Tarih: 07.10.2019 11:01

Uzungöl Halkı Tek Yürek

Facebook Twitter Linked-in

Uzungöl Tek Yürek?İmar Planı olmayan Uzungöl´de İmara aykırı oldukları gerekçesi ile Yıkım Kararı verilen ve İnşaat Sahiplerine Yıkım İşlemleri için Tebligat gönderilen Uzungöl´de  Tüm Uzungöl Halkı Haklı davasında tek yürek olarak bir araya geldi.

İmar Planı olmaması sebebi ile Kendi Tapulu Arazisi üzerinde Kamu Alanına hiçbir şekilde zarar vermeden ve de Uzungöl´ün Muhteşem Doğal Güzelliğini Korumaya büyük bir özen göstererek yapılan bu binalar için Uzungöl Halkı şimdi çözüm bekliyor.

Yıkım yerine kalıcı bir İmar Planı Bekleyen Uzungöl Halkı hazırlanacak olan İmar Planın ın hem Uzungöl´ün Doğal Yapısını Korumasını hem de İnsanlarımızın ihtiyaçlarına cevap vermesini bekliyor.

/resimler/2019-10/7/1104036232106.jpg

Hazırlanacak olan İmar Planının mutlaka Yerli Halkın görüşü alınarak hazırlanması gerektiğini ifade eden Uzungöl Halkı Hazırlanacak olan İmar Planında Bölge gerçeklerinin mutlaka yer alması gerektiği Bölge gerçeklerinin içinde olmadığı bir İmar Planının ise Uzungöl gerçekleri ile uyum sağlayamayacağı gerçeği vurgulanıyor.

HER TARAFTAN DESTEK YAĞIYOR

Öte Yandan Uzungöl dışında yaşayan onbinlerce vatandaş da sosyal paylaşım sitelerinden yayınladıkları mesajler ile Uzungöl´lü hemşerilerine destek veriyor.

Bir Çok Sivil Toplum Kuruluşu ve Kooperatif Yönetimi de yayınladıkları mesajlar ile Uzungöl Halkına Destek vermeye devam ediyor.

UZUNGÖL HALKINDAN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

Öte Yandan Uzungöl Muhtarlığı,Uzungöl Turizmini Yaşatma Derneği,Uzungöl Turizmciler Derneği ve Uzungöl BİRUZ Yönetim Kurulu da Uzungöl Halkı ile bir araya gelerek Ortak bir Basın açıklaması yayınladılar.

Bursa Uzungöl Kültür ve Yardımlaşma Derneği Bilgi İşlem Sorumlusu Abdullah Özen ile Özgür Gürsel Karagöz  tarafından kaleme alınan Basın Açıklaması Uzungöl insanının duygularına tercümanlık yapıyor.

İşte o Basın açıklaması..

500 yıllık tarihi geçmişi olan bir toprağın, Şerah´ ın, sizin bildiğiniz adıyla Uzungöl´ ün insanları olarak sizlere sesleniyoruz.
Nesiller boyu bu topraklarda yaşamış, kültürlerine ve benliklerine sahip çıkmış, 1100m rakımlı bir coğrafyada, tabiatın en elverişsiz şartlarına direnmiş, keçinin dahi çıkmayacağı zirvelere ev yapmış bir neslin insanlarıyız. Bundan 50 yıl önce şanslımızın memur, daha da şanslımızın Almanya´ya gurbetçi gittiği bu coğrafyada hepimizin öğünü aynıydı; lahana, mısır ekmeği ve turşu.
Bilmiyorsanız söyleyelim, güzelliğine aldanmışsanız düzeltelim, biz ova insanı değiliz. Bağımızda bahçemizde fındık, çay yoktur bizim. Allah verdiyse bir kara lahana, topraktan taşları ayıklamışsak biraz da patates. Domatesi ilk gören büyüklerimiz elma sanmışlar, fıkra değil, şaşırmayınız.
Gün geldi göçlere zorlandık, Devlet kendi eliyle uğurladı bizi toprağımızdan, ?Yaşam zor, şartlar çetin, gidin şu ovalara yerleşin,? dedi. Gittik, kimimiz oralara yerleşti. Kimimizin babası için para kazanmanın gurbetten başka çaresi yoktu. Gurbette duvarımızda Uzungöl fotoğrafına baka baka büyüdük.
Belediye olduk sonraları, ne güzel dedik, ?asırlarımızın doğup büyüdüğü, nesilleri büyüttüğü ve öldüğü topraklarda bizim de sözümüz var artık.?
Seçtik, seçildik, bilmiyorsanız söyleyelim; biz imece ile yaşamayı bildiğimiz için, kendi idare etmede hiç zorluk çekmedik. ?Devlet baba? versin diye kaşık ve tencere elimizde de kaymakamlık, valilik kapısında beklemedik. Tanıdığımızın annesi öldü, hastaneye yetiştiremedik. Gittik ambülans aldık, belediyemizin önüne çektik. Yolumuz kapandı, Trabzon´dakilerin keyfi bozulmasın dedik, kepçemizi, greyderimizi, çekicimizi aldık. Evlerimiz yanar, yetişen olmaz dedik, itfaiyemizi bile aldık.
Elektrik kablolarına çengel atmayı öğrenmedik, dağlardan içme suyumuzu kendimiz aşırdıkta getirdik, 1960´larda Solaklı vadisinde dahi elektrik yokken, kendi aldığımız jeneratörle evlerimize elektrik getirdik. Devletin malına göz dikmedik, gasp etmedik, ağaç kesmedik, yol kesmedik, ?devlet baba kesenden bir altında bana? diye hiçbir makama, makam sahibine kendimizi acındırmadık.
Kısacası; dik oynadık, dik sevdik, dik yaşadık.
Sonra turizm geldi topraklarımıza, derede yüzen balığın, ayağımızın altındaki yerin başka bir kıymeti varmış, anladık. Alamanya görmüş büyüklerimiz açtılar yolu, birkaç bungalov, tereyağında alabalık ile düştük yola.
Büyüdük ve büyüdük.
Eh, karınca değiliz, toprak üstünde yaşamıyoruz, evlerimiz asırlık, rüzgar bi kapısından giriyor, diğer kapısından çıkıyor. Evin çocuğu büyüdü, evlendi, ev istedi, iş istedi. Kendi memleketinde zaten bu kimin hakkı değil ki.
İmar Planı diye bir şey varmış, işte o vakitler tanıştık. Ya kumaş yetmedi, ya biz büyüktük, bir türlü üstümüze biçilemeyen bu elbisenin içinde 59 yıl yaşadık. Sonra sonra devlet babamız itiraf etti; ?biz sizin güncel imar planınızı google map üzerinden, masa başında çizdik.?
Büyüklerimiz var elbet, o büyüklerden değil, başka büyüklerden. ?Yüksek mevkide tanıdıkları olan? büyüklerden, bi sabah uyandık, imar gelmiş, onlar ruhsat almış, ertesi gün imar planı iptal edilmiş. Yıldızlı yaldızlı otellerde yapılmış.Hem de doğal afet alanlarına, sel baskın alanlarına, dere yatağı kenarlarına, orman alan sınırlarına? Şaşırdık. Sonra sonra şaşılacak bir şey kalmayınca memlekette, şaşırmayı da bıraktık. Dile kolay, 57 yıllık geçmişte,toplamda 9 ay planını imar planını ya gördük ya da göremedik.

Madem öyle, evimiz eskidir, tadilat edelim dedik, ?OLMAZ!? diye bir ses gürledi üstümüzden, tescilli evmiş, öğrendik. ?Ustasını bul aynısını yaptır? dedi devletimiz, ?o ahşap ustaları ve zanaatlar öleli çok oldu devletim? diyemedik.
Biz bi Çernobil´den, bi Trabzonspor´dan bir de Uzungöllüler olarak imar planından çok çektik.

Kinayelerden kasıt niyetimiz ciddiyetsiz alınmasın, Anayasa da biliyoruz, hatırlatalım;
?ANAYASA MADDE 23 Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
ANAYASA MADDE 57.? Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır.?

Gelelim sözün özüne ve nihayetimize;
Size seyir yeridir Uzungöl; bize ev.
Sizlere, çok pahalı yahu dur; bize sorsan; git bi de Bodrumu, Alaçatıyı gör.
Size sorsak işgalciyizdir; bize sorsan, tapulu arazileri üzerinde Anayasal haklarımızı aramanın neresi işgal?
Size sorsak katletmişizdir tabiatı; bize sorsan gel bir tane ağaç keseni bul.
Size sorsak imar kirliliğidir; bize sorsan ?hanidur o imar pilani??
Size sorsak arap kaynıyordur; bize sorsan, özerkliğimizi ilan edip, girişte pasaport kontrolü mü yapalım?
Size sorsak; yakın, yıkın oraları, devlete isyandır bu; bize sorsan, Çüş! O kafadan adam çıkmaz buralarda.
Size sorsak, bi göle beton dökmedik, bize sorsan; fışki yema, gölün etrafında belediyelerden iş alan müteahhitler biz miydik?

Bunca yıldır ses etmedik, sessizliğimiz suçluluğumuza yoruldu. Doğrudur, memleketimizde olup bitenlerin bu raddeye gelmesinden önce sesimizi çıkartmalıydık.
Gelelim öz eleştirimize; yokluğun içinde büyümüş kuşaklardan geldiğimizi kendimize anımsatacağız. Hangi dağın karı, hangi derenin suyu olduğumuzu, bu tabiatla var olup, onunla yok olacağımız dersine tekrar çalışacağız. Çokça kabahatimiz var. Ama ellerimiz, bizi yıkmak isteyenlerin elleri kadar kirli değil, bilesiniz.
Tasasını da çekmeyin, siz bir kartpostalın derdindesiniz, bizse doğduğumuz ve öleceğimiz yerin.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —