Tarih: 02.06.2020 11:44

Yaylada İlk Zamanlar Ve Yaylacılık

Facebook Twitter Linked-in

Öğretmen Hilmi Kanık tarafından yazılan Uzungöl ve Yaylacılık isimli yazısını sizlerle paylaşıyoruz.

Yaylacılık Kültürü Uzungöl ve Bölge Kültürü için en önemli temel yapı taşlarından bir tanesi kuşkusuz.Günümüzde nerede ise spor haline gelen ve insanların sadece tatil için birkaç günlüğüne hatta altlarındaki arabaların sıfırlanması ile birlikte sadece birkaç saatliğine piknik için gidilen yaylalar bir zamanlar Uzungöl insanı için temel yaşam kaynağı konumunda bulunuyordu.

Her yaylada en az 5-6 tane inek besleniyordu yaylalarda.Sadece benim yaylam olan Şekersu Köyünde(Saharsudohori) 250-300 hayvanın beslendiğine tanıklık etmiş bir insanım.Büyükyayla(Staliya)’da 4000-4500 hayvan beslenmekte idi.Günümüzde ise Şekersu Köyünde belki 10-15 tane Büyük Yaylada ise belki 100-150 tane hayvan beslenmekte diye düşünüyorum

Bu sayılara Küçük baş hayvanları eklemiyorum.Çünkü koyundan geçilmezdi yaylalarda.

Ben çok iyi biliyorum.Yaylalarda hayvanlar o kadar kalabsalık idi ki Temmuz ayının sonunda meralarda otlak kalmaz her taraf kupkuru olurdu.İnsanlar hayvanlarını otlatmak için zorunlu olarak çayırları biçtikten sonra hayvanları çayırlara salarlardı.

Şimdi ise Eylül ayında bile bırakın çayırları meralar bile yemyeşil.Tırpanı eline al biç.Hayvan kalmadı çünkü.Bırakın bayırları kendi çayırlarını dahi biçen yok.

Şimdi gelin hep birlikte Uzungöl ve Yaylacılık Kültürünü birlikte inceleyelim.Kış mevsiminde her tarafta olduğu gibi Çaykara İlçesinde de kapalıdır yaylalar.Çünkü kar nedeni ile yaklaşık olarak 6-7 aydır kapalı olan yayla yolları ulaşıma açıldı.Ve artık yaylalarımız yazdan yaza gelen konuklarını beklemeye başladı.

Her mevsimi bir başka güzeldir yaylaların.Her mevsiminin ayrı bir cazibesi vardır.Ama İlkbahar ya da yöresel tabir ile yaz başı.Bana göre yaylaların en güzel mevsimidir yaz başı.Çünkü ıpıssızdır.Yapayalnızdır bu mevsimde yaylalar.O muhteşem güzelliği ile kendisini sevenlerine kucak açmaktadır.

Uzungöl,Taşkıran,Çambaşı,Taşlıgedik Ve Çevre Halkı Her yıl Hava durumuna bağlı olarak Mayıs Ayının başından Eylül Ayının 15´ine kadar yaklaşık olarak 4-4.5 ay kadar Yaylada kalır.Bu sürenin hava durumuna bağlı olduğunu tekrar yineleyelim.Havaların İlkbaharda çok güzel olması durumunda Yaylaya göçler Mayıs ayının başında başlar.Eğer havalar kötü giderse bu durumda ise Yayla Göçleri Haziran Ayının başına kadar ertelenebilir.

Bu yıl Havalar çok güzel geçtiği için Yaylaya göçler erken başladı.Mayıs ayının ilk haftası ile birlikte Yaylaya Göçler başlamış oldu.Halkımızın yaylaya çıkış sebepleri değişiktir.Ancak Bunların arasında özellikle şunları sayabiliriz.

            1-Hayvanlara daha iyi otlak bulabilmek

            2-Hayvanlar için kışlık ot ihtiyacını karşılamak

            3-Dinlenmek

Burada bir gerçeği ifade etmeden geçemeyeceğiz.Geçmiş yıllardaki yayla anlayışı ile günümüzdeki yayla anlayışı oldukça farklıdır.Örneğin geçmiş yıllarda gençlerin büyük bir bölümü yaylada 3-4 ay kadar sürekli kalırken günümüzde ise yaylada genç bulabilmek nerde ise imkansız bir hale gelmiştir.Bunu yaşam şartlarının ağırlaşmasına ve insana yüklediği sorumluluğa bağlamamız mümkündür.Eskiden insanlarımızın gelecek adına çok fazla bir beklentisi yoktu.Bu yüzden aylarca yaylada kalabiliyordu gençlerimiz.Oysa günümüzde durum çok farklı.

Tarihler Mayısın Başını gösterdiğinde Yayla Hazırlığı başlar yöremizde.Ulaşım araçlarının yaygın olarak kullanılmadığı yıllarda İnsanlarımız yaylaya yürüyerek çıkmakta idiler.Herkes aynı gün hayvanları ile birlikte YAZ YOLU takip edilerek yola çıkılırdı.Yolculuk esnasında herkes akranı ile birleşir ve koyu bir muhabbet başlardı.

Bu  seyahat esnasında kavallı eğlenceler tertip edilir ve de insanlarımız horon oynayarak güle oynaya yaylaya çıkarlardı.Burada Almanya´da ikamet eden Kıymetli Gönül Dostu Ağabeyimiz Sait SEZGİN´in bir değerlendirmesine yer vermek isterim.

Hocam diyordu Sait Abi.İnsanlar yaylaya çıkarken sırtlarında 70-80 kg yük taşımakta idiler.Mola yerlerine gelindiğinde insanlar sırtlarındaki yükleri yere bırakmakta ve horon oynayarak dinlendikten sonra tekrar yükünü yüklenerek yoluna devam etmekte idiler.

Eski İnsanlarımızın hemen her günkü uğrak yeri olan Yaz yolu,Balestal ve Greni Yolu Günümüzde Kuş Uçmaz Kervan geçmez virane bir yer durumundadır.Ben bu anlamda Greni´nin,Balestal´ın ve de YAZ YOLU´nun bizlere Kırgın olduğunu düşünüyorum.Bilmem haksız mıyım?

Yöre Halkımız Garester,Veli,Büyük Yayla(Staliya),Tabanoz,Traş Gabanı,Sakarsu Köyü (Saharsu Do Hori),Multat ve de Derindere Yaylalarında Yaylacılık yapmaktadırlar.

Yaylada ilk zamanlar hem çok keyifli hem de çok sıkıntılıdır.Zevklidir.Çünkü İnsanlarımız Kış Boyu Birbirlerini özlemişlerdir.Yaylaya çıkmakla birlikte herkes akranı ile birleşir.Ve de tadına doyum olmayan ve de saatlerce süren sohbetler başlar.

Bir sentezdir Yayla.Çevre Köyleri ve Uzungöl Halkını Birbirine bağlayan bir sentez.Önce Uzungöl´ün Mahallelerini birbirine bağlar.Gölbaşılısı,Hocalılısı,Büyükköylüsü,Malbetlisi, Filaklısı,Yamaçlısı,Alçakköprülüsü Ve Elmalılısı ile Aynı yaylada kapı komşudur.Aynı yaylada dert ortağıdır.

Sonra Komşu Köyleri birbirine bağlar Yayla.Uzungöl İnsanı Taşkıran´lı,Anoso´lu ve de Mezire´li Kardeşleri ile 4 ay boyunca bir aradadır.Birbirlerinin sevinci ile sevinirler,birbirlerinin üzüntüleri ile üzülürler.Bir kardeşten çok daha yakındırlar birbirlerine.

Yaşlı Ninelerimiz ya da dedelerimiz 60-70 yıldır her yaz birlikte oldukları dert ortaklarına,kader arkadaşlarına yeniden kavuşmuşlardır.Onlar Koca bir ömrü birlikte geçirmişlerdir.Bu yaylada birlikte çocuk olup oynamışlar,birlikte genç kız genç erkek olup seyirlere gitmişler,birlikte sevdalanmışlar,birlikte evlenmişler,ilk anne baba olmanın heyecanını birlikte yaşamışlar,çocuklarını birlikte büyütmüşler ve de nihayetinde birlikte Torun sahibi olmuşlardır.Yani Koca bir hayatın o ağır yükünü onlar el ele yürek yüreğe birlikte yaşamışlardır.Öyle ki ninelerimiz dedelerimiz komşu köyden olan yayla arkadaşlarını 70 sene boyunca yılda 4 ay gördüğü halde,yılda 4 ay birlikte olduğu halde kendi öz evlatlarını belki de senelerce görememiştir.Yani Komşusu öz evladından daha yakın olmuştur onlara.

Genç Kızlar ve Genç Erkekler için birer tanışma yeridir Yaylalar.Bu yüzden hem genç kızlarımızın hem de delikanlılarımızın en sevdikleri yerler yaylalardır dersek sanırım abartmamış oluruz.Birlikte sohbetler yapılır.Tadına doyum olmayan Seyir Geceleri düzenlenir.

