Öğretmen Hilmi Kanık tarafından kaleme alınan “Öğretmen Toplumun Güneşidir” isimli yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle şunu açık yüreklilik ile ifade etmek isterim.Bir Öğretmen olarak 24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili yazı yazmak oldukça zor.Başka bir konu olsa parmaklar klavyede uçuşuyor ancak konu öğretmen ve de öğretmenlik mesleği olunca insanın nedense daha dikkatli yazması gerekiyor.Ya da kelimeleri daha bir özenle seçmesi gerekiyor.
Öğretmenlik...Kimilerine göre Dünyanın en güzel, Dünyanın en özel mesleği.Kimilerine göre Emek verilen ama verilen emeğin karşılığının alınamadığı bir Meslek. Ya da bunun gibi binlerce tanım. Bizler bu tanımlara takılıp kalmayacağız.Herkesin kafasında bir Öğretmen tarifi vardır. Ve de gelin herkesi kafasındaki Öğretmen tarifi ile başbaşa bırakalım..
Özellikle İlkokul Öğretmenliği sanırım Tüm İnsanların yaşantısında bambaşka bir yere bambaşka bir niteliğe sahiptir.Yetişkinler olarak hepimizin hayatımızda onlarca Öğretmenimiz olmuştur. Ama İlginçtir. Aradan seneler geçer. Bir çok Öğretmenimizin İsmini asla unutmayız.Her şeyi unuturuz ama Öğretmenlerimizin ismini asla unutmayız.Hele de İlkokul Birinci Sınıf Öğretmenimizi...Peki nedendir acaba hiç düşündünüz mü? Kendinizi fazla yormayın.
Ben cevabını vereyim.Bizlere ailemizden sonra sevgiyi,saygıyı,paylaşmayı kısacası hayatın her şeyini Öğretmenimiz öğretmiştir.Bu Öğretmenlerimizin Hayatımızda ne kadar özel bir yere sahip olduklarının en güzel örneği sanırım.
Evet...Yağmur,çamur,kar,kış demeden Yurdumuzun dört bucağının aydınlık yarınlarını kurmaya çalışan benim fedakar, azimli Meslektaşlarımın en özel günü bu gün.
Peki Öğretmenlerimiz Topluma yeteri kadar ışık olabiliyor mu?
Ya da İnsanlarımız Öğretmenlerimize yeteri kadar önem veriyorlar mı?
Bizler Toplum olarak genelde bu yanılgıya çok fazla düşüyoruz çünkü.
Ya bardağın sadece dolu olan tarafını görmeye çalışırız.Boş olan tarafı ile hiç ilgilenmiyoruz.Ya da tam aksine bardağın sadece boş olan kısmı ile ilgileniyor karşımızdakini eleştiri yağmuruna tutuyoruz.
Önce Bardağın dolu tarafından başlayalım.Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK bir vecizelerinde"Öğretmenler...Yeni nesil Sizin Eseriniz olacaktır? diyorlar.Peki Öğretmenlerimiz bu konuda yeteri kadar kendilerini bilgi ve beceri ile donatabilmişler mi acaba?
Bu konuda Kendilerini çok iyi yetiştirmiş yüz binlerce Öğretmenimiz var kuşkusuz.Ama kendini hayatın koşuşturması içine kaptırıp da kendisini yenileyemeyen Arkadaşlarımız yok mu mesleğin içinde.Gönül İsterdi ki yok diyelim ama çok az da olsa onlar da var.Bardağın dolu tarafını görüp öğretmenlerimizin kendilerini yenileyememelerini hoş görecek durumda değiliz.Yavrular hepimizin yavruları.Öğretmenlerimizin de elinden tutacağız.Onların da kendilerini yenilemelerine katkı sağlayacağız
Hadi gelin bir de bardağın boş tarafına bakalım.Bir Öğretmenimiz hata yaptı diye bir öğretmenimiz çocuğumuza yanlış davrandı diye ya da az önce de ifade ettiğimiz gibi bir öğretmenimiz kendini yenileyemedi,geliştiremedi diye bütün öğretmenleri karalamak İşini Adam gibi yapan Öğretmen arkadaşlarıma haksızlık yapmak mıdır değil midir?Ben bunun taktirini sizlere bırakıyorum.
Eğitilmiş Toplumlar ile Eğitimsiz toplumları karşılaştırdığımız zaman bu iki toplum türünü birbirinden ayıran en temel faktör şudur.Eğitilmiş toplumlar toplumun olumlu ve güzel değerlerini görmeye çalışır.Yani az önceki tabir ile bardağın dolu olan tarafını görmeye çalışır.Diğer taraftan da eksik olan değerleri tamamlamaya ve de kazanmaya çalışır.
Eğitimsiz toplumlarda ise durum tam tersinedir.Eğitimsiz toplumlarda daha çok olumsuz değerler ve hatalar ön plandadır.Yani bardağın boş olan tarafı ile ilgilenir eğitimsiz toplumlar.
O halde toplumumuz Eğitilmiş bir toplum olduğuna göre bizler de yavrularımızın geleceğini emanet ettiğimiz Sevgili öğretmenlerimize daha çok sahip çıkacağız.Onlara daha fazla değer vereceğiz.Ama senenin bir günü değil senenin her günü.Okulu kendi evimiz olarak kabul edeceğiz.Öğretmenimizi her hafta ziyaret edeceğiz.Hem öğretmenimizin bir bardak çayını yudumlayıp öğretmenimize cesaret vereceğiz.Hem de çocuğumuzun gelişimi hakkında bilgi sahibi olacağız. Hani bir tabir vardır.Bir dokun bin ah işit diye.Benim yazım galiba öyle oldu.Biraz uzunca bir yazı oldu.Bunun için hepinizden özür diliyorum.
Bu vesile ile Yurdumuza Eğitim güneşini taşımaya çalışırken şehit edilen Kahraman Meslektaşlarımı bir kere daha rahmet ve minnet ile anıyor bütün meslektaşlarıma saygılar sunuyorum.