Çaykara’lı Hemşerimiz Osman Abanoz’un Merhum Savaş Dizdar için yazdığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Trabzon İlinin sevilen isimlerinden Savaş Dizdar 12 Kasım 2022 tarihinde Trabzon İlinde son yolculuğuna uğurlandı.
Çaykara İlçemizin Trabzon İlinde sevilen isimlerinden Osman abanoz Merhum Savaş Dizdar için yazmış olduğu güzel bir makale ile Merhum Savaş Dizdar’ın tarih arşivindeki yerini almasını sağladı.
Hemşerimiz Osman Abanoz’un o güzel yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
TRABZON BELEDİYESİNDEN BİR SAVAŞ DİZDAR GÖÇTÜ.
Trabzon Belediyesinde işçi statüsünde çalışarak emekli olmuş olan renkli bir sima,Trabzon'da bir çok insan tarafından tanınan Kıbrıs Gazisi Savaş Dizdar'da bugün bu dünyadan göçtü.
Cenazesi 12.10 2022 günü uzun yıllar çalıştığı Trabzon Belediyesi eski binası yanındaki İskenderpaşa camiinden uğurlandı.Merhum Savaş Dizdar 1973 Kıbrıs Savaşında bir gözünü kaybetmiş ve gazi olmuştu.Bu savaş biraz psikolojisini de etkilemişti.Trabzon Belediyesi Tanzim Satış Müdürlüğünde çalıştığı yıllarda farklı hal ve davranışları ile herkes tarafından tanınırdı.
Merhametli biri olarak bilinirdi.Ancak bazen farklı işleri olduğuna şahit olmuş ve gözlemiştik.. Aklıma gelen 3 tanesini onu tanıyan okuyucularla paylaşarak tarihe bir not düşmek istedim. Merhum Savaş Dizdar 1996 yılında elinde bir küçük bıçakla Belediyemiz yayın merkezine girer. Orada ilan okuma görevi yapan görevlileri dışarı davet eder. Mikrofonu açın diyerek Ben İHTİLAL yaptım. Onun duyurusunu yapacağım der.
O tarihte bende Belediye Başkan yardımcısı idim.Yayın görevi yapan personel arkadaşlar bir telaşla benim odama geldiler. Savaş'ın mikrofonu açmalarını istediğini söylediler. Ben de hemen yayın merkezine gittim.Merhum Savaş'ı ikna ettim.Yanlış yaptığını söyledim.Beni kırmadı.Elindeki bıçağı aldım.Yayın merkezinden birlikte çıktık.O bıçak hala bende hatıra olarak durur.
Yine merhum Savaş Dizdar geç saatlerde bir siyasi partinin meydandaki bürosunda otururken hastası olan Rize'li bir vatandaş içeri girer. Hastası için kana ihtiyacı olduğunu söyleyerek yardım talep eder.Savaş hemen yardımcı olabileceğini söyleyerek Boztepe’deki Tugay Komutanlığının nöbetçi telefonunu ezberinde söyleyerek bağlanmasını söyler. Orada olan Halil İbrahim adllı bir arkadaşımız Telefonu eline alır, birazda deneme amaçlı çevirir ve Savaş'a telefonu verir..Bizim Savaş Dizdar kendini Ben "Albay Savaş Dizdar" olarak tanıtarak ,biraz sonra Tugaya geleceğini söyleyerek acil kan ihtiyacı olduğunu,nöbetçi Subayın kan ihtiyacı konusunda yardımcı olmasını talep eder.
Nöbetçi askerde nöbetçi subayına talebi arz eder. Birlikte nöbetçi kulübesinde kendini Albay Savaş Dizdar olarak tanıtan Savaş beyi beklerler ve karşılarlar.Merhum Savaş bey yanında Rize'li vatandaşla Tugay Komutanlığına giderler. Nöbetçi Subay biraz şüphelenir. Savaş Dizdar' dan kimlik göstermesini talep eder. Savaş Dizdar kimliğini çıkarır. Kimlikte "Gazi Er Savaş Dizdar" yazılır. Nöbetçi Subay siz ersiniz. Neden Albay olarak kendini tanıtıyorsun sorunca bizim Savaş Dizdar hazır cevap biridir.Nöbetçi subaya Ben "ŞEHİTLERİN ALBAYIYIM" diyerek farklı bir cevap verir.
Merhum Savaş Dizdar dönemin Valileri,Komutanları,bürokratları ile ilişki kurmasını bilmiştir.Görgü kurallarını bilirdi.Medeni ilişkilerinde saygılı biri idi.Bazen Askeri üniforma ile de dolaşırdı.Yetkililer onun ruh halini bildiği için ona daha toleranslı davranırlardı.Meydan parkında bulunan Cumhuriyetimizin kurucusu,aynı zamanda onun gibi gazi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büstünü sık sık selamlar ve Gazi Mustafa Kemal Paşa ile ilgili övgülü sözler söyler, parkta oturanlar tarafından alkışlanırdı.
Günün birinde meydan parkında asker elbisesi oturan 10-15 asker acemi askeri fark eder. Savaş yine resmi ve sahte üniformalı bir kıyafeti üzerindedir. Kafasında da komando şapkası da vardır. Askerlerin olduğu masalara yanaşır. Askerler onu gerçek komutan zannederler. Ayağa kalkarlar.Onlara şöyle bir emir verir. Atatürk büstü önüne gelin der. Onlarda gelirler. Esas duruş talimatı verir. Hep birlikte İSTİKLAL MARŞI okumalarını söyler. Askerler de hep birlikte istiklal marşını söyler. O arada Nöbetçi İnzibatlar bu tabloyu fark edince oraya gelirler. Bizim Savaş Dizdar oradan hemen hızlı bir şekilde İskenderpaşa Camisine kaçar ve namaza durur.İnzibatlar da caminin kapısına gelir ve uzun bir süre beklerler.Ancak Savaş Dizdar namazı bitirip bir türlü dışarı çıkmaz.
Çıkınca yaptığı iş ile ilgili bir bedel olacağını tahmin ederek camiye kaçar ve uyanıklığı sayesinde bu olayı atlatmış olur.
Yunus Emre’nin deyimi ile Trabzon 'dan bir Savaş Dizdar geldi geçti. Meydan parkı civarı ,İskele caddesi,Liman kavşağındaki çimenliğin müdavimlerinden olan yurdumun insanı Savaş Dizdar farklı bir İz bırakarak bu yalan dünyadan göçtü.