Dönerdere Lisesi Müdürümüz Mehmet Genel´in Kalema Aldığı Tatlı Bir Öyküyü Okuyucularımız İle Paylaşıyoruz
HAYVANAT BAHÇESİ
Bu gün Gazetemizin on birinci sayısı ile karşınız
Bu gün ise sizlerle hoş bir anıyı paylaşmak istiyoruz.Dönerdere insanımızın sıcakkanlılığını, sempatikliğini ve de Karadeniz zekasını çok güzel ifade eden hoş bir gurbet anısını paylaşmak istiyoruz sizlerle.
Aslında günümüzde yitirmeye yüz tutmuş olan insani değerlerimiz konusunda güzel bir öykü paylaşacağız sizlerle.Karadeniz´den 1000 km uzakta bulunan bir köyümüzde yaşayan 85 hanenin nasıl bir aile haline geldiğini ve de nasıl ortak hareket ettiğini anlatan hoş bir öykü.
Yukarı Dönerdere Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürümüz Sevgili Mehmet Genel Hocamızın kaleme almış olduğu hoş bir öykü bu.
HAYVANAT BAHÇESİ
1970´li yıllarda Dönerdere Köyünde bir bahar sabahında hafif bir meltem esintisinin eşliğinde okul bahçesindeki ağaçların yapraklarından çıkan hışırtılara köyün alt kısmında toplanmaya başlayan nahırdaki ineklerin sesleri eşlik ederken , boğuk ve tutuk bir motor sesi ile köyün ara sokaklarından çıkan yarı otobüs caminin alt kısmından dolaşarak okulun yan tarafında şosenin alt kısmında ani bir fren ile yerini alır.
Bu otobüs aynı zamanda Dönerdere Köyümüzün Özxalp ilçesine giden tek servisidir.Modeline bakılırsa emekliliği çoktan bile gelmişti.Yeşil olan rengi deforme oldu ve bazı kısımlarının boyası da döküldü.Kırılan camın yenisi Van´daki Sanayide bulunmadığı için cam duralit ile kapatıldı.
Orta koridorda tabanı bazı yerlerde paslanıp çürüdüğünden orta büyüklükteki deliklerin üzerine saç parçalarından yamalar yapılmıştı.Eksozundaki civatalar düştüğü için tel ile üst tampona tutturuıldu.
Şöför İsmail kontağı kapatıp var gücü ile itti kapıyı açtı ve de aşağı indi.Otobüsün lastiklerini kontrol ederken Yolculardan ilki köyün imamı Hacı İsmail geldi.Selam verdi ve otobüse bindi.
-Ula İsmail?Bir gel de şu ajansı bir aç haberleri dinleyelim.7.30 haberleri çoktan başladı.
Şoför İsmail arabaya biner.Radyoyu açar.Radyodan gelen cızırtılar insanın kulağını rahatsız edecek düzeydedir.İstasyon ayarlarını yapmaya çalışır.Sonunda istasyonu tutturur ancak radyodan gelen ses ?Haberleri Dinlediniz? olur.
Hoca İsmail haberleri dinleyememenin üzüntüsünü yaşarken yolculardan Ahmet Çavuş arabaya biner.Yan taraftaki koltuklardan bir tanesine oturur.Hoca İsmail:
-Çakal Nasılsın?Hele gel buraya otur.
Ahmet Çavuş cevap verir.
-Ben kılıbıkların yanında oturmam.
-Ben sizi insan zannettim.Senin benim yanımda oturman yakışmaz.
Ahmet Çavuş Uzungöl´de eskiden atalarının lakabının çakal olmasından dolayı gururlu bir şekilde hafif doğrularak tesbihini çekmeye devam eder.Şoför İsmail´e dönerek;
-Neden siyahladın.Yolcuların biraz sonra gelirler canını sıkmaya gerek yok.
Şoför İsmail doğuştan esmerdir ve kendisine yöresel dilde siyah anlamına gelen ?Mavro? lakabını takmışlardır.
Çevre köylerden gelen arabalar hızlı bir şekilde gelip geçiyorlar hatta çoğu Özalp İlçesine vardı bile.Şakar´ın otobüsü yörede tanınmış.Gelen minibüsler köy girişinde hafif bir şekilde yavaşlayıp yolcu avına çıksalar da Şakar´ın hiç de yolcu kaptırmaya niyeti yoktur.
Şoför İsmail arada bir arabadan inip gelen yolcuları takibe koyulur.Camini,n yanından Salih Zeyrek göründü.Salih Zeyrek köyün ileri gelenlerinden bir tanesidir ve de aynı zamanda kooperatif başkanlığı da yapmıştır.Köyde çok sevilen bir şahsiyettir.Yine Uzungöl´deki mahallelerinden dolayı lakabı ayıdır Salih Amcanın.
Hoca İsmail Ahmet Çavuş´a Dönerek:
-Ayı nihayet uyandı.İninden çıktı geliyor der.
Salih Zeyrek sigarasını var gücü ile emerek otobüse doğru ilerler arkasında duman isleri bırakarak otobüsün yanına varır.Selam vererek basamaklardan yukarı çıkmaya başlar.Selamı duyanlardan Ahmet Çavuş öne atılıp yüksek ses ile cevap verir.
-Ve aleyküm selam Ayı.
Yan tarafta oturan Hoca İsmail durumdan kendisine pay çıkarmaya çalışır.
-Biriniz ayı biriniz çakal ne güzel anlaşıyorsunuz.
Aralarında derin bir muhabbet başlar.Salih Zeyrek bu sırada Hoca İsmail´in ensesine sağlam bir sille indirir.Sabah mahmurluğunda uyuklayan İsmail Hoca bir anda uyanır.
Salih Zeyrek´e dönerek
-Yine ayılığüını yaptın.Sonra da Şakar İsmail´e döner.Ula İsmail niye bu hayvanları arabana aldın.Ben iniyorum.Galiba Özalp´a da gidemeyeceğiz der ve basamaklardan aşağıya inmeye başlar.
Dönerdereli kadınlar sütlerini mandıraya getirip geri döndüler.Sokak ortasında ayak üstü sohbet ediyorlar.Dönerdere ilkokulunun zili çalmış.Öğrenciler sıra oldular.Andımız yüksek sesle okunduktan sonra i,çeri girdiler.Etrafı tekrar bir sessizlik kapladı.
Şoför İsmail arada bir marşa basar arabayı hafiften hareket ettirir.Salih Zeyrek bu durumdan artık sıkılmıştır.
-İsmail bizi beşi,k gibi sallama.Özalp´a gidemeyeceksek söyle köydeki diğer işlerimize bakalım.Gelen birkaç köylü daha arabaya biner.Şoför İsmail Camdan seslenir.
-Haydi yolcu kalmasın.
İki kişi karşı taraftan görünür.Gelen İsmail Falay ve oğlu Mehmet´tir.İsmail Falay Öküz lakaplıdır.Sürekli olarak Öküzlakabı ile anılmaktadır.
Hoca İsmail Şoföre seslenir.
-Bu otobüsün bagajı yok.Bu hayvanları nereye yerleştireceksin.Tavrını yüksek sesle belirtmesinin ardından yaklaşan baba ve oğlunu göstererek:
-Bir çift öküz geliyor.Ama biri ufaktır.Bunları mal pazarına getirsek iyi para yaparlar.
İsmail Falay sessiz sedasız gelir ve arka koltuğa oturur.Durumdan biraz alınmış görünür.Ahmet Çavuş:
-Hoca biraz kendini savun.Öküzün boynuzları gözünü çıkaracak.
İsmail cevap verir.
-Çakalların konuştuğu bir dünyada yaşamanın ne kadar zor olduğunu herkes bilir.Sen Kuyruğunu koltuk arasına sıkıştırmamaya bak.
Vakit oldukça ilerlemiş güneş ışınları arabanın içini iyice ısıtmıştır.Hoca İsmail sol eli ile takkesini alıp sağ eli ile de kırmızı mendili ile alnını silmeye çalışır.Ahmet Çavuş bu fırsatı kaçırmaz.
-Hoca öküzlerin kırmızıya alerjilerinin olduğunu bilmiyor musun?Hoca İsmail cevap verir.
-Biliyorum.Büyüğünden zarar gelmez.Diğeri ise daha küçüktür.
Arabanın içerisinde bir sessizlik.Şoför İsmail bir daha marşa dokunur.Üçüncü çevirişte motor çalışmaya başlar.Herkes irkilir.Yolculuk başladı zannederler ama o da ne araba Özalp yoluna değil Dorutay yoluna yönelir.
-Şakar Özalp´ın yolunu mu şaşırdın.Nereye gidiyoruz böyle?
-Eski Mahallede birkaç yolcu var.Onları almaya gidiyorum.
Eski mahalleninin dönemecine varıldığında yolcu olmadığı görülür.Hoca İsmail:
-Şakar buraya kadar gelmişken mahallenin yukarısındaki tarlama kadar gidelim tarlanın yeşerip yeşermediğini kontrol edelim nasıl olsa bu gidişle Özalp´a gidemeyeceğiz.
Şakar olanca gücü ile direksiyonu çevirmeye başlar.Direksiyon ile birlikte vucudu da sağa sola hareket eder.Tekrar eski durak yerine doğru yol almaya başlarlar.
,Köylüler gündelik işlerin telaşındadır.Bazıları traktör ile tarlalarına gitmektedirler.Bazıları ise köydeki işleri ile meşgul olmaktadırlar.Etrafı seyrede seyrede köyün üst tarafına geldiklerinde köyün içinden birinin el salladığını görürler.Şakar bir yolcu daha bulmanın heyecanı ile durur.Gelen ?Sivrisinek? lakaplı Salih´tir.Kendisi sarışın beyaz tenli orta boylu biridir.Başındaki orlondan olan fesini biraz yana kaydırarak kendisine farklı bir imaj vermektedir.Hoca İsmail´in aynı zamanda eniştesi sayılır.Hoca İsmail;
-Bu sivrisinek de nerden çıktı ya?Sinek ilacın yok mu İsmail.Salih ise duyduklarını umursamadan orta koltuklardan bir tanesine yönelir.
Salih Zeyrek elini sallamaya çalışmaktadır.Amacı sivrisinek´ten korunmaktır.
-Şu öküzün boynuna kon ve orda yolculuk yap.Bu şekilde Şakar da senden navlon almaz.
Salih Koltukların arasından geçerken eli Hoca İsmail´in omzuna değer.Hoca İsmail bir irkilme ile;
-Sivrisinekliğini yine gösterdin der ardından da hal hatır sormayı ihmal etmez.
Hafiften meltem esmeye başladı.Açık olan kapıdan içeri,ye hafif bir serinlik gelmeye başladı.Ortada bulunan küçük camlardan birini İsmail Falay açmaya çalışırken cam aşağıya düşer.Cam sesi gelir ancak cam kırılmaz.Ahmet Çavuş;
-Boynuzun yine takıldı.Biraz rahat duramadın.
-Çakallık yapma bak.Şakar yine siyahladı sanki cam kırıldı da masrtaf çıktı diye kaygılanmaya başladı.
Şakar cevap verir.
-Hacı araba sana feda olsun.
Salih gür bir sesle.
-Bu arabayı bedava versen kimse almaz.Galiba Özalp´a da gidemeyeceğiz.Bizimle beraber arabanı göle at da biz de kurtulalım sen de bu külüstür arabadan kurtul.
Dönerdere İlkokulu öğrencileri teneffüse çıkmışlar.Bazıları Özalp´a gidecek arabanın içerisinde kendi akrabalarından birinin olup olmadığını öğrenmek için otobüse doğru yaklaşmışlar.Bu sırada Hoca İsmail:
-Şakar Allahını seversen şu çocukları da al arabaya yolcu sayısını tamamla.Onların dfa parasını ben vereyim.
Bu sırada Şakar arabayı çalıştırır ve de tam yola girerken sinyal kolunun sesi gelir ama sinyal de çalışmaz.Büyükçe aynalardan etrafı kolaçan eden Şakar hafiften frene dokunur,gürültülü bir ses ile arabayı geri vitese alır ve geri geri gitmeye başlar.Yolcuların kafaları arkaya döner.Kimin geldiğini merak ederler.Gelen Resul Çakır´dır.Şakacı bir mizacı vardır.
Uzungöl´de iken yaylaya gidiyorlardı.Halasının sırtından aşağıya asılı olan yağmur suyunu çekerek ağırlığı nerede ise 3 kg´a ulaşmış vaziyettedir.Halasından ipi ister.Amacı ceketini yüklenmeyi hedefler.bunu bir şaka ve güldürme maksadı ile yaptığı anlatılır.
Resul Çakır biraz koştuğu için nefes nefese kalmıştır.Kapının kolunu tutar.İkinci basamakta durur.Şöyle içerdekilere bir bakar.Ayı,öküz,çakal.sivrisinek lakaplı olanları görür.Vucudunu döndürerek inme hamlesine başlar.
-Resul Abi nereye? Özalp´a gelmiyor musun?
-Bıraksana Allah aşkına.Ben bu hayvanat Bahçesinin içerisinde yolculuk yapmam.
Yolcular kahkahalarla ortamı inletirler.Hala o günlerin anlatıldığı Dönerdere kahkahalarının yankısı sürmektedir.Ancak üzücü bir haber.Şakar arabasını sattı.