Azmi Kuvvetli yeniden İYİ Parti Trabzon İl Başkanlığına Seçildi

Azmi Kuvvetli yeniden İYİ Parti Trabzon İl Başkanlığına Seçildi

İYİ Parti Trabzon İl Kongresi yapıldı. Başkanlığa yeniden Çaykaralı hemşehrimiz Azmi Kuvvetli seçildi.

İYİ Parti Trabzon İl Kongresi açık havada Ganita çay bahçesinde yapıldı. Çift listeyle gidilen seçimlerde İl Başkanı Azmi Kuvvetli ile Tuna Taşkın’ın listesi yarıştı.

Şükrü Kuleyn Başkanlığında oluşturulan kongre Divanı sonrasında saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu. Daha sonra ise Faaliyet Raporu ve Mali rapor okundu ve yapılan oylama ile kabul edildi. 

Kongrede, İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık konuşma yaptı. Ardından Başkan Adayı Tuna Taşkın ve Başkan Adayı Azmi Kuvvetli konuşma gerçekleştirdi.

Yapılan konuşmaların ardından seçime gidildi. Sayılan oyların sonucunda Mevcut Başkan 293 oyla tekrar il başkanlığına seçildi. Diğer başkan adayı Tuna Taşkın ise 124 oy aldı.

İYİ Parti Trabzon İl Başkanlığa tekrar seçilerek güven tazeleyen Çaykaralı hemşehrimiz Azmi Kuvvet yaptığı konuşmada,” güzel ülkemizde herkesin korktuğu, sınandığı bu zor dönemde korkulara aldırmadan İYİ Partiye gönül vermiş, emek vermiş, mücadele etmiş kıymetli dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu güne kadar Trabzon teşkilatımızın her bir kademesinde görev almış kıymetli dava arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.  Kıymetli dava arkadaşlarım, kişisel bir karar yüzünden burada değilim. Partide görev aldığım günden bugüne kadar kimseyi ötekileştirmeden sadece kapılarımızı değil gönüllerimizi de herkese açtık. Bu anlayışı partide hakim kılmak ve sürdürmek için buradayım. İYİ Parti’nin İl Başkanı olarak Trabzonlu hemşerilerimin gönüllerini kazanmak için buradayım,” dedi..

Kuvvetli,” AK Parti’nin 18 yıllık iktidarı döneminde gençlerimizin kaybolan umutlarına yeniden umut olmak, toplumsal kucaklaşmayı sağlamak, müreffeh bir Türkiye ideali için İYİ Parti’nin başlattığı iktidar yolculuğuna katkı vermek için buradayım. Trabzon teşkilatı olarak bu güne kadar olduğu gibi gövdemizi değil, başımızı taşın altına koyarak verdiğimiz mücadeleyi bundan sonra da devam ettirmek için buradayım. Teşkilat mensuplarımızla yaptığım istişareler sonucunda oluşan ortak iradeye kayıtsız kalamadığım için buradayım. Kurulduğu günden bu yana duruşuyla mücadelesiyle Türkiye’ye demokrasi dersi veren Türk Milletinin umut ışığı olan İYİ Partimiz bugün ilimizde önemli bir günü daha yaşıyor. İYİ Parti’nin kongresiyle Tarihi Ganita tarihi bir güne ev sahipliği yapıyor. Bugün burada gerçekleştireceğimiz kongrenin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum. İYİ Partiye hizmet etmiş her bir arkadaşımızın kongrede aday olma hakkı vardır. Adayların bugüne kadar partimize yaptıkları hizmetleri ve bundan sonra ortaya koyacakları büyüme hedeflerini değerlendirecek bir delegasyonumuz var. Onların iradeleriyle seçilecek il başkanımız hepimizin il başkanı olacaktır. Kongre sonrası küskünlüklerin olmaması için bana düşen görevi dün yaptığım gibi yarın da yapacağımdan hiç şüpheniz olmasın. Bizim İYİ Parti’deki siyaset anlayışımız; siyasi ahlakı, siyasi nezaketi, siyasi adaleti, fazileti liyakati ve siyasi üslubu bu partinin temel ilkeleri, temel erdemleri olarak siyaset üslubuna kazımaktır. İYİ Parti milliyetçi, kalkınmacı ve demokratik bir siyasi anlayışla Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Milleti’nin ortak paydası olarak kabul etmektedir. Bizler bu mesuliyetimizin farkındayız. Bu anlayışı hakim kılacak sorumluluk sahibi kadrolarız. Bugün yapacağımız kongrenin asla kaybedeni olmayacaktır. Kazananı ise Türk demokrasisinin son kalesi İYİ Parti olacaktır. Dolayısıyla kongrede seçimi kazanacak aday; bunu bir zafer değil, iktidar yolundaki mücadeleye bir başlangıç olarak görmelidir. Türk siyaseti, ülkemiz ve milletimizin çok zor günlerden geçtiği bir dönemdedir. Çünkü adı konulmamış denge ve denetimden uzak ucube bir sitemle yönetiliyoruz.

"Türkiye’nin ekonomisini batırma noktasına getirdiler"

Bu sistemle Türk milletinin refah seviyesi yükseltilemez. Yükseltilse bile sosyal devlet olmanın icapları yerine getirilemez. Bugün Türkiye’yi yönetenlerin esas amaçları topluma hizmet noktasında yoksullukla mücadele değildir. Yoksulluğu bir siyasi rant aracı olarak kullanmak bundan siyasi fayda sağlamak ve üreten bireyleri desteklemek yerine, ‘biz gidersek bu yardımlar kesilir’ ifadeleriyle milleti üzerinde korku politikası gütmektedir. Bu tutum da toplumun büyük bir kesimini AK Parti iktidarının müşterisi haline getirmektedir. Türk Milleti bunu hak etmiyor. Milli gelir artmış ve ülke zenginleşmişse sosyal devlet olmanın gereği toplumun refah seviyesi maaşlara yapılacak yüksek artışlarla ortaya konulur. Asgari ücretin çok altında maaş alan veya sosyal güvencesi olmayıp hiç maaşı olmayan insanlara kömür, makarna dağıtarak toplumun refah seviyesi yükseltilemez. 2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde ‘17. Büyük ekonomiye sahip olan Türkiye 10 yıl sonra 10.cu büyük ekonomi olacak’ iddiasını kullanarak iktidarda kaldı. Ancak maalesef iktidarlarının 18.yılında Türkiye’nin ekonomisini batırma noktasına getirdiler.

"Türkiye bu tabloyu hak etmiyor"

Bu milletin derdi elbette sadece ekonomi değildir. Türkiye menfaatlerini koruyacak bir dış politika yerine sadece komşuları ile değil dünya devletleri ile kavgalı hale getirilmiştir. Mavi vatanda Türkiye’den gözle görülür mesafede bulunan Akdeniz’deki adalarımızın Yunanlılar tarafından işgal edilmesine iktidar sessiz kalmıştır. Yanlış Suriye politikası bizi Suriye bataklığına gömmüştür. F-35 ve S-400 konusunun ise nasıl sonuçlanacağı belli değil. Ayasofya’da yaşanan hadiseye gelince; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e dua edip hayırla yad etmelerini elbette beklemiyordum. Lakin bu ülkenin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'e “lanet” okuyacak kadar alçalmış Atatürk düşmanı, yunan aşığı fesli Kadirlerin yetiştirdiği müptezellerin Türk Milletinin nazarında bir değeri yoktur. Lânet okunması gereken varsa onlar da İstanbul müstevliler tarafından işgal altında iken İngiliz gemisine binip kaçanlardır. Herkes bilmelidir ki, Atatürk düşmanlığı yapanlar aynı zamanda Türk Devletine ve Türk milletine de düşmandır. Ayasofya Camisi artık bundan sonra ibadete açık siyasete kapalı olmalıdır. AK Parti bu ve bunun gibi örneklerle kendi seçmenini konsolide etme uğruna toplumu ayrıştıran, ötekileştiren, kamplaştıran bir siyasi anlayış ile Türkiye’yi ileriye taşıyamaz. Yargı dahil ülkenin bütün kurumları siyasallaşmıştır. Sadece taraf oldukları için haksız yerde istihdam edilen insanlar ülkeyi yönetecek noktalara getirilmiştir. Oluşan bu ortam ülkenin zaman içerisinde gelişmişlik bakımından geriye gitmesine neden olmuştur. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor.

"Bizler bu mesuliyetimizin farkındayız"

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in Türkiye’de biriken sorunların çözümü için önerdiği ortak aklın işletileceği memleket masası önemli bir çağrıydı. Bu çağrıya kulak vermeyenlerin dertleri millet değil iktidarda kalmalarıdır. Bizler, milletimizin birliği, dirliği ve geleceği için milli ve ilkeli duruşları olan liyakat sahibi insanları yönetimde özne yapan bir anlayışla ülkeyi yöneteceğiz. Türk Milletinin ve devletinin özlediği barış, huzur ve adalet tablosu İYİ Parti iktidarı ile oluşacaktır. Bu çok yakındır. An itibariyle;

Gecenin en karanlık anı, fecir vaktindeyiz. Güneşi bekleyin..!

Hiç endişe etmeyin..!

Merhum Akif diyor ya;

“Doğacaktır; Sana vadettiği günler Hakk'ın, Kim bilir? Belki yarın! Belki yarından da yakın!”

Bizler bu mesuliyetimizin farkındayız.

Bugüne kadar zor şartlarda imkansızı başaran bizler, bundan sonra ortaya koyacağımız çalışmalarla Allah’ın izniyle önümüzdeki seçimlerde Türkiye’nin üzerinin iyilik güneşi ile aydınlanmasını sağlayacağız ve sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’i cumhurbaşkanı yapacağız. Genel başkanımız Meral Akşener’in  hayata geçirmek istediği ve Türkiye’nin çıkışı olarak gördüğü aynı kol mesafesinde Türk milletini bayram sofrasında buluşturma projesini toplumun huzuru ve refahı için mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu proje Türk Milletinin bir ve eşit haklara sahip olabilme projesidir. Bu İYİ Parti’nin iktidar olması ile mümkündür. Artık Türk milletinin refah seviyesi yüksek, adaletin işlevselliğinin tam olduğu, yaşanılabilir bir Türkiye özlemi iyice artmıştır. Bu özlemimizi Cahit Sıtkı Tarancı dizelerinde ne güzel nakşetmiş.

Memleket isterim

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;

Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim

Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;

Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Cahit Sıtkı’nın dizelerindeki memleket özlemini gerçeğe dönüştürecek olan siyasi hareket ise İYİ Parti’dir.



İlginizi Çekebilir