Tarih: 26.12.2022 20:51

Pakistan Lahor’da bir görev

Facebook Twitter Linked-in

GİRİŞ

Pakistan’ın Lahor şehrinin içme suyu, yağmursuyu, yeraltı suyu ve kuyuların kirliliği,

 su arıtma ve atık su arıtma gibi su meseleleri hakkında inceleme ve değerlendirme yapmak üzere 2014 Ocak ayında İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından bir heyet olarak görevlendirilmiştik. 5 günlük bu görevlendirmeyle Lahor’a gittik. Bu yazıda Pakistan’daki gözlemlerimizi yazmak istedim.

Başşehri İslamabad olan Pakistan’ın resmi dilli Urduca ve İngilizcedir. Güney Asya'da bir ülkedir (Şekil-1). 231,4 milyonu (2021) aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık beşinci ülkesidir (Tablo-1). En büyük ikinci Müslüman topluluğuna sahiptir. 881,913 kilometre karelik yüzölçümü ile dünyada 33. sıradadır. Tablo-2’de görüldüğü gibi 358 üniversitesi vardır ve kaliteli üniversite sayısı bakımından dünyada 51. Sıradadır. Pakistan'ın güneyde Umman Denizi ve Körfezi'ne 1046 kilometre kıyısı vardır. Pakistan terimi,  Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan halkının ülkesini belirtmek için 1933’e ilk defa kullanılmıştır. Hindistan 1947 yılına kadar yaklaşık 200 yıl İngilizlerin sömürgesiydi. 1947 yılında İngiltere, bu ülkeyi Pakistan ve Hindistan adıyla ikiye bölerek onlara bağımsızlık vermiştir.

Şekil-1 Pakistan Haritası   

Tablo-1 Dünyanın ve ülkelerin nüfusları

Sıra

Ülke 

Nüfus

Tarih

Dünya nüfus yüzdesi

 Dünya

7.998.036.000

12.12 2022

%100

1Çin

1.444.216.102

06.09.2022

%18,06

2Hindistan

1.374.917.850

04.04.2022

%17,19

3ABD

332.738.111

04.06.2022

%4,16

4Endonezya

273,753,191

01.07.2021

%3,42

5Pakistan

231,402,117

01.07.2021

%2,89

6Brezilya

215,442,555

07.12.2022

%2,69

7Nijerya

213,401,323

01.07.2021

%2,67

8Bangladeş

172,490,152

04.04.2022

%2,16

9Rusya

145.478.097

01.01.2021

%1,82

10Meksika

127.996.051

01.12.2021

%1,6

11Japonya

125.070.000

01.01.2022

%1,56

12Etiyopya

117.876.000

01.06.2021

%1,47

13Filipinler

111.706.745

04.04.2022

%1,4

14Mısır

104.303.100

07.12.2022

%1,30

15Vietnam

97,468,029

01.07.2021

%1,22

16Kongo DC

92.378.000

01.07.2021

%1,16

17İran

85.328.106

04.04.2022

%1,07

18Türkiye

84.680.273

31.12.2021

%1,06

19Almanya

83.129.285

30.06.2021

%1,04

Tablo-2 Ülkelerin üniversite sıralamaları (Temmuz 2021)

Sıra NoÜLKE

100

101-200

201-500

501-1000

1001-5000

5001-10000

HEPSİ

1

Amerika B.D.

56

36

60

101

569

1538

3216

2

Birleşik Krallık

8

11

24

36

63

51

280

3

Avustralya

7

3

13

12

7

22

190

4

Kanada

6

5

13

9

39

85

387

5

Çin

4

7

29

60

473

572

2565

34

İran

0

0

2

10

141

60

704

39

Türkiye

0

0

1

9

123

47

213

44

Hindistan

0

0

0

13

264

435

5288

49

Ürdün

0

0

0

2

18

6

37

50

Birleşik Arap Emirlikleri

0

0

0

2

16

10

69

51

Pakistan

0

0

0

1

65

45

358

HİNDİSTAN KISA TARİHİMÖ 3300’te Harappan uygarlığı, halk arasında İndus Vadisi Medeniyeti olarak bilinen İndus Nehri Vadisi'nde geliştirilmiştir. İndus Nehri Vadisi, Dicle ve Fırat ile Nil nehir vadileri gibi en eski medeniyetlerin kurulduğu yelerden biridir ve en eski tarihi kalıntılara sahiptir. MS 455’te Hunlar, Pencap ve Keşmir'deki Gupta krallığını ele geçirdi. MS 998’te Gazneli Mahmud, Pencap’ı aldı. Daha sonra Babüroğluları 1526-1858 arasında Hindistanı yönetmiştir. Babür Şah tarafından başlayan ve Hindistan’da hüküm süren Babürlü İmparatorluğu hükümdarları Tablo-3’te gösterilmiştir. 

Bugün Pakistan’da bazı köy ve şehirlerde Azad Keşmir Türkleri, Gucarlar, Selçuklar, Mugallar, Hazar ve Karluk Türkleri, Osmanlı Türkleri, Papralar ve Şirvaniler gibi Türk unsurlar yaşamaktadır.

Tablo-3 Hindistan’da hüküm süren Babür (Hint- Türk) İmparatorluğu hükümdarları

 Babür Şah (1526 - 1530) 

 Hümayun Şah (1530 - 1540) ve (1555 - 1556)

 Şir Şah Surî (1540 - 1545, Surîler Hanedanı)

 İslam Şah Suri (1545 - 1555, Surîler Hanedanı)

 Ekber (1556 - 1605)

 Cihangir Şah (1605 - 1627)

 Şah Cihan (1627 - 1658)

  Evrengzib (1658 - 1707)

 I. Bahadır Şah (1707 - 1712)

 Cihandar Şah (1712 - 1713)

 Ferruhsiyer (1713 - 1719)

 Refiüdderecât (1719 - 1719)

  Muhammed Şah (1719 - 1748)

 Ahmed Şah Bahadır (1748 - 1754)

I   I. Alemgir Şah (1754 - 1759)

Şah Alem (1759 - 1806)

 II. Ekber Şah (1806 - 1837)

 II. Bahadır Şah (1837 - 1858)

Hindistan’ın MS 1800’lerin başında başlayan İngiliz Sömürge Dönemi kısa tarihi Tablo-4’te gösterilmiştir.

Tablo-4 Hindistan’da İngiliz Sömürge Dönemi Kısa tarihi

1803: İngiltere, Delhi'yi Marathas'tan aldı

1849: İngiltere, Pencap'taki Sih imparatorluğunu ele geçirdi.

1853: İngilizler Hindistan'da 1. demiryolunu inşa ettiler.1862: Hindistan İngilizlerin eline geçmiştir.

1906: Hindistan Müslüman Birliği kuruldu. 

1920: Mahatma Gandhi barış ve bağımsızlık için harekete geçti.

1921: 156 bin İngiliz, 306 milyon Hintliye hükmetti.

1922: Gandhi, İngilizlere karşı olduğu için hapse atıldı.

1930: Allame İkbal,  Müslümanlar için ayrı bir vatan planladı.

1930: Gandhi İngilizlere karşı sivil itaatsizlik başlattı.

1942: Gandhi’nin yerine Nehru Milli Kongre Partisinin lideri oldu. 

1944: Gandhi hapisten kurtuldu.

1947: Hindistan İngiltere’den bağımsızlığını kazandı

HİNT MÜSLÜMANLARININ TÜRKİYE’YE YARDIMLARI

Tarih boyunca Türklerle yakın münasebetleri olan Hint Müslümanları, 1858’de Hindistan’ın tamamıyla İngiliz sömürgesi altına girmesinden sonra, umutlarını halifeliği elinde bulunduran Osmanlı Devleti’ne bağladılar, Hindistan’da 1906’da Müslüman Birliğini kurdular (Kişi, 2020).  II. Abdülhamit’in halifelik kurumu aracılığıyla İslâm birliği kurma politikası çerçevesinde kendilerine uzanan dostluk elini tuttular ve kurulan bu dostluk bağının sonucunda Osmanlı Devleti’nin zor zamanlarında sağladıkları maddi ve manevi yardımlarla destekte bulunmaya çalıştılar.  Hint Müslümanları, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti’ne yardım kampanyalarıyla sadece Müslüman Hintlilerden değil, diğer dinlerden olan Hintlilerden de yardım toplayarak ulaştırmanın dışında, İngiltere üzerinde etkili olacak büyük mitingler düzenlemek gibi son derece takdire şayan siyasi girişimlerde de bulundular. Ancak I. Dünya Savaşı’nda sömürge olarak bağlı oldukları İngiltere’nin savaş politikalarına teslim olmak zorunda kalanHint Müslümanları, savaşın sona ermesiyle birlikte hilafetin ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından yana tavır aldılar. Türk Kurtuluş Savaşı’na özellikle de TBMM’nin açılmasından sonraki süreçte hatırı sayılır derecede maddi destek sağladılar. Üstelik bu yardımlar savaş sonrası sıkıntıların aşılabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına kadar devam etti. Millî Mücadele sırasında Hindistan’dan doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa’nın şahsına gönderilen paralardan 600.000 lirası Büyük Taarruz öncesi Türk ordusunun ihtiyaçlarının karşılanması için Müdafaa-i Milliye Vekili Kazım (Özalp) Paşa’ya gönderildi. 110.000 lirası ise Büyük Taarruz sonrasında İzmir’e doğru kaçan Yunan Ordusu’nun yakıp yıktığı yerlerde aç ve açıkta kalan insanlara yardım edilmesinde, yaralarının sarılmasında ve savaşta harap olmuş İzmir gibi şehirlerin yeniden imar edilmesinde kullanıldı. Cumhuriyet dönemindeyse elde kalan miktardan 250.000 lirası Türkiye İş Bankası’nın kurulmasında, geriye kalan miktarsa Türkiye’nin ekonomik gelişimine katkı sağlayacak örnek çiftliklerin kurulması gibi diğer önemli işlerde değerlendirildi.  Sonuç olarak, kadirşinaslık ve vefa duygusuyla hareket eden Millî Mücadele’nin Başkomutanı ve TBMM Başkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Hint Müslümanlarının Türkiye’ye yaptığı yardımlar için her vesileyle ayrı ayrı teşekkür yazıları göndererek, Türk milleti adına minnet ve şükranlarını iletti. Ayrıca Türk milletinin minnetle karşıladığı bu yardımların, uzun süren savaşlarda Türkiye’nin uğradığı zararların giderilerek imar edilmesi için sürdürülmesini de rica etti. Dahası Mustafa Kemal Paşa sadece Hint Müslümanlarına teşekkürle yetinmeyip, ayrıca onların bağımsızlıkları yolundaki mücadelelerine de gönülden desteğini açık açık ifade etti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, “Türkler, her fırsatta Türk davasına bağlılık ve sevgilerini gösteren ve cömertçe maddi yardımda bulunan Hindistanlı kardeşlerinin desteğini unutmayacaklardır” sözleriyle yaptığı tespit, günümüzde de halen geçerliliğini korumaktadır (Kişi, 2020). 

LAHOR’DA İKLİM VE SU KAYNAKLARI

Lahor’da kurak iklim hüküm sürer. Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasına göre BSh (Sıcak Step İklimi:  Yarı Kurak İklim)  olarak adlandırılabilir. Lahor ilinin yıllık ortalama sıcaklığı 24.0 °C 'dır. Lahor’da yıllık ortalama yağış miktarı 636 mm’dir. Türkiye’nin yıllık ortalama yağış yüksekliği ise 593 mm’dir (2017). Aynı yıl Pakistan’ın ortalama yağış yüksekliği 494 mm’dir. Lahor’un aylık ortalama sıcaklık ve yağış değerleri Tablo-5’te verilmiştir. Ayrıca aylık ortalama sıcaklık ve yağış yüksekliği değerleri Şekil-2’de gösterilmiştir.

Tablo-5 Lahor ortalama aylık sıcaklık ve yağış değerleri

 

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

Ort. Sıcaklık (° C)

12.1

15

20.5

27.1

32.1

33.2

30.8

29.7

28.6

25.2

19.2

13.9

Min. Sıcaklık (° C)

6.4

8.9

13.6

19.1

24

27

26.7

26.1

24.1

19

13

7.9

Maks. Sıcaklık (° C)

18.3

21.3

27.3

34.4

39.2

38.8

34.9

33.7

33.5

31.7

26.1

20.7

Yağış / Yağış (mm)

28

46

36

29

20

68

166

145

64

14

7

13

Nem(%)

70%

66%

55%

36%

30%

43%

70%

76%

69%

55%

58%

64%

Yağmurlu günler (g.)

3

4

4

4

4

7

14

13

7

2

1

1

Güneşli saatler (s)

7.6

9.1

10.3

11.5

12.3

12.2

10.6

10.3

10.3

10.1

9.3

8.4

Şekil-2 Lahor’da aylık sıcaklık ve yağış değerleri değişimi

Tablo ve şekilden görüldüğü gibi, 33.2 °C sıcaklıkla Haziran yılın en sıcak ayıdır. Ocak ayında ortalama sıcaklık 12.1 °C olup yılın en düşük ortalamasıdır. 7 mm yağışla Kasım yılın en kurak ayıdır. Ortalama 166 mm yağış miktarıyla en fazla yağış Temmuz ayında görülmektedir. Muson yağmuru denen şiddetli yaz yağmurları yörede sellere sebep olmaktadır. Temmuz ve Ağustos aylarında yılda ortalama 300 mm’den fazla yağmur düşer. Bu ise yıllık yağışın yaklaşık yarısıdır.

Lahor’un merkezinde “Bağımsızlık Ormanı” meydana getirilmiştir. Bir zamanlar “Bahçeler Şehri” olarak anılacak kadar yeşil bir mekân olan Lahor, yanlış yapılaşmalar sebebiyle ağaçla kaplı alanlarının yüzde 75’ini kaybetmişti.  2019 yılında dünya genelinde en kirli havaya sahip ikinci şehir durumunda olan Lahor’da, ısı ada etkisi ile aşırı sıcaklar ve biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi ekolojik sorunlarla karşı karşıyaydı. Endemik bitki ve ağaç türleriyle oluşturulan kent ormanı özellikle hava kirliliğini azaltarak etkisini hemen göstermiştir. Bunun yanında, bitki ve hayvan çeşitliliğinde iyileşme görülürken, sıcak hava dalgalarına karşı önemli bir serin alan meydana gelmiştir.  

PAKİSTAN SU KAYNAKLARI

Pakistan nehirler açısından zengindir (Şekil-3). Su kaynaklarının ana unsuru nehirler şunlardır:

Şekil-3 Indus Nehri ve Kolları 

İndus Nehri: Pakistan'ın ve dünyanın en uzun nehirlerinden biridir. Eski Hint şiirlerinde, bu ırmağın adı “Kral Nehri” diye geçer. Uzunluğu 3.200 kilometre kadardır. İndus, Himalaya Dağları’nın kuzeyinden 4.900 metre yükseklikten hızlanarak Tibet'in güneybatısından çıkar. Sonra nehir  kuzeybatıya doğru yönelerek Keşmir'e kadar 800 kilometrelik bölümü dar ve derin dağ geçitlerinin arasından akarak kar ve buzul sularını toplayan yeni kollarla birleşir, yeniden güneye dönerek Pakistan’ın çok sıcak ve kurak bir yöresi olan batı Pencap’a girer. İndus Nehrinden bir görüntü Şekil-4’te verilmiştir.

Şekil-4 İndus Nehrinden bir görüntü

İndus bu bölgede beş kol aldığından, o yöreye Pencap  adı verilmiştir. Pencap”, (penç-ab) “beş su” anlamına gelir. Nehir bu kollarla beslendikten sonra, Sind düzlüğünü geçer ve Sind yöresinden geçen bölümü üzerinde kurulan Loyd Barajı  dünyanın en büyük 
barajlarından biri olarak bilinir. Daha sonra 210 kilometre genişliğinde bir çatalağızla, Hint Okyanusu’na dökülür. İndus Nehri, Nil’in Mısır’da yaptığı gibi, geçtiği bölgelere alüvyon yığar, buraları sulayarak verimli bir duruma getirir. İndus Nehri, Pakistan'ın yıllık yağış oranının 250 milimetreden az olduğu kurak bölgelerinden aktığı için, bu ülkenin en önemli nehridir. Ülkenin tahıl ambarı Pencap bölgesi olmak üzere Pakistan ekonomisinin en önemli su kaynağıdır. Tarım, İndus ve kollarından sağlanan sulamaya dayanır. İndus'la sulanan topraklarda buğday, pamuk, darı, mısır ve pirinç yetiştirilir.

İlk çağlardan beri İndus’un aşağı kısmı 20 metre kadar yükselmiş bulunmaktadır. Bu durum İndus’un kolayca ovalara taşmasına ve sel felaketlerine yol açabileceği için nehrin üzerinde çeşitli barajlar yapılmış ve kanallar açılmıştır. Nehir üzerinde kurulmuş bu barajların suları, kanallar aracılığıyla tarlalara ulaştırılır. Sularının büyük bir bölümü sulamaya harcandığı ve ırmak üzerinde çok sayıda baraj bulunduğu için İndus, akarsu taşımacılığına elverişli değildir. Sulamada kullanılacak suyu biriktirmek amacıyla İndus Nehri üzerindeki ilk baraj 1932'de yapılmıştır. 1976’da İndus üzerinde sulama, taşkın kontrolü ve enerji üretimi maksadıyla Tarbela adlı büyük bir baraj inşa edilmiştir.

Eylül 1960 yılında Hindistan ve Pakistan arasında 'İndus sular anlaşması' imzalanmış ve bu anlaşmaya göre kuzey Hindistan’daki 3 nehir Beas, Ravi, Satlec nehirleri Hindistan’a verildi. Hindistan’ın güneyinde bulunan  İndus, Şinap ve Cellum  nehirleri de Pakistan'a verilmiştir (Şekil-3).

Ayrıca bu nehre bağlı olan bir de İndus Vadisi bulunmaktadır ve bu vadi yaşanmış en eski uygarlıkların tarihi kalıntılarına da ev sahipliği yapmaktadır. 

Satlec Nehri:  İndus Nehri'nin en büyük kolu olan nehirdir. Nehir üzerinde birçok baraj ve hidroelektrik santrali inşa edilmiştir.

Şinap Nehri: Hindistan ve Pakistan'da bulunan ırmak, Pencap yöresinin 5 ırmağından biridir. Himalayalar'dan doğar, Jammu ve Keşmir'den, Pakistan'ın Pencap bölgesine geçer. İndus'a karışmadan önce Satlec, sonra Cellum ile birleşir. Uzunluğu yaklaşık 1.000 kilometredir ve sulamada büyük fayda sağlamaktadır.

Beas Nehri: Beas Nehri 4.361 metre yükseklikten çıkar. Uzunluğu 470 kilometredir. Batı Himalayalar'da bulunan Himachal Pradesh şehrinden doğmaktadır. Doğduğu noktadan Kullu Vadisini doğru ilerler ve buradan sonra tekrar batıya yönelerek Pencap bölgesinin güneyinde  Satlec Nehriyle birleşerek İndus nehrine ulaşırlar.
Cellum Nehri: Cellum Nehri Kuzeybatı Hindistan ve Batı Pakistan arasında bulunur. Uzunluğu 725 kilometredir. Keşmir bölgesinde bulunan Vernag şehrinden doğar. Kishanganga Nehrini içine alarak Şinap nehriyle birleşmektedir ve buradan İndus Nehrine 

akmaktadır.

Ravi Nehri: Hindistan’ın Kuzeybatısında ve Pakistan’ın Güneyinde bulunur. Ravi Nehri suyu, Barabhangal bölgesine bağlı Kangra şehrinden doğar. Toplam uzunluğu 720 kilometredir. Pakistan’daki uzunluğu 675 kilometredir. 

Hızlı bir biçimde artmaya devam eden 231,402,117 (2021) nüfusu ve yaklaşık 882 bin kilometrekarelik toprağıyla Pakistan, dünyanın en yoğun nüfuslu ülkelerinden biridir.  Ülke, giderek artan biçimde su konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Şekil-5’te Pakistan’da kuruyan ve çatlayan topraklar görülmektedir.

Şekil-5 Pakistan’da kuraklıktan çatlayan topraklar
Pakistan’da Indus Nehri ve büyük 5 kolu olmasına rağmen ülkede su sıkıntısı yaşanmaktadır. Kişi başına düşen su miktarı, su azlığını anlayabilmek açısından oldukça önemli bir göstergedir: Pakistan’da 1950’lerde 5000 metreküp olan yıllık kişi başı su miktarı 2010’da 1400 metreküpten az bulunmuştur. Daha da kötüsü, bu rakam 2021’de 1000 metreküpün de altına düşmüştür. Dünya çapında bir su yardım kuruluşu olan WaterAid’in verilerine göre ülkede 93 milyon insan yeterli sağlık korumadan (sanitasyondan) yoksundur ve 15 milyonluk bir kesim güvenilir olmayan kaynaklardan kirli su taşıyarak bu suyu tüketmek zorundadır. Charity Water kuruluşuna göre ise köylerde durum daha da kötüdür:  buralarda yaşayan insanların üçte ikisinde “sağlık koruma” yoktur. Her gün 600’den fazla çocuk su kaynaklı ishal nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
Pakistan’daki yaygın bir görüşe göre ülkedeki su sıkıntısı 1960’larda üç önemli akarsu olan Cellum, Ravi ve Satleç’in kaynaklarının Hindistan kontrolüne verilmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu tarihten sonra Hindistan, Pakistan sularının büyük çoğunluğunu kendi büyük barajlar ağına aktaran bir günah keçisi haline gelmiştir. Ne var ki, gerçekte, 1960’da imzalanan İndus Suları Anlaşması’na göre Pakistan batı İndus nehir sistemindeki üç nehrin hemen hemen bütün sularını kullanma hakkına sahiptir. Öte yandan Hindistan ise yalnızca kalan daha küçük su kollarının kullanımına sahiptir. Dolayısıyla bu meselenin sınır aşan boyutunda suçlanabilecek pek bir şey yoktur.
Bir diğer husus ise iklim değişiklidir: Pakistan’daki ana akarsu olan İndus Nehir Havzası temel olarak Üst Himalayalar’da karla, Batı Himalayalar boyunca ise yağmurla beslenen bir nehir sistemidir. 21. yüzyılda nehir akışında ciddi bir düşüşe yol açması beklenen buzulların erimesi endişe verici bir hızda gerçekleşmektedir

LAHOR ÇALIŞMALARI 

Lahor, Pakistan’ın kuzeydoğusunda, 11 milyon (2017) nüfusu ile ülkenin 2. Büyük şehridir ve ülkedeki dört eyaletten biri olan Pencap eyaletinin yönetim merkezidir. Enlemi 31 derece, yani yaklaşık Kahire enlemindedir; denizden yüksekliği 216 m olan ve ovada kurulu şehrin yanından Ravi nehri akmaktadır. Önemli sanayi kolu dokumacılıktır.

Lahor şehri hakkında fazla bir şey bilmiyordum. Çocukluğumda analarımızın ve büyük analarımızın her gün kuşandığı Lahuri şal kuşağı biliyordum. Şekil-1’de resmi görülen bu kuşak Lahor’da dokunur ve oradan Türkiye’ye getirilirdi. Lahuri Kuşak Rize’den, Rumeli’ye, Bayburt’tan Bursa’ya, Diyarbakır’dan Kütahya’ya kadar pek çok vilayette yaygın kullanılmış ve genellikle hakkında şarkılar, türküler söylenmiştir. Mesela, işte bir Karadeniz atma türküsü:

 

Şekil-2 Lahuri Şal Kuşak

Erkek:

Sarmış ince beline
Yâr Lahuri kuşaği
Anan nerden bulacak
Benum gibi uşaği

Kadın:

Evin bi tek kızıyım
Bulunmaz bana paha
Anam saklayi beni
E uşak padişaha

Lahor için görevlendirmemiz kesinleştikten sonra, İstanbul’dan gitmeden bir hafta önce şehir ve şehirde yaşanan altyapı problemleri hakkında bilgi toplamaya başladık. Özellikle görevlendirildiğimiz konuyu ve bize verilen belgeleri ayrıntılı inceleyerek değerlendirmeye çalıştık. 

1976 yılında Lahor için, İstanbul’daki İSKİ gibi, WASA (Water and Sanitation Agency) Su ve Hıfzıssıhha İdaresi kurulmuştur. 

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ile Lahor Su ve Hıfzıssıhha İdaresi (WASA) arasında 2012 yılında bir işbirliği mutabakatı imzalanmıştır. Eylül 2013 tarihinden önce İSKİ Heyeti ile birlikte Lahor için çalışacak heyet Pakistan tarafından şu şekilde belirlenmiştir: 1. Lahor Valisi İmdad Bosal. 2. Pencap Başbakanının Danışmanı Nabeel Ahmad Awan. 3. Müsteşar Khawaja İmran Raza. 4. Lahor WASA Genel Müdürü Dr. Muhammad Javed Iqbal. 5. WASA Genel Müdür Yardımcısı Syed İqtidar Hussain Shah. 6. WASA Genel Müdür Yardımcısı Muhammad Akram.

Türkiye tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca İSKİ Genel Müdürlüğü bünyesinden görevlendirilen heyet olarak Yönetim Kurulu Üyesi ben, Genel Müdür Yardımcısı (Yatırımlardan sorumlu) Alişan Koyuncu, Atıksu Arıtma Dairesi Başkanı İsa Yılmaz ile Planlama ve Projelendirme Dairesinden Mühendis Kamber Kılıçaslan 20 Ocak 2014 tarihinde İstanbul’dan uçakla Lahor’a hareket ettik.

Yaklaşık 5 saat sonra Lahor’da uçaktan inince bir heyet tarafından çiçeklerle karşılandık. Havaalanında gazetecilerin konu ile ilgili sordukları sorulara cevaplar verdik. Ertesi gün oradaki heyetle çalışmaya başladık.

1. Gün: Güvenlik tedbirleri altında resmi bir araçla bizi kaldığımız otelden alıp çalışacağımız WASA’nın binasına götürdüler. Orada WASA’nın teknik kadrosu ile çalışmalara başladık (Şekil-6). Teknik personel Lahor su sistemlerini ve meselelerini anlattılar. Sorularımızı cevaplandırdılar ve açıklamalar yaptılar. Şehirde yağmursuyu ve atık su sistemleri birleşik düzenlenmiş. Açık yağmur suyu kanallarına atık su kanallarının bağlanması halk sağlığı için çok tehlikeli bir durum ortaya çıkarmış.

Şekil-6 Lahor’da büro çalışmaları

2. Gün: Pakistanlı teknik elemanlarla arazide incelemeler yaparak mevcut tesislerin durumunu belirlemeye çalıştık. Gerek saha çalışmalarında gerekse şehir gezilerinde terör saldırısına karşı bir paletli zırhlı araç ile bazı silahlı görevliler bizi koruma altına aldılar (Şekil-7).

Şekil-7 Lahor’da saha incelemeleri

Ana yağmur suyu drenaj sistemi kenarlarında kaçak ve düzensiz evler ve yapılar yapılmış olduğundan bu sistemi temizlemek ve bakımını yapmak çok zor hale gelmiş. Ayrıca ana kanalın eğimi az olduğundan bu kanalda suyun kendi hızı ile kendini temizlemesi mümkün olamamaktadır. Öte yandan şehrin kanalizasyon suları hiçbir arıtıma yapmadan Ravi Nehrine verilmektedir. Lahor’da çalışma grubunun yaptığı çalışmalarla ilgili Gazetede çıkan bir haber ve fotoğraf Şekil-8’de gösterilmiştir. Su meselelerinin arazide görülmesine ve incelenmesine devam edildi.

Şekil-8 Pakistan-Lahor’da 22 Ocak 2014 tarihinde Urdu dilinde basılan “Daily Nai Baat adlı günlük gazetede çıkan bir haber ve fotoğraf

3.Gün: Sabah arazide tesisler gezildi. Öğleden sonra yeniden daireye gidip büro çalışmalarına devam edildi (Şekil-9). Şehrin bütününü kapsayan hasssas sseviyeli toğografık haritaların olmadığı anlaşılmştır. Şehrin katı atıkları (çöpleri) halk tarafından yağmur kanallarına atılmaktadır (Şekil-9).

Şekil-9 Büro ve arazi çalışmaları

4. Gün: Sahada yapılan çalışmalar büroda sabah toplantısında değerlendirildi. Cuma’dan sonra Lahor’daki önemli bazı tarih ve sanat eserleri için gezi düzenlendi (Şekil-10).

Şekil-10 Dördüncü Gün çalışmaları ve gezi

Lahor’daki tarihi eserler içinde Badshahi Camii ve Lahor Kalesi dikkatimizi çekti (Şekil-11 ve Şekil-12). Mevcut pek çok tarihi eser aşınmış, yıpranmış ve yenilenmeye muhtaç olduğundan ziyaret edilemiyor. Bununla birlikte dünyaca meşhur bazı  eserler restore edilmiş ve insanlığın ziyaretine açık hale getirilmiştir. Lahor’un tarihi eser zenginlikleri dünyaca meşhurdur. Özellikle orada park ve bahçeler konusunda dünyaya örnek olacak eserler meydana getirilmiştir. Dünyada bahçecilik sanatının beşiği olduğu ve geliştiği yer olarak Lahor kabul edilmektedir. Şekil-13’ de meşhur Şalemar Bahçelerinden iki fotoğraf karesi gösterilmiştir. Bu bahçelerde havuzlar, köşkler, gezinti yerleri, çiçek bahçeleri, dinlenme yerleri gibi farklı mekânlar bulunmaktadır.

Şekil-11 Badshahi Camii

Şekil-12 Lahor Kalesi

Şekil-13 Şalemar Bahçeleri

İncelmeler sonunda İSKİ heyeti olarak 3 sayfalık bir “Gözlemler ve Tavsiyeler” raporu hazırladık. Bu raporda, 1. WASA’nın modern bir coğrafi bilgi sistemi (CBS) kurması tavsiye edilmiş ve bu konuda İSKİ’nin teknik yardımı yapabileceği belirtilmiştir.  2. Lahor için bilgisayar tabanlı haritaların öncelikli olarak hazırlanması tavsiye edilmiştir. 3. Yağmur suyu ve kanalizasyon sistemlerinin ayrıklaştırılmasının gerektiği vurgulanmıştır. 4. Şehirdeki kanal projelerinde, yüzde 80 değil, yüzde 50 doluluk esas alınarak gelecekteki gelişmelere uygun boru çaplarının seçilmesi istenmiştir. 5. Şehirdeki “Ana Drenaj” sisteminin acilen yenilenmesi gerektiği belirtilmiştir. 6. İçme suyu kaynakları kuyulara bağlı olan şehirde yüzey su kaynaklarına yönelme tavsiye edilmiştir. 7. Bir plan dâhilinde eski şebekelerin yenilenmesi ile kayıp ve kaçakların azaltılabileceği belirtilmiştir. 8. Mevcut sistemde sular doğrudan şehre pompalanmaktadır. Şehirde şehir içi depoları yapılarak suların önce depolara pompalanması sağlanmalıdır. 9. Pencap Hükümetinin Lahor su meselelerine daha fazla maddi kaynak sağlaması tavsiye edilmiştir. 10. Harita, hidrolik, su temini, kanalizasyon, çevre ve inşaat mühendisliği gibi mühendislik dallarında uzmanlaşmış teknik elemanların WASA’ya alınması tavsiye edilmiştir. Bunların eğitimi için İSKİ’nin yardım yapabileceği vurgulanmıştır. 11. WASA’nın verimli çalışabilmesi için uygun çalışma binalarının yapılması tavsiye edilmiştir.

Çalışma sonunda, heyetimizin Pakistan Pencap Eyalet Başbakanı Şahbaz Şerif'i ziyaret etmesi istendi. Bunun için Başbakanın makamında toplanıldı ve kendisine yapılan çalışmalar ve hazırlanan “Gözlem ve Tavsiyeler” raporu özetlendi. Kendisi işlerin niçin yürümediğini sordu. Biz de problemlerin birbirlerine karışarak zamanla karmaşık hale geldiğini, düzgün ve günün teknolojisine uygun bir çözüm ve yönetim sisteminin kurulamadığını, harita eksikliğini, teknik eleman ve maddi kaynak yetersizliklerini ifade ettik. Başbakanlıktan ayrılıp yurda döndük. İstanbul’a dönünce WASA Genel Müdürü Dr. M. Cavid İkbal’in görevden alındığını öğrendik.

ORTAK KELİMELER

Pakistan’da konuşulan dile Urduca denmektedir. Urdu dili ile Türkçe arasında bazı ortak kelimeler vardır. Türkçe ve Hintçe-Urducada Ortak kelimeler binlerle ifade edilmektedir (Khan, 2014). Bu kelimelerin bir kısmı Türkçeden Hintçe-Urducaya, diğer bir kısmı Hintçe- Urducadan Türkçeye geçmiştir. Ayıca pek çok ortak kelime Farsçadan, bir kısmı Arapçadan, diğer bir kısmı ise Avrupa dillerinden geçmiştir (Khan, 2014). Gezi sırasında belgelerde, haritalarda ve şehir levhalarında benim karşılaştığım ortak kelimler Tablo-6’ da gösterilmiştir. İngilizce yazılmış metinler esas alındığından bu kelimeler İngilizce yazılış şekilleriyle buraya aktarılmıştır. Genellikle kelimelerin söylenişleri Türkiye’dekilerle aynıdır ve İngilizce yazılışlar biraz farklıdır. Mesela, İngilizcede ş harfi yerine sh yazılır.

Tablo-6 Ortak Kelimeler

Türkçe-UrducaTürkçe-UrducaTürkçe-Urduca
Alem: AlamGazi: GhaziMuhabbet: Mahabad
Allame: AllamaGül: GulMuhafız: Muhafız
Aram: AramGüllabi: GulabiMübarek: Mubarik
Arap: ArabGülaphane: GulabkhanaMüslüman: Muslim
Askeri: AskariGülberg: GulbergMüştak: Mushtaq
Ayet: AyatGüldeste: GüldasdaNamaz: Namaz
Azam: AzamGülşen: GulshanNur: Nur
Bağ: BaghHamam: HammamNüfus: Nefis
Bağban: BaghbanHan: KhanOsman: Usman
Bahadır: BahadurHayat: HayatPadişah: Badshah
Baharat: BharadHazan: GHazanResul: Rasul
Bahş: BakhshHazret: HazratSahip: Sahib
Banu: BanuHicret: HijraSaray: Saray
Barut: BarudHücre: HujraSerdar: Sardar
Bey: BegHümayun: HumayunServer: Sarwar
Bibi: Bibiİcmal: AjmalSultan: Sultan
Burç: Burjİkbal: İgbalŞah: Şah
Cami: Jamiaİmtiyaz: İmtiazŞakir: Shakir
Cenaze: Janazaİnayet: İnayatŞehir: Şeher
Cihan: Jahanİslam: İslamŞerah (yol) : Şerah
Cihangir: Jahangirİttifak: IttefaqŞiş: Shish
Çırağan: ShiraghanKelime: KalimahŞor (Çorak): Şar
Derviş: DervişLalezar: LalazarTaç: Taj
Devran: DavranMader: MadarTahkikat: Tahqiqat
Dilşat: DilşadMahal: MahalTaht: Takht
Divan: DiwanMakber: MagbraUlema: Ulema
Ekber: AkbarMescit: MascidUrdu: Ordu
Emir: AmirMedrese: MadrassaVahdet: Wahdat
Ercüment: ArjumandMenzil: ManzilVakıf: Waqf
Evkaf: AuqafMerdan: MardanVakit: Vaqt
Fahri Nisa: Fakhrrun NisaMeryem: MaryamVezir: Wazir
Fakir: FaqirMezar: MazarYarı-vefadar: Yarwafadar
Fatih: FatehMizan: MeezanYetim: Yatim
Ferah: FarahMoğol: MughalYetimhane: Yatimkhana
Feyizli: FaizMolla: MullahZaman: Zaman

DEĞERLENDİRMELER

Su Meselesi

Lahor’da şehir suları yeraltı kuyularından sağlanmaktadır. Ancak şehir çok hızlı büyüdüğünden kanalizasyonlar şehir içi derelerine akmakta ve katı atıklar halk tarafından derelere dökülmektedir. Dereler kirlenince yeraltı suları da kirlenmiş ve bunun sonucu olarak şehrin su kaynakları olan kuyular kullanılmaz hale gelmiştir. Lahor şehrindeki su meseleleri yerinde incelenmiş ve bazı tespitler yapılmıştır. 

Pakistan, Pençab (beş su) 5 nehir sistemi ile bol su imkânlarına sahiptir. Ancak bunları uygun değerlendirememektedir. Suyu oldukça bol olan ülkede ve özellikle Lahor’da insanlar büyük su kıtlıkları ve su ile ilgili çok ciddi sağlık problemleri yaşamaktadırlar. Derelere akan kanalizasyon sularını uzaklaştırmak için Japonların verdiği pompalar kısa zamanda çöp ve katı atıklarla tıkandığı için işletilememektedir. Ayrıca yağmur suyu drenajları uygun planlanmadığı için Muson mevsiminde şehir sular altında kalmakta ve pek çok zarar meydana gelmektedir. Kısaca şehirde içme suyu kaynakları kirlenmiş, içme suyu arıtılamıyor, kanalizasyon sistemi ve atık su arıtma sistemi çok yetersiz, hatta pek çok yerde mevcut değil. Bu durum kirliliği ile kokusu ile şehirde halk sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca tarım toprakları kirli ve zehirli sanayi suları ile zehirlenmektedir. Bunların yanında, yağmur suyu drenajı yetersiz olduğundan şehir ve tarım alanları sellerden zarar görüyor.

Lahor Ravi nehir kenarında ovada kurulan bir şehirdir. Şehir çok hızlı büyümüş fakat buna paralel şehir altyapılarını geliştirememiştir. 

Aslında bahis konusu problemlerin çözümü için su kaynakları mevcut. Bunların değerlendirilmesi için maddi kaynak ve projelerin üretilmesi gerekir. Projeler için de yetişmiş insan kaynağına ihtiyaç vardır. Projelerin gerçekleştirilmesi yönünden de yine maddi kaynağa ve teknik imkânlara ve insan kaynağına ihtiyaç olacaktır. İSKİ, sadece İstanbul şehrine hizmet gayesi ile kurulmuş ve ona göre hukuki teşkilatlanması yapılmıştır. Başka bir ifade ile İSKİ yurt dışındaki bölgelere bir yatırım yapamaz, ancak teknik hizmet verebilir.

Kısa vadeli çözüm için “Şehirde bir deneme alanı (pilot bölge) seçip o alanda su getirme, kanalizasyon, atık su arıtma ve yağmur suyu projeleri yapabileceğimizi, bunun için arazi seviyelerini hassas gösteren şehir içi haritalarına ihtiyacımız olduğunu” ifade ettik. Ellerinde böyle haritalar olmadığını, bu haritaların ordu tarafından hazırlanması gerektiği belirttiler. Ayrıca bu işin hazırlanmasının uzun sürebileceğini beyan ettiler.

 “O zaman siz WASA olarak İstanbul’a bir teknik heyet gönderin. Onları İSKİ Genel Müdürlünde eğiterek bu çalışmaların nasıl yapılacağını öğretelim” dedik.

Uzun Vadeli çözüm için Lahor’un ve Pençap Eyaletinin SU MASTER PLANI hazırlanmalıdır. Bu maksatla gelecek 40-50 yıl için nüfus, sanayi ve tarım gelişmeleri tahmin edilerek her bir kısım için su ihtiyaçlarının belirlenmesi gerekir.

Bunun yanında bölgede ve şehirde halen kullanılmakta olan mevcut tesislerin durumu ve mevcut su kullanımı ortaya konabilir. Ayrıca şehrin mevcut alt yapılarının yerleri ve teknik özellikleri tespit edilmelidir.

İhtiyaçlar ve mevcut durum ortaya konduktan sonra bölgedeki bütün yeraltı ve yerüstü su kaynakları ve özellikleri belirlenmelidir.

Su ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için su kaynaklarının özelliklerini gösteren çeşitli çözüm seçenekleri ortaya konmalıdır. Bu çözüm seçeneklerinden teknik ve ekonomik bakımdan fizible (yapılabilir) olanlar seçilerek ilk tahmini boyutlar ve maliyetler çıkarılmalıdır. Ayrıca hukuki bakımdan kullanılabilecek su kaynaklarında gerekli baraj ve diğer tesisler için optimizasyon çalışmaları gerçekleştirilmelidir.

Pakistan

Nükleer güce sahip Pakistan 1947 yılında bağımsız olmasına rağmen beklenen kalkınmayı sağlayamamıştır. Türkiye gibi, dış destekli terörle mücadele etmektedir. İngiliz sömürge döneminde ülkenin bütün kaynakları sömürülmüş, imalatlar durdurulmuş, resmi dil İngilizce yapılmış ve ülke İngiltere’ye bağımlı hale getirilmişti.

1700’lerin en güzel ve muhteşem sanat eserleriyle, park ve bahçeleriyle meşhur Pakistan susuzlukla, sefaletle boğuşan bir ülke haline getirilmiştir.

Sömürge döneminde sadece ülkenin kaynakları sömürülmemiş insan kaynakları da dumura uğratılmıştır. Eğitimle, insanların düşünme, karar verme ve icra etme yetenekleri yok edilmiştir. Toplumdaki bu hal sömürge dönemi sona erdikten sonra da devam etmektedir.

Bu gezi sırasında Lahor’da altyapı çalışmaları yapan bir Türk firması bazı akşamlar bizi grup olarak iş yerine davet etmiş ve sohbet etmiştik. Firma sahibinin anlattığına göre ona çay demleyen yerli eleman sabahleyin gelir, çayı hazırlar ve her 20 dakikada bir ona çay getirir. Bir insan her 20 dakikada bir çay içebilir mi diye düşünmez. “Ben haber vermezsem akşama kadar sürekli bana çay getirir. İnsanların düşünme, mahkeme yapma ve karar verme mekanizmalarını eğitimle köreltmişlerdir”. Her şeyi Efendi (İngiliz) düşünür, o karar verir ve o uygular kanaati toplumda hâkimdir. İnsanlar kendileri bir şeye karar veremezler. Tıpkı Rusya’daki Demirperde rejimi döneminde olduğu gibi, insanların çalışma ve iş başarma becerileri yok edilmiştir.

Çalışma sırasında ve gezi süresince insanların Türkiye’den gelenlere dostça ve kardeşçe baktıklarını gözlemledik. Bizi yer yerde samimi ve kardeşçe karşıladılar. Bu karşılayış sadece bizim heyetimizle ilgili değildi. Bütün Türkiye’yi ve Türkiye insanını kapsıyordu. Kalkınmış ve gelişmiş Türkiye’yi ikinci vatanları gibi görüyorlar. Bu yakınlığın kökü, tarihe ve ortak kültüre dayanıyor. Bunlardan başka en önemli husus İstanbul’un uzun yıllar hilafetin merkezi olmasıydı.  Beraber çalıştığımız bir arkadaşın İstanbul- Eyüp Sultanı ziyaretini heyecanla anlatması hala hafızamdadır. İstanbul’u mukaddes bir belde olarak algılıyorlar. Kurtuluş savaşında halkın fedakârca destekleriyle sağlanan Hindistan Müslümanlarının yardımları bunun tarihteki önemli bir göstergesidir.

Pakistan’ın aydınları, Avrasya’nın gelişmesinin ve kalkınmasının ancak Türkiye’nin daha çok gelişmesi ve kalkınması ile mümkün olabileceğini söylüyorlar.

KAYNAKLAR

Akbulut, Uğur, Rusların 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu'yu İşgali ve Bunun İngiltere'nin Hindistan Yolu Politikasına Etkisi, Yeni Türkiye, Sayfa 703-720, 73-2015.

Khan,  Gous Mashkoor, Türkçe ve Hintçe-Urducada Ortak Kelimeler, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2014.

Kişi, Şule Sevinç, Hint Müslümanlarının Osmanlı Devleti ve Türkiye’ye Yardımları (1911-1923), CTAD, Yıl 16, Sayı 32 (Güz 2020), s. 747-777, 2020.

Nadiem, Hasan H.,  Historic Landmarks of Lahore: Arc Acount of Protected Monumaents, Sang-e -Meel Publications, 2016.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —