İnce, geçmişte köşe yazarlığının toplumu aydınlatan güçlü bir gelenek olduğunu hatırlatırken; günümüzde bu geleneğin yüzeysellik ve hamaset arasında kaybolmaya başladığını vurguluyor.
Yazının en çarpıcı bölümü ise, Uzungöl’e damga vurmuş, çalışkanlığıyla, karakteriyle herkesin saygı duyduğu ama bir o kadar da hayatın yükü altında yıpranmış olan annesine atfettiği satırlar… İnce, annesinin yaşadıklarını bir sembol olarak kullanarak taşranın gerçek anlamda bir coğrafyadan çok bir zihniyet, bir duruş meselesi olduğunu anlatıyor.
“Taşra zorbalığı” dediği şey; insanların birbirine karşı hoyratlaştığı, emeğin ve nezaketin görmezden gelindiği bir düzen. İnce, bu düzenin değişebilmesi için ahlaki tutarlılık, dayanışma ve samimiyetin yeniden hatırlanması gerektiğini söylüyor.
Sonuç olarak, İrfan İnce’nin yazısı sadece bir köşe yazısı değil; hem kendi annesinin hikâyesine hem de taşranın unutulmuş vicdanına uzatılmış içten bir çağrı niteliği taşıyor.
Köşe yazısını okumak için; TIKLAYIN