Yüz yıla yakın bir zaman önce, kıtlığın yoksulluğun kol gezdiği, insanların bakımsızlık, hastalık ve savaşlar sebebiyle genç yaşlarda ve kalabalıklar halinde öldüğü yıllar yaşadı tüm dünya ve özellikle memleketimiz. Rahmetli Gavuşoğlu Muhammet Arslantürk (1904-1983)´ten o yıllarda Zeleka´da bir günde altı cenazenin birden kaldırıldığını dinlemiştim bir sohbetlerinde.
İşte o yıllarda, köyümüz Çifoğullarından, Hafız Mehmet Çiftçi (1926-2015)´nin dedesinin amcaoğlu, Çifoğlu (Merina) İsmail (1890-1934) ile Ömerefendi (Çerek) Oğullarından halen Zeleka´da yaşayan Hasan Ömerefendioğlu (1940-?)´nun dedesinin kardeşi (Usta) Ahmet Aydın (1880-1930), Samsun´da gurbettedir. Bir müddet kahvecilik yaparlar. Sonra arazisi geniş Bafra´ya geçerek tütün yarıcılığına koyulurlar. Köydeki ailelerinin geçimi için didinirler. Ahmet evli, İsmail bekârdır.
Lozan Barışı imzalanır ve Antlaşma gereği 1923 yılında 1.200.000 ortodoks hıristiyan Yunanistan´a göç ettirilir. Samsun´un bir çok köyü tamamen boşalır. İsmail Bafra´da tanıştığı ve müslüman olup Fatma adını alan Rum Kızı, Maria (1890-1976) ile evlenir. Maria Bafra´nın Nebiyan Bölgesi´ndendir. Ailesi ve yakınları büyük kafilelerle Yunanistan´a göç ederler. Göçten sonra köyü ziyarete giderler İsmail´le. Evler boş, arazi terk edilmiştir. Bafra´ya dönüp durumu Ahmet´e anlatırlar ve beraberce Nebiyan´a dönerler. Fatma´nın babaevi onlarda kalmak üzere, beğendikleri geniş alanları sahiplenir, bölüşür, köye yerleşirler. Ahmet Zeleka´ya gelir, eşini ve çocuklarını da Nebiyan´a götürür. Daha sonra, amcası Mahmut´un oğlu Haykiranlı Muslime Hala´nın (1896-1984) eşi İsmail (1908-1990) de katılır onlara.
Zeleka´dan Bekir Yılmaz (1926-2015)´ın aynı evden ayrılma akrabası ve Mustafa Keski (1939-?)´nin dayısı, Altın Diş Muhammet Yılmaz (1910-1975), Hudek-Memiş Aziz oğlu Eyüp Tuncer (1895-1985)´in kardeşi, Sayıştay Daire Başkanı Ali Hikmet Tuncer´in (1955-?) babası, Hüseyin Tuncer (1901-1988), Emekli İcra Müdürü Yakup Takaoğlu (1952-?)´nun dedesi Yakup´un kardeşi Aziz Takaoğlu (1869-1939), köyümüz Hacı İbrahim (Debura) oğullarından ayrılma, halen köyde temsilcileri bulunmayan ve Cincioğulları diye anılan sülaleden 14 yaşında Ahmet Teper (1910-2014) de ilk gidenlerin teşviki ile Nebiyan´a yerleşirler.
Of Boğazı ve Trabzon´un başka köylerinden de göçmenler gelir Nebiyan köylerine. Nebiyan bir çok köyü kapsayan bir yörenin adıdır.
Kaynaklar kısmında belirtilen sitelerinde tarihlerini şöyle özetler eski Zelekalılar: ?1926 yılında Trabzon-Çaykara´dan Ahmet Aydın (Usta), Süleyman Çiftçi köye gelmiştir. Bu tarihten sonra sırasıyla diğer akraba ve komşularımız köye yerleşmişlerdir. 1 Ekim 1926´dan 1 Ekim 1946 senesine kadar köyümüzün adı Düzköy olarak tarihe geçmiştir. 1946 senesinden itibaren Düzköy´den ayrılıp Çerekli Köyü adını almıştır. 1988´de de Samsun ilinden ayrılıp 19 Mayıs ilçesine bağlanmıştır. 18.10.2004´te Çerekli Köyü´nden ayrılıp Fındıklı Köyü ismini almıştır.?
İlk gelenler rahmetlik olurken birer birer, ikinci nesil yetişir, yerleşir daha sağlam bir şekilde ve söz sahibi olurlar çevrede. Ahmet Aydın´ın çocuklarından Hüseyin Çavuş (1898-1976) sözü geçen kişilerdendir. Çerekliyi bağımsız köye dönüştürür ve köyün muhtarı seçilir. Köy gelişir büyür nüfus artar ve oğul verir yine. Fındıklı Köyünü kurarlar bu kez Zelekalılar.
Çocukluğumuzda uzak dağlık diye anlatılan Nebiyan´ı ziyaret nasip olmadıysa da videolarını izledim internetten; mükemmel köyler. Geniş arazileri Zeleka´yı aratmadığı gibi; oradan çok daha verimli ve orası gibi yeşil.
Evet, fiziken öyle de, ya ruhen? Ruhen öldürür gurbet insanı. Hayatı boyunca gariptir yad ellerde. Köyünde mısır sömeğini öğütüp yiyor idiyse bile rüyalarındadır köyü her akşam. Ama bu gidişin dönüşü yoktur artık. Çocuklar, torunlar, onların da çocukları derken kalınır taşınılan yerde. Ebedi istirahatkâhlar oluşturulur ve nihayet yeni neslin anayurdu oluverir oralar. Dağılırlar onlar da dört bir yana ve bu sefer ağlamak sırası onlara gelir Samsunlu gurbetçiler olarak; ?Hani bazı yerler vardır, baktıkça doyamazsınız; biz öyle bir yerde doğup da bakamayanlardanız,? diyerek Samsun İli, 19 Mayıs İlçesinde ve Meşhur Nebiyan Bölgesi´ndeki Fındıklı Köyü sitelerinde.
Şimdilerde 80 hanenin yarısı Zelekalılardandır Nebiyan-Fındıklı´da. Bunların kiminden beş, kiminden on beş, kiminden ise yirmi beş hane oğul olarak dağılmıştır dünyaya. Yüz sene önce Nebiyan´a yerleşen beş Zelekalı şimdilerde yüzlerce hane olarak temsil ederler dedelerini ninelerini gittikleri yerlerde. Sırası geldikçe de, derin bir nefes alarak; bizim büyük, büyük dedemiz, Trabzon´un Çaykara Kazasının Zeleka Köyü´nden diye anlatmaya başlarlar çaylarını yudumlayarak.
İstanbul-Sultanbeyli´de 25 hane olduklarını duyunca çok şaşırmıştım. İşin en şaşırtıcı ve garip tarafı ise halen 25 hanenin üzerinde Çaykara Zelekalısının da Sultanbeyli´de yaşıyor olması ve çoğu akraba olan bu iki grubun birbirlerinden haberdar olmamasıydı.
Evet, Değerli Zelekalılar, Değerli Dostlar, Değerli Okuyucular yüz yıl sonra bizim torunlarımız da yabancı olacak birbirine. Dünya budur. Hayatın kanunu budur.
Gelecek kaygısı ile birbirimizi üzmememiz dileğiyle.
Ahmet MUTLUOĞLU
Çamlıca, 02. 12. 2015
KAYNAKÇA: