Bir gün öncesinde müthiş yağan yağmurdan eser yok. Pırıl pırıl bir güneş sıcak bir hava, havada hiç bulut yok. Sohbetle devam eden yolculuğumuz sonrasında Arsin Organize sanayi bölgesine uğrayarak orada bulunan Çaykara ve Dernekpazarlı işadamlarımızın kurdukları tesislerin daha sonra haber yapmak için çektiğimiz fotoğraflarından sonra tekrar yol alıyoruz yolculuğumuza. İlerlediğimiz her kilometrede yeşilin bütün tonlarını taşıyan çayırlar, çay bahçeleri, ağaçlar birbirini takip ederek Of?tan Solaklı vadisine ve Çaykara yoluna sapıyoruz.
Birkaç dakika sonra yükselen dağlar ve arada büyük gürültü ile akmakta olan Solaklı deresi. Berraklığı kaybolmuş çevreye küs kirli, bulanık bir görüntü vererek.
Tabi ki bunun nedeni de dere üzerine kurulan adım başı Hidroelektrik Santralleri ve dağların dibinde ucu görülemeyen tüneller, beton yığınları bu güzel vadinin özgün görünüşünü ve göz zevkimizi şimdiden bozmaya başladı bile.
Yolculuğumuz, Taşhan, Dernekpazarı, Çaykara derken Uzungöl vadisine giriyoruz. Yükseklere çıktıkça kulaklarımızdaki uğultular yükselmeye başlıyor, Karaçam ve Uzungöl yol ayırımında, farklı derelerin birleştiği yerden doğa harikası her yıl binlerce turistin geldiği güzergâh olan uzungöl Taşkıran vadisine doğru sapıyoruz. Bu arada Taşkıran Beldesinde daha önce açılan ve iyi yönetilmediği için üretimine ara verilen o bölgeye ait en büyük tesisin yeniden açılması ile ilgili çalışmaları yerinde görmek için Uzungöl Süren su fabrikasına uğruyoruz. Yaptığımız kısa ziyaretin ardından, burada yolculuğumuza eşlik edecek olan Niyazi Zengin`i aramıza alarak, yolcu yoluna diyerek tekrar yola çıkıyoruz. Bir süre sonra yol üzerinde bulunan,Demirkapı Köyünden 52 yıldır gezgin arıcılık yapan Turan Turan ve eşi Hayriye turan yolumuzu kesiyor. Orada koydukları 150 kovan?la arıcılık için küçük bir mekân yapmışlar yol kenarında. Ürettikleri baldan bize ikram ederek küçük bir sohbetten sonra yolumuza devam ediyoruz.
Nihayet Trabzon Uzungöl arasındaki 94 km yolun sonuna geliyoruz. Önümüze yöremizin ve bölgemizin gururu Turizm harikası Beldemize varıyoruz. Önümüz, Sağımız solumuz Çam ormanlarla kaplı ortasında büyük haşmeti ile Uzungöl var.
Köyün ortasında akan dere üzerinde bulunan Eski değirmen ve Ding
Uzungöl dendiğinde akla ilk gelen isim Dursun Ali İnan?dır. Ona uğramadan geçemezdik. O 1987 yılından beri Uzungöl?ü bu noktalara getiren tek adamdır .. Aracımızı inan tesislerinin önüne çektik, Kapıda oğlu Mehmet İnan bizi karşıladı. İçeri girdiğimizde her zaman olduğu gibi mütevazi kişiliği güler yüzü ile hoş geldiniz diyerek oturuyoruz..Hemen kahvaltı yapmamız için görevlileri çağırıyor.Önümüze açık büfe kahvaltılık ve Kuymak geliyor. Kahvaltı süresince sohbetimiz devam ediyor. Kahvaltı molasından sonra tekrar yola çıkıyoruz. Uzungöl Beldesinden çıkınca, asfalt olmayan toprak yolda ilerlememiz devam ederken dere seviyesi ile de aynı hizada oluşumuz, derin bir vadide akan nehrin yükselen coşkulu, beyaz köpüklü suları, yolun sağında ve solunda haşmetli dağların arasında haldizen vadisine ilerliyoruz. 2050 metre yüksekliğe geldiğimizde ormanlık alandan çıkarak önümüze ahşaptan yapılmış eski yayla evleri ve aralarda betonarme evler bulunan Demirkapı köyüne ulaşıyoruz. Köyün ortasında akan derenin haşmetli gürültüsünü bir süre dinliyoruz, başlıyoruz teknolojinin bize sunduğu imkânlardan faydalanmaya, video çekimi ve fotoğraflar çekmeye başlıyoruz bu doğa harikası yerlere..
Köyün içinden yukarılara doğru çıkıyoruz. Çevremizde izlediğimiz çok güzel manzaraların yanında güzel görünümlü ahşap yayla evleri doğa ile olan bütünleşmeyi tamamlarken, maalesef aralarında tek katlı yapılan bu betonarme evler de görmek, istemediğimiz manzaralardı.
Burası özellikle de bana inanılmaz bir heyecan verdi. Anlatılamayacak kadar güzel bir manzara, karşımızdaki haşmetle duran dağlar ve eteklerinde ara, ara görülen kar kürtükleri, beyaz, beyaz parlarken, temiz serin bir hava, yeni, yeni açmakta olan rengârenk çiçekler ve buz gibi soğuk beyaz köpüklerle akan küçük küçük derecikler.
Köyün içinden geçerek Balıklı göl yoluna takıp ederek zirveye çıkıyoruz. Maalesef kar Kürtlükleri bize göllere çıkmamıza izin vermiyor. Atlas dergisi tarafından Dünyada 50 saklı cennet olarak gösterilen bu vadinin zirvesinde çektiğimiz manzaralardan sonra yavaş yavaş inişe geçiyoruz.
Diğer bir durağımız, Çılgın Çaykara?lı Şükrü Fettahoğlu?nun dokuz milyon dolar (yaklaşık 16 trilyon lira) harcayarak yaptırdığı Fettahoğlu Grand otel. Pladi turistik tesislere gitmek için yola çıkıyoruz. Uzungöl, Demirkapı gurup yolundan ayrılarak 7 km zirveye çıkmaya başlıyoruz. Dar yollardan ve inanılmaz bozuk yollardan çıkarak 1880 metre yükseklikte Çayırbağı Köyü Yente mevkiinde Pladı tesisleri yanaşıyoruz. Karşımıza inanılmaz bir tesis çıkıyor. Bu kadar büyük paralar harcayarak, yolu olmayan bir tesisi buralara kazandıran Sayın Fettahoğlu?na bir Çaykaralı olarak inanın söyleyecek kelimeler bulamıyorum. Bence o her şeyi hak ediyor.
Otele varıyoruz. Mütevazı kişiliği ile bizi karşılayan Fettahoğlu, Oteli gezdirdikten sonra sohbetimize başlıyoruz. 20 vadiye bakan manzaralı bir yerde başlayan sohbetimiz yemekle devam etti. Sayın Fettahoğlu?nun bu kadar paraları harcamasına hiç pişman değil. Tek üzüntüsünün tesisle Uzungöl arasında bulunan yolun bozuk olması, çalmadık kapı bırakmamış tüm yetkililere söylemesine rağmen hala hiçbir sonuç alamaması. ?Yolun bu otele yakışmadığını? söylemesi. İnanın hepimizi üzdü. Haber yapmak için yaptığımız uzun söyleşinden sonra, Trabzon?a dönüş yolculuğumuz için yola giriyoruz.
Demirkapı yukarı mahallesinde camii önünde oturan Köylüler
Muhteşem bir günün gezisini güzel bir şekilde tamamlayıp, Çaykara bizim için vazgeçilmez bir tutku olduğunu hissederek, başka bir gezide buluşmak üzere, Hoşça kalın, diyoruz.
Balıklıgöl yolu hala karlı
Demirkapı köyü aşağı mahallesi tarihi camii
Ziyaretimiz sırasında yerli tursitlerin Çifte köprüler mevkiinde horon oynarken
Foto Haber: Çaykara Gündem