Emekli öğretmen, araştırmacı yazar Mehmet Şahin´in kaleme aldığı ?RUS İŞGALİ VE ÇAYKARA´NIN KURTULUŞU´ adlı makaleyi yayınlıyoruz.
Emekli öğretmen, araştırmacı yazar Mehmet Şahin´in kaleme aldığı ?RUS İŞGALİ VE ÇAYKARA´NIN KURTULUŞU ´ adlı makaleyi yayınlıyoruz.
(18 Nisan 1916-27 Şubat 1918)
Milletlerin ve devletlerin tarihlerinde işgal, savaş, deprem ve diğer doğal afetler gibi o milleti ve devleti derinden etkileyen unutulmayacak çok sıkıntılı dönemler vardır.
Özellikle var olma ve yok olma yani beka mücadelesinin söz konusu olduğu kritik dönemler hiç unutulmaz. Trabzon ve Çaykara tarihi için de Rus işgali böyle sıkıntılı, acılarla dolu bir dönemdir.
Dönem I. Dünya savaşı dönemidir (1914-1918). Savaşan devletlerden İngiltere, Fransa, Rusya, Japonya, Sırbistan bir grup ki bunlara İtilaf devletleri dendi. Almanya, Avusturya-Macaristan ise ikinci gruptu. Almanya, Osmanlı Devleti´nin yanında olmasını istiyordu. Osmanlı Devlet yönetiminde de Alman muhibbi İttihat ve Terakki fırkası vardı. Enver Paşa Harbiye Nazırı, Talat Paşa Dahiliye Nazırı, Sait Halim Paşa Sadrazamdı. Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşı (1911-1912) ve Balkan Savaşları (1912-1913) ile yorgun ve güçsüz duruma düşmüştü. Almanların ekonomik ve askeri vaatleri ile Osmanlı Devleti, Almanların yanında yer aldı. Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı´dan oluşan bu ikinci gruba da İttifak devletleri dendi.
Osmanlı Devleti Almanların yanında yer almasına rağmen tarafsız kalmaya çalışıyordu ancak Almanlar, Osmanlı Devleti´nin fiilen savaşa katılmasını ve doğuda Rusları oyalamasını istiyordu. Nitekim öyle oldu. İki Alman savaş Gemisine (Goben ve Breslaw ) Osmanlı gemisi süsü verilerek (Yavuz ve Midilli) boğazlardan geçirilir. Sivastopol ve Odesa bombalanır. Böylece Osmanlı Devleti Rusya´ya saldırmış sayıldığından I. Dünya Savaşı´na girmiş olur. (27 Ekim 1914) Büyüklerimizden dinlediğimiz seferberlik, acıklı muhaceret (göç) ve vahşi kıyım hikayeleri, iç burkan aile dramları işte bu tarihte başlar.
Rus Ordusu 2 Kasım 1914´te doğudan taarruza geçer. Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgesi için 1918 yılına kadar devam edecek kapkara günler başlamıştır artık. Kars, Iğdır, Ardahan, Artvin, Rize, Trabzon, Bayburt, Erzurum, Gümüşhane, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Hakkâri, Muş, ve Van vilayetleri Rus ? Ermeni kuvvetleri tarafından temelli yerleşmek niyetiyle teker teker işgal edilir. İşgal edilen yerlerde eşi görülmemiş kıyımlar, katliamlar, yağmalar (Şimdi Suriye´de Esed rejimi ile beraber yaptıkları gibi) yapılır.
Trabzon ilimiz ve ilçeleri de bu işgallerden payını alır. Çok büyük kıyımlar, acılar, sefaletler, açlıklar, göçler, toplu ölümlere sebep olan hastalıklar yaşanır. Ama Allah´a şükürler olsun ki kalıcı niyetlerle gelen Ruslar emellerine ulaşamaz. Her alanda Destansı mücadeleler verilir. İlçemiz Çaykara´nın Sultan Murat yaylasında ordumuzun Ruslara karşı verdiği şanlı mücadeledeki 71 şehidimiz ve diğer şehitlerimiz her yıl Çaykara´nın kurtuluş günü olan 27 Şubat´ta rahmet ve minnetle anılır.
1917 yılında Rusya´da patlak veren Bolşevik-Komünist devrim sebebi ile ve Osmanlı ordusunun kahramanca mücadelesi sayesinde işgal edilen yerler 1918 yılı sonuna kadar teker teker tekrar geri alınmıştır.
İşte her yıl şehirlerimizde, ilçelerimizde kutlanan ?KURTULUŞ? günleri; o hazin sıkıntılı günlerde atalarımızın, dedelerimizin çektikleri sıkıntıları ve vatan uğruna feda ettikleri canları hatırlamak ve sonunda ulaştıkları zaferi terennüm etmek içindir. Ancak icra edilen ?KURTULUŞ? kutlamalarının bir farkındalık, bir milli ruh ve coşku oluşturmaktan uzak olduğu; protokol konuşmaları, bir iki şiir, bir iki konuşma, sanatçı konserleri ve folklor gösterileri ile böyle bir sonuca ulaşılamayacağı da ortadadır.
Bir başka husus da maalesef bu hazin dönemden 104 yıl geçmiş olmasına rağmen bu konu ile ilgili elimizde yeteri kadar ne ilmî ne edebî ne de sanatsal eserin bulunmamasıdır. Konu ile ilgili ses getiren ne bir filmimiz, ne bir tiyatro eserimiz ne de üniversitelerimizin birkaç tez çalışması dışında bilimsel çalışmamız vardır. Böyle bir atmosferde de tarih şuuruna sahip bir gençliğin yetişmesi de beklenemez. Bu gün ?Zulüm 1453´te başladı? diyen bir nesil yetişmişse düşünmek ve çareler aramak lazım. Yazık?
Bu aziz toprakları bize vatan kılan şühedamızı rahmet ve minnetle anıyoruz.