Tarih: 24.07.2016 01:14

FETÖ Darbesi ve Türkiye´deki Cemaatler

Facebook Twitter Linked-in

15 Temmuz gecesi Türk halkının bağımsızlığına ve demokratik kurumlarına ve halkına yapılmış olan, haince planlanmış darbe girişimini nefretle kınıyorum. Hiçbir darbe girişimi meşru görülemez. 

Türk milletinin siyasi partiler ve aynı zamanda tüm sivil toplum kuruluşlarının darbecilere vermiş olduğu mücadele "Milli birlik düşmanlarına, Türkiye Cumhuriyetinin iç ve dış düşmanlara fırsat vermemek için siyasi parti ayırmaksızın kardeşliğimizi ve bütünlüğümüzü diri tutarak yapılan bu darbe girişiminin dimdik karşısında olduğumuzu, millet iradesinin üzerinde hiçbir güç tanımadığımızı ve en önemlisi de aziz milletimizin milli mücadelede olduğu gibi bugün de vatana sahip çıktığını görmek beni son derece memnun etti. Buraya Kadar her şey harika.. 

Bu yapılan alçakça darbe girişimi sonunda kendimce sorguladığım bazı düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşma ihtiyacı hissetme zorunda kaldım. 

Açıkçası yaşamım boyunca cemaatler konusunu hiç anlayamadım. Ve kendimi hiç onların yanında hissetmedim. Cemaat lideri olduğunu söyleyen ve yaşları ne olursa olsun, kendince dini öğretmek için konuştuğunda ne dediği anlaşılmayan, birinin dizinin dibinde oturan ve her dediğini yapan koca koca adamlar, yat dediğinde yatan,  Kalk dediğinde kalkan, ne söylendiyse yerine getirdiğinde yanlışta olsa  "neden" diye düşünmeyip, sorgulamadan, biat kültürü ile yetişen bu insanlar için bazıları bana kızacak ama her zaman o tip insanları eleştirmişimdir. Kur´an-i kerim diyor ki Allahtan başka kimseye kulluk yapamazsınız, ama maalesef ülkemizde ve ortadoğu coğrafyasında milyonlarca vatandaş kendilerine kulluk yaptıkları nerede ise ilahlaştırdıkları insanlar üretmişlerdir. Akla ve mantığa uymayan bu cemaat olaylarına biat edip bu davranışları yapanların dinimi öğreniyorum diye kafalarını kiraya vermiş, yaşamı boyunca kendilerini bir kişi tarafından yönetildiklerinin farkında değiller mi acaba? Bu durumu ben asla kabullenemiyorum. Allah insanlara akıl verdi. Kula kul olmamıyacağımızı açıkça söyledi. Ancak son zamanlarda iyi yerlere gelen herkesin bir cemaat mensubu olması ve bu cemaatlerin günden güne güçlenmesi ile biat kültürünün her cemaatte olması bana göre ülkemiz için gelecekte çok büyük tehlikelerin beklendiğinin işaretidir. 

Ülkemizin bundan sonra bu tip girişimlere teşebbüs edilmemesi için hükümetten isteklerim var. Dinimizi öğrenmek teknolojinin bu kadar geliştiği bir ortamda hem kolaylaştı, hem de Ülkemizde devlet denetimi altında diyanet başkanlığına bağlı binlerce Kur´an kursları var. Buralarda hem dini öğreniyorlar hem de hafızlık yapıyorlar. Peki, bu imkânlar varken ülkemizde bilimsel hiçbir dayanağı olmayan birçoğunda geleneksel İslam´ı öğreten, Kur´an-i kerimin içindeki anlamlarını bilmeden yetiştirdikleri ve cemaat liderine biat etme kültürünü öğreten bu kuruluşlara şu ana kadar iktidara gelen siyasiler ne yapmıştır. Bana göre bazi Cemaat kültüründe demokrat insan veya demokrasıye inanmış insan olma ihtimali asla olamaz. Çünkü onlar sadece kulluk yaptıkları cemaat liderine inanır onun dedikleri ne olursa olsun yüzde yüz yanlış olsa gözlerini kırpmadan uygulayacakları eylemler yapacak şekilde yetiştiriliyorlar. Çünkü onlara göre cemaat liderinin söyleminin dışında söylenecek herşey yanlıştır.

Sırf oy kaybederim düşüncesiyle cemaat mensuplarına şirin görünmek ve onların her istediğini yapma geleneği çoğalarak hala devam ediyor. Türkiye´de vatanı ve milletin bütünlüğünü ülkenin menfaatlerini ön plana tutan cemaatlerin dışında ne kadar cemaat varsa derhal kapatılmalıdır. Bunlar ülkemizde olan ve Ortadoğu coğrafyasında farklı isimlerle tamamen yaygınlaşan cemaatler hem o ülkelerin, hemde kendi ülkemizin yönetimlerine müdahale ederek özellikle seçimle iktidara gelenlere isteklerini kabul ettirme gibi bir durumla karşı karşıya kalmışlardır. Ayrıca farklı cemaatlara üye olan vatandaşlar arasında nifak tohumları ekerek düşmanlıklar yaratmışlardır. neredeyse her cemaat kendine cami yaptırarak insanlarımızın bölünmelerine neden olmuşlardır. Herkes şunu bilmeli ki, demokrat olamayan, kendisi özgür düşünüp kendi karar veremeyen vatandaşların çoğunlukta olduğu ülkelerde her zaman sıkıntılar olmuş, darbeler olmuş, iç çatışmalardan hiç bir zaman kurtulamamışlardır.

Yol göstericiliğine rağmen maalesef yine de pek çok cemaat zuhur etmiştir ki bunlar yakından incelendiğinde görüleceği gibi tamamına yakını sadece amel konularında değil, iman konularında bile birbiriyle taban tabana zıttırlar. 

CEMAATLERİN UYGULAMALARI

-Bazı cemaatler kendi şeyhlerini (önderlerini) Peygamberimizin günümüzdeki vekili gibi görür. Bazılarının da Mehdi Aleyhisseam olduğuna inanılır.

-Cemaatlerin hiç birinde bireysel irade ya da sorgulama yoktur. Şeyh ya da önderin sözü Allah kelamı hükmündedir ve önderin emrini tartışan küfre girip dinden çıkar.

-Cemaatlerin hiç biri birbirini sevmez ama açıktan birbirlerine düşmanlık yapmazlar. Pek çok cemaat kendi dışındaki cemaatlerin şirkte (küfürde) olduğuna inanır.

-Cemaatlerin bazıları dış dinamiklerle yani yabancı istihbarat örgütleri ile irtibatlıdır.

-Cemaatlerin geneli iktidar olanı destekler yani bunlar durakta beklemeyi sevmezler, gelen her otobüse binerler.

-Pek çok cemaat son dönemde holdingleşmiştir.. Müritlerin yaptığı ticaret, topladığı kurban derisi ve zekâtlar bu holdinglerin ana sermayesidir. Holdingin mutlak hâkimi de cemaat önderleridir. Şeyh ya da önder, parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilir ve yönetimi çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmaz.

-Cemaatlerin hedef kitlesi daha ziyade 16-30 yaş arası olanlardır.. Bunlarla önce arkadaşlık edilir, akabinde kendi sosyal çevrelerine sokularak ona kişilik verilir ve dini hassasiyetleri de kullanılarak saflara alınır. Yurtlar, dershaneler, okullar temel alanlarıdır.

-İstisnasız bütün cemaatlerde şeyh ya da önder emreder, 

-Müritler zerre sorgulamaksızın emredilen yere eksiksiz oy verir. 

BÜROKRASİDEKİ MÜRİTLER!
Bürokrasideki müridin şeyhe bilgi taşıması ve istediğini yapması Uhud Gazasında cenk yapması gibidir yani bilgi getiren ve icraat yapan peşin olarak şehit ilan edilir. 

Cemaatlerin tamamına yakınında müritler yani mensuplar cennete ancak şeyhleri ya da önderlerinin himmetiyle girebileceklerine inanırlar. Önderlerini ahiretlerinin sigortası olarak görürler.

Pek çok cemaatin kendine göre İslâm´a hizmet şekli vardır. Kimi Kur´an öğretmenin tek yol olduğuna inanır, kimi dış dünyaya İslâm´ı anlatan kitap gönderir, kimi tebliğ yapar, kimi bürokrasiye girer, kimi okul ya da dershane açar, kimi siyaseti etkilemeyi olmazsa olmaz görür.

Tamamı değil ama bu cemaatlerin bazılarına göre Türkiye bugün Dar-ül Harp yanı kafir devleti konumundadır ve bu düzende devletten çalmak ve onunla mücadele etmek ibadettir.

Cemaatler konusunda zannedilenin aksine TSK´dan ziyade MİT daha çok bilgi sahibidir ve pek çok mensubu bu cemaatlerin içindedir.

-Hepsi değil ama pek çok cemaatin bilinçaltında askere ve Atatürk´e karşı büyük bir kin ve öfke vardır. 

Buradan iktidardaki AK Parti hükümetine  bir çağrım olacaktır. Ülkemizdeki tüm cemaatlerin devre dışı bırakarak Diyanet İşleri Başkanlığı´nın kontrolü altında biat toplumu yaratmadan, (haşa) peygamperimize bu kadar değer vermeden, kendi cemaat önderlerini kahraman ilan eden, İslâm´ın temiz olarak yani bozulmadan genç kardeşlerimize ve topluma anlatmaları için kendilerine çok önemli bir işlev görmesi kanaatindeyim. Burada oy kaybederim korkusu içinde olmadan ülkemizin geleceğini ve bu ülkede herkesin aynı dini öğrenmeleri açısından son derece önemli bir yanlışı düzelteceklerine en azından inanmak istiyorum. Bu ülkede akli selim insanların benim gibi düşündüklerine inanıyorum.

AK Parti ile Gülen grubu özellikle 2002-2011 döneminde yakın işbirliği içerisindeydi. Gülen grubunun iyi eğitim almış insan kaynağı bürokraside değerlendiriliyordu. Sivil toplum faaliyetleri destekleniyordu. Bu durumun ?diğerlerinin çok da hoşuna gittiği söylenemez. Parti ile cemaat arasında kavganın çıkması diğer dini gruplara geniş bir alan açtı. Cemaat kadroları tasfiye edilirken boşalan alanlara ilk tercih edilen isimler ?öteki ?cemaat gruplar oldu.

Cemaatler, ticari hayatın önemli aktörleridir. Holding, şirket, vakıf olarak bankacılıktan, öğrenci yurdu, yayınevi ve marketçiliğe kadar farklı alanlarda işletmeleri vardır. Bir yılda birkaç milyar dolarlık ciroya karşılık gelen işlerdir bunlar.

Bugün merkezi ve yerel yönetimlerde iktidarda olan AK Parti, Fethullah Gülen grubundan gelebilecek her türlü talebi daha önce kapılarını kapatmış durumda. Ayrıca, eğitim başta olmak üzere Gülen Cemaati´nin güçlü olduğu sektörlere diğer cemaat ve tarikatların yatırım yapmasını olabildiğince teşvik ediyor. Eskiden Cemaat ´in öne çıktığı alanlarda, bugün devletin desteğini arkasına alan dini grupların yoğun bir şekilde yatırım yapmaya başladığını görüyoruz. Son bir yıl içerisinde yüzlerce özel okul ve öğrenci yurdunun açılmasını bu kavgaya borçluyuz.

Son olarak değerli okurlarımı şunu söylemek istiyorum; Gerçek İslam´ın öğretilmesi konusunda çok hassas olduğumu ve bunun kesinlikle devletin kontrolü altında yapılmasını ülkemin geleceği için istiyorum. Aksi takdirde bu durum bu şekilde devam ettiği sürece ülkemizin ve bu milletin başına çok felaketlerin geleceğini inanıyor ve söylüyorum. Aklın yolu birdir. Bu ülkede cemaatler olduğu sürece biat kültürü devam ettiği sürece demokrasinin bu ülkede yerleşeceğini ve devletin sistemli bir şekilde çalışabileceğini inanmıyorum. Tüm siyasilere buradan çağrıda bulunuyorum. Oy avcılığını bırakın ülkemizin geleceğini garanti altına alarak çocuklarımızın geleceğini kurtaralım. Yazımı uzun yazmak zorunda kaldığım için tüm okuyucularımdan özür diliyorum.

Selam ve sevgilerimle.....




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —