Emekli öğretmen araştırmacı yazar Mehmet Şahin´in kaleme aldığı ?Yıkım mı, Gönül belediyeciliği mi?´ adlı makaleyi yayınlıyoruz.
Çaykara Uzungöl´de 118 Kaçak binanın yıkımına karar verildi. Tebligatlar yapıldı, 5 Ekim´e kadar binaların yıkıma hazır hale getirilmesi için boşaltılması istendi.
Devlet dediğimiz aygıt ve ona bağlı birimler halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve karşılaştıkları zorlukları, sıkıntıları gidermek için vardır. Uzun bir zamandır Uzungöl´de bir imar planı oluşturulamamıştır. Hayat durağanlığı kabul etmez. Vatandaş, ikamet edeceği eve de iş yerine de ihtiyaç duyar. İmkânı varsa yapar, imkânı yoksa beklemeye devam eder. Uzungöl, bir Turizm Beldesi olduktan sonra bu ihtiyaç daha da artmıştır. Ancak ilgili birimler bu ihtiyacı görüp halkın önünü açmadığı, gerekli planlamayı yapmadığı için vatandaş kendi tapulu arsası üzerinde ev ve işyeri yapmak istemiş, kendisine yap ama şu şu şartlarda, şu şu şu özelliklerde yap, ben seni sıkı bir şekilde denetleyeceğim, belirlediğim kriterlerin dışına çıkarsan yaptığın binayı başına yıkarım yerine, 30-40 yıldır vatandaşa "yok yapamazsın" , "yok yapamazsın" denilerek vatandaşın önü kesilmiştir.
Sonunda, geleceğe matuf bir çözüm içermeyen kaçak yapılar için imar affı çıkarılmıştır. Bu afla meselenin kökten çözüldüğü ve artık bir problem kalmadığı zannedilmiştir. Ancak yukarıda ifade ettiğimiz gibi hayat durağan değildir. İmar affından sonra Uzungöl´de inşa edilen 118 kaçak yapı tespit edilerek bunların yıkımına karar verilmiştir.
Şimdi soralım imar affı bir milatsa, bu tarihten sonra imkan bulup ev yapmak bina yapmak isteyenlere göz açtırılmayacaksa, bin bir emekle, bankalara borçlanarak yaptıkları binalar iş makinalarıyla başlarına yıkılacaksa, bu onlara hayat hakkı tanınmıyor demek değil midir? Böyle bir devlet anlayışı, böyle bir devlet politikası olabilir mi? Böyle bir anlayış "Gönül Belediyeciliği" ile bağdaşır mı? Bu mudur sizin gönül belediyeciliğiniz?
AK parti yöneticileri, bakanları, yahu ne yapıyoruz, bu insanların bir kabahati yok, biz onların önlerini açmadık, biz planlama yapamadık, şimdi kalkmış onların evlerini yıkmakla kalmıyor, nesiller boyu devam edecek kırgınlıklara zemin hazırlıyoruz, bu işi başka bir yolla çözmeliyiz, adil bir yol aramalıyız diyemeyecek mi?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ?Öyle isimler bulun ki, o ilin Ömer´i olsun..." derken böyle kararlar alan yerel yöneticileri ve bakanları mı kastediyor acaba? Bir çözüm, bir çıkış yolu elbette varken bu yıkım kararı ile AK parti "Gönül Belediyeciliği" söylemine ters düşeceği gibi geniş bir seçmen kitlesini de kaybedecektir. Yıkım yerine makul, adil, geleceği de kapsayan; zarara, derin gönül kırgınlıklarına yol açmayan başka bir çözüm yolu aranmalıdır.