Burada Eğlenceli bir olaydan söz etmek isterim.Yaylada genelde gençler ve yaşlılar vardır.Orta yaş Grubu ise evde kalır yazın.Bunun Mantığı şudur.Yaylada kalan Nine ya da Dede Yayla işlerini tek başına yapamaz.Ona yardımcı olması için evin genç kızı ya da evin delikanlısı yaylaya gönderilmiştir.Yani Nine Torun yaylacılık yapmaktadır.

 Akşam gençler arasında eğlenceler düzenlenecektir.Genç Kızlarımız sözüm ona ninesinden habersiz onu uyutup seyire kaçmıştır.Ninesinin bu durumdan haberi yoktur.Öyle zannetmektedir.Oysa gerçekte durum hiç de sanıldığı gibi değildir.Ninelerimizin bu durumdan haberleri vardır ve de bilinçli olarak ses çıkarmazlar.Çünkü onlar da bilirler ki Bir zamanlar kendileri de birer genç kızdı.Ve gene bir zamanlar kendileri de bu eğlencelere ninelerinden habersiz gitmekte idiler.Ve yine onlar da bilirler ki bu eğlencelerin hiç ama hiçbir sakıncası yoktur.

Gençler,yaptıkları bu eğlenceler ile hem birbirlerini daha yakından tanımış olurlar,hem de eğlenmiş  olurlar.İlk tanışmalar,ilk bakışmalar,ilk heyecanlar ve de kısacası ilk aşklar hep bu seyir eğlencelerinde yaşanır.Ve de bu tanışmaların önemli bir bölümlerinin de evlilik ile bittiğini büyük bir mutluluk ile yazımıza eklemek isteriz.

   Yaylada ilk zamanlar çok sıkıntılıdır demiştik.Çünkü ilk zamanlar hava sürekli yağmurlu ve gök gürültülüdür(Vronda).İlkbahar ya da yaz başı yağmurları bu dönemde bütün gücü ile hüküm sürmektedir.Yaylacıların işi bu dönemde oldukça zordur.Çayırların taşları temizlenecektir.Çayırların gübresi atılacaktır.Ayrıca bu dönemde henüz hayvanları beklemek için çoban durmamıştır.İneklerin beklenmesi gerekmektedir.

Burada ben konu ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.İlkbaharda yaylada İnek beklemenin tadını inanın bana hiçbir şeye değişmem.Dört mevsimi bir güne sığdırırsınız.Sabah yayladan çıkarken hava güneşlidir.Ama siz bilirsiniz ki hava yağacak.Bu yüzden tedbirli davranır,şemsiyenizi yanınıza alırsınız.Şemsiyenizi alır Mezarart´a doğru yola koyulursunuz.Öğlene doğru hava bozar.Önce yağmur peşinden dolu.Siz şemsiyenizin altında doludan korunmaya çalışırken şiddetli bir rüzgar şemsiyenizi ters çevirir.Yapacak bir şey yok.Artık dolu ile baş başasınız.Tepeden tırnağa sırılsıklam olursunuz.On dakika sonra bir güneş açar ki sormayın gitsin.Hani her tarafınız sırılsıklam olmuştu ya bu defa güneş her tarafını kurutur ve kupkuru olursunuz.Ve ikindiye doğru tekrar hava bozar.Tekrar önce yağmur peşinden dolu.Ama bu defa işiniz daha kolaydır.Hayvanlar önünüze geçer ve sizi yaylaya götürür.Kaybolma tehlikeniz de yoktur.Çünkü hayvanlar yolu bilmektedir.Siz hayvanları takip edin yeter.Bir başka önemli nokta ise şudur.Yanınızda saat bulundurmanıza hiç ama hiç gerek yoktur.Çünkü hayvanlar yaylaya dönme vaktini sizden iyi bilmektedir ve zamanı gelince onlar önünüze geçip sizi yaylaya götürürler.

Evet Sevgili Dostlar.Bu yazımızda yaylanın ilk zamanlarını paylaşmaya çalıştık.Takvimler Temmuz Ayının 15´ini gösterdiğinde bizler ot biçme ile ilgili yazımız ile sizlerle birlikte olmaya çalışacağız.Ve de Takvimler Eylül Ayını İkinci Haftasını gösterdiğinde bizler biraz da duygusal bir yazı ile yayla yolculuğumuzu tamamlamış olacağız.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —