmesinin tek sebebi vardır. Her koşulda; ?Mevzu Vatan ise Gerisi Teferruattır? Diyebilecek, vatanını, milletini, bayrağını, dinini, kutsal bildiği her şeyi, canı ve malı pahasına savunacak, şehitliği en yüksek mertebe sayacak kişilerin ÇAYKARALI olmasıdır.