Tarih: 28.09.2017 09:13

Çaykara ve Hüzünlü Göçler!

Facebook Twitter Linked-in

Çaykara´da tarihsel süreç içerisinde kimi zaman kitlesel, kimi zaman da bireysel olarak göçler kendini göstermiştir. 

1947 yılında Türkiye nüfusunun 18 milyon olduğu dönemde Çaykara´da yaşayanların sayısı 47.782 kişi 

O dönemdeki Çaykara nüfusu çok ciddi bir rakamdır.. 

GÖÇ´ Çaykara´nın kaderi olsa gerek..

Tarihimiz binlerce, belki yüzbinlerce göç hikâyesiyle dolu.. 

Tarih içerisinde yapılan göçler için kimi zaman ağıtlar, kimi zaman türküler yakılmış.. 

Hayatımız boyunca büyüklerimizden göç hikâyeleri dinledik..

Bitmek tükenmeyen bilinmezlere doğru giden uzun göç yolculukları.. 

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibi her dalımız bir sınır boyunda..

Her yaprağımız bütün dünyaya savrulmuş.. 

Bazen yoksulluktan, bazen fakirlikten, bazen afetlerden yaşanan hüzünlü göçler, bu coğrafyada yaşayanların kaderi olmuşçasına hayatlarında hiç tanımadıkları ve hayal bile edemedikleri yerlere yapılan gizemli yolculuklar.. 

Ve gün gelmiş gur­bet vatan olmuş, gün gelmiş sıla gurbete dönmüş.. 

Ebetteki toplu olarak yaşanan göçler, insanımızın hafızalarından silinmeyen ve tarihin akışı içinde kuşaktan kuşağa aktarılacak dönüm noktalarıdır.. 

1929 başlayıp, 1974 yılına kadar, dedelerimizin ve babalarımızın dönemin tüm zorluklarına ve yokluklarına göğüs gererek, dün ile bugünü, bugünle yarını birbirine bağlayacak toplu göçleri bize anlattılar..

İlk göç edenlerden neredeyse parmakla sayılabilecek kadar kalan bu tarih hazinesi büyüklerimizin hayatta iken mutlaka onlardan o dönemlerinde yaşanmışlıklarını dinleyerek geçmiş ile gelecek arasında kuracağımız köprüleri gelecek nesillerimize aktarmak en büyük görevimiz olmalı..

En önemlisi vatanlarından zorunlu olarak göç ederken, anılarını ve canlarını bırakıp giderken döktükleri gözyaşlarını, Atalarının yaşadıkları topraklardan ayrılmanın neredeyse vatansız kalma ile eş değer sayılabilecek hüzünlü göçler.. 

Sanırım bazılarımıza hikâye gibi gelse de, asıl bu göçü yaşayanlar gittikleri coğrafyalarda yaşadıkları sürece hep gözyaşlarıyla birlikte büyük acılar yaşamışlardır..

Düşünebiliyor musunuz?

Babaları, Anneleri ve dostlarıyla yaşadıkları Ata topraklarında, en güzel anıları ile kaybettikleri en önemli değerlerinin mezarlarını bırakıp binlerce kilometre uzaklıklarda bulunan topraklarda hiç tanımadıkları farklı kültürden olan insanlarla bir arada yaşamaya doğru yaptıkları maceralı yolculuklar.. 

Aslında Gurbet ve gariplik ikiz kardeştir... 

Hafızalarımızı sürekli canlı tutmak, gelecek nesillere mesaj vermek için.. 

Biz nasıl unuturuz, 1929 yılında Maçka, Bayburt, Erzincan´ın Tercan, Çayırlı ilçeleriyle Muş´a toplu göç edenleri... 

Biz nasıl unuturuz, 1940 yılında Amasya İli Suluova ilçesine toplu göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz , 1964 yılında Hatay İli Kırıkhan ilçesine toplu göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz, 1963 yılında Van İli Özalp ilçesi Dönerdere ve Emek Köylerine toplu göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz, 1967 yılında Bursa´nın Orhangazi ilçesi Örnekköye toplu göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz, 1973 yılında Çanakkale Gökçeada´ya göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz, 1974 yılında Kıbrıs´a, toplu göç edenleri.. 

Biz nasıl unuturuz, Trabzon merkeze bağlı Pelitli köyüne toplu göç edenleri... 

Biz nasıl unuturuz, Çocuklarının gelecekleri için bireysel olarak dünyanın her yerine göç eden Çaykaralı tüm hemşerilerimizi.. 

Çaykaralının tarih seyrinde göç, türküsünde gurbet, ağıtında hüzün vardır.. 

Çaykara´dan göç edenler ayrılmanın hüznü ile gözyaşları akıttılar, kalanlar ise ağıtlar yaktılar.. 

Büyüklerimiz göç ettikleri her coğrafyayı, yeni vatan yapmışlar.. 

Gurbette bayramları ve örf ve adetleri yaşayanlar, kısıtlı imkânlarla memleketi yaşamaya çalıştılar. Değerlerine sahip çıktılar. Hem gidene, hem kalana bıraktıkları, sıla özlemi, geçmişteki yaşanmışlıkları, gidip de dönemeyenler, dönüp de hasret kaldıkları kişileri bulamayanlar hayatları boyunca hep hüzün dolu hayat yaşadılar.. 

Toplu göçler elbette ki çok acıdır. Aileler parçalanmış, nesiller dağıtılmış, Ama yöre insanımızın çalışkanlığı ve üretkenliği, gittikleri yerlerde ikinci Çaykara inşa etmelerine neden oldu. Yılmadan, usanmadan yaptıklarıyla, göç ettikleri coğrafyalarda yaşayan insanlara örnek oldular.. 

EN BÜYÜK ACIYI, GÖÇTEN GÖÇ EDENLER YAŞADI

Büyük hayaller ve umutlar besleyerek 1963 yılında Van-Özalp Dönerdere ve Emek köylerine gelen Şerah bucağı (Uzungöl) ile Baltacılı köyünden göç eden Çaykaralı hemşerilerimiz maalesef umutların tükendiği ve geleceklerinde hiçbir ışık görmedikleri ikinci vatan olarak seçtikleri bu topraklarda tüm yaşanmışlıklarını bırakarak 2´nci bir acıyı yaşayarak ülkemizin değişik illerine tekrar göç etmek zorunda kaldılar.. 

Ne acı değil mi? Yıl 1963

Şerah Bucağı (Uzungöl) den Van-Özalp Dönerdere köyüne göç eden 85 haneden, 28.09.2017 tarihi itibariyle kalan hane sayısı 28.. 

Yine Baltacılı köyü ve Şerah Bucağı (Uzungöl) den Van-Özalp Emek köyüne göç eden 75 haneden, 28.09.2017 tarihi itibariyle kalan hane sayısı 18.. 

Özalp-Dönerdere ve Emek Mahallelerinde ikamet eden Çaykaralılar bu hızla oraları terk etmeye devam ederlerse, daha önce Muş İline göç edip daha sonra yaşadıkları köyü tamamen boşaltan hemşerilerimizin durumlarına düşecekler.. 

Çaykara´dan göç ettikleri dönemde çektikleri acıları, yaklaşık 44 yıldır kendilerine ikinci vatan yaptıkları o coğrafyada yine yaşanmışlıkları, anıları ve en önemlisi ilk göç eden ve hayata veda eden babaların, anaların ve akrabaların mezarlarını bırakarak yine hüsran yaşayacaklar.. 

Ne diyelim gurbet ve göç Çaykaralının kaderi olmalı.

İkinci göç birinci göçten daha zordur.

Orada yaşayan ve daha önce göç eden tüm hemşerilerime selam ve sevgilerimi ileterek şunları söylüyorum.

Çaykaralı azimlidir...

Çaykaralı güçlüdür..

Çaykaralı sabırlıdır...

Çaykaralı Zekidir..

Çaykaralı çalışkandır..

En önemlisi Çaykaralı eğitimiyle, bürokrasiyle, işadamıyla, ülkemizin her alanında hizmet eden örnek bir insandır..

İlk göçte devletin katkılarıyla yerleştiğiniz o topraklarda şimdi kendi imkânlarınızla yeni bir hayat kurdunuz veya kuracaksınız..

Bu özelliklere sahip olduğumuz sürece bize her yer Çaykaradır. 

Yazımın sonlarına doğru yaptığım araştırmalarda Özalp Dönerdere ve Emek köylerine Çaykara´dan göç nasıl gündeme gelmiştir. Ve göç´ün süreçlerinden konuyu bilmeyenlere biraz bahsedelim.. 

/resimler/2017-9/28/0924205574099.jpg

BİR HÜZÜNLÜ GÖÇÜN HİKAYESİ  

Resmi Gazete, 1956´da  Şerah bucağı ve Baltacılı köyünde yaşayanların farklı bir bölgeye devlet eliyle iskân edilebileceklerini öğrenmeleri, Ankara Haymana´da imamlık yapan, Uzungöllü İsmail Şahin sayesinde olmuştur..

Şahin, imamlık yaptığı köye gelen toprak tanzim komisyonu üyeleri ile görüştü.. 

Birincisi doğal afet yaşayan..

İkincisi doğal afete maruz kalma ihtimali olan yerleşim alanları..

Üçüncüsü ise yerleşim yerinin orman içinde bulunması ve iktisadi olarak kalkındırılmasının mümkün olmayan yerleşim alanlarında iskân edenlerin bakanlığa başvurulması halinde farklı bir yere iskân edilebileceklerini öğrenmiştir.. 

Bu bilgiyi köylüleriyle paylaşmasının ardından köylüler, dilekçe ile bakanlığa başvurmuş ve farklı bir bölgeye iskânlarını istemişlerdir. Orman Genel Müdürlüğü tarafından, orman ve ziraat mühendisleri ile veteriner hekimlerden oluşan heyet, ilk olarak Uzungöl (Şerah) bucağını ziyaret etmiştir. Heyetin 16.08.1958 günü hazırladığı raporda; Şerah´ın orman içinde bulunuşu, arazinin ziraata elverişli olmayıp, orman arazisi oluşu, mevcut mera ve otlakların hayvanlarını otlatmak için yeterli olmadığı, alınacak tedbirlerle yerlerinde kalkınmalarının mümkün olmadığı tespiti yer almıştır.. 

/resimler/2017-9/28/0925013542779.jpg

Uzungöl (Şerah)  hakkındaki ikinci rapor, 29.11.1963 tarihte hazırlanmıştır. İmar ve İskân Bakanlığı Planlama ve İmar Genel Müdürlüğü Şehircilik Dairesi Jeolojik raporuna göre; Uzungöl (Şerah) bucağı dağınık ve arazisinin arızalı bir topoğrafya gösterip çığ, sel ve erozyon gibi afetlere maruz bulunması, bucak merkezi hudutları içerisinde nakle müsait saha bulunmadığından bu toplulukların iç iskâna tabi tutulmaları tavsiye edilmiştir.. 

Baltacılı köyü ile ilgili olarak tutulan ilk rapor ise; 12.12.1963 tarih, jeolog raporudur. Bu raporda; Baltacılı köyünde, sele, mevzi ve genel şekilde olacak heyelanlara karşı tedbir almanın mümkün görülmediğinden nakillerinin uygun olacağı, köy hudutları içerisinde ve civarında saha bulunmadığından nakillerine karar verildiğinde iç iskâna tabi tutulmaları lazım geleceği bildirilmiştir... 

07.02.1964 tarihinde Baltacılı köyü için ikinci bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor 16.08.1958 tarihinde Şerah bucağı için hazırlanan raporla aynı önerileri içermektedir.. 

Göç ilk gündeme geldiğinde Hatay-Kırıkhan, Çanakkale-Bozcaada, Eskişehir, Konya seçenekler arasına gözükmektedir.. 

Fakat iskânın nereye yapılacağı konusunda köylerin kaderini belirleyen, Van Senatörü ve dönemin Maliye Bakanı olan Ferit Melen olmuştur. Karadenizlilerin çalışkan olduklarını ve bölge halkına örnek olabileceklerini düşünen Melen, iskânın Van´a yapılması talebini hükümete iletmiş ve olumlu yanıt almıştır.. 

Köy sakinlerinden Celal Aygün (1934), Dursunbey Taçoğlu (1950) yapılan kişisel mülakat. Köylerden seçilen dört kişi Van-Özalp´e götürülerek iskân edilecekleri yer kendilerine gösterilmiştir. Karadeniz´e göre çok farklı bir coğrafya ile karşılaşan bu kişiler; düz, uzun ova ve çayırları gördüklerinde etkilenmişler ve bölgeye iskânı kabul etmişlerdir. Köylülerin iskân edilecekleri yerleri beğenmeleri üzerine hükümet, çalışmalarına başlamıştır. 1 Temmuz 1964 tarihinde bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kararname ile Çaykara İlçesi (Uzungöl) Şerah bucağının Büyükköy, Hocaeli, Gölbaşı, Filâk mahalleleri ile aynı ilçenin Baltacılı köyü halkından 160 ailenin daha üretken bir hale getirilmeleri amacıyla ve kendi istek ve muvafakatleri üzerine, Van ilinin Özlap ilçesi Dönerdere köyünün Dönerdere mevkiine ve Gültepe köyünün Emek mahallesi bitişiğine yerleştirilmeleri kararlaştırılmıştır.. 

/resimler/2017-9/28/0925323699557.jpg

Çaykara İlçesi Uzungöl (Şerah) Bucağı ve Baltacılı Köyünden Van-Özalp´te Kurulacak iki köye Nakledileceklere Ait Plan, 1962 yılında Van´ın Özalp ilçesinde köy envanter etütleri yapılarak yeni yerleşim sahaları tespit edilmiştir. Toprak komisyonunun 1963 yılı yaz aylarında başlayan çalışmalarıyla toprak etütleri yapılmış ve arazi kullanma kabiliyeti harita ve raporları hazırlanarak, toprak tescil edilmiştir. Bu çalışma neticesinde Dönerdere ve Emek köylerinde 160 ailenin iskân edilebileceği kanaatine varılmıştır.. 

Plan 13 aşamalı olarak yapılmıştır. Bu aşamalar şunlardır: Çaykara´dan Özalp´e Göç.

1. Yeni iskân sahalarının bulunması ve mülkiyet durumlarının tespiti..

2. Bulunan sahalarda arazi sınıflarının tespiti..

3. Zirai işletme planının hazırlanarak zirai işletme tipinin ve genişliğinin tespiti..

4. Mahalli ihtiyaçları karşılayacak ve yerleşim imkânlarını ortaya çıkaracak dağıtım planının hazırlanması..

5. Yerleştirileceklerin tespiti..

6. Bölge ve işletmeye uygun konut ve tarımsal yapıların planlanması..

7. Yerleşim sahalarının köy merkezi karakteri arz etmesi sebebiyle gerekli ekonomik, sosyal ve kültürel tesisleri kapsaması

8. İskân olunacakların üretken hale gelebilmeleri için donatılmaları

9. Arazinin ziraata elverişli hale getirilmesi

10. İnşaat hizmetlerinin yürütülmesi için şantiyelerin kurulması

11. Yerleştirileceklerin üretken hale gelinceye kadar gıda ve yakacak ihtiyaçlarının temini

12. Yerleştirileceklerin nakillerinin sağlanması

13. Yerleştirileceklerin eğitimleri 

Bölgeye nakledilecek halkın hızlı bir şekilde üretici hâle gelebilmesi için alınması gereken tedbirler ince hesaplar yapılarak tespit edilmiştir. Bölgede hububat tarımı ve hayvancılık yapılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Her aileye iki inek, on koyun ve iki öküz verilmesi planlanmıştır. Bu sayede bir ailenin yıllık gayri safi geliri 6397 lira olacaktır. 5 yılsonunda da hayvan varlığı artırılmak suretiyle bu gayri safi gelirin 10754 liraya çıkabileceği hesaplanmıştır.. 

Buna göre arazi üç ana bloğa ayrılmıştır. Bunun 1/3´ü korungaya ayrılacak, geri kalan 2/3´ün 1/2´si nadasa bırakılacaktır. Geri kalan 1/2?sinde arpa, fiğ, buğday ekimi yapılacaktır. Ayrıca her aileye 90 dönüm düşmek üzere köy şahsına da 90 dönüm mera tahsis edilecektir. Tarlaların ilk yıldaki gayri safi geliri 5521 lira, 5 yıl sonraki geliri 7888 lira olarak hesaplanmıştır. Bu artış, köylüye teknik eğitim ve gübre kullanımı hakkında bilgi verilmesiyle sağlanacaktır.. 

Kurulacak köylerde getirilecek halkın bir an evvel üretken hâle gelmesi için devletin donatımlarını hızlı bir şekilde tamamlaması gerekmektedir. Bu amaçla 160 aileye canlı demirbaş tutarı olarak 584.000 liranın Ziraat Bankası tarafından temin edilmesi düşünülmüştür. Cansız demirbaş tutarı olan 406.400 lira Zirai Donatım Kurumunca açılacak krediyle temin edilecektir. İlk yıl için gerekli olan tohumluk ve gübre masrafı 685.240, ikinci yıl için ise 258.797 lira olarak hesaplanmış ve bu paranın 4755 sayılı kanuna göre Ziraat Bankası´nda teşekkül eden fondan sağlanması planlanmıştır.../resimler/2017-9/28/0928495422100.jpg

Devlet, kurduğu köylerin çevresindeki köylere örnek olmasını istemiştir. Bu açıdan kurulan köylerin her türlü sosyal, kültürel ve ekonomik tesisleriyle etrafına etki yapması istenmiştir. Bu amaçla her aileye 1000 m2 arsa ayrılmış, ortalama 5 kişilik bir ailenin nüfusuna cevap verebilecek bir mesken Planlanmıştır.. 

Ayrıca ahır, samanlık, arabalık da yapılmıştır. Aileye yeterince boş arsa bırakılarak ihtiyaçları doğrultusunda meskenini yahut diğer tesislerini genişletme imkânı sunulmuştur. Ayrıca 5 sınıflı bir okul, iki öğretmen lojmanı, sağlık binası, köy odası, köy eğitim merkezi, kooperatif binası, cami, süthane, çamaşırlık, fırın, dükkânlar ve selektör binasının yapılması ön görülmüştür. İçme suyu getirilmesi, köy yollarının yapılması ve köy yeşil sahalarının ağaçlandırılması da plana dâhil edilmiştir... 

Taşınacak olan köylerin nereye ve kaç hane olarak iskân edileceği örnek köylerin tarım arazilerinin miktarına ve niteliğine göre belirlenmiştir. Buna göre, Dönerdere köyünde yeşil alan, mezarlık, harman yeri ve köy yeri hariç tutulduğunda geriye 17.947.750 dönüm arazi kaldığı hesaplanmıştır. Araziler daha sonra 1´den başlayarak 6´ya kadar sınıflandırılmıştır.. 

Topraktan alınabilecek ortalama verim hesaplanmış ve beş nüfuslu bir ailenin 151.200 dönüm araziye ihtiyacı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Dönerdere´ye yerleştirilebilecek azami aile 83 olarak belirlenmiştir. Aynı hesaplama Emek (Gültepe) köyüne uygulandığında 10.650.400 dönümlük bir araziye 70 ailenin yerleşebileceği tespit edilmiştir. 

Her aileye verilecek arazi belirlenmiş, meskenlerin yüz ölçümleri dahi kararlaştırılmış olmasına rağmen orada ne ekilebilir arazi ne de oturulabilir meskenler vardır. Plan dâhilinde iskânın yapılacağı bölgenin imarına derhal başlanmıştır. Bu aşamada planı hayata geçirecek iş gücü olarak yeni kurulacak köylere yerleştirilecek ailelerin aile reisleri veya çalışma gücüne sahip kimselerin inşaat işlerinde bizzat çalışmaları düşünülmüştür. Bu kişilerin çalıştıkları müddetçe geçici iskânlarının sağlanması planlanmıştır. Bu amaçla bölgeye bir şantiye kurulması ve şantiyenin ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması istenmiştir

En önemli sorunlardan biri iskân edilecek halkın iaşesinin teminidir...

Devlet bu sorunu, Dünya Gıda Teşkilatı tarafından sağlanan gıdaların çiftçi ailelerine dağıtımı suretiyle çözmeyi hedeflemiştir.. 

Ayrıca bir yıl süreyle devletin de iskân tahsisatından gerekli gıda yardımı yapması ön görülmüştür.. 

Plan incelendiğinde iskân edilen halkın gönüllülük esasına göre ve seçilerek getirildiği anlaşılmaktadır. Zira plana göre yerleştirileceklerin tespitinin belli ölçütlere göre yapılması istenmiştir. Bu ölçütler:

1. Orman içi köylüsü olmak

2. Afetlere maruz bulunmak

3. Topraksız veya az topraklı olmak

4. Nüfus fazlalığı göstermek

5. Bölgeye yerleştirildiğinde sosyal, ekonomik ve kültürel yönden öncülük yapabilecek kabiliyette olmak

6. Bölgeye fiziksel yönden adapte olacak kabiliyette olmak

7. Kendi hizmetlerinde bilfiil çalışmayı taahhüt etmek şeklinde belirlenmiştir 

Buna göre ailelere toprak dağıtımı 1964 yılında başlayacaktır. Donatım ve yıllık işletme planına göre 1964 yılı sonu ile 1965 yılı başında her işletme canlı ve cansız demirbaşlarla teçhiz edilecektir. Zirai işletme planına göre 1 ve 2. yılın tohum ve gübre ihtiyaçları 1964 ve 1965 yıllarında ve ekim zamanından önce ayni olarak ve kredi suretiyle temin olunacaktır .. 

Hazırlanan plan doğrultusunda Dönerdere köyünde 83, Emek (Gültepe) köyünde 77 olmak üzere 160 mesken ve meskene bağlı tarımsal yapılar 1964 yılında tamamlanacaktır. Her iki köye ait sosyal, ekonomik ve kültürel tesisler 1965 yılında bitirilecektir.. 

8 Haziran 1964´te aile reislerinin inşaatlarda çalışmak için bölgeye gelmesi, aynı yılın sonbaharında da ailelerin yerleştirilmesinin tamamlanması planlanmıştır... 

1964 yılı ilkbaharında evlerin ve ahırların yapımı başlamıştır. Hazırlanan raporda iskân edilecek halkın kendi hizmetlerinde çalışması taahhüt etmesi gerektiği ibaresi yer almıştır..

Bu ibare doğrultusunda göç edecek ailelerin reisleri, meskenlerin yapımında çalışmak üzere Emek ve Dönerdere köylerine gelmişlerdir.. 

Çalışmaların tamamlanması üzerine, 1965 yılında aileleri ile birlikte bölgeye gelerek yeni köylerine yerleşmişlerdir  Köyler oluşturulurken plana mümkün olduğunca sadık kalınmaya çalışılmıştır. İlk kışlarını daha güvenli geçirebilmeleri için beşer bekçi görevlendirilmiştir. Ayrıca Van Teknik Ziraat Müdürlüğü ekipleri tarafından meralar tarla haline getirildiği gibi, halka yabancı oldukları hububat tarımı hakkında da bilgi verilmiştir.. 

Elbette ki Trabzon´un Çaykara ilçesinin gelen insanlar, iklim, ekonomik faaliyet ve kültür olarak kendilerinden çok farklı bir bölgeye geldikleri yadsınamaz bir gerçektir. Hiçbir sıkıntı ile karşılaşmadıklarını, geldikleri andan itibaren bölgeye ve bölge insanına tam bir uyum sağladıklarını söylemek mümkün değildir. Fakat devlet, aldığı ekonomik ve sosyal tedbirlerle uyumlarını kolaylaştırmaya çalışmıştır. Devletin bu gayreti, halkın gayreti ile birleştiğinde, ortaya sadece çevre köyler için değil, Güneydoğu Anadolu´daki bütün köylere örnek olabilecek iki köy ortaya çıkmıştır. Dönerdere ve Emek köyü sakinleri, Karadeniz insanının çalışkanlığını Özalp´e de taşımış ve Ferit Melen´in düşüncesinin doğruluğunu ortaya koymuştur. Zira sosyologlar ve iktisatçılar tarafından yapılan çalışmalar, Çaykara´dan Özalp´e Göç köyün hem eğitim felsefesi, hem ekonomik faaliyetleri, hem de sosyal yaşantıları ile hâlâ çevre köylere örnek teşkil ettiğini göstermektedir. 

Kaynak : Osman Kubilay GÜL ?Bir İç İskan Uygulaması: Çaykara´dan Özalp´e Göç.. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —