15 Temmuz Gazilerinden Dernekpazarlı Osman Çelebi kurtuluş gününde konuştu.
Değerli Hemşerilerim, Kaymakam bey, Belediye Başkan´ı, silahlı kuvvetlerimizin ve Emniyet mensuplarımızın değerli temsilcileri ve geleceğimiz olan gençler, herkesi hürmetle selamlıyorum.
Aziz Kardeşim Belediye Başkan´ı Mehmet Âşık Bey, "Gazim ilçemizin kurtuluş gününde bize eşlik edip 15 Temmuz geçesinde yaşadıklarınızı paylaşır mısınız?" diye sorunca hiç tereddüt etmeden kabul ettim.
Bugünlerin, bu kutlamaların kıymetini insan başına bir sıkıntı gelince daha iyi anlıyor. Milli şuur ve vatan sevgisini her zaman diri tutmak gerekiyor.
15 Temmuzda yaşadığım bazı olayları paylaşmak istiyorum:
Hain darbe girişimine karşı safımızı belirlemek adına Boğaziçi Köprüsü´ne oğlum ve bazı komşularımızla birlikte evimizden köprüye yaklaşık 13 km yolun yarısını yaya yürüyerek, yarısını da araç çekicisinin arkasında tamamlayarak vardık.
Boğaziçi köprüsüne vardığımızda manzara şu idi: iki tank, iki-üç Personel taşıyıcı araç, askerler önde silahlı ve eller tetikte, üste keskin nişancı, zaman zaman havadan uçak ve helikopterlerle korkutma uçuşları..
50-60 kişilik bir grup tanklara doğru yürüyünce ateş edildi. Yaşanan gerginlik sonrası vatandaşlarla birlikte köprüye akın etmeye başladık. Bunun üzerine darbeci askerler ağır silahlar kullanmaya başladı. Etrafımızda insanların vurulmasına ve ölmesine tanık oluyorduk. Bir doktor arkadaşımla yaralılara yardım etmeye çalıştık. Bu durum yaklaşık 7-8 saat sürdü; her yarım saatte bir vatandaşların köprüye yürümesi ve askerlerinde öldürmek için ateş etmesi?
Tanktan 2 kez atış; ölüler ve yaralılar. İkinci tank atışında mermi tomağı delip geçti bize 1-2 m mesafedeki bir vatandaşımızı şehit etti ve bana da şarapnel isabet etti yaralandım. O sırada bir can pazarı yaşandı, gözümün önünde insanlar yere düştü. Ayağımda kanama vardı,
ambulans ağır yaralıları götürmüştü, bir arabadan bulduğumuz ilk yardım çantası ile ilk müdahale yapıldı. Eve dönmeden mücadeleye devam ettik ve sabah 6:35 gibi kendimi tankın üstünde buldum.
Aslında bizim yaptığımız ?Hak gaspına karşı hakkımızı korumak ve hakkı tutup kaldırmaktı.?
15 Temmuzda şunu gördük; vatanın saldırı altında ise elindeki imkânların; evin arabanın hiç bir anlamı yok. Bu vatanı bize bırakanlar çok ağır bedeller ödediler; savaşlar, savaş sonrası kıtlık,
imkânsızlık ve maalesef devletin baskıcı tarzı.
Bugün elimizde geçmişle kıyaslanmayacak iyi imkânlar var; devlet ve millet kaynaşmış; devlet vatandaşına hizmet için çok çalışıyor. Eksikliklerimiz yok mu, var elbet. Ama varlarımız oklarımızdan çok daha fazla.
Hayatta dün bitti, yarın gelecek; elimizde tek bugün var; ne yapacaksak şimdi yapacağız; bugün çalışıp iyi şeyler yaparsak yarın daha iyi olabiliriz.
Bir emekli asker bana şunu demişti; cephedeki asker, ekonomik ve moral olarak, milletinin, devletinin güçlü olmasını ister. Bunlarla moral bulur ve daha başarılı olur. Bize düşen, bize emanet edilen bu vatanı çocuklarımıza daha müreffeh olarak teslim etmemizdir. Evet, sevgili gençler Çanakkale savaşında Türkiye´deki çok lise mezun verememişti. Bu Liselerden biri de Trabzon Lisesidir. İşte biz onların mirası üzerindeyiz. Kendimize güvenerek çalışacağız sonrada Allahtan yardım isteyeceğiz. Yani sefer bizim işimiz Zafer´i Allah lütfeder inşallah.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, bir vatandaşın yazdığı şu not beni etkiledi onunla bitireyim:" Evim kira ama memleket benim" Bu duygularla herkesi saygı ile selamlıyorum, Allah´a emanet olun.Haber: Fahri Düzenli/Çaykara Gündem Gazetesi