Tarih: 11.11.2012 13:44

Prof. Dr. Beyza Üstün: HES`ler Eko sistemi bozdu,Ölüm sırası bize geliyor!

Facebook Twitter Linked-in

Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, ?Türkiye?nin her yerinde tüm dereler şirketlere teslim edilmiş durumda. Dereler kurutularak su artık canlılara ulaşamayacak, eko sistem bozularak birçok canlı ölecek, devamında sıra bize gelecek?, iddiasında bulundu.

Şerah Güneşi Platformu tarafından düzenlenen panelde konuşan Prof. Dr. Beyza Üstün, Doğu Karadeniz Bölgesi`nde inşa edilen HES?lerin dereleri kurutacağını buna bağlı olarak, eko sistemi bozacağını ölen her canlıdan sonra sıra bize gelecektir, dedi.

 

Uzungöl Laz Food Restorant salonunda gerçekleştirilen panele; Çaykara Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Başkanı Murat Akyüz, Uzungöl Turizm Derneği Başkanı Zeki Soylu, Uzungöl Merkez Muhtarı Mustafa Tahan, Uzungöl Çamlık mahallesi muhtarı Ahmet Karaca, Şekersu Köyü Muhtarı Tahir Erdoğan, Trabzon ve civar ilçelerden gelenlerle birlikte Uzungöl halkı ile Karadeniz Teknik üniversitesinden gelen bazı öğrenciler katıldı.

 

Ben, Uzungöl?ü herkes gibi seviyorum. Sizin kadar içinde yaşamıyorsam bile dışarıdan görebildiğim bu güzellikleri. Ve her gün içinde yaşadığımız bir yığın canlının eğer birileri doğanın içindeki yaşamı sağlayan suyu oradan alırsa yaşam başka bir şekle dönüşecekse buna nasıl seyirci kalırız diye sözlerine başlayan Prof.Dr.Beyza Üstün, ?2011 tarihi itibari ile Trabzon il sınırları içinde 126 tane Hes santralı yaptırmak üzere farklı şirketlere teslimiyet var. Sadece başınızda uzungöl yok. Şunu diyebilirsiniz, aşağıdaki hes?ler beni ilgilendirmiyor. Dere yatağından su aldığınız zaman orada yaşayan tüm canlılar yavaş yavaş etkilenmeye başlar ve tüm dere yatağını etkiler?, dedi.

Üstün; Artvin vadisinde yapılan hes?ler den sonra o bölgede şimşirler kurumaya başladı. Su bir yerlerde tutuluyorsa mutlaka bu eko sistem etkilenecek, bu etkilenmeden eğer suya erişemeyenler varsa, ilk önce hassas olanlar gidecek. Bu derelerin üzerine bütün hes?ler bittiğinde başka bir yeşil olacak, mevcut bitkiler başka şekle dönüşecek. Şunu deme hakkımız yok aşağıda yapılsın burada yapılmasın diye veya öbür vadide yapılsın burada yapılmasın diye, böyle bir düşünceye hakkımız yok. Çünkü 2008 den itibaren bütün su kullanım antlaşmaları 2010?un sonuna kadar şirketlere verilerek bitirilmiştir.

Bütün dereler kaynağından döküldüğü yere kadar tek tek şirketlere teslim ediliyor. Halkın mücadele ettiği yerlere girilemiyordu birde doğal sit alanı ilan edilen yerlere. Çünkü mahkeme oralara giren şirketlere sit alanı engelini gösteriyordu. Uzungöl?de koruma alanı idi. Bu güne kadar o yüzden giremediler. Bu günden sonra rahat girecekler çünkü son genel seçimden önce Çevre ve Orman Bakanlığı ikiye bölündü. Bakanlığın teşkilat yasasının 648 yasada kanun hükmünde kararname ile kendi teşkilat esasları ile bu kararnamenin bir maddesinde bu güne kadar olan bütün koruma alanları ve kararları kaldırıldı.

Şimdi ne oldu. Sit alanlarında dereleri teslim ettikleri şirketler artık hiçbir engeli olmadan buralarda çalışabilecek. Buralar koruma alanıdır çivi çakamıyoruz, onlarda yapamaz demeyin, bunların önü açılmıştır. Çünkü Şirketlerin elinde iki tane ürün var biri su diğeri elektrik üretimi.

Üstün sözlerine şöyle devam etti; Önümüzdeki dönemlerde kim para öderse o kullanma ve içme suyuna sahip olacak. Büyük kentlerde bunun altyapısı hazırlanmaya başlandı. Bazı kentlerde ön ödemeli sayaçlar takılıyor. Kontör gibi su alınacak. Parası olmayan su alamayacak.

Şu anda çok önemli noktada duruyoruz. Ya bu işi kabul edeceğiz, bütün bu yaşamı kendi istedikleri gibi yönetecekler, onlara mahkûm olacağız, ya da karşı duruş sergileyeceğiz. Tam taraf olma zamanıdır eğer bugün sesimizi çıkartmıyorsak bundan sonrada sesimizi çıkartmaya gerek yok.

Doğal akan ana dereleri ve onun yan kollarını tünel yaparak unun içine sokarsanız su artık canlılara ulaşamıyor demektir. Unutmayınız ki eko sistem bir yaşam bağıdır. Oradan herhangi bir canlı ölüyorsa onun besin zincirine bağlı bütün canlılarda tek tek o eko sistemden etkilenecek. Ve sonrasında sıra bize gelecektir. Bir derede bir tane balığın yok olması biliniz ki ona bağlı milyonlarca mikro organizmalar yavaş yavaş etkilenecektir.  

Dereye gerekli suyu bırakacaklarını söylüyorlar, hâlbuki akan suyun tamamının eko sistem için ihtiyaç olan su dur. Ne kadar azaltırsanız, azalttığınız kadar türlerde değişim olduğunu göreceksiniz. Ayrıca birçok dereyi birleştirerek tünellere sokulan yöntem son derece tehlikeli. Bir galeriyi açtığınız zaman birçok gözelerden akan su akışını değiştirecek dolayısı ile o yörede önceden akan suların birçoğu akmayacaktır, dedi.

Üstün; Bu ülkede ilk defa solcu, sağcı diye ayrılmadık yan yana durmaya çalıştık, nereye kadar şirket onları ikna etmeye başlayana kadar. İkna yöntemleri var. Bunun birinci yöntemi para. Önce muhtarlardan geçiyorlar. Ondan sonrada o yörede sözü en fazla geçenleri ele alıyorlar. Cami, Yol, düğün sarayı gibi yaparız diye başlıyorlar. Sizi kendi taraflarına çekebiliyorlar.

Üstün konuşmasının son bölümünde, Sermaye krizden çıkmak için yeni bir çıkış yolu buldu su ve enerji. Bugün gelinen noktaya bakıldığında Türkiye genelinde 2 binin üzerinde hidroelektrik santrali (HES) inşaatı olduğunu ve bununla şirketlerin 49 yıllığına derelere sahip olduğunu, "Bunların yanı sıra bir de mikro HES`ler bulunmaktadır. Bu kapsamda, hiç akmadığı düşünülen dere parçalarının da şirketlere devredilmesi için yasal işlemler yapılmıştır" diye konuştu.


Haber Kaynak: Çaykara Gündem Gazetesi






Orjinal Habere Git
— HABER SONU —