ABD Atatürk’ ü sevmez; Nedeni, Anadolu toprakları üzerindeki Chester Tasarısı ve buna benzer aşırı isteklerinin gerçekleşmemesidir. AB Atatürk’ ü sevmez.
Nedeni?
Sevr Antlaşması ile aralarında paylaştıkları Anadolu topraklarını onlara yar etmeyip, Lozan Barış Antlaşmasını imzalatmasıdır.
Dinciler –yani dini kullanarak çıkar elde edenler- Atatürk’ ü sevmez. Nedeni?
Neşelerinin uçurtma gibi, bilgisiz bırakılan toplulukların ipi ile göklere yükselmesi ve Cumhuriyet ile bu yükselişin durması ve azalmasıdır.
1900 yılından beri ABD’ nin gözü özellikle diğer emperyalist devletler gibi Türkiye’nin Güney Doğu Anadolu toprakları üzerindeki yeraltı ve yerüstü zenginliklerindedir. Bunu yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne Chester Tasarısı’nı dayatarak gerçekleştirmek istemiştir.
Nedir bu tasarının ana konusu?
Türkiye içindeki bütün demir yollarının yapımını üstlenerek, Güney Doğu’ daki demir yolunun Bağdat bağlantısını sağlayacak bölümün sağında ve solunda 20 km.’lik alanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin işletim hakkının 99 yıllığına ABD’ye verilmesidir.
Atatürk : ‘’Bu kapitülasyonlardan da daha ağır olur’’ gerekçesiyle metni imzalamayıp olayın gerçekleşmesini önlemiştir. Güney Doğu Anadolu topraklarımızdaki aşırı isteklerini bu tasarı ile de gerçekleştiremeyeceğini anlayan ABD, 1927 yılında kendi meclisinde Atatürk için: ’’Timur kadar hunhar, müthiş İvan kadar Sefih1 ve kafatasları piramidi üstüne oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatördür,” diyerek kötülemelere başlamıştır.
ABD’nin olumsuz tavırları, ara sıra alttan alta terör örgütlerini desteklemekle, ara sıra gemimizi güya yanlışlıkla vurup batırmakla, ara sıra da askerlerimizi ülke dışındaki görevinde uykudan kaldırıp başlarına çuval geçirmekle devam etmiştir ve de devam etmektedir. Kendi yaptıklarını unutup Atatürk’e kan dökücü (hunhar), Uçarı (sefih) , İlk Rus Çarı Korkunç İvan sıfatlarını vermekten çekinmez. Oldum olası Türk toprakları için, Türk insanı için ve ABD çıkarlarına ters düşen ulusalcı, kararlı, tutarlı, onurlu, şerefli bir lider olan Atatürk için iyi bir rüya görmeyen ve de görmek istemeyen bir devlet için kötü duruşu, çirkin söylemi ve olumsuz tavrı anlamak zor değildir.
Aklı susturup olaylara sadece gözleri ve kulaklarıyla yaklaşan, bilimi süresiz izne çıkaran, bilinçsiz toplulukların sırtında yükseldikçe şımaran, şımardıkça karanlıkları daha da karartan dincileri –yani dini kullanarak çıkar elde edenleri- anlamak da zor değildir. Çünkü bunlar, son zamanlarda kafaları bellerine düşmüş ve bu bölgeden anlamsız ve ahlaksız düşünceler üreten yerli sevmez, saymazlardır. Atatürk’ e dini saptıran, Şeytanı temsil eden demelerinin nedeni; Türk halkını en kısa zamanda okur-yazar yapıp bu karanlık düşünceli kişilerin egemenlik alanlarını daraltmasıdır. Baskıcı, yasak koyucu Emevi ekininin, Türk toplumu üzerindeki kutsal kitabımızla bağdaşmayan uygulamalarının alan bulamayışıdır. Orunlarını cahil bırakılmış halkın sayesinde koruyan bu sevmez saymaz dincilerin – yani dini kullanarak çıkar elde edenlerin- saygınlıklarının sarsılmalarıdır, bilgisizliklerinin anlaşılmasıdır. Atatürk, maddi olanakların kısıtlı olduğu o zamanlarda yüce kitabımızı Türkçe açıklamalı olarak 10000 adet bastırıp halka dağıtmakla, bu karanlık düşünceli insanların önüne duvar örmüştür. Türk ulusu gerçekleri gördükçe saygınlık kaybeden dinciler, -yani dini kullanarak çıkar elde edenler- İçkici, ateist, gâvur, dinsiz gibi çirkin sözlerle saldırdıkça saldırmışlardır Atatürk’ e. Burada ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ söylemi ile çıkarın nasıl ön plana geldiği, çıkarcıların ulusal değerleri yok sayıp, emperyalist güçlerle nasıl söylem, eylem birliği içine girdikleri açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Atatürk’ü sevmemek, ulusal ve dini değerlerimizi sevmemektir. Peygamberimizin “İstanbul’u fetheden komutan ne büyük komutandır,” sözüne inanıyorsak Atatürk, Fatih Sultan Mehmet’ ten sonra bu isteği yerine getiren ikinci büyük komutandır; yüce Peygamberimizin övgüsüne layık olmuş, İstanbul’un düşman çizmesi altında kalmasına yedi düvele rağmen karşı koyan komutandır. Bu felsefe iyeleri, bu kutsal topraklar üzerinde şerefli, onurlu ve de namuslu yaşamaya itiraz eder durundadır; kötülüğün yerli temsilcileridir, yerli işbirlikçilerdir, bilimin kafasını ezmeye çalışanlardır. Yani İşin özü şu: ABD ve AB Atatürk’ ün kötü olduğunu söylüyor. Yerli sevmez ve saymaz olan dinciler –yani dini kullanarak çıkar elde edenler- de Atatürk’ ün kötü olduğunu söylüyor. Geometri biliminde bir gerçek var: Ayni şeye eşit iki şey, birbirine eşittir. Bu gerçekten yola çıkarak ABD eşittir AB, o da eşittir yerli sevmez-saymaz dinciler diyebiliriz. Hainlerin ortak payda olarak birleştikleri şahsiyet ulu önder Atatürk’ tür.
Atatürk düşmanlarına baktığımızda, yanlışlarına ve günahlarına âşık olmuşları, Ulusal kimliğini, dini ve ekinsel değerlerini çıkar uğruna ayaklar altına alanları, hipodrom atları gibi başladıkları yere geri dönüp duranları, Kurtuluş Savaşımızı küçümseyenleri, bilgisizlikleriyle yetinenleri, demokrasiyi yadsımayı hüner sayanları görürsünüz. Bu sevmez-saymazlara diyorum ki; Ortağınız olan emperyalist devletler biliniz ki; aradıklarını bulduklarında, elde ettiklerinde, kısacası sizinle olan işleri bittiğinde sizi karadul2 gibi zehirleyip öldürmekten geri durmayacaklardır.
Sefih: Zevk ve eğlenceye düşkün, uçari
Karadul: Çok zehirli kara renkli örümcek. İşi bittikten sonra eşini zehirleyerek öldüren bir özelliği var.