Zaman şeridini geri sarıp çocukluğumun Dernekpazarı´nı günümüze taşıyarak nerden nereye ulaştığımıza bir ışık tutayım dedim.1952 yılında İlkokula başladım. Daha önceki yıllar pazara (Dernekpazarı´na gidecekler ?pazara gidiyorum.? derlerdi.) çok aralı gittiğim için görüntü ve yaşam şablonunu beynime yerleştirememiştim. Okula başladığımızda hemen okulun altında (Şimdiki Berber Ali Yunus Büyük un olduğu yer) rahmetli babamın kırtasiye, hırdavat ve bakkaliye dükkânı vardı. O nedenle tatillerde de dükkânda babamla çalışırdım. O yılların Dernekpazarı´nı Of istikametinden başlayarak tanıtmaya, yaşatmaya çalışacağım.Genel görünümlü en eski fotoğrafım bu.
Araba yolu Gülen altından Hacı Hemit´ler in hanlarından geçerek bugünkü Kondu Mahallesi yol ayırımından ilçeye girerdi.Yol ayırımının altında bulunan tahta köprü ( zamanla tahtalar saçla değiştirildi.) Solaklı yı karşı alana bağlar, Orada yaşayanlarla, Akköse ve Bölümlü den gelenlerin ilçeye girişini sağlardı.Daha sonraları Akköse Mahallesi ne araba yolu bağlantısı için yapılan köprü, (Sağlıkocağı ) önündeki ilçeye giriş köprüsü oldu. Aşağı ki köprünün kullanımı azaldı. Ağaç köprüden sonra dükkânlar başlıyordu. İlk dükkân Harun Güveli ye ait fırın ve han türündeydi. Cumartesi günleri yağlı pide yemek için kuyruklar oluşur ve uzun süre beklenirdi. Fırından çıkan yuvarlak kızarmış bideler içinde eriyen tereyağı nın üstü parçalı siyah görünümü ile ayrı bir tablo olurdu ( Tereyağı hamur bidenin içine konur, pide onunla piştiği için yağın bir kısmı yanardı.) O lezzeti en meşhur Sürmene bidesinde de tadamadım. Peynirli, kavurmalı bide çıkardı ancak yağlı bide revaçtaydı. Fırından sonra bir boş alan ve Demirci Mehmet Ağa (Cansız)nın dükkanı. Devamında- Ahmet Cansız ın otel ve Kahvesi vardı. Abokam ın kahvesi diye anılırdı. Abokam amca işletir ve de kahvesinin güzelliği ile bilinirdi. Kahveyi verirken de ?Abokam hizmet?para..? derdi. Bir boşluk ve incir ağacının yanında küçük bir dükkan tahminen -6-7 m2 Öncesini bilmem amma yıkılmadan, Harun Atalay kasap olarak işletirdi. Daha sonra Mehmet Mutlu´nun marangoz dükkanı-Sağır Ömer ( Ömer Akın) in manifatura dükkanı ?Akköse den Abdullah Şengül (Eczacı Kemal´in Babası) bitişiğinde Gülen den Hüseyin Aktürk manifatura ve bakkaliye çeşitleri satarlardı. Terzi Yusuf Yalçınakın 1959 da ki yangında yukarıda yanan dükkânından sonra taşındığı dükkân- Merkez Camii müezzini Yusuf Mercan´ın Sobacı dükkânı. Aslan Yazıcı´nın, yanan lokantadan sonra açtığı tuzcu ve küpçü dükkânı- bir ara boşluk. Küçük bir yazıhane. Otobüslere buradan bilet kesilirdi. Kondu Mahallesinden akan dere ile ikinci bölüm başlar.( Şu an merkezi Solaklı dan karşıya bağlayan yol) Solaklı Deresine doğru olan yolun duvarı üzerine, çoğu dere üstünde, 45 derece direklerle tutturulan küçüçük bir dükkan. Cumapazarı Serindere (Yarakar) dan olduğu bilinen manav Bedeva. Nedenini bilmem amma herkes, Bedeva diye anardı. Gerçek adını ben yaştakilerle daha yaşlılar hatırlamıyor. Kış mevsiminde yağan kara dayanamayıp dere üstüne çöktü. Bir daha da yenilemedi. Yolun devamı dereye kadardı sağında Mehmet Karalar ın hızar atölyesi ve dere kenarında toplum için yapılan WC vardı.
Arka bölüme geçmişken Dere ile dükkânlar arasını da tanıyalım. Bu noktadan sonuna kadar olan alan tarla ve çimenlikten ibaretti. Daha sonraları Karalar ın atölyesi ile Mustafa Usta´nın dükkânı arasında yapılan kalaycı dükkânı Zamanla Yusuf Güney tarafından sebze ve meyve dükkânına dönüştürüldü. Nazim Aytekin in tavukları için büyükçe kümes, Behram Ağa´nın (Cansız) yaptığı beton dükkânların bir bölümü, Taşçılar Mahallesinden Topaloğlu kardeşlerin marangoz ve hızar atölyesi- Çay Alım yeri olarak kullanılmaya başlandı. ( Şu an o dükkânlar sanayi ve depo olarak hizmet vermekte.) Dereye açılan Aralık yanında, Adil İpekçinin dükkânı arkasında iki katlı, bahçeli ev standardına uygun ceza ve tevkif evi yapıldı. Çok modern ve havadar olduğu için değişik yerlerdeki mahkûmlar oraya gelme mücadelesi veriyordu. Ceza evinden itibaren yukarı doğru son noktaya kadar olan alan tarla ve çimenlikti. Başlangıç noktasına daha sonra Sağlık ocağı yapıldı.Mustafa Usta, dükkânında kuru incir, dut, hurma ve değişik gıda maddeleri satılır, çekirdek, fasulye, yağ peynir alınırdı. ( Şimdiki Ulusoy Yazıhanesi ) bitişiğinde Ulucami den Rıfat Varlıbaş vardı. Manifatura üzerinde ticaret ederdi. Devamı Ayakkabıcı Kemal Usta (Ekşi) nin dükkânı. İyi ustaydı. Of,dan Çaykara dan, hatta gurbetteki Dernekpazarlı, Çaykaralılar dan ayakkabı siparişi alırdı. Çocuklarından başka çalışanları da vardı. En uzun süreli çalışanı Halil Baş dı. Bitişiği Akköse den Hışır Yanık Hacı Hüseyin Şenocak´ın dı. Fasulye, çekirdek, mısır, deri alır, gıda maddeleri satardı. Devamında Kolsuz İslam Aydı´nın kitapçı dükkânı ve küçük bir çay ocağı vardı. Mustafa Güveli tarafından işletilirdi. Kumaşlar´dan İlyas Kumaş ın diye bilinen lokanta. Uzun zaman Gülen li Yusuf Bektaş´ ın çalıştırdığı yer. Nazim Aytekin in Manifatura dükkânı- Molakibar Yakup Mutlu nun Manifatura dükkanı, ( Aytekin le Mutlu´nun dükkanları iki katlıydı. İkinci katta belediye hizmetleri verilmekteydi.) Hem kahve hem de çay ocağı olan yerde Kadir Cansız da saat tamiri yapardı. (Ana bölüm çay ocağı arka kısımda Mustafa Cansız´ın Terzi dükkanı, Ön sağ köşede küçük bir alan da saatçi bölümüydü.)Bitişiğindeki, Gülen den Rıfat Genç in manifatura dükkanından sonra Kulaksız Dursun (Dursun Şenocak) ın yeri. Yağ, peynir, fasulye, mısır, fındık, deri alır satardı. Zaman zaman da sebze ve meyve bulundururdu. Zahameya dan Osman Öztürk Ün manifatura dükkanı, Bu noktadan itibaren dört dükkan 1959 daki yangında tamamen yandı. Daha sonra yeniden yapıldı. Bu dükkânlarda - Behram Kumaş´ın kışın çalıştırıp, yazın depo olarak kullandığı dükkân, Terzi Yusuf Yalçınak´ın dükkânı, Lokantacı Mahmut Çıkrık la Aslan Yazıcı nın Lokantası. Terzi Alaybey İpekçi´nin dükkânı. Dereye doğru giden yol. Alişan ın (Aytekin ) kahvesi. (Daha sonra Mahmut Çıkrık satın alarak lokanta yaptı.) Yusuf Çıkrık´ın manifatura dükkânından sonra Saatçı Mehmet Yaka, Ayakkabıcı Sefer Yazici, Dava vekili Kenan Akbulut-Manifaturacı Konçoğlu, Ayakkabıcı İsmail Ekşi, Terzi Ahmet Çamlı. Cam, manifatura, bakkaliye işleri yapan Mola Muhamet (Muhammet Yakut,), Manifaturacı Hocaoğlu Ahmet Albayrak, Manifatura, bakkaliye İsmail Sevinç,-tuzcu Hasan Kara, Hasan Kara kapattıktan sonra Ayakkabı ,pil, ve nişadır imalatı yapan Dursun Dizdar´ın yeri oldu. Kemal Pekşen´in işlettiği, Karaların iki katlı kahvesi. Üstü yatakhaneydi. (Daha sonra Behram Kumaş tarafından satın alınarak dükkân haline dönüştürüldü.) Manifatura satışı yanında ayakkabı imalatı yapan Mehmet Dereli ye ait dükkân. Mısır, arpa ve benzeri hububat alım satımı yapan Yenice den Müdioğlu Dursun Demirci- Manifaturacı Şükürbey Coşkun- Berber Mustafa Atalay, Her türlü gıda alış verişi yapan aynı zamanda toptancılık ta yapan, Taşhanalı Kukul Hafus, Terzi Yakup Gazioğlu, marangoz ve mobilya dükkanı Hüseyin Dereli. Tulumba tatlıları ile nam salan lokantacı Yakup Atalay, Manifaturacı tanınmış esnaflardan Hasan Şen (Kapattıktan sonra yerine ilaç bulunduran ve tekel bayiliği yapan İsaoğlu Hafus. Dereye doğru bir aradan sonra, Terzi Abdurrahman Birincinin dükkânı. Ana caddeden az yüksekti. Basamakla içeri girilirdi. Her türlü gıda maddesi alım satımı dışında camcılık yapan Haci Şerif oğlu Muhammet Sarı. Manifatura satıcısı Zenginler in dükkânı.(Onlar kapatınca PTT oraya taşındı.) Orijinal haliyle duruyor .Çarıkçılık yapan Alaybey İpekçi nin dükkanı. O da orijinal halini korudu. Bitişiğinde fırın vardı. Yeni Cami Mahallesi´nden Ali Bey Yalçınak çalıştırıyordu. Satılınca İsaoğlu Ahmet alıp betonarme yaparak daha yukarda olan manifatura dükkânını oraya taşıdı. Terzi Cemal diye bilinen Cemal ve Ahmet Paşal kardeşlerin dükkânı. Mustafa Yıldırım, Eyüp Karagöz, Sobacı Kadir Erdil, terzi Necati Güveli, Çalışanlar Mahallesin den Tayip Albayrak ın iş yeri, İsaoğlu Ahmet in ilk iş yeri bu sıradaydı. Yoldan az düşük, Molaseyit ve Dursun Cevher kardeşlerin lokantası, Bekçi Ali Osman´ın hırdavat ve hurda dükkânı, Kaptan lakaplı, Şükrü Bey Yazıcı ile Ali Osman Özdemir in beraber çalıştırdıkları-fasulye, çekirdek, fındık, yağ, peynir alıp sattıkları dükkân. Uzun zaman Kurkur Emice- İbrahim Alkan´ın işlettiği İki katlı kahve. İki katlı küçük, iki dükkânla Dere tarafındaki ana cadde tamamlandı.
Şimdide İlçeye aynı noktadan tekrar girelim ve sağ tarafı tanıyalım. Kasparlar ın dükkânları (dört dükkân) ilk ikisinde Taşhanlı demirciler vardı. Diğerlerini kendileri işletiyordu. Kondu Mahallesine çıkan yol dükkânlardan sonra başlardı dükkânlar iki kat olup, arkasında mezarlık vardı. Ancak kimlerin yattığını bilen yoktu. O yıllardaki Jandarma Komutanlarımızdan birisinin çocuğu öldü ve oraya defnettiler. Yoldan sonra Şenocaklar ın fırını. Fırıncı Yusuf Türk de yaptığı çok lezzetli kurabiyeleri ile paramız olduğunda uğradığımız mekânlardan biriydi. 8 şeklindeki kurabiyeleri en çok sevdiklerimizdi. Daha sonra lokanta oldu. Ve Eyüp Aydoğan, genç lokantacısı olarak gençlerin uğrak yeriydi. Bitişiğinde Ateşler in kahvesi vardı. Demirci Hilmi Kumaş´dan sonra boş bir alan ve Mustafa Türk e ait küçük bir dükkân. Sebze ve meyve dışında değişik gıda maddeleri satardı. Güzel resim ve manilerle kaplı karamela şekerleri en çok sattığı üründü. Şekerlerin sarıldığı kâğıtlara pul derdik ve onların koleksiyonunu yığardık. Çok güzel olanlardan da okuduğumuz cüzler ve Kur- an içinde kaldığımız yere kor, ders pulu derdik. Topal Dursun Handemoğlu, hırdavat, kırtasiye ve zücaciye dükkânı ile o ada bitiyor. Kondu Irmağı ve Karakol. Irmak la karakol arasında dar bir patika yol yolun sağında İzzet Cansız´ın işlettiği ( aklımda yanlış kalmadı ise terzilik yapardı) dükkânı vardı.Karakol binası caddeden biraz yüksekti. Basamaklarla bahçesine girilir, sağında bir havuz, çiçeklerden oluşan park, solunda da park var, ortasından geçen yolla iki katlı karakola girilirdi. Nahiye Müdürü ve Jandarmanın bulunduğu bu bina daha sonra teşkilatlandırılan bucağımıza Adliye, Nüfus, Tabu geldi. Onlarda aynı binada hizmet vermeye başladı. Bayram kutlamaları karakol binası önündeki caddede yapılır, Şiirlerimizi caddeye bakan balkonundan okurduk. Karakola giriş bölümünün solunda cadde de Zahameya lı Mehmet Genç in büfe türü küçük bir yeri var ve ağırlıklı olarak sebze, meyve satardı. Şimdiki cami Alişanlar (Alişan Aytekin ) in kahvesi idi iki katlıydı ve karakol tarafından merdiveni vardı. O ara boşlukta kuyu suyu vardı. Üstüne takılan emme basma tulumba ile kuyudan su alınırdı. Okul zamanı içebilmek için kuyruk olurduk. Kahvenin bitişiği cami idi. Sonra kahve ile birlikte cami yıkılarak yeni bir cami inşaatına başlandı. Kerestesi ile de okul bahçesinde geçici bir cami yapıldı. Hemit Ağa nın yerinde Postahane vardı. Postahane daha sonra Şenocaklar ın binasının üst katına taşındı. Yerine Küçük Ömer lakaplı Ömer Bayrak tarafından fırın yapıldı. Hasan Kumaş´ın oğlu Ali Kemal Kumaşla gıda maddeleri sattığı dükkândan sonra Ferhat Kumaş´ın hafif gıda maddeleri satan dükkanı ve İbrahim Yazıcı nın tarım aletleri, hırdavat çeşitleri ve nalburiye türü malzeme bulunan dükkanı vardı. Hemen bitişiğinde Hüseyin Kanca, daha çok marangozlara hitap eden aletler satardı. Kanca ya bitişik babamın işlettiği dükkân. Bugün çok kullanılan bir kelime ? Bin bir Çeşit-Bizim dükkân da öyle bir şeydi. Her türlü gıda maddesi, hırdavat, züccaciye, kırtasiye, yağ peynir alım satımı, Sebze çeşidi. Çocukluğum orada geçti. Zaman zaman rüyalarımda o günleri yaşarım. Komşumuz Ali Cevat Cansız dı. Yarım sıhhiye derlerdi. Dükkânı sanki bir eczaneydi. Sürekli açık ta tutmazdı. O, kapattıktan sonra yerine Şaban Pay geldi. Ağırlıklı olarak kantariye üzerinde iş yapardı. Bitişiğinde Berber İslam diye bildiğimiz İslam Şenocak vardı. Bu alan da okul yolu ile kesiliyor.
Basamaklardan yukarı okula çıkalım. Okula çıkmadan sağ tarafta bir çeşme vardı. Altındaki Şenocaklar ın binası yenilenirken çeşme binaya dâhil edilerek kapatıldı.Okulun önü iki çıkıntı halinde olup ortasında sağlı sollu merdivenlerle içeri girilirdi. Girişte büyük bir salon ve sınıflara açılan kapılar. Öndeki çıkıntıların sağı ve solunda gül çiçeklerinden oluşan iki bahçe vardı. Güneyinde küçük bir oyun bahçesi ve WC vardı. Kuzeyi iki bölümdü. İlk bölümde çok sayıda meyve ağaçları vardı. Girişteki dut en büyükleri idi. Meyvelerden ayrı yaklaşık 80 cm. duvarla ayrılan üst taraf. Kuzeyi ile batısında yıkık duvarlar vardı. O alana Halk Evi yapıldığı ve daha sonra yıkıldığı söylenirdi. Duvarlar için de Halk Evinin duvarları derlerdi. Bu bölüme ortaokul yapıldı.
Okula çıkan merdivenlerin solunda iki katlı, Kılıf Yakup un binası. Dükkanında manifatura satardı. Daha sonra bir bölümü ayrılarak terzi dükkânı oldu. Devamında Çalışanlar Mahallesin den Süleyman la Hasan Yıldırım kardeşlerin çalıştırdığı bakırcı ve kalaycı dükkânı vardı. Balcılar´ın fırını ve Ahmet Balcı´nın Manifatura dükkânından sonra, Yakup Genç´in ayakkabıcı dükkânı vardı. Yunus Genç in tuz sattığı dükkândan sonra boş bir alan vardı. Bu alan içinde bir de çeşme vardı. Boş alana yeni dükkânlar yapılmaya başlandı.
Nahiye Müdürünün Evi (Şimdiki TEK in Bulunduğu yer.) taş basamaklı merdivenle çıkılan bu evin solunda Mehmet Beğen (Daha sonra oğlu Cevahir ) in dükkânından sonraki tahta dükkânlar çoğunlukla boş ve depo olarak kullanılıyordu. Behram Cansız ın yaptırdığı ve ofis binası (Devlet tarafından satılan buğdayın satıldığı yer ) olarak kullanılan iki katlı beton bina. Nahiyenin en güzel binasıydı. Bu güzergâhta da son binaydı. Şimdiki Kaymakamlık lojmanının olduğu yerde kiremit fırını vardı. Çaykara istikametinde ikisi yolun altında, biri yolun üstünde üç tane daha kiremit fırını vardı. Onlar nahiyemizin fabrikaları idi. Rize ili bile ihtiyacını buradan karşılardı.O yıllar İnsanlarımız tüm ihtiyaçlarını bu dükkânlardan karşılardı. Hayvanlarından elde ettiği yağı, peyniri, yumurtasını, tarlasında yetiştirip ihtiyacından fazla olan fasulye, mısır, çekirdek, meyve fındık, gibi gıda maddelerini, ihtiyacından fazla odununu, otunu sırtladığı gibi pazara gelir, satar, ihtiyaçlarını alır, evine dönerdi. Holo bölgesinden olanlar diğerlerinden daha şanslıydı. Şimdiki Holo Yolu ayırımının her iki yakasında dükkânlar vardı. Terzi Hacı Srumul, -Manifatura ve gıda maddesi satan Zik Haci Hasan-Bakkaliye ve otel işleten Hebip Turhan- Manifatura işi yanında fırıncılık yapan Zik Haci Abdulla.Holo deresinde yine iki fabrikamız vardı. Değirmenler. Biri var hala. Değirmene gidenlerin beklenmedik ihtiyaç ve sıkıntıları için ilk başvurulan yerdi Holo Dükkânları.
İnsanlarımızın hala rahmetle andığı bu iki kardeşin verdiği hizmet küçümsenemeyecek ölçüdeydi. Karayolları yol çalışmaları nedeni ile yolun solunda kalan dükkânlar istimlak edilerek yıkıldı. Haci Abdulla´ın dükkân ve fırını tüm badirelere rağmen hala daha ben buradayım diyor.Dernekpazarı o zamanki canlılığına hasret. Sadece yaz aylarında ve bayramlarda kısa bir süreliğine hareketli günler yaşayabiliyor. Oysa o dönemler cumartesi günü caddede yürümekte sıkıntı yaşar, yer ve ara bulamazdınız. İnsanlar arasında dostluk, hasretlik giderme kaynaşması görülmeye değer bir tabloydu. O günün esnaflarından çoğu aramızdan ebediyen ayrıldı. Hepsine Allah´tan rahmet diliyorum. Yaşayanlarda var ancak ilçe dışındadırlar. Tek bir kişi var. Babası Kulaksız Dursun Şenocak ile birlikte çalışan Kasım(Harun) Şenocak aynı iş yerinde devam ediyor.
Çocukluğumun geçtiği 1950-1960 arası yaşamdan hafızamda kalanlar bunlar. O günleri yaşayanların tekrar yaşamasına, gençlerimizin de geçmişi ile yüzleşmesine vesile olan bu paylaşımımda eksiklerim veya hatalı bilgiler olabilir. En sağlıklısını yazabilmek için, ben yaşta ve daha büyüklerimle bilgi paylaşımında bulundum. Farklı bilgisi olanlar benimle irtibata geçerek paylaşırlarsa arşivime aktaracağım bu paylaşıma eklerim.
Son olarak: İlçem Dernekpazarı, çok yönleri ile gurur duyulacak bir ilçe. Şu anda 24 saat Mobese ile güvenlik altına alınsa da geçmişte de dükkânların önüne konan satılık eşyalar akşamları içeri alınmaz. ? Rus Pazarı-Batan Geminin Malları, Kurkur Aveme ? gibi adlandırılan Mehmet Alkan ın tüm eşyası 24 saat dışarda.Maliye kayıtlarında vergisini % 100 ödeyen TEK yerleşim yeri Dernekpazarı. Bu unvanı birkaç yıldır elinde bulunduran ilçemizle de ne kadar gurur duysak azdır. Son olarak ?Kentsel Dönüşüm ? adı ile değişime uğrayacağı anlaşılan ilçemizde çalışmalar devam etmektedir.