Hemşehrimiz Eğitimci-Araştırmacı Yazar Yılmaz Keskin´in kaleme aldığı ?ÇAYKARA SÖZ VARLIĞINDAN DAMLALAR? adlı araştırma yazısını paylaşıyoruz.
Çaykara söz varlığını incelediğimizde yabancı baskın ekinin ürünü olduklarını sandığımız oysa Türkçe olan, uyutulmuş ya da uyuşturulmuş bir durumda ?Çaykara halkbilimi? deryasında varlıklarını sürdürmekte olan sözcüklerle karşılaştık.
O sözcüklerden bazıları: GUDAL ?´kudal´´ sözcüğünü, Yunanca ?´???????´´(kudali-kaşık) sözcüğü ile hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü yöre insanı kaşık sözcüğüne karşılık olarak, Yunanca´da karşılığı olmayan ?´hular´´ sözcüğünü kullanmaktadır. ?´Gudal´´ ya da ?´kutal´´ sözcüğünün çağdaş Türk lehçelerinde ?´dünür´´ olarak kullanılan ?´guda´´ sözcüğünden geldiği kuvvetle sanılmaktadır. GORGOR Bu söz, ?´Gorgor´´ adlı Kıpçak Türk komutanın adından gelmektedir. Bölgemizdeki söz varlığı ve Kıpçak Türklerinin bulunduğu alanlar dikkate alındığında bu savın doğruluğu daha da pekişmiş olur. Özellikle bu mahallenin kuruluşunda buluna kişilerin bu Türk boyu ile geçmişi olduğu, ya da bu boya karşı büyük bir sempatisi bulunduğu bu nedenle onun komutanlarından olan ?´Gorgor´´ adını mahallenin kuruluş adı olarak koyduğu kuvvetle sanılmaktadır. HALAZ Yağış türlerinden olan ?´dolu´´ sözcüğünün yöremizdeki karşılığıdır. Bölgemizde varlık gösteren ve tarih oyunluğundan dilleri ve kültürleri ile silinip giden ve Kıpçak Türkçesi konuşan Peçenek Türkleri bu doğa olayına ?´talaz´´ ? (fırtına) diyordu . Kıpçak lehçesinde ?´talaz´´ diye söylenen sözcüğün Çaykara´da ve yöremizde vücut bulmuş şekli ?´halaz´´dır. Maçka ve mahallelerinde , Gümüşhane Torul´da, İkizdere Şimşirli´de ve Güneyce´de bu doğa olayına hala ?´halaz´´ denmektedir. HAÇAN Sözcüğü, Divan-i Lugati´t-Türk´te, Kutadgu Bilig´ te, eski Uygur Türkçesi´nde, Kıpçak Türkçesi´nde ve Dede Korkut Öykülerinde ?´ne zaman´´ ?´ne vakit´´ ,´´mademki´´ anlamında kullanılmıştır. Doğu Karadeniz Türkleri bu sözcüğü hala kullanmaktadır. KI Sözcüğü; Kaşgarlı Mahmut, Eski Oğuz Türkçesi´nde kullanılan ?´kı´´ ekini, bir yerde ?´çağırma edatı´´ olarak, bir yerde ?´cığım-ciğim´´ anlamında acıma ile sevme belirten ve akrabalık terimlerinin sonuna eklenen bir edat olarak belirtmektedir. Eski Uygur Türkçesinde de ?´kı´´, ünlem karşılığı söylenen söz olarak geçer. Avşarlarda ?´gı´´ şeklinde kullanılan bu ek anlam daralmasına uğrayarak sadece kadınlara yönelik bir hitap tarzı olmuştur.
İlçemizin Kumlu, Koldere, Ataköy Mahalleleri ve Maraşlı Mahallesi kadınları ?´kı´´ ekini çağırma edatı olarak : ?´egı nerdesun?´´veya ?´ega nerdesun?´´, ?´egı ya bak!´´ veya ?´ ega ya bak!´´, egııı´´veya ?´egaa´´ ; ?´cığım-ciğim´´ anlamında acıma ile sevme belirten ve akrabalık terimlerinin sonuna eklenen bir edat olarak: ?´Egı kurban olayim sana?´´ veya ?´ega kurban olayim sana?´´, ?´Egı sen söyle, ben haksuz miyum?´´ veya ?´ega sen soyle ben haksuz miyum?´´ şeklinde hala kullanmaktadırlar.
KA Avşarlar, önde gelen ve itibarlı sayılan kişilerin adının sonuna ?´ka´´ getirirler. Ali ka, Ahmet ka gibi . Yöremizde bu sözcük ?´bumburika´´ Bumbur lakaplı kişinin kızı , ?´Fadika´´ fadi lakaplı kişinin kızı, ?´Traşika´´traş lakaplı ailenin kızı, ?´haneka´´haneye ait küçük bölüm , ?hunika´´ hun lakaplı kişinin küçüğü, ?´horozika´´ horoz lakaplı kişinin kızı, ?´Funduka´´ funduk lakaplı ailenin kızı, ?´şadrika´´ ?şad? ya da şadri lakaplı kişinin kadın versiyonu şeklinde hala kullanılmaktadır. Bu ?ka? eki ile, çoğu ünsüzle sonlanan, tek heceli ve nesneli tabanlara ulanarak pekiştirmeli fiiller türetmiştir. Yalın veya genişlemiş olarak Türkçe ek varlığının ilgiye değer bir ögesi olan -KA- ekinin kimi türemelerde -ga- olarak gözlenmesi, ek başı ünsüzünün uğradığı ötümlüleşmenin sonucudur.
İlçemizde taka- sımsıkı yanaştırmak, yaklaştırmak anlamında değil de ?köse? anlamında kullanılmaktadır. Çayka(yayka) sözcüğü de çalkamak, sallamak anlamında hala kullanılmaktadır. Sıska- süzmek anlamında değil de soğan tohumu, çok zayıf ve kuru anlamında kullanılmaktadır. ?Salga-salka? sözcüğü, göndermek, haber ve müjde vermek anlamında değil de çuha anlamında kullanılmaktadır. MA, ME, MAH, MEH ?´Ma´´, ?´me´´, ?´mah´´, ?´meh´´ ifadeleri Avşar Türklerinde şaşkınlık bildiren bir ünlemdir. Başkasının söylediği bir söz veya yaptığı bir hareket üzerine şaşkınlığını belirtmek üzere (bazen kısa bazen uzun hece ile) ?´ma´´, ?´maa´´ veya ?´mah´´, ?´maah´´ denir. Kaşgarlı Mahmut, ?´ma, mah´´ şeklinde kaydettiği sözcüklerinin anlamını ?al, işte´´ olarak vermiştir.
Çaykara´da özellikle Köknar ve Karaçam Mahallelerinde bu ünlem, Avşar Türklerindeki gibi aynı anlamda ?´me´´, ?´mee´´ ya da ?´meh´´, meeh´´ şeklinde hala kullanılmaktadır. ŞİNDİSİ Sözcük, Arapça ?´rahat´´ sözcüğü ile anlamdaştır. Ancak söylem farklılığından dolayı Çaykara´da ?´sindişi´´ şeklide kullanılmaktadır. Şindisi, Gagavuz Türklerinden şair G. Gaydarji´nin "Ana Dilimaa " adlı şiirindeki bir beyitte bizde kullanılan; üzüntü, sıkıntı ve tedirginliği olmayan, sıkıntı veya yorgunluk, tedirginlik vermeyen anlamda kullanıldığını görüyoruz KÖLÜNĞ(KOLİMP) Kuşların indiği su birikintisi, gölcük(DLT,C.IV,s.359) anlamındadır. Kölünğ sözcüğü Çaykara´da kolimp olarak kullanılmaktadır. Unutulmuş ya da uyuşturulmuş olan bu Türkçe sözcük Rumca olarak bilinmeye devam edilmektedir. Oysa Yunanca´da su birikintisine ????????(lakuva) denir. Bu örnekte görüldüğü gibi sözcüğün küçük su birikintisi sözcüğü kölünğ ve bizdeki kullanımı olan kolimp ile hiçbir ilgisinin olmadığı görülmektedir. HABİKA Başkurt Türkçesinde Habika, han ve bikä sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş ?zengin kadın, hoca kadın; kadınlara saygıyla seslenme sözü? anlamında bir sözcüktür. Habeko erkeği, Habika da kadını işaret etmektedir. AVDAN Avşar Türklerinde ?´avdan´´ sözcüğü, ?´Pazar´´ gününe verilen adlardan biridir.
Çaykara Çambaşı Mahallesi´nde doğumu bu güne geldiği için Sabahattin KESKİN, ?´avdan´´ olarak adlandırıldığı kuvvetle sanılmaktadır. . YİNEKA İnäkä, Başkurt Türklerinde ?normalden daha küçük vücutlu kadın? inä ?çocuğu olan kadın ve ?´ka´´ ekinin getirilmesi ile oluşmuş bir sözcüktür. Rumcada ?´ ???????´´ (yineka) kadın olarak bilinen sözcük, Çaykara söz varlığında yukardaki anlamlarıyla aynen kullanılmaktadır. Sözcüğün Başkurt Türklerinden mi Rumcaya geçtiği, ya da Rumcadan mı Türklere geçtiği konusunu dil bilimcilere bırakıyorum. KUSKAR: ?´Kuskar´´, Başkurt Destanlarından III ?´İki Kilmet Kavgası´´ adlı destanın Kıpçak soylu kahramanlarından birinin adıdır . Burada dikkat edilmesi gerekenin ?´Kıpçak Türkçesi´´nin Çaykara ilçemizin bütün söz varlığında önemli yer tuttuğudur. DİMİJA(ŞALVAR) ?´Dimija´´ (Şalvar) sözcüğü, ?´avuç´´(Avujlan) ve ?´Açlık´´(Ajluk) sözcükleri gibi Kıpçak/Kuman Türklerinden Eğridere(Ğorğoras) Mahallemizin söz varlığına kalıt kaldığı, ancak kullanılmayan bir sözcüktür. Lakap olarak kullanılan bu sözcük, Kıpçak/Kuman Türklerinin de yaşadığı Makedonya´da kendine alan bulmuştur. Dikilişi, kendinden desenleri, saten ya da kadifeden oluşu pahalı bir giysi olduğunu göstermektedir. Tarlada, ormanda, çayırda çalışmak durumunda olan bölge kadınlarının bu pahalı giysiyi giymeleri ve özenle saklamalarını tabiat şartları müsaade etmemiştir. Sözcük bu nedenle kullanımda değildir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen buna benzer bir şalvarı giyip dikkati çeken kadına da "Dimija" lakabı verildiği kuvvetle sanılmaktadır. ÇOROŞ Altay Türklerinin bir boyun adı da "ÇOROS " dur. Taşkıran Mahallemizin eski adının sözlük anlamından değil, Altay Türklerinin bir boyun adı olan "ÇOROS"tan geldiği kuvvetle sanılmaktadır.
MİNGAR(MINGAR) Bu ad altındaki lakap ilçemiz Ataköy(Şinek) Mahallesi´nde rastlanmıştır. mıngar : Oğuz lehçesinde ?pınar, su gözü´. Anlamındadır. Bu lakabı taşıyan şahsiyet büyük bir olasılıkla kaynak, üreten ya da değerli bir kişiliktir. MURUT ?´İnşaat´´ sözcüğü. Kazak ve Türkmenlerde ?´murt´´, Kırkızlarda ?´murut´´, Özbeklerde ?´murt´´ ve ?´murut´´ olarak adlandırılmıştır . Ataköy(Şinek) Mahallemizde ?´murut´´ lakapı, inşaat işleri ile uğraşan ve bu işlerden anlayan biri için verildiği kanısındayız.
Not: Konu hakkında geniş bilgi için Yılmaz KESKİN´in basıma verilen ?Çaykara´da Söz Varlığı 1? adlı eserine başvurulmalıdır. Eğitimci Araştırmacı Yazar Yılmaz Keskin Kimdir?
1955 yılında İlçemizin Çambaşı Mahallesi´nde doğan yazar, eğitim enstitüsü sınıf öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra 1979 yılında başladığı eylemli öğretmenliğini 15.07.2014 yılında noktaladı. İlçemizin çeşitli dergilerinde, Kültür Bakanlığı Dergilerinde özellikle ?halkbilimi? dalında yazıları ve değişik ilçe gazetelerinde şiirleri, makaleleri ve masalları yayımlandı.
Yazarın, makalelerden oluşan ?Gündem Kırıntıları?, Kutsal ve ulusal değerler ışığında dilimizi inceleyen ?Kutsalım ve Dil Ağacım? adlı araştırma-inceleme betiği ile Cinius Yayınlarından henüz çıkan dumanı üstünde öykücüklerden oluşan ?Yüz Öykücük Yüz Gülücük? adlı betiği bulunmaktadır. Çaykaramız ve Çaykaralımız için çok önemli olan ?Çaykara´da Söz Varlığı-1? adlı taslak eseri de basım için yayınevine verilmiştir.
Evli ve iki kız babası olan Yazarın ayrıca ?Nusaybin Halkbilimi? adlı taslak eseri Milli Eğitim Bakanlığı İnceleme Komisyonundadır. Yazarın yayımlanmış olduğu birinci ve ikinci kitapları.Dumanı Üstünde Öykücüklerden oluşan yeni Kitabı