Şair Mehmet İnan tarafından kaleme alınan “Göç” şiirini sizlerle paylaşıyoruz.
Çaykara İlçesinin yetiştirmiş olduğu önemli şairlerden Mehmet İnan tarafından kaleme alınan “Göç” şiiri bölge gerçeğini bir kere daha gözler önüne serdi.
1965 Yılında Çaykara İlçesinden Van İlinin Özalp İlçesinde bulunan Emek ve Dönerdere Mahallelerine yerleştirilen Çaykara’lı Hemşerilerimiz yaklaşık 57 senedir Doğu Anadolu Bölgesinin çetin coğrafyasında Karadeniz Kültürünü yaşatmaya çalışıyor.
Sosyal olaylardaki duyarlılığı ile bilinen Şair Mehmet İnan 1965’li yılların Çaykara’sını bizimle paylaşarak göç hikayesini gözlerimizin önünde canlandırıyor.Birilerinin eski Uzungöl’ü özleyerek bilgisayarlarda klavye kahramanlığı yaptıkları bir ortamda 1965 Yılında Uzungöl’den İran sınırı Van Özalp Dönerdere’ye 160 Uzungöl’lü ailenin neden göç ettiğini anımsatıyor bizlere şiirinde Şair Mehmet İnan.
Şair İnan şiirinde Uzungöl’lü hemşerilerimizin ekonomik imkansızlıklar ve geçim sıkıntısı sebebi ile nasıl vatanlarından ayrılarak gurbet elin yolunu tuttuklarını bir kere daha gözler önüne seriyor.Şiirinde Dönerdere ve Emek köylerinde yaşayan hemşerilerimizin yaşam mücadelelerinden kesitler sunan Şair Mehmet İnan insanlarımızın 57 senedir Doğu Anadolu’da Karadeniz Kültürünü nasıl yaşattıklarını ve memleketlerine olan özlemlerini en güzel dille ifade ediyor.
Şair Mehmet İnan’ın o duygu yüklü şiirini sizlerle paylaşıyoruz.
VAN’A GÖÇ
Elveda yüce dağlar, elveda güzel köyüm
Gurbet yazıldı bize, yolumuz Van’a düştü
Elveda arkadaşlar, elveda ceddim, soyum
Hüzün gözyaşlarıma, ayrılık cana düştü
Doğduğum topraklarda, işler iyi gitmiyor
Bir mısır, bir lahana, oda bize yetmiyor
Açlık yokluk bir yana, dertlerimiz bitmiyor
Rüzgar vurdu savurdu, herkes bir yana düştü
Çok özledim gardaşım, derelerin sesini
Dağların tipisini, yaylaların sisini
Kimileri gurbette, verir son nefesini
Kalanlara ağlamak, yine mi bana düştü
İki köy kurulacak, duyduğumuza göre
Birinin adı Emek, öbürü Dönerdere
Ekmek kazanma derdi, attı bizi bu yere
Ömrümüzün kalanı, başka vatana düştü
Çileli yoldan sonra, nihayet köye vardık
Sınırımız belliydi, arazimizi sardık
Ne yeriz, ne içeriz, birbirimize sorduk
Aklıma yağlı haşil, birde lahana düştü
Çocuklar alışırda, yaşlılar ne yapacak
Bu köyden gider isek, kıyamet mi kopacak
Hayat yeni başlıyor, herkes bir yer kapacak
Güzel yer bana, ona belki de sana düştü
Bitmez köyün hasreti, bu dereler akmadan
Greni yolundan çıkıp, Garester’den bakmadan
Durmuyor gözyaşlarım ağlıyorum bıkmadan
Herkes başta alıştı, benim ki sona düştü
Güneşli bir hava var yıl dokuz yüz atmış beş
Biz yollarda perişan, biz yollarda çilekeş
Gözlerimde bir buğu, yüreğimde bir ateş
Babam, yarim bir taraf, aklıma ana düştü
İnani anlatıyor, Van’a göç edenleri
Özlemle yad ediyor, gurbete gidenleri
Toprak aldı götürdü, o nazik bedenleri
Hasretin en büyüğü, cansız yatana düştü