İnsanın çocukken yaşadığı anlar, üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, aklından bir türlü çıkmıyor. 1970´li yıllarda Çaykara´da yaşanan anılar. Yaşar AGA, (Yaşar Şahin) sarı BMC ve inanılmaz bir hayat hikâyesi.
Yıllar öncesine dayanan bir yaşanmışlıklar ve 1970´li yıllara yapılan zaman yolculuğu. Geçmişteki anıları geleceğe aktarmak, zor yaşanmışlıkları, yazmak ve hüzünlenmek adına. Zira kim diyebilir ki tarih, sadece eskiye ait bir anlatıdır ve yaşananların izi bugüne değmemiştir?
Şu anda hasta yatağında bizlerden dua bekleyen ve aşağıda yazdığım, Yaşar Şahin´in hayat hikâyesi yüzlerce roman yazılacak bir devrin yaşanmışlıklarıdır.ERZURUM´ DA BAŞLAYAN HAYAT MÜCADELESİ
1970´li yılların başında Erzurum´da çifte minareler karşısındaki ara sokağın solunda Yusuf-Yaşar aga simit- pasta fırını açmışti. Karşısında yine Demirkapı köyünden olan rahmetli Mehmet Yüce amcanın plastik imalatı işyeri vardı. Ama bu gurbet çok kısa sürmüştü. Memleket özlemi ağır basmıştı.
GURBET O KADAR ACI Kİ,
NE VARSA HEP İÇİMDE.
HEPSİ BANA YABANCI,
HEPSİ BAŞKA BİÇİMDE..
Diyerek Erzurum´a fazla kalmadan vatanı olan Trabzon-Çaykara´ya döndü. DEMİRKAPI YOLLARINDA BAŞLAYAN, YARIM ASIR SÜREN HİZMET ADAMI YAŞAR AGA
Nüfustaki adı Yaşar Şahin´dir. Ancak onu yediden yetmişe herkes YAŞAR AGA (AGA YAŞAR) olarak tanır. 1975´den, 2000 yıllarına kadar sarı BMC kamyonuyla çok yük ve insan taşımıştır. Of´tan yukarı, Çaykara´ya, oradan Maraşlı, Yukarı Kumlu, Çambaşı, Taşkıran, Köseli, Uzungöl, Arpaözü ve Demirkapı´ya kadar haftada bir kez aşağı ve yukarı insanları kamyonuna alarak seferler düzenlerdi. Onu ve sarı BMC kamyonunu o yörede o zaman yaşayan kadın- erkek tanımayan yoktu.Yolculukta hiç acelesi olmazdı. Yolda kimseyi almadan geçmezdi. Para versen de olur, vermesen de. Ne verirsen Allah bereket versin derdi. Alacak defteri tutardı, ama birçoğunu istemeden ve almadan o defteri imha ederdi. Yolların dar ve bozuk olduğu dönemde o bölgeye çok hizmeti oldu. Yollar onu tanır, o yolları tanırdı. Trabzon´dan sabah çıkar, akşama kadar değişik yerlerden yük ve insan alarak Çaykara Demirkapı köyüne ancak ulaşabilirdi. İnsanların alacağı unu, şekeri, inşaat malzemesini almak için sabırla saatlerce beklerdi. O dönemde onun şoför mahallinde oturarak yolculuk etmek ayrıcalıktı. Orada yaşlılar veya hastalar otururdu. Gençler ve orta yaşlılar orada oturmaya hayâ ederdi. Demirkapı ve Arpaözü köylerinde odununu, otunu ve eşyasını taşımadığı ev yoktur herhalde. Uzungöl, Taşkıran ve Çambaşı mahallesinde oturan çok sayıda ailelerin bay ve bayan ismini bilir ve onlara da ismiyle hitap ederdi.
Bir süre rahmetli Yaşar Alkan, rahmetli Sedat ve Fahrettin Turan amcalarla İRAN´a taşımacılık yapmıştı. 2000´li yıllardan sonra damadı ve oğullarının imalatını yaptığı şeker ve helvanın satışı için Bayburt Gümüşhane gibi çevre İl ve ilçelere gitti geldi. Eşi Mübeccel Hanım teyze vefat edince her erkek gibi onunda kanatları adeta kırıldı. Üzüntüsünden yakalandığı ŞEKER hastalığı onu gün geçtikçe eritti.Pehlivan gibi görünen Aga Yaşar amcamız 60 kilodan aşağı düştü. İlkbaharda insanları yazlık yiyecekleri ile Demirkapı ve Arpaözü köyüne taşır, Sonbaharda da kışlık yağ, peynir ve birçok yiyecekleri ile Trabzon´a geri getirirdi. O sanki ona verilmiş aslı bir görevdi. Yıllarca bu görevi bıkmadan ve usanmadan yerine getirdi. Paçan´ın yokuşu, kuşkayanın rampası, yaşmeşenin kayaları, çatmanın ve kuzey derenin köprüleri bile onu bir başka tanırdı. Ormandaki ağaçlar ve Orman memurları da en çok onu tanırdı.HAYAT ŞARTLARI ZOR OLAN BİR YER OLAN HALDİZEN´E HİZMET
Tarımı, hayvancılığı, geçim şartları ve kışı ağır geçen, aynı kaderi paylaştığı, yazının içinde bazılarının resimleri olduğu köylülerini ve çevre köylerdeki insanları yıllarca taşıdı durdu. Akşama yakın köye girince bir kısmı askerdeki oğlundan gelen mektubu, bir kısmı gurbetteki eşinin gönderdiği bir parça yükü, bir kısmı daha önce ısmarladığı ihtiyacını teslim almak için insanlar yollara dizilirdi.İnsanlar teslim aldıkları ile evlerine o günün mutluluğu ile dönerlerdi. O kamyonunu satınca uzun süredir Bayburt´tan TANDIR´da gelmez oldu. Yolda arkalarında odun yükü ile yürüyenleri, çayırlardan ot yükü ile gelenleri kimseler almaz oldu. Yaşamak; Su misali akıp giderken bize kalan bir vefa, bir selam, birde habersiz yapılan duadır. Yarım asır´a damgasını vurdu Aga Yaşar amcamız.Sarı BMC hurdaya gitmemiş ise alıp köyün girişine koymak içimden geliyor. Antika eser olarak koruma altına almak lazım onu. Haldizenlilere ; ?Ben size evlatlarınızdan, kardeşlerinizden fazla hizmet ettim der gibi olur?. Yaz demeden kış demeden, gece demeden, gündüz demeden o engelli rampa yollarda Âşık Veysel´in deyimiyle;
UZUN İNCE BİR YOLDA,
YETİŞMEK İÇİN MENZİLE,
GİDİYORUM GÜNDÜZ GECE
Misali. Hizmet ettim. Çok arabalar geldi gitti. O BMC başka hatıralar bıraktı. Rahmetli Tahir ALBAYRAK dedemin deyişiyle;
ÇOK FİDANLAR AŞLADIM,
MERAK ETTİM AŞINA.
TAHİR BENZİNİN BİTTİ,
NE BASARSIN MARŞINA.
SAĞLIĞIMDA GELMESEN,
GELME MEZAR TAŞIMA.Hocaların dediği gibi ?AYAKTA İKEN VE HAYATTA İKEN HELALLAŞINIZ" Bizim pek hakkımız yok ama Aga Yaşar amcamız tüm Demirkapı ve Arpaözü´lülere hatta Solaklı vadisinde yaşayanlar haklarını helal etsin dercesine, sözün bittiği yerdeyiz.Şimdi yollar asfalt yapıldı. Beton yapıldı. Hatta doğal taş döşendi ama bu yollarda Sarı BMC´miz de yok. Yaşar Agamızın da araba sürecek dermanı yok artık. Şairin dediği gibi
ANLARIM.
ANLATAMAM YOK Kİ KALBİMİN DİLİ.
ONDAN ÇOK BİZARIM..
O dönemin zor şartlarını kısmen görmüş ve yaşamış biri olarak, yaz döneminde Yaşar Amcayı çok arar oldu Haldizen sakinleri. Şimdi hasta yatağında dostlarının duasını bekliyor. Dua ediyoruz. Allah sağlığını versin. Yaşar amcamızin.Kaynak: Çaykara Gündem Gazetesi