TARİH VE UZUNGÖL
Değerli Çaykara Gündem Dostları.Çaykara Gündem Ailesi olarak güncel haberler ile sizlerle birlikte olduğumuz gibi zaman zaman da yöremizin kültürel dokusunu işleyen Sosyal ve Kültürel haberler ile de sizlerle birlikte olmaya çalışıyoruz.
Çünkü bu değerlerimizi yaşatmadığımız ve de yazılı belge haline getirmediğimiz zaman üzülerek ifade etmek isteriz ki bir müddet sonra bu değerler unutulup gidecek.Uzungöl ile ilgili yapacağımız bu kültürel çalışmada kaynak olarak ise Turizmci Abimiz Sevgili Dursun Ali İnan´ı seçtik.Neden mi Dursun Ali İnan.Çünkü Sevgili Dursun Abi sadece Turizmci özelliği ile değil aynı zamanda araştırmacı özelliği,bolca kitap okuması ve de yaşadıkları ile Uzungöl´ün son 100 yılına ayna olabilecek en önemli değerlerimizden birisi.
Fazla söze gerek yok.Çaykara Gündem Dostlarımız için bizler sorduk Sevgili Dursun Ali İnan cevapladı.Gelin bu keyifli sohbeti birlikte okuyalım.
ÇAYKARA GÜNDEM:Sayın Dursun Ali İnan?Siz Turizmciliğinizin yanında tari,he olan me4rakınız ile de yakından tanınan bir insansınız.İsterseniz sizinle biraz eski yıllara gidelim.Bizlere Rus İstilası hakkında bildiklerinizi anlartır mısınız?
Dursun Ali İnan:Öncelikle Yöremiz Kültürüne olan katkılarınızdan dolayı sizlere ve de sizlerin şahsında Çaykara Gündem Ailesine teşekkür ederek sözlerime başlamak isterim.Rus İstilası ile ilgili olarak şunları söyleyebiliriz.1908-1912 Yılları arası Uzungöl´de Rus İstilası başladı.Rus İstilası sırasında Büyükköy ve daha sonra da Hocaalı Mahallesinde büyük bir yangın oldu.Büyükköyün Ruslar tarafından yakıldığı herkes tarafından bilinmektedir.(Rusların Çaykara´ya Birinci Girişleri) O Dönemde Ruslar Baltacı Deresinden Çaykara Boğazına girdiler.Of Boğazından Çaykara´ya geçtiler.Çaykara-Bayburt-Derebaşı Bağlantı yolu Rus İstilası sırasında asker olmayan Türkler çalıştırılarak Ruslar tarafından yaptırılmıştır.Uzungöl ve çevresinde bir zamanlar çatışma oldu.Rus askerleri Şekersu mevkiinde bulunan Ziğandeyo ve Corğorim Bölgelerini mesken tuttular.Türk Askeri ise Bayburt Dağında bulunuyordu.Bölgedeki Sarp kayalıkları bilen Emin adında bir çavuş(Bu Çavuş Yöremizdendir) kayalıkların içinden geçerek Rusların içine sızdı.Ve de Rus askerlerinin içinde bomba patlattı.Paniğe kapılan Rus Askerlerinin çoğu gece karanlığında birbirini göremedi ve karanlıkta birbirlerini vurdular.Vurulmayan Rus askerleri de kaçtılar.
Ziğandeyo´da çok sayıda Rus Askerinin öldürüldüğü herkes tarafından bilinmektedir.Ancak bu öldürülenlerin Rus Askeri olduğunu özellikle belirtmek isterim.1957 Yılına kadar yaylada hayvanlara ot otlatırken inekler insan atrıklarına ya da kemiklerine rastlarlardı ve de bizler bunlardan ürkerdik.O Dönemde Ruslar Uzungöl´ü işgal etmişlerdir.Ancak Uzungöl´ün yukarısında bulunan Yente ve Haldızen Köyleri ni İşgal edip etmedikleri bana göre araştırılması gereken ayrı bir araştırma konusudur.Çünkü İşgal sırasında Uzungöl HGalkı Rumcayı öğrenmiştir.Oysa Yente ve Haldızen Köylerinde yaşayanlar ise Rumca bilmemektedirler.Bu dil farklılılığı araştırılması gereken ayrı nbir araştırma konusudur diye düşünüyorum.
Ayrıca bir başka önemli bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim.Rus İstilası esnasında Yaylada Şehit Mezarlıkları bulunduğu söylenmektedir.Ancak bana göre bu sadece bir söylentiden ibarettir.Yapılan tüm araştırmalar ve de elimizdeki deliller o bölgede Şehit Mezarlıklarının bulunmadığını göstermektedir.
ÇAYKARA GÜNDEM:Rus İstilası Sonrasında Uzungöl´de Yaşam Hakkında Bizleri Bilgilendirir misiniz?
Dursun Ali İnan:Rus İstilasından sonra Uzungöl´de yaşam yeniden kuruldu.Büyükannemin anlattığına göre Ruslar Çaykara´dan çıktıktan sonra Çaykara İlçemizdee yaşam şu şekilde idi.O Dönemde Uzungöl´ün 11 tane mahallesi bulunmakta idi.Her Mahalle ortalama olarak 30 nhaneden meydana geliyordu.Erkeklerin tamamı ya seferberlikte ya da cephede olduğundan dolayı o dönemde Şehit Ailelerinin çocuklarının hepsi annelerinin ismi ile anılmakta idiler.
Örneğin sadece Gölbaşı Mahallesinden Kocaları Şehit olduğu için eşinin adı ile anılan aileler şunlardır.Gırdacorodena,Gurşuniga,Guştuliga,Pato,Haçapti Hava,Dandariga,Şişmaniga?Uzungöl´ün diğer Mahalleleri de aynı Gölbaşı gibidir. Buraya ben kendi yorumumu eklemek isterim Sevgili Çaykara Gündem Dostları.Benim Ninem de Şehit eşidir ve de Gaydimaziga olarak bilinmektedir.
Rus İşgalinden Gazi olarak kurtulanlardan Benim ismini anımsadığım Davut Akyüz,Süleyman Akyüz ve de İnceli Mahallesinden ismini anımsayamadığım bir kişi.
ÇAYKARA GÜNDEM:Sayın İnan?Bu Dönemde bUzsungöl´de Sosyal Yaşam nasıldı?
Dursun Ali İnan:1912-1965 yılları arasında Uzungöl´de yanlış bir inanış vardı.İnsanlar ne yazık ki çocuk yaşta evlendirilmekte idiler.Yaşları 10 ile 17 arasında olan çocuklar evlendirilebilmekte idiler. Bütün aileler geçimlerini hayvancılıktan sağlamakta idiler. Ailelerin çocuklarını küçük yaşta evlendirmelerinin sebebi ise şu idi. Eve alınacak gelin yük taşımaya yardım edecekti. Yani daha çok yük taşıtabilmek için insanlar çocuk denecek yaşta evlendirilmekte idiler. Ancak bu yanlış ve hatalı evlilikler beraberinde bir takım önemli sorunları da getirmiştir.Bunları şu şekilde sıralamamız mümkündür.
1-Sevmeden Evlenmek:Çocuklar çok küçük yaşta evlendirildikleri için çoğu zaman sevmeden hatta tanımadan evlendirilmekte idiler.Bu durumda ise mutsuz olan gelinler çoğu zaman koca evinden kaçarak babasının evine gitmekte idiler.Bu durum ne yazık ki uzun seneler bu şekilde devam etmiştir.
2-Erkek ile kadın arasında çoğu zaman ortaya öçıkan cinsel problemler de bu dönemde yapılan evlilikleri önemli bir ölçüde etkilemiştir. Evlenen çiftler karşılaşıp çözemedikleri problemlerde çeşitli şekillerde büyü yaptırma,nuska gibi yöntemlşere başvurmakta ve bu da çoğu zaman aile içerisinde huzursuzluklara yol açmakta idi.1965 ile 1975 yılları arasında iletişim araçlarının çoğalması,tahsilin Uzungöl´e girmesi, insanların dışarıyı görüp farklı bilgiler öğrenmesi ve bu öğrendiklerini kendi yaşamlarına tatbik etmeleri ile düzenli hayata geçilmiş ve de insanlar huzurlu bir aile ortamına kavuşmuşlardır.
ÇAYKARA GÜNDEM: Geçmişten Günümüze kadar Uzungöl Halkının Geçim Kaynakları hakkında bilgi verir misiniz?
Dursun Ali İnan:Seferberliğin bitiminbden sonra Uzungöl Halkkının yüzde yetmişi Hayvancılık ile uğraşmakta idiler.Bir ailede normal olarak 200 keçi,200 koyun,200 toklu bulunmakta idi.Ayrıca Uzungöl Orman Bölgesi olduğu için halkın önemli bir bölümü kendi el emekleri ile yaptıkları Orman Ürünlerini Bayburt´ta satarak geçimlerini sağlamakta idiler.
Yapılan Orman emvalleri Tahta Harman Küreği,at arabalarına takılaqn İspit,mazi ve bu çeşit Orman emvallerine çevrilerek insanların kimi sırtı ile kimi de atı ile Bayburt´a taşımakta idiler. Karşılığında ise Arpa,Sarıbaş satın alınıyordu.Gidildiği gibi yine yürüme olarak geri dönülmekte idi.
Uzungöl´de o zamanlar patika yollarından Bayburt´a gidebilmek için 21 gün yol yürümek gerekmekte idi. Birinci gün yaylaya çıkılır ve orada konaklanır,ikinci gün ise Bayburt´a ulaşılırdı. Dönüş yolculuğu da iki gün sürerdi.Yani bir insanın 40 kilo arpayı evine getirebilmesi, için sırtı ile tam 4 gün çalışması gerekmekte idi. Tabi buna Orman emvallerinin yapılması esnasında harcanan emeğüi eklemiyoruz. Ayrıca Şekersu ve de çevrede bulunan yaylalarda yıllarca arpa ve kısmen patates,lahana ve zaguda türünde bitkiler de yetiştirilmekte idi.
ÇAYKARA GÜNDEM: O Dönemde Yaylalarda yapılan otlar Uzungöl´e nasıl taşınıyordu?
Dursun Ali İnan:Normal zengin sayılan aileler yaylada ortalama 80 yük ot yapmakta idiler. Yaylada otlar biçildikten sonra at sahibi olanlar atları ile,atları olmayanlar ise yükü sırtında taşıyarak ve de yaz yolundan yürüyerek Uzungöl´e inmekte idiler. Aynı insan bir gün içinde yayladan 1 yük ot getirdikten sonra mezireden de bir yük ot getirmek durumunda idi.
Bu yaklaşık 10 saatlik yolculuk toplu olarak yapılmakta idi.İnsanlar oturma yerlerinde yüklerini indirir ve hep birlikte kaval eşliğinde horon oynamakta idiler.Horon noynayarak dinlendikten sonra yeniden toplu olarak yola devam ediliyordu.Burada ben kendi yorumumu eklemek isterim.O yıllarda insanlar kışa girerken yazın ne olacağını düşünmek durumunda değildiler.İnsanlar gamsız ve de neşeli idiler.Hiç kimse 6 aydan sonrasını düşünebilecek durumda değildi.
ÇAYKARA GÜNDEM:Biraz da Seferberlik Yılları Hakkıında Konuşsak:
Dursun Ali İnan:Malego İsmail Akyüz´den duyduğuma göre Seferberliğin bitiminden sonra büyük bir erkek sıkıntısı yaşanmıştır.Erkeklerin çoğu Seferberlikte ölmüşlerdir.O yıllarda 22 yaşında dul kalıp bir daha hiç evlenmeye ve de kendini çocuklarını yetiştirmeye adayan bir çok anne vardır.1940-1942 yıllarına gelindiğinde Uzungöl´de merak edilecek bir durum yaşanmıştır.(Alman Harbi)Bu dönemde Uzungöl´de çok önemli bir ekmek krizi yaşanmıştır.O yıllarda insanlar Gürgen ve Fındık kabuklasrını değirmende öğüterek un yapmakta idiler.
Bu Dönemde benim merak ettiğim bir konu da şudur.İnsanlar açlık içerisinde yaşarken dereler ve göl balık dolu idi.Ve de insanlar bir türlü balık ile beslenmemişlerdir.Balığın faydasını bilmeyen insanlarımız ne yazık ki bundan faydalanamamakta idiler.Bu konu benim için çok önemli bir merak konusu olmuş ve bu aşırı merakım ileride balıkçılık işine yönelmeme sebep olmuştur.
ÇAYKARA GÜNDEM:Biraz da Eğitim Hakkında konuşalım:
Dursun Ali İnan:Uzungöl´de yüksek tahsil yapma olanağı 1960´lı yıllardan sonra başladı.Yüksek tahsilin geç olmasının nedeni Beldemizin İlçeye uzak olması,araba yolunun bulunmaması.Hatta o yıllarda Çaykara İlçesinde Yüksek Tahsil yapan tek kişinin Dursun Eroğlu olduğunu bilmekteyim. Babası ona 5 saatlik patika yoldan odun taşımakta idi.
Görülüyor ki Çaykara ve çevresine yakın olan köyler Paçan, Ataköy, Hopşera, Şur İlçe Merkezine yakın olmaları dolayısı ile tahsil bakımından o dönemde Uzungöl´den daha iyi tahsil görebilmişlerdeir.
ÇAYKARA GÜNDEM:Uzungöl´de Erkeklerin Gurbet Hayatı Hakkında Neler Söyleyebiliriz?
Dursun Ali İnan:1955 ile 1963 yılları arasında Rize´de Çay Fabrikası ve Biriket Atelyelerinde çalışpmak üzere Uzungöl Halkının %30´unun çalıştığını ifade edebilirim.Uzungöl´ün yayla ve çaykara bağlantılı yolları yapıldıktan sonra Malcılığa çok büyük önem verildiğini de görmekteyim.
1974-1985 yılları arasında hayvancılığa çok büyük önem verilmiştir.Bu dönmemde insanların zararına hayvancılık yaptıklarını söylememiz gerekir.Son 100 yıl içersinde hayvancıklıktan yapılan bu zarar görülmüş ve bu durum hayvancılığın giderek azalmasına ve de yok olma noktasına gelmesine sebep olmuştur